DAĞ: Baş kaldıran ova. (Coşkun Şimşekli)
DAL: Kuşdurak. (Güney Özkılınç)
DALGINLIK: Zihnin dinlenme tesisi. (Serap Erdoğan)
DAMAK: Dil ayarı; mahya; papilla sevinci. (Alper Ağdaşan)
DELİ: Gerçekleri söyleme dürüstlüğü gösteren, toplumun akıldışı kurallarına karşı çıkan akıllı. (Dilek Değerli)
DELİ: Akıllı olmaya çalışmayanlar. (Hüseyin Peker)
DEM: Yerinde ve zamanında olgunlaşan şiirin damıtılmış sözcüklerinden, ruhun yudum yudum aldığı haz. (Erkut Tokman)
DEMOKRASİ: Zenginler kulübü, fakirleri oyuna katarmış gibi yapmak, algı pompası, paravan şirket. (Fadıl Oktay)
DENGE: Akrep ve yelkovanın terazisi. (Hilal Karahan)
DENEYİM: ağza alınmayan yalnızlıktır. (Salih Aydemir)
DENİZ: Yarım kalmış sonsuzluk. (Ebuzer Saray)
DENİZ: Dalgaların uykusuna sığınak ve rüzgârın yorgunluğuna mavi merhem. (Emel Koşar)
DERİN: Yıllar sonra kaldığın yerden devam edebildiğin dost sohbeti. (Özlem Tezcan Dertsiz)
DERYA: İnsanın enginliği. (Metin Cengiz)
DEVRİM: Gençliğimin rüyalar yurdu. (Rahmi Emeç)
DEVRİM: İçinde ne olduğunu bilmediğimiz halde bilmiş taklidi yaptığımız “garantili” gelecek tasavvuru. (Sezai Sarıoğlu)
DİGİN: Hem aktif, hem pasif olan erkek; dingin ve tersi. (Neslihan Yalman)
DİĞERKÂMLIK: Başka his başka düşüncedekilerin hissi. (Adnan Metin)
DİL: İçinde, türlü anlam ve biçem efsunlarıyla sarmaş dolaş yaşadığımız cömert, büyülü evren. (Zahide Koçyiğit)
DİPLOMASİ: Diplomasız devletin dip odası. (Mustafa Ergin Kılıç)
DİRENİŞ: Yaşamsal mücadele kararlılığı. (Seval Arslan)
DOK: Âşıkların içini döktüğü rakı sofrası. (Eşref Karadağ)
DON: Parasız kalsak da onsuz kalamadığımız giysi. (Aslıhan Tüylüoğlu)
DÖRT: Toprağın suya aşkının havanın ateşle halvetinde anlatıldığı araf kodu. (Gülçin Sahilli)
DUA: Gözyaşında büyüyen ağaç. (Özgün Ergen)
DÜNYA: İçi film dışı şiir gezegen. (Neslihan Perşembe)
DÜNYA: Bir gün doğumunun yanaklarındaki yeri. (Taner Cindoruk)
DÜŞ: tende gizlenen kuşku. (Salih Aydemir)
DÜZENCE: Mekanik olana düşman dağınıklık. (Emre Gürkan Kanmaz)