“Bir klasik, söyleyecekleri asla tükenmeyen bir kitaptır.” Italo Calvino Yazan kişinin zihni her zaman karışıktır. Hem de öylesine karışıktır ki, kurgunun tümünü riske edeceğini bildiği cümlenin yapısıyla, anlam değeriyle, göstergeler ve çağrışımalarıyla uğraşmak zorunda kalır. Kendisinde olanlarla, kendisinden beklenenler arasındaki sıkışmışlığı sürekli yorar yazarı. Ön kabuller, yargılar ve toplumsal koşullandırılmışlık ayrı bir kıskaçtır. Yazmak istedikleriyle, yazılmış olanlar arasındaki dolaylı, dolaysız bağ nedeniyle de, tekrardan korunma güdüsüyle vs. uğraşıp durur. Yazarın zihnini; bilinç dışındakiler, bilinçe temas edenler, gelenekler, politize edilmiş değerler, etik-estetik aranışlar, anlatı için inşa edilecek dil, tema ve onun olası kusurları, kontrollü hareket etme istenciyle özgürce yazma istenci arasındaki…
Yazar: Aydın Şimşek
“Gerçek okur bir metnin gizini, metnin boşluğunu anlayan okurdur.” Umberto Eco Bu güne kadar hemen her disiplinin üzerinde en çok konuştuğu, tartıştığı konulardan birisi de “anlam” kavramı olsa gerek. Anlam bilgisi de “dil ile düşünce arasındaki” bir organizasyondur. Bu yapının işleyişi ise sadece “anlaşılabilirliğe” indirgenemez. Dil ile düşünce arasında gerçekleşen dinamik işleyişin sonuçları da kişiden kişiye değişiklik gösterir çoğu zaman. Algılayıcısının eğitim durumuna, duygu durumuna, kültür durumuna, içine doğduğu coğrafyaya hatta cinsiyetine göre anlam çoğalır ya da azalır. Hatta algılayıcının imgelem dünyasında çoklu çağrışım yaratması da sık görülür. Kurmaca metinlerde de, anlam sadece anlaşılabilirlikle sınırlı değildir. Bir yanıyla metni oluşturan…