EFE: Kasırgaya çırılçıplak açılan kadın. (Gülçin Sahilli)
EFKÂR: Memurun sık sık söyleştiği, günün her saati fikir danıştığı yakın arkadaşı. (Eşref Karadağ)
EĞİM: Bir tahtaya şöyle yirmi dokuz derecelik vida dişinin girmiş olması. (Adnan Metin)
EKİNOKS: Hayat bahçesinden derilen aldanış çiçekleri. (Ali Günvar)
EKMEK: Evrenin en kutsal isyan ve asilik nedeni. (Fadıl Oktay)
EL: Emin olmanın yurdu. (Taner Cindoruk)
ELEM: Yüreğin geçirimsiz keder tabakası. (Serap Erdoğan)
ELEŞTİRİ: Yüzünü görmez ateş. (Hilal Karahan)
ELMA: Şiirin Cemal Süreya vitamini. (Metin Cengiz)
ELVAN: Orta boy similya, erkeklik organı santimi, yaklaşık on yedi civarı. (Neslihan Yalman)
EMEK: Değerin değerlisi. Üretim ilişkilerinin olmazsa olmazı. (Yelda Karataş)
EMEK: Yorgun elin, alın terinin evi. (Rahmi Emeç)
EMEK: Gölgesinde hayat doğan, sevdiren, onduran kutsal ağaç. (Zahide Koçyiğit)
EMEL: Peşinde koşup yorulduklarımız. (Hüseyin Peker)
EMEL: Tutkunun, cesaretin ve dik duruşun şiirdeki yansıması. (Emel Koşar)
ENGİNLİK: Suya saçını taraması için bırakılan tarak. (Emre Gürkan Kanmaz)
ERDEM: Edebi güzellik ve huzur, şiirde de şairde de olması gereken. İyiliğin kötülüğe, huzurun kaosa verdiği cevap. (Erkut Tokman)
ERDEM: Sevmek için başkasında aradığımız, sevilmek için kendimizde olması gereken… (Muhsine Arda)
ERGUVAN: Mis kokulu eflatun yağmur. (Özlem Tezcan Dertsiz)
ERİK: Gençken yeşilken tuzlu ve yaralı, mürdümken dünyayı gördümken olgun ve saçı taralı. (Mustafa Ergin Kılıç)
ESKİCİ: Yaşanmışlıkları güncel kılarak, vitrine koyan. (Alper Ağdaşan)
ESKİ YILLAR: Donmuş fotoğrafların söyledikleri. (Mine Ömer)
ESRİK: Yaratıcılıkla söyleyecek sözü olan, gecenin içinden geçip aşkı besleyecek olan, düş görürken kavrayan. (Nuray Gök Aksamaz)
ESRİMEK: Üzüm karasında kaybolmak. (Salih Öztürk)
ESTETİK: Duygunun ironisi. (Salih Aydemir)
ESTETİK: Güzel olan, keyif veren her şey. Duyarlı düşüncenin ürünü. (Dilek Özkan)
EŞİK: Hiçbir şeyin sonsuza dek var olmayışını hatırlatan nesne. (Özgün Ergen)
EV: Aradığım şey. (Gülce Başer)
EV: Duvarlarına kişiliğimizi astığımız yer. (Halime Yıldız)
EV: En güvenli sığınak. (Seval Aslan)
EVLAT: Uzamış An. (Coşkun Şimşekli)
ESER: Ölümü öldüren şey. (Müesser Yeniay)