Yazar: Vildan Çetin

ANA

Sanat zehirlenmesi diye literatürde bir terim var. Kiminde şöyle tezahür ediyor. Kalbiniz küt küt atmaya başlar. Kıskançlıktan ziyade adını koyamadığınız bir his ise ruhunuzu sıkıştırmaya… Bulunduğunuz yerdeki havayı fantastik bir canavar gizlice emmeye başlamış gibidir. İçinizi kıyan zavallılık hissinin baskısı ile oksijen açlığı çekmeye razı kıpırtısız durursunuz. Gözlerinizi alamadığınız, beyniniz ile birlikte ruhunuzu da ele geçiren sanat eseri karşısında tıpkı bir köle gibi yere kapaklanır ve zavallığınız için af dilenirsiniz. Bu sarsıntı bir deprem gibi alttan vura vura uzaklara savurmak ister. Kıpırtısızsınızdır. Büyülenmişsinizdir. Karşınızda, haklı bir üstünlük kuran ve pervasızca ele geçiren ruhtan dökülen lavların arasında yanarken öylece sersemlemiş dikilirsiniz.…

Devamını Oku
ANA

Duymaz olur muyum kelimeyi kimin ve neden kullandığını! Fakat nedense bu kullanım şekli, normalde pek hisli tepkilere hazır kalbimde mini bir sarsıntıya dahi sebep olmadı. Bu hakaretâmiz kelime ve üsluba karşılık gülüp geçmem de imkansız olduğundan, edebi alemde durumlar nedir bir özet yazayım dedim. ‘Kültürlü kadınlar fahişeyi olsa olsa edebiyat kanalıyla, okuduklarıyla tanırlar.’ Kate Millett böyle yazmış ancak devletimizin en yüksek mevkiinde bulunan birine bakarsak bu hiç de doğru değil. Millett şöyle devam ediyor, ‘Edebiyatta fahişe tipi öylesine sık işlenir ki, gerçek yaşamda bu kadar kalabalık bir fahişe grubu bulmak olanaksızdır. Bu, yüksek kültürümüzü yaratan erkeklerin kadını böyle göstermekteki çabalarının sonucudur.…

Devamını Oku
ANA

Bir önceki yazım ‘Yazmak Öğrenilir mi?’ başlıklıydı. Edebi değeri olan, kaliteli ve yaratıcı içerikler sunarak okuyucuyu geliştiren eserler ortaya çıkarmanın yolları üstüne çeşitli fikirleri paylaşmıştım. Bu konuda farklı fikir ve yorumlar vardı evet ama herkesin ortak olduğu nokta, edebi değeri yüksek, yaratıcı ve kaliteli eserler okumadan iyi bir yazar da olunamayacağı yönündeydi. Yazımın ardından konuştuğum bir yazar arkadaşım, bahsettiğim değerlerin edebiyat dünyasında artık geçer akçe olmadığını ve dolayısı ile bu fikirlerin okuyucu nezdinde muteber bulunmadığı, yayınevlerinin yazar tercihlerini sosyal medyadaki takipçi sayısına göre belirlediğini, zira parlatılmadığı için satmayan bir yazarın ticari açıdan büyük zararlar verdiğini söyledikten sonra ekledi: Sen bir…

Devamını Oku
ANA

Alfabeyi öğrenmekten bahsetmediğimi tahmin ediyorsunuzdur. Popüler kültürün fotoroman kılıklı beyaz diziler ile çıktığı yolda, pazarlama harikası iç gıdıklayıcı isimlere sahip kişisel gelişim kitapları ile iyice gözümüze soktuğu yazarlık mesleğinin dejenerasyonu ile ilgili düşünüyorum bir süredir. Ortalık kitap ve yazardan geçilmiyor. Herkes yazmak istiyor. Hayatını, gezilerini, anılarını, hayallerini… Yazarlığın ise bir onay makamı, diploması olmadığına göre, isteyen istediği şekilde yazabilir tabi ki. Pekiyi, yazar kime denir? Yazar ve eleştirmen Hülya Soyşekerci, Onur Çalı ile yaptığı röportajda bu konuda bakın neler diyor. * Herkes bir şeyler yazabilir; makale yazar, haber yazar, rapor yazar, acemice de olsa edebiyat metni yazar. Onlar henüz “yazar”…

Devamını Oku
ANA

Bütünleşik pazarlama iletişiminin reklam ayağında yaratıcı işler üreterek hayatını sürdürdüren bir yazar olarak önemli markaların manüplasyon gücünün her zaman farkında olmuşumdur. Ancak çok değil, bundan 5 sene önce biri deseydi ki, markaların gücünü dev aynası efekti ile büyüten sosyal medya kanalları, bir savaşın sona erdirilmesi için önemli bir baskı gücü haline dönüşecek, itiraz etmezdim ama acabalı düşüncelerle dinlerdim. Evet: Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaşta, geldiğimiz noktadan bahsediyorum. Uluslararası para piyasalarında swift işlemlerine bloke konulması, batı ülkelerinin Rusya ile tüm ekonomik ilişkilerini askıya alması bilindik konular. Ekonomik yaptırımlar oldukça sert. Öyle ki, artık Türkiye’de bile Rusya’dan alınan Visa ve Mastercard özellikli…

Devamını Oku
ANA

129 kadın çiçek alın diye ölmedi, başlığına bir fotoğrafın altında denk geldim. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününün şekillenmesine vesile olan faciaya işaret ediyordu. Yüzyıllardır, örtülü veya açık; çeşitli şekillerde aşağılanan, ötekileştirilen, 2. sınıf kategorisine hapsedilerek değersizleştirilmeye çalışılan biz kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik… Hayatın her alanında erkeklerle eşit haklara sahip olma savaşı maalesef bugün hala devam ediyor. Bu çabanın başlangıç tarihi, 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının insanlık dışı çalışma koşullarına ek olarak düşük ücret ve uzun çalışma saatlerini protesto amacıyla grevler yapmaya başlaması olarak kabul edilir. Zira grevler sırasında çıkan yangında…

Devamını Oku
ANA

Hafta sonu bir sinema festivalinin gala filmini izleme fırsatım oldu. Filmin ismini vermek istemiyorum. Zira bizim gibi 3. Dünya ülkelerinde film çekmenin ne denli zor olduğunun gayet farkındayım. Konu özetle şöyle. Ana karakter 8-9 yaşlarında iki çocuk. Yazmadan geçemeyeceğim, harika oynamışlar. Film Diyarbakır’da geçiyor. Bu iki erkek kardeş kafayı lüks bir sitenin havuzuna girmeye takmış. Kaçak girecekler tabi ki. Onlara engel bir bekçi var. Bu bekçiyle aralarındaki ilişki ana ekseni oluşturuyor. Yan hikâyede ise 3. Sınıfa gittiklerini tahmin ettiğim çocuklara inanılmaz karışık ve çözmesi zor havuz problemleri soran bir öğretmen var. Filmde arzu nesnesi havuza girmek ve çözmenin zorluğu üstünden…

Devamını Oku
ANA

Bizlere küçükken anlatılan masal tadındaki hikayelerin aslında gerçek yaşam öyküleri olduğunu fark ettiğimizde büyüyoruz galiba. Üstelik bu sarsıcı hikayelerde isimleri geçenler, kanlı canlı karşımıza çıktığında her şey daha bir yerine oturuyor. Hikayeler, masal romantizminden çıkıp geleceğimizi şekillendiren kâh can yakıcı, kâh gülümseten, ancak zihnimizi daima korkuyla uyaran karadeliklere dönüşüyor. Bir önceki yazımdan hatırlarsanız, bu seferki konum için seçtiğim başlık ‘Kadınlar Aslında Balıktır’ idi. Asla unutmuş değilim. Sadece sırasını bekliyor. Mübadelenin 99. Yılı olduğunu fark edince, mülteci, göçmen, muhacır; hangi iklimde adı her ne ise, türlü nedenler ile alıştıkları yerlerden kopan ve başkalarının topraklarında kök salmak zorunda bırakılan insanlar hakkında yazmak…

Devamını Oku
ANA

       Hem protein de var. Teknik olarak daha sağlıklı. Elma kan şekerini yükselttiği için tek başına acıktırır da. Yanında ceviz veya badem gibi bir şey yemek gerekir.  Ah evet. Tabi ki cennetten atılmamıza sebep olduğu düşünülen o meşum olaydan bahsediyorum! Bu konu nereden aklına geldi, diye düşünenlere mini bir hatırlatmaya yapayım. Bir önceki yazımda ‘Kadının Cins Olarak, Edebiyat Eserlerinde Sunumu’ hakkında Amerika’daki çocuk edebiyatı yayınları üstünden yapılan bir araştırmadan bahsetmiş, kelli felli yazarlarımızdan birinin bu konudaki faşistliğe varan tutumuna da yer vermiştim. Kadına karşı duyulan ve kimi dimağlarda neredeyse öfkeye varan bu tavrın temelleri hakkında düşünürken, Göbeklitepe’ye kadar…

Devamını Oku
ANA

ABD’deki Emory Üniversitesi’nden Stella Felix Lourenco ve meslektaşları, çocuk kitaplarındaki cinsiyet temsiline ilişkili faktörleri araştırdıkları çalışmayı, 15 Aralık 2021’de journals.plos.org dergisinde yayınladılar. ABD’de, 1960 ile 2020 yılları arasında, 0-16 yaş arası okurlara yönelik olarak yayınlanan 3.280 kitaptaki erkek ve kadın kahramanların sıklığının istatistiksel analizinin yapıldığı araştırmada, kitapların daha yüksek oranda kadın kahramanlara yer verirken, erkek kahramanların aşırı temsil edilmeye devam edildiğini gösteriyor. Öte yandan çok sayıda kanıt, 2000’den önce yayınlanan çocuk kitaplarındaki kahramanlar arasında erkek temsiline karşı kadın temsilinde bir önyargıya işaret ediyor. Ancak, bu önyargının devam edip etmediğine dair kanıt yok. Bu konuyu nereye bağlayacağıma gelelim: İhsan Oktay Anar,…

Devamını Oku
ANA

              Yıl biterken listeler yayınlamak adettendir. Tüm dünyada olduğu gibi, yalnız ve güzel ülkemizde de bu böyle. Köşemde daha çok edebi metinler, metinlerin görsel dile aktarım yöntemleri, yaratıcı bakışı geliştirecek yeni teknikler üstünden söyleşeceğimizden, bu listelerden dünya edebiyatı ile ilgili olanların bazılarının linkini vermek de meraklı okuyucu için zihin açıcı olabilir diye düşünüyorum. Mesela; Goodreads üyelerine göre, 2021’in en iyi 20 fantastik kitabının listesi de bunlardan biri.*  Meraklıları için, geride kalan yılın en çok okunan kısa kurgularından bazılarının** Queer/Kuir fantazilerinin** ve en iyi suç kitaplarının** ve diğer pek çok kategorinin listeleri yapılmış.  2022 için de listeler şimdiden hazır. ‘2022’nin En İyi…

Devamını Oku