İBRİK: Su yerine nezaket akıtan. (Mustafa Ergin Kılıç)
İÇGEÇİT: Sevgilileri yeraltında veyahut dağ içinde birbirine kavuşturan, bir nevi uzun ince yol. (Erkan Karakiraz)
İÇKİ: Yeniden dirildiğin en iyi intihar yöntemi. (Özgür Zeybek)
İÇSEL: Manevi yüzeyleri oluşturan her bir düğüm. (Alper Ağdaşan)
İFŞA: Dünün aynasından sır döken kusmuk. (Rahmi Emeç)
İĞDE: Kokusuyla anıları dürten eylül meyvesi. (Özlem Tezcan)
İKİ: Bir’in tersi (Derya Çolpan)
İKİLEM: Şüphe uygarlıklarıyla barışma girişimi (İsmail Cem Doğru)
İKTİDAR: Tekdüzeliğin meşrulaştırılması. (Emel Kayalı)
İLİK: Bir başka dünyayı bahşiş etmek. (Emre Gürkan Kanmaz)
İLKEL: Derisi eskimeyen düş. (Beytullah Kılıç)
İMGE: Düşlerin eşeği. (Coşkun Şimşek)
İMGE: Su yelvesi kuşunun parlak tarafı. (Adnan Metin)
İMGE: Herkesten kaçan ama şairin ömrüne bomba gibi düşen inci tanesi. (Aslıhan Tüylüoğlu)
İMAMKAYIĞI: Ölünün üstüne kapanan tünel. (Neslihan Yalman)
İN: Şairin kuytusu. (Özgün Ergen)
İNAK: Şairin ileri sürdüğü, sorgulanamaz, tartışılamaz, yalnızlık gerçeği. (Eşref Karadağ)
İNANMAK: Hayatın en tehlikeli virajı. (Zahide Koçyiğit)
İNEK: Böğürünce büyüklüğü anlaşılan hayvan. (Hüseyin Peker)
İNCİ: Denizin güzelliklerinin masum ışıltısı. (Emel Koşar)
İNCİR: Ağustosun gülümsemesi. (Hasan Kulakoğlu)
İNKAR: Başka bir yere açılan kapıların kilitlenmesi amacıyla yapılan bir seçim. (Seval Arslan)
İNSAN: Henüz kurulmamış ülkesinin tahtsız ve bahtsız vatandaşı. (Erkut Tokman)
İNSAN: En yeni para birimi. (Umut Yalım)
İNSAN: Büyüdükçe kendi içine daralan bir çember. (Deniz Dağdelen Düzgün)
İNSAN: Maddenin yalnız hali. (Hilal Karahan)
İNSAN: Hayvanların en aşağılığı, en doyumsuzu, en saldırganı. (Dilek Değerli)
İP: Uzaklara ilmek. (Metin Cengiz)
İSİM: Anlamını kendi inşa ettiğin. (Fatma Aras)
İSMAİL: Yedi yıllık suskunluğun, zehirlenmişliğin, iç sıkışmalarının, muhteşem manzaraların bile hiçliği. (Ayfer Karakaş)
İSTANBUL: Arafın lunapark sokağı. (Gülçin Sahilli)
İSYAN: Arka mahalle çocuklarının avuç içlerinde tuttukları küfür. (Salih Öztürk)
İŞÇİ: Zengin besleyen. (Fadıl Oktay)
İYİLİK: Boşluğun içinde dönmek. (Salih Aydemir)
İYİLİK: Karşılığı iyilik olan. (Taner Cindoruk)
İZ: Geriye kaldığında değerlenen tek belirti. (Güney Özkılınç)
İZ: Olan bitenin yansız hatırası. (Serap Erdoğan)
İZAN: Anlamı ve içeriği unutulmuş erdem. (Muhsine Arda)
İZMİR: Avlularını arayan kadınlar ülkesi. (Neslihan Perşembe)