KİRPİNİN OKLARI-II ‘OKUDUKLARIMDAM ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR!” ya da “ZÂLİM BENİ SÖYLETME DERÛNUMDA NELER VAR” İCD: Bu aralar yine canın sıkkın görünüyor. Güncel tartışmalardan uzak durmaya çalıştığını biliyorum. Ama bir şekilde kendini içinde bulduğun şeyler de oluyor. Bazı ayrıntıları fazla önemsediğini düşündüğün oluyor mu? MF: Şimdi birileri kalkıp, bu konuşmamızı, bu sohbetimizi okuduktan sonra, bir aklı evvel gibi davranıp lafı bir ileri iki geri, ağzının içinde geveleyip, “demek ki bir şey öğrenememiş…” diyecektir. Böyleleri her zaman çıkar karşımıza. İCD: Bazı şeyleri öğrenmek de alışmak da büyük eziyet aslına bakarsan. Bir fuarda yaşadığımız olayı hatırlarsın. İmlâ bilmediğini ve kitaplarda imlânın, yazım kurallarının…
Yazar: admin
Artshop yayıncılık tarafından Muammer Hacıoğlu’nun 25. Ölüm yıldönümü anısına verilecek olan, bu yıl ilki düzenlenen ” ” sonuçları açıklandı. Ayten Mutlu, Oğuz Özdem, Turgut Toygar, Volkan Hacıoğlu ve Vedat Akdamar’den oluşan ödül komitesi birincilik ödülünü “Uçarak Uyur Ebabil” kitabıyla Mehmet Hameş’i uygun buldu. Jüri özel ödülü ise “Yer Dediğin Göğün İçinde” kitabıyla Salih Mercanoğlu’nun oldu. Jüri, dosya dalında ise ödül vermedi. Artshop’tan yapılan açıklamaya göre ödül ve anma töreni 8 nisan 2017 cumartesi günü saat 14.30’da Hatay Restaurant’da gerçekleşecek….
Tarih 12 Nisan 2017 Saat 18:30 Mekan Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi Konferans Salonu TESAK Çarşamba Akşamüstü Söyleşileri Konuşmacı: Prof. Dr. Örsan Öymen “2400. Yılında Aristoteles” temasıyla başlayan ve aylık temalarla kronolojik şekilde ilerleyen TESAK Çarşamba Akşamüstü Söyleşileri, Batı felsefesi ve düşünce tarihi alanında, değerli konuşmacıların katılımıyla devam ediyor. Nisan ayı programında dünya savaşları ve felsefe ilişkisi üzerinden 20’nci yüzyıla uzanıyoruz. Işık Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Örsan K. Öymen konuğumuz. Felsefe Sanat Bilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve “Assos’ta Felsefe” söyleşilerinin de kurucusu olan Öymen, mantıkçı pozitivizmle varoluşçuluğun savaş karşısında aldıkları tavrı karşılaştırıyor. Ücretsiz TESAK…
Tarih 05 Nisan 2017 Saat 18:30 Mekan Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi Konferans Salonu TESAK Çarşamba Akşamüstü Söyleşileri Konuşmacı: Prof. Dr. Cengiz Çakmak “2400. Yılında Aristoteles” temasıyla başlayan ve aylık temalarla kronolojik şekilde ilerleyen TESAK Çarşamba Akşamüstü Söyleşileri, Batı felsefesi ve düşünce tarihi alanında, değerli konuşmacıların katılımıyla devam ediyor. Nisan ayı programında dünya savaşları ve felsefe ilişkisi üzerinden 20’nci yüzyıla uzanıyoruz. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakmak, 20’nci yüzyılın iki önemli figürü, Ludwig Wittgenstein ile hocası aktivist Bertrand Russell’ın savaşa yaklaşımları üzerinden savaş ve felsefeyi anlatıyor. Ücretsiz TESAK Konferans Salonu, 120 kişilik yer sayısıyla sınırlıdır. Ücretsiz giriş…
Sabit Kemal, bundan böyle yazılarıyla portalımızda okurlarla buluşacak. Sabit Kemal, Cazgır adlı köşesinde düzenli aralıklarla Türk Edebiyatına ayna tutacak. Sabit Kemal’in ilk yazısını okumak için buraya tıklayınız.
Mühendislerin bizim toplumumuzdaki yeri farklıdır. Elbette saygı duyulur, önemsenirler. İşimiz düştüğünde laflarını can kulağıyla dinleriz. Fakat bir yandan da projenin detaylarına, derinlerine indiklerinde dikkatimiz dağılır, dinliyormuşuz gibi yaparız. Bazen de teknik, teknolojik konulara kafamız filmlerden edindiğimiz kadarına bastığı için akıl vermeye de çalışırız. Komiktir yani mühendisler karşısındaki sıradan insan hallerimiz. Bu kitap gerçek bir mühendisin, Türkiye’nin en önemli ulaşım projelerinden birinin tam içinde bulunan heyecanlı ve duyarlı bir mühendisin, biten devasa bir projenin ardından kendi kendisi ve bizlerle konuşmasını andırıyor. İnsani olan her şey var bu konuşmanın içinde; mutluluk, üzüntü, hayal kırıklığı, şaşkınlık, kızgınlık, pişmanlık, gurur, sevinç, başarı duygusu, rahatlama…
Şairlerin düzyazıyla temâsı her zaman farklı, kimi taze ve adeta değişik baharat karışımı tatlar taşır. Türk edebiyatı bu konuda şanslı bir edebiyattır. İyi şairleri ve bu iyi şairlerin iyi düzyazıları bambaşka bir dilsel iklim sunar hepimize. Bayrıl’ın kitabı da öyle. Bir şairin lezzetli, keyifli, ufuk açan düzyazıları bunlar.. Bu derlemede kimi zaman Bayrıl’ın kişisel yaşamına dair ilginç ipuçları bulacağınız gibi zihinsel beslenme kaynaklarının da izini sürebileceksiniz. Elbette başrol her zaman şairlerindir Bayrıl’ın dünyasında. Normal. Çünkü o bir şair. Üstelik sevdiği şairler üzerine yazmayı da seven bir şair. Kimler yok ki bu yazılarda, işte size kısa bir liste: Baudelaire, Rilke, Paz,…
Ezberletilen konular, can sıkıcı ödevler, bitmek bilmez dersler arasında neler öğrendiğimizin farkına varmadan mezun oluyoruz. Koşturma arasında uzak durduğumuz kitapların, aslında zannettiğimiz gibi olmadığını, türlü türlü maceralara, komikliklere, aşklara açıldığını fark etmiyoruz. Lisede Okumuş Olmam Gereken Kitaplar’da Deniz Çakmakkaya bu algımızı değiştiriyor, “edebiyatımızın ilkleri”ni günümüzle birleştirerek eğlenceli bir okuma deneyimi yaratıyor. Teneffüse çıkma mutluluğu yaratan bir kitap.
Müşerrih 1 Öndeyiş: Edebiyatımızda ‘şerh’ uzun geçmişi olan bir kavram. ‘Açıklama, yorumlama’ anlamında bu kavramla müşerrihler, kimi yazıları/şiirleri/kitapları enine boyuna açıklayıp yorumlarlar, okura, eseri anlamaları için yol gösterirler. Özellikle ‘el mânâ fi batnı şâir” (anlam şairin karnındadır) kültüründen gelen bir toplum olduğumuz için olsa gerek, günümüzde şairler üzerine yazılan ‘inceleme’lerde yazarlarımız ‘karından’ konuştukları için, bu fakir, okura yardımcı olmayı dert edinip ‘durumdan görev çıkararak’ ‘üzerine vazife olmayan’ işlere haşmetli burnunu sokuyor, tembel okurun yoluna ışık tutuyor. Mâlûm, ‘tefsir’, süreç içinde Kur’an-ı Kerim’in açıklanıp ayetlerin yorumlanması anlamını kazanmış, ‘şerh’ ise Kur’an dışındaki ürünler için kullanılmaya başlamıştır. Şerh hastalığı, birçok belâ gibi,…
Yazar Leyla Karaca’nın Göğsündeki Gökyüzü adlı romanı Hindistan’da İngilizce olarak yayımlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın TEDA pojesi kapsamında İngilizce’ye çevrilen ve 10.000 adet basılan roman 2013 yılında ESKADER roman ödülüne layık görülmüştü. Hindistan’ın resmi dillerinden biri olan İngilizce’de The Sky In Your Heart adıyla basılan kitap sufi bir aşkın gizemli yolculuğunu anlatıyor. Göğsündeki Gökyüzü Türkiye’de 2013 yılında Ferfir Yayınları tarafından okura sunulmuştu. Yazarın 2015 yılında Türkiye’de yayınlanan Kalbinin Müziği adlı öykü kitabı da yine Kültür Bakanlığı’nın TEDA projesi kapsamında Almancaya çevrildi…
Dolunay Aker: Sevgili Murad Demirkol, Marmid’ten sonra 2014 senesinde çıkan romanınız Buteyra’nın yazım süreci nasıl gelişti? Bu kitabı yazmanıza kaynaklık eden sorunsal nedir? Murad Demirkol: Kaynağın debisi birey. Çünkü toplumla yığının karıştırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Toplum dediğimiz kitle, kendini ilgilendiren olaylarda etkisiz eleman durumuna savrulmuşsa, toplumdan çok kalabalıktan söz etmeliyiz bana kalırsa. Bireyin, toplumdan ayrılan masumiyeti ve sağlıklı bir toplum inşasındaki rolünü çok önemsiyorum. Marmid isimli ilk romanımda olduğu gibi, yüklenici karakterlerin yön verdiği bir kurguyu ele aldım. Bunlardan en önemlisi, hayatının tamamını (Aynfuvvar) Gözecik köyünde geçirmiş ve yaşadığı 1940’lı yıllardan yaklaşık bin sene öncesinde Halep Hamdani sarayında Şair Mutenebbi’yle…
İsmail Cem Doğru: Yakın edebiyat tarihinin en önemli tanığı ve delili olma özelliği taşıyan dergilerin bilim çağıyla beraber sonuna gelineceği yolunda yaygın görüşler vardı. Hatta pek çok sektörün can damarı dergileri yavaştan terk ettiğine de tanıklık ediyoruz. Bunu bize dergi sayısındaki ve baskı sayısındaki homojen azalma gösteriyor. Aynı öngörü edebiyat dergileri için de yapılmaktaydı. Ama görüyoruz ki dergiler bir yandan kapanırken diğer taraftan genç şairlerin girişimleriyle yeni dergilerle tanıştığımız sürecin sonuna asla gelinmiyor. Artık bir geleneği oluşmuş Mühür’ü de bu sürecin içine kattığında dergiciliğin geleceğini ve bu alanda verilen mücadeleyi sen nasıl değerlendiriyorsun? Mustafa Fırat: Dergiler, genelde edebiyatın atardamarıdır. Özelde…
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü, bu yıl için “Derine Gömdüler Sabahı” adlı kitabıyla Özge Sönmez kazandı. Cengiz Bektaş, Adnan Binyazar, Bahar Gökler, Emin Özdemir, Ahmet Özer, Çiğdem Sezer ve Ferruh Tunç’tan oluşan seçici kurul, Özge Sönmez’in yapıtını oy çokluğu ile ödüle uygun gördü. 1982 Ankara doğumlu olan Özge Sönmez, Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili Eğitimi Bölümü’nü birincilikle bitirdi. Fransa Nantes Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. Sönmez, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda doçent olarak görev yapıyor. Şiir, öykü ve yazıları Mühür, Kıyı, Patika, Ege Sanat, Yaba, Afrodisyas Sanat, Kurşun Kalem, Berfin Bahar gibi çeşitli dergilerde yayımlanan Sönmez’in “Derine Gömdüler Sabahı“…
1) Baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık. 2) Umutsuzluk en yakıcı zevktir, özellikle de içinde bulunduğun durumun çaresizliğini açıkça kavramışsan. 3) Şüphesiz böyle bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim, ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam. 4) Acı çeken kimse inlemekten zevk alır; almasa inlemesini pekâlâ tutardı. 5) Fakat insan sistemlere, bazı soyut kavramlara o derece bağlıdır ki, mantıktan yana olmak için gerçeği bile değiştirmeye, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamaya razı olur. 6) Medeniyet neyimizi yumuşatmış? Medeniyetin insanda duygu çeşitlerini…
Beliz Güçbilmez’in yürütücülüğünde Yazmak için Okumak /Tersine Mühendislik Atölyesi “Tersine Mühendislik: bir aygıtın, objenin veya sistemin; yapısının, işlevinin veya çalışmasının, çıkarımcı bir akıl yürütme analiziyle keşfedilmesi işlemidir. Makine veya mekanik alet, elektronik komponent, yazılım programı gibi) parçalarına ayrılması ve çalışma prensiplerinin detaylı şekilde analizini içerir.” Atölye bu anlamda bir bakıma, “yazanlar nasıl yazıyor?” sorusunu yanıtlamak için metinleri sökerek inceleme fikri üzerine kurulmuştur. Amaç daha gelişkin, eleştirel bir okurluğa ve yazmanın farkına varmadan öğrenilmesine ulaşmaktır. Atölye altı hafta olarak planlanmıştır. Her buluşmanın planlanmış kısmı üç saattir. Atölye kapsamında katılımcıların ilk üç hafta boyunca anlatma eyleminin temel teknikleriyle karşılaştırılması hedeflenmiştir. Üçüncü haftanın…
Kültürlerarası Şiir ve Çeviri Akademisi’nin her yıl 5 dalda vereceği Akademi Ödülleri’nin ilki sahiplerini buldu: BÜYÜK USTA ONUR ÖDÜLÜ: DOĞAN HIZLAN BARIŞ VE DOSTLUK ÖDÜLÜ: SEBASTİANO GRASSO (Şair – İtalya PEN Başkanı) ŞİİR ÖDÜLÜ: ŞEYDA ÜZER (Çöl Ahalisi veya Ben ile Ben) MUHAMMED ABDULLAH (Size Bir Ali Getirebilirim) ÇEVİRİ ŞİİR ÖDÜLÜ: BAKİ YİĞİT (Seamus Heaney – “Seçilmiş Şiirler”) ŞİİR İNCELEME ÖDÜLÜ: Erol Gökşen (Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türk Şiirinde Kadın) Ödül töreni 21 Mart Dünya Şiir Günü’nde Caddebostan Kültür Merkezi’nde 19.00 – 21.00 saatleri arasında yapılacaktır. Program Akışı: * Kültürlerarası Şiir ve Çeviri Akademi’sinin 5. Yılı, Yasakmeyve şiir dergisinin15. yılı nedeniyle açılış…
Altın Defne Genç Şiir Ödülü başvuruları başladı. Hatay Büyükşehir Belediyesi, Defne Belediyesi ve Aalen-Antakya Kültür Derneği, 2015 yılında vermeye başladığı “Altın Defne Edebiyat Ödülü”ne ek olarak 2016 yılından başlayarak, Yasakmeyve şiir dergisi ile her yıl “Altın Defne Genç Şiir Ödülü” vermeyi kararlaştırmıştır. Ödülün amacı yaratıcı, nitelikli şiir dosyaları destekleyerek, genç yeteneklerin okurla buluşmasını sağlamak ve şiir dünyamızın zenginleşmesine katkıda bulunmaktır. 2017 yılı için 1987 doğumlu veya daha küçük yaşta olanların gerçek isimleriyle katılabileceği ödülde dosyaların daha önce ödül almamış olması gerekmektedir. Dosyalar 7 nüsha halinde gönderilecektir. Ayrıca dosyanın CD’ye kaydedilmiş bir kopyası da gönderiye eklenecektir. Dosyada şairin kısa yaşam öyküsü…
Genç yazar Özgür Çırak Alakarga’nın yeni projesi Biyografik romanlara dahil olma sürecini anlattı. Cem Kalender’in kendisine Kemal Tahir’i yazmayı teklif etme sürecini anlatırken heyecanını gizleyemeyen genç yazar Türk edebiyatına silinmez imzalarını atmış ustaların biyografik romanları yazılırken buna en yakından tanıklık etmek önemli bir ödül olduğunu belirtti. Türk edebiyatında 12-18 yaş grubunun okuyabileceği nitelikli bir külliyat için hep beraber kolları sıvadıklarını anlatan Özgür Çırak şöyle devam etti. “ teklifi düşünürken çok fazla nazlandığım söylenemez. Öğretmen olmam sebebiyle de “kaynak eser” diyebileceğimiz bu çalışmanın epey yararını görecektik. Kemal Tahir-Bir Fırtına Dindiiki kökten büyüyen bir roman. Kitabın bir ayağında Kemal Tahir sevdalısı bir…