ŞERİF’İN ŞİİRİ

HAKİKAT YOLUNDA BİR MÜNZEVÎ
Hani sanki ezel-ebed hakikati aramakla ödevli bir mekanik makine varmış da Şerif Fatih’in kolları o makinenin kollarından birini biteviye çevirmekle yazgılıymış ve Şerif Fatih bu yazgıyla günden güne mahvoluyormuş ve Şerif Fatih bu mahvoluşta daima saadet buluyormuş gibi! İşte, bu tavırla selamladı beni Şerif Fatih’in son kitabı Kahkaha Rengi.
.
ANLAMIN RAHMİNDE BİR ŞAİR

Bu şiir kadim dillerin tümüne -kutsal metinlere de- rahatlıkla eklenebilir Varoluşa -Tanrı’ya da- duyduğu saygı, ona sitem etmesinin önünde bir engel değildir. Üslupça değilse de -zira Şerif’te taşkınlık görülmez- Tanrı’yla kurduğu rahat, dostâne ilişki bakımından Yûnus gibi bir derviş görürüz onun söyleme tutumunda. Dervişânelik bununla da sınırlı kalmaz elbette. O dünyanın tüm debdebesine sırt çevirip bir dağın rahmini kendine yurt edinebilecek denli ”ölmeden ölmek’ şiârına tutunabilecek bir yaratılıştadır.
.
Duvarsızlık -mutlak hürriyet- arzusuyla dopdolu mısralar sôyler onun dili. Bunu yaparken diş göstermez. Dünyanın çağıltısı ve çalkantısı içinde sükûnetle yürür. Yürür ya yine de onun sükûnetle sorduğu sorular en engin denizi dahi çalkantıya sürükleyebilecek denli sarsıcıdır. Elbette tüm duyargaları açık olanlar için. Şerif bu işi okkalı bir mısra kurarak ya da mukâvim bir beyit terkibi oluşturarak yapar. Aruzla yazıyor olsaydı bu ifadelere şah beyit diyecektik.
.
KULAK VERELİM:
.
“Ancak seninle gelinir sana
Çaldı intihara kurulmuş saat, merhaba”
.
“Ey çarmıhta ağaçtaki kuşlar kadar şen olan insan
Bir dervişin yol aynasıyla
Kendime çıkan merdivenlerden hiç aşağı inmedim”
.
“[Sen tanrısal sırrın tek kapısı] ölüm,
Paslı, çürümüş çene çalmalar,
Bozguncu bağırtılar içinde
Bıraktın beni!”
.
“Kimsenin gücü yetmez sana
Bozkırların kahramanı Gılgamış’ın bile.
Ölüm,
Çiçeklerimizi kurşuna dizen,
Yolların alnında ansızın
Yeşeren derviş
Zalim ölüm,
Göğümüze sen getirdin
Kuş kuraklığını.”
.
“Bir masalın tavan arasında mahsur çocukluğum
bekliyorum seni, renksiz güllerin yenilgi şöleninde”
.
“Unutuldum, ertelenen intiharların kapısız eşiğinde”
.
“beni bir kuruntuya çivilediğinden beri
anladım yaşamaktır mezarım benim “
.
“sığındım boşluğa dayanmış bir merdivene”
.
ZAMANA MEKTUPLAR
.
“güneşi bekledim
çiçekleri solduran uçuşu altında kuşların”
.
“hatıralar hiçliğidir şimdinin”
.
“şimdi ben bir vahayı çöllere pay eden
derviş,
eski hüzünleri arıyorum seninle”
.
“çarmıha gerili gölgeler ülkesinde
kimin yankısıyım ben bilmedim”
.
“kayıp bir dervişten gelir bu mektuplar
sende kabulü unutulmuş dualarım var”
“kıyıların kaderi olduğunu bilir de insan
vazgeçmez yine de bir köprü aramaktan”
.
DUVARLARA KONUŞAN BİR YALVAÇ
.
Şerif Fatih’in şiiri -duyan kulaklar için- felsefi vizyonlarla ilerliyor, hikmetler buluyoruz onda, her iyi şiirde olması gerektiği gibi. Ve hakikatle uzaklığı görmek, hakikate yaklaşmış olmanın en trajik işareti. Ardından gelen melankoli, melankoli ve melankoli!
