Close Menu
AksisanatAksisanat
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    • Edebiyat Haberleri
    • Sinema Haberleri
    • Tiyatro Haberleri
    • Müzik Haberleri
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Televizyon Haberleri
  • YAZI
    • Edebiyat Yazıları
    • Kitap Yazıları
    • Sinema Yazıları
    • Tiyatro Yazıları
    • Müzik Yazıları
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Televizyon Yazıları
  • SÖYLEŞİ
    • Edebiyat Söyleşi
    • Sinema Söyleşi
    • Tiyatro Söyleşi
    • Müzik Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Televizyon Söyleşi
  • ETKİNLİK
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Sinema Etkinlikleri
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Müzik Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖDÜLLER
    • Edebiyat Ödülleri
    • Sinema Ödülleri
    • Tiyatro Ödülleri
    • Müzik Ödülleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
    • Televizyon Ödülleri
  • YAYINLAR
    • Kitap
    • Dergi
  • AKSİSANAT TV
  • BİLGİ BANKASI
  • SORUŞTURMA
    • Satır Başı
    • Öykü Zamanlığı
  • DOSYA
  • EDEBİYAT
    • Edebiyat Haberleri
    • Edebiyat Söyleşi
    • Edebiyat Yazıları
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Edebiyat Ödülleri
  • SİNEMA
    • Sinema Haberleri
    • Sinema Söyleşi
    • Sinema Yazıları
    • Sinema Etkinlikleri
    • Sinema Önerileri
    • Sinema Ödülleri
  • TİYATRO
    • Tiyatro Haberleri
    • Tiyatro Söyleşi
    • Tiyatro Yazıları
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Tiyatro Önerileri
    • Tiyatro Ödülleri
  • MÜZİK
    • Müzik Haberleri
    • Müzik Söyleşi
    • Müzik Yazıları
    • Müzik Etkinlikleri
    • Müzik Ödülleri
  • GÜZEL SANATLAR
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
  • TELEVİZYON
    • Televizyon Haberleri
    • Televizyon Söyleşi
    • Televizyon Yazıları
    • Tv Önerileri
    • Televizyon Ödülleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖNERİLER
    • Okuma Önerileri
    • Tv Önerileri
    • Sinema Önerileri
    • Tiyatro Önerileri
    • Sergi Önerileri
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • ÇEVİRİ
    • Şiir Küre
  • YAZARLAR
  • PERFORMANS
    • Hanım-Efendiler
    • Matris Şiir
    • Dada Günlükleri
    • Şairler Sözlüğü
  • İLETİŞİM
  • KÜNYE
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
Facebook X (Twitter) YouTube Instagram WhatsApp
AksisanatAksisanat
YAZARLAR Giriş
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    1. Edebiyat Haberleri
    2. Sinema Haberleri
    3. Tiyatro Haberleri
    4. Müzik Haberleri
    5. Güzel Sanatlar Haberleri
    6. Televizyon Haberleri
    7. View All

    Çıngıraklı Sokak, üç yaşına doğduğu sokakta bastı…

    28 Ocak 2025

    “Sinema Endüstrisi ve Akademi” Başlıklı Çalıştay başlıyor…

    30 Kasım 2024

    ÇINGIRAKLI SOKAK, “HEYBELİADA SANATORYUMU HALKINDIR!” DEDİ

    26 Kasım 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Ümit Yaşar Oğuzcan Durağı

    5 Kasım 2024

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025

    Bergen En Çok İzlenen Film Oldu…

    9 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Özgür Akdemir, “Zalım Seni” adlı çalışmasını, sevenlerinin beğenisine sundu!

    8 Nisan 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    “Sessiz Kalmıyoruz Dünya İçin Konuşuyoruz!”

    19 Ekim 2025

    Aylık Şiir Gazetesi Çıngıraklı Sokak Yeni Sayısıyla Okurunu Selamlıyor…

    10 Ağustos 2025

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025
  • YAZI
    1. Edebiyat Yazıları
    2. Kitap Yazıları
    3. Sinema Yazıları
    4. Tiyatro Yazıları
    5. Müzik Yazıları
    6. Güzel Sanatlar Yazıları
    7. Televizyon Yazıları
    8. View All

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Gezi – Demet Kurt Güngör: Kurdun Kirpikleri

    29 Haziran 2020

    Şiir Taşı: Toprağın Bağrındaki Nişan

    22 Haziran 2020

    Ertan Mısırlı’dan Bir “Baba” Anı

    20 Haziran 2020

    İÇİ HİKÂYELERLE DOLU KISACIK BİR KİTAP: KALPTEN GELEN ARMAĞAN ve YENİ TOHUMLAR, YENİ HAYAT

    19 Mayıs 2025

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Erinç Büyükaşık Kitapları Liman Yayınevi’nde…

    3 Şubat 2022

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021

    Ev Köpekleri ve Çakallar

    12 Temmuz 2025

    FLEISHMEN IS IN TROUBLE

    13 Nisan 2023

    Malcolm & Marie

    20 Şubat 2021

    İlknur Atalkın Yazdı: The Queen’s Gambit

    29 Aralık 2020

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Makamların Efendisi…

    17 Ocak 2022

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    CEREN AVŞAR’IN ZİHİN İPLERİ’NE DOLANAN ŞİİRLERİ ÜZERİNE

    21 Ekim 2025

    KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ

    12 Ekim 2025

    “Yaralı Zarafet”: Kırılganlığın Poetik Haritası

    12 Ekim 2025

    Saf Şiirin İmkânsızlığı ile Büyülü Kürede Yolculuk: Brecht ve Dilek Değerli Arasında Bir Karşı-Okuma

    23 Eylül 2025
  • SÖYLEŞİ
    1. Edebiyat Söyleşi
    2. Sinema Söyleşi
    3. Tiyatro Söyleşi
    4. Müzik Söyleşi
    5. Güzel Sanatlar Söyleşi
    6. Televizyon Söyleşi
    7. View All

    Faruk Bal’dan Betül Tarıman Söyleşisi

    7 Eylül 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    İsmet Yazıcı’dan Özcan Özcan Söyleşisi…

    1 Mayıs 2024

    Fotoğraf Sanatçısı Özlem Dikel Aksisanat’ın Sorularını Yanıtladı…

    1 Mayıs 2024

    Rabia Çelik Çadırcı Ressam Orçun Çadırcı İle Konuştu…

    31 Mart 2024

    İSMET YAZICI’DAN SETENAY ÖZBEK SÖYLEŞİSİ…

    5 Ağustos 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Faruk Bal’dan Betül Tarıman Söyleşisi

    7 Eylül 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025
  • ETKİNLİK
    1. Edebiyat Etkinlikleri
    2. Sinema Etkinlikleri
    3. Tiyatro Etkinlikleri
    4. Müzik Etkinlikleri
    5. Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    6. Televizyon Etkinlikleri
    7. View All

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024

    “ŞİİR SUARE”nin konuk şairi ve ressamı Belçika’dan

    28 Mart 2024

    Camille Geri Sayıyor

    14 Mayıs 2018

    Ara Güler’in filmi !f İstanbul’da…

    6 Şubat 2018

    Çağrılmadan Gelen, Garibaldi Sahnesinde…

    19 Ocak 2024

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…

    31 Ekim 2025

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    ‘Yaralarımızı Sarıyoruz’ Etkinliği ‘Amanos Çiçekleri’ Adıyla Kitaplaştı…

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024
  • YAYINLAR
    1. Kitap
    2. Dergi
    3. View All

    AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

    2 Kasım 2025

    “Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

    2 Kasım 2025

    Güneşli Bir Düş Okuruyla Buluştu…

    21 Ekim 2025

    “Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”

    13 Ekim 2025

    “ŞİİR VE BARIŞ, KARTALIN KANADINDAKİ GÜNEŞ”

    12 Ekim 2025

    Varlık’ta Bu Ay

    12 Ekim 2025

    Varlık’ta Bu Ay

    10 Ağustos 2025

    Varlık’ta Bu Ay…

    29 Nisan 2025

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021
  • AKSİSANAT TV
    1. Haberler
    2. Söyleşi
    3. Kitap
    4. Şiir
    5. Programlar
    6. Öneriler
    7. Öykü
    8. View All

    İki Taşın Arası, Duvar’da Yayında…

    6 Şubat 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Anlatamıyorum…

    7 Nisan 2023

    Mavi Gözlü Dev

    7 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Murat Batmankaya’dan Okuma Önerileri…

    30 Ekim 2019

    Özgür Çırak’tan Okuma Önerileri…

    27 Ekim 2019

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

    2 Kasım 2025

    AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

    2 Kasım 2025

    “Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

    2 Kasım 2025

    Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…

    31 Ekim 2025
  • BİLGİ BANKASI

    Gülten Doğruyol İncesu

    11 Ekim 2023

    Burçin Maya Çankaya

    25 Mayıs 2023

    BİR ZAMAN YOLCUSU: AHMET HAMDİ TANPINAR

    14 Nisan 2023

    Derya Balcı

    4 Mart 2023

    Abdülkadir Budak

    29 Ocak 2023
AksisanatAksisanat
Home»ANA»İsmet Yazıcı’dan Ergun Kocabıyık Söyleşisi…

İsmet Yazıcı’dan Ergun Kocabıyık Söyleşisi…

adminBy admin13 Mart 202317 yorum13 Mins Read7 Views
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

“İnsanoğlu bir suretin değil, mânânın, bir idealin,

iyinin-güzelin-doğrunun peşindedir. Geçici olan suret ile geçici olan beden ile kalıcı bir ilke arasındaki eşikte durmaktadır insan.

Bu kalıcılık, değişmezlik ilkesidir, yani mânâdır…”

İSMET YAZICI: Üç kitabın var birbirinin içinden doğan; birbirini yeniden doğuran: “Dolaylı Hayvan”, “Dünyanın Fısıltısı”, “Aynadaki Narkissos”… Ben bu söyleşiyi “Aynadaki Narkissos: Herşey ve Hiçbirşey Olarak Yüz” çerçevesinde gerçekleştirelim istedim. Kitaba verdiğin adın her bir kelimesi, zaten bizi yeterince dolaştıracak derinlikte. ‘Yüz’ün derinlerine dalarken belki kendiyle karşılaşmanın, yüzleşmenin en önemli nesnesi olan ve hem de metaforik çağrışımlarla bize yolu açabilecek olan ‘ayna’ ile başlasak mı? Gerçi ‘ayna’ ile başlamak da şöyle bir tehlike: Belgesellerde çok severim ayna kullanmayı; başlı başına bir ‘ayna’ bölümü yapmışlığım da var; ama dönüp dönüp doyamayıp, her projede bir kere daha o nesneyi kullanıp yüzleşmek isterim. Çok içine çeken, çok içinde kayıp olduğum bir nesne… Aynayı çekim için her kullanışımızda, bütün ekip, ayna karşısında yerimizi-yönümüzü karıştırır, tuhaf bir sarhoşluk haline geçeriz ve hep yapmak istediklerimiz eksik kalır; bu yüzden de bir sonraki projede, yine ayna karşısına geçmek için beklemeye geçeriz. O karşılaşma nesnesi, ardına yerleştirilen sır ile görünmezi görünür kılıp insanı yüzüyle karşılaştırırken, aynı zamanda bir gizem alanı da yaratıyor…

ERGUN KOCABIYIK: Yûnus Emre’nin, “ilim kendin bilmektir” dediği o ünlü dizesini hatırlatarak başlamak yerinde olur sanırım. Yûnus, kendini bilmeyenin okuma çabasının boş olduğunu ekler hemen ardından. Kendini bilmenin de kendini idrak, kendi hakikatini anlamak olduğunu açıklar. Ayna kendini bilmenin, kendini “okuma”nın en önemli aracıdır. Ayna bir kitaptır, Borges’in sayfa sayısı sonsuz o kitabı gibi; ya da tersi, kitap bir aynadır; yazanı, okuyanı yansıtan. Aynayı öncelikle bir tefekkür nesnesi olarak görüyorum. Ama zaman içinde o bir nesne olmanın ötesine geçmiş, bir imge haline gelmiştir. Doğrudan ona bakmaksızın ona bakmak üzerine düşünebiliyoruz. Çünkü insan düşüncesi refleksif bir düşünme, yani düşünüyor olmamız üzerine düşünebiliyoruz. Sır burada. Aynadaki imgenin kendi imgemiz olduğunu anlamamız, o imgeyi anlamlandırmamız için bilişsel bir yetiye neden başka türlerin değil de insanın sahip olduğu, bu yetiyi nasıl kazandığı bir sır. Bunun dil yetisiyle ilgili bir yönü de var tabii. Anlamak, idrak etmek dilsel bir bilinçle mümkün olabiliyor. Mistiklerin büyük bir kısmı dili aşıp ötesine geçerek hakikate erebileceklerine inansalar da, yüzümüzün veya kendimizin farkına varmamız bir dil aynası olmaksızın mümkün olamazdı. Bebeklik çağında ayna, annemizin yüzüdür. O anı hiçbirimiz hatırlamıyor. O yüzden dil öncesi evredeki bu farkına varışlar bilinçdışında kalıyor. Ayna bu bakımdan kendimizin varlığını fark ettiğimiz kadar başkasının varlığını da keşfettiğimiz bir nesne ve onu önemli kılan tam da bu: Aynada sadece kendimizi değil, başkasını da “görüyoruz”. Yani ilk ayna aslında başkasının yüzüdür. Kendimizi önce başkasının yüzünde görürüz; başkasının yüzünden görürüz. Başkası olmadan, başkasının idraki olmadan kendimize ilişkin bir farkındalık kazanamazdık. Dil ancak başkasının varlığı ile ortaya çıkar; o yüzden dil de bir aynadır. Yüz sadece bir uzuv değil, dilsel dışavurumlardır. Sadece bu kadar da değil, tüm dilsel-kültürel üretimimiz bizi yansıtan bir yüzdür, bir aynadır, bir ayna-yüzdür. Bu bakımdan insan hem aynada kendini görür hem de kültürel-düşünsel-sanatsal üretimleriyle kendini yansıtan bir ayna inşa eder. Yüz gizemlidir çünkü yüz bir aynadır. Yüz insanı kendine çeker ve yüzün labirentinde kayboluruz. Ayna bir yüze, bir labirente, bir bilinmeze açılır; gizemli bir penceredir. Kendi yüzümüzü doğrudan göremeyiz, muhakkak bir aynanın, yani başkasının aracılığına muhtacız. Öznenin özneliği, başkasıyla karşılaşmaktan doğar. Gizem burada başlıyor.

İSMET YAZICI: Mitolojide, Narkissos’un suya düşen sûretiyle ilk karşılaşması ve sonra ondan kopamayıp suya düşen sûretinden ayrılamayışını, yalnızca derin bir hayranlık ve aşk olarak mı yorumlamalıyız sence?

ERGUN KOCABIYIK: Bu miti kendine hayranlık değil de, kendine ve kendindeki başkaya yönelik merak ve bunları bilip anlama çabası olarak okumaktan yanayım. Sadece kendine hayranlık söz konusu olsaydı bir tefekküre dönüşemezdi –kaldı ki kendimizi sevmeden kendimizden gayrı olan hiçbir şeyi sevemeyiz. Narkissos’un nergis çiçeği olarak suyun kenarında yeniden doğması bir ceza değil, olsa olsa bir tür ödüldür; sonsuzlukla ödüllendirilmiştir Narkissos. Çiçek, yeniden doğmanın bir simgesidir eski çağlardan beri. Narkissos sonsuzluğu keşfetmiş, sudaki suretinin sonsuzluğa açılan bir pencere olduğunu idrak etmiş gibidir. Dünyanın yüzeyselliğinden kaçmış ve kendi derinliğine batmış gibidir. Artık kendine ilişkin sonsuz bir tefekkür içinde yaşayacaktır. Kim bunun bir ceza olduğunu söyleyebilir ki. En azından Doğu mistisizmi, Nergis karakteriyle Narkissos’u böyle yorumlamış gibi görünüyor. Mevlânâ bir beyitinde onun “örtünmüş, gizlenmiş”e hayran olup kalakaldığını söyler. Narkissos sudaki yüzünün ötesine geçmiş olmalıdır ki oraya çakılıp kalsın; kendi yüzünün çekimine bu derece kapılmak için görünen yüzün ötesine geçmiş olmak gerekmez mi?

İSMET YAZICI: ‘Sûret’ aslını ne kadar temsil eder? Yansıyan sadece fiziki bir görüntü müdür? İnsanın sadece fiziki donanımıyla var olmuş bir varlık olmadığını, bir beden – ruh bütünü olduğunu düşünürsek; yansıyan sûretinde,  insan aslında bir eşik ile karşı karşıyadır diyebilir miyiz?

ERGUN KOCABIYIK: Optik bir nesne olmaktan çok psiko-optik bir nesnedir ayna. Optik bir nesne olarak ayna yüzün yüzeyiyle ilgilidir, diğeri ise yüzün gerisiyle ilgili. Zaten aynayı tefekkür nesnesi kılan da bu özelliği değil mi? Biz aynadaki suretimize baktığımızda aslında suretin ötesine bakıyoruz. Aynadaki suretin ötesine geçmeden “kendini bilme” noktasına erişilemeyeceği açıktır. İnsanoğlu bir suretin değil, mânânın, bir idealin, iyinin-güzelin-doğrunun peşindedir. Geçici olan suret ile geçici olan beden ile kalıcı bir ilke arasındaki eşikte durmaktadır insan. Bu kalıcılık, değişmezlik ilkesidir, yani mânâdır. Ben antik mistiklerin tasavvur ettikleri gibi bu mânânın verili olmadığını, bir arayış süreci içinde, bir yolculuk içinde keşfedilen değil, bu süreçler esnasında inşa edilen ve yeniden inşa edilen bir mânâ olduğunu düşünüyorum. Kendimizi yazıp bozuyoruz. Bu da arayışı bitimsiz kılıyor. Mistik yolculuk nihayete eren bir eylem değil. Yolculuğun değiştirdiği yolcu olmak güzel bir imge. Değişmezlik ilkesi bir idealdir, değişim ise hakikat. Değişimin ardındaki değişmez bir şeylerin varlığına dair bir his, bana daha ziyade insanın kendini aşma konusundaki yetersizliği, değişimden korkusu gibi görünüyor. Sorunu başka bir açıdan da ele alabilirim. Suret-mânâ ilişkisine kelime-anlam ilişkisi olarak da bakabiliriz. Kelimelerin anlamı ne kadar temsil etme gücü varsa suretin de mânâyı içerme bakımından o kadar gücü var. Dil ile hakikati ne kadar kuşatabilme gücümüz varsa suretlerin de mânâ ile ilişkisi o kadar kuvvetli. Bu konuda bir mistik değilim kesinlikle; ama beni ilgilendiren insanoğlunun bu konuda ürettiği fikirler; ben fikirlerin izini sürmeyi seviyorum.

İSMET YAZICI: Otoportre, resim sanatında önemli bir alan; sen de kitabında özel bir bölüm ayırmışsın. Otoporte aslında neyin resmidir?

ERGUN KOCABIYIK: Bundan önceki sorunu yanıtlarken büyük ölçüde yanıtlamış oldum aslında. Gerçek otoportre ressamları sureti değil, iç dünyayı yansıtabilenlerdir. Görünenin ötesine geçebilenlerdir. İnsan göründüğünden ibaret olsaydı her şey çok kolay olurdu. Bütün düşünce tarihi insanı görünmeyen yanlarıyla, gizli yüzleriyle ortaya koymanın tarihidir. Otoportrenin meselesi kendine bakakalmaktır; kişinin kendi yüzüne karşı hayranlıkla karışık şaşkınlığıdır. Otoportrede kendine bakakalmış bir Narkissos görüyorum.

İSMET YAZICI: Kitabın önsözünde “Yüze bakarken amacım, üzerindeki simgesel peçeyi kaldırıp, onu görebilmek.” diyorsun. O peçe kaldırılabilir mi; yüz görülebilir mi? Aslında bir metafor olarak kullanılan “peçe”, yalnızca fiziki bir örtü değil tabii ki kendinin ve varlığın sorgusuna başlamış, yola çıkmış insan için, her merhalede biraz daha şeffaflaşacak örtü, bir anlamda sır kaldırma sembolü. Örneğin İsis’in peçesi…  

ERGUN KOCABIYIK: Peçeyi kaldırıp ardında bir yüz görebiliriz, ama kaldırdığımız her peçenin de bir yüz olduğunu bilmemiz lazım. Peçenin ardında bir Yüz var mı gerçekten, diye sordum. Bir yüz var elbette, o kadar şüpheci biri değilim. Peçeler daha çok bakanın yüzünde, yüzün peçesini kaldırmak aynı zamanda görüşümüze engel olan gözümüzün önündeki peçeleri kaldırmak anlamına geliyor. Ama büyük harfle yazılan nihai bir yüze ulaşabilmemiz pek mümkün değil gibi. Bu hakikatin niteliğinden çok epistemolojik bir sorun gibi geliyor bana. Gerçekliği ne ölçüde kavrayabiliriz, sorun burada. Zira biz insanlar bilişimizin ötesini merak ettiğimiz için bilmemizin mümkün olmadığı şeyleri bilmek istiyoruz. Algısal ve dilsel bir sınır var sonuçta gidip toslayacağımız. Bu nedenle yüzün veçheleri onun peçeleridir.

İSMET YAZICI: “Sır”, aynanın olmazsa olmazı. Seninle birlikte hazırladığımız belgesellerde de deryasına dalmaktan çok keyif aldığım bir kavram. Tasavvufî bağlamıyla biraz daha açalım bu kavramı istersen. “Sır” ve “Sûret”, neredeyse birbirinden koparılamayacak kadar kardeş kavramlar. Nasıl sır olmadan ayna yalnızca bir camdan ibaret kalıyorsa ve asli özelliğini, sûreti yansıtma özelliğini sır olmadan kazanamıyorsa, hakikate ulaşabilmenin yolu da ancak sırlanmış olmaktan geçer denir. Sır, hakikatin örtüsü, peçesi. Hakikate ulaşmak isteyenin muradı da o sırra varabilmek, örtüleri kaldırabilmek. Tabii ki bu alandaki en sihirli söz: “Allah Âdem’i kendi suretinden yarattı…”

ERGUN KOCABIYIK: Aynayı ayna yapan onun geçirgen bir yüzey değil de yansıtan bir yüzey olmasından geliyor. Başkası da bizim için bir yansıtıcıdır, bizim için bir aynadır. Yaratıcı tanrı imgesi, insanın kendini bir aynada idrak edişinin simgesel bir ifadesi gibi geliyor bana. Başkasını yaratma bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor olmalıdır; her ne kadar bu, her şeye kadir tanrı imgesine uygun görünmese de. Ama zaten tanrı her şeye kadirse başka hiçbir şeye ihtiyacı yoksa o zaman yaratmanın da bir gayesi olmazdı. Rilke’nin şiirinde olduğu gibi; “ben senin işinim, ben senin meşgalenim” diyor ve ekliyor: “Bensiz anlamını yitirirsin sen.” Yaratıcısını idrak etmeyecek bir mahlûk, yaratma eylemini anlamsız kılar. Bu imgede, Yaratıcı, bilinmeyi değil sadece kendini bilen, kendinin farkında bir yüzün aynasında, yani başkasında kendini bilmeyi arzulamaktadır. Yaratma yaratanın kendini arayış ve idrak sürecinin, kemâlât arayışının, erdem arayışının bir mecazıdır.

İSMET YAZICI: Yüzün yüz ile karşılaşması, yüzün yüz ile temasıyla yaşanılan mistik tecrübeler,  İnsanın insanı aynalaması ile gerçekleşen ritüeller, hâl tecrübeleri, çok özel. Bu alanda Hurûfîlik tabii ki yalnızca bir yüz okuma tecrübesinden çok öte…

ERGUN KOCABIYIK: Hurûfîler için iki Kur’ân vardı, birisi yazma Kur’ân yani Mushaf ki bu mecazi Kur’ân’dı; asıl Kur’ân ise kâmil insanın yüzüydü, bedeniydi. Onlar “Yaratan Rabbinin adıyla oku” ayetindeki “oku” kelimesini insan vücudundaki ve yüzündeki hatların yani çizgilerin, tıpkı yazılı bir metindeki satırlar gibi okunması şeklinde anlamak istiyorlardı. Aynı şekilde “Ne kuru ne yaş hiçbir şey yoktur ki, o her şeyi açıklayan kitapta bulunmasın” veya “Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır” ya da “Zaten biz her şeyi açık bir kitapta sayıp tespit etmişizdir” ayetlerindeki “apaçık kitap”ın insan olduğunu öne sürmüşlerdi. İnsanın okunması ise tüm kâinatın okunması demekti. Zira Hurûfîlere göre insan mikrokozmos değil, makrokozmostur. Yani insanmerkezci bir bakış açıları olduğunu görüyoruz. Ancak bu fikrin başka açılımları da var. Şöyle ki: Hurûfîliğe göre harflerin telaffuzu, yani ses kalbin derinliğinden gelip ağızdan çıkan ve yaşamın ruhu olan havayla mümkündü. Bu hava, yani nefes, Yaratıcı’nın nefesinden geliyordu. Yaratılış, Kur’ân’da dendiği gibi Yaratan’ın “ol” emriyle başlamıştı. İlahi kelimelerin telaffuzu, Hurûfîlerce sözün, harfin mânâ âleminden, yani Platoncu anlamda idealar âleminden suretler, formlar âlemine inmesi, oluşun gerçekleşmesi, varlığın zaman ve mekân içinde nitelik kazanması demek oluyordu. Hurûfîlerin bu anlatımı tanrısal düşüncenin kendiliğinden akışını ve sesle cisimleşerek varlığa gelmesini, şekil almasını, açıklık kazanmasını ifade etmekte ve dil, düşünce ve yaratma eylemi arasındaki ilişki bakımından bazı önemli fikirler içermektedir. Tanrısal yaratıcılık zihinsel, ruhsal bir gücün taşması olarak tarif edilmektedir. Ses, karanlıkta çakan bir şimşek gibi uzayda yankılanır ve tanrısal fikirleri varlığa getirir. Ses bir tür arkhe’dir adeta, yani varlıkların kendisinden meydana geldiği bir temel “madde”dir. Hurûfîliğe göre dünya, Yaratan’ın nutku, nutkunun cisimleştiği bir büyük kitaptır. Aynı zamanda dünya Âdem’dir; çünkü Âdem Allah’ın varlığa bürünmüş kelamıdır. Âdem, içinde her şeyin yazılı olduğu Levh-i Mahfuz’dur. Âdem’in yüzü, kâinat kitabının nüshasıdır. Hurûfîler sesi bir tür arkhe’ye dönüştürdükleri gibi harflere de benzer bir önem verdiklerini görüyoruz. Hurûfîliğin kurucusu Fazlullah, yazıyı oluşturan Fars alfabesindeki 32 harfin ve Kur’ân’ın yazıldığı dil olan Arapçadaki 28 harfin Allah’ın sıfatları olduğunu ve ondan ayrı düşünülemeyeceğini yazmıştır. Ona göre bu harfler sonradan yaratılmamıştı. Allah’ın kendisi gibi ezelîydi. Tanrı bir dile sahipse dili de, dilindeki kelimeler de onun aklıyla birlikte ezeli olmalıydı diye düşündüğünü söyleyebiliriz. Kısacası, Hurûfîliğe göre harfler yaratılmış olan varlıklardan öncedir; yani dil, tüm modernlik öncesi düşüncede gördüğümüz gibi toplumsal uzlaşımdan doğmuş bir şey olarak kabul edilmez. Kelimeler Yaratan gibi ezelî ve ebedîydi ve O’ndan ayrılamazdı. Başka bir deyişle harfler, kelimeler aracılığıyla yaratılışın sonsuz biçimlerine varlık kazandırıyordu; dolayısıyla varlığın temel unsuruydu. Bu anlamda Hurûfîler harfleri varlıkta müşahede etmiş ve böylece varlıklarda, konuşan bir yaratıcı görmüşlerdi. Onlara göre kelâm olmasaydı, idrak ötesi olan ilahlığın bilinmesi de mümkün olmayacaktı. Bu nedenle, insanı Hakk’a götüren yol, dünyanın müşahede edilmesinden geçiyordu. Benzeri mistik, teozofik düşüncelerde doğa billurlaşmış düşünceden, sözden başka bir şey değildir. Maddi dünya, Mutlak Varlığın nutkuyla damgalanmıştır ve sözün nesneleşmesi olarak görülür. Bu yüzden doğa yazılıdır; ilahi yazıdır; görünmeyeni gösteren aynadır. Doğa, görünmeyenin yüzüdür.

Harfler, kelimeler, kavramlar, genel olarak dilsel varlıklar, düzensizlikten bir düzen meydana getiren Yaratıcı’nın, karşısında bulduğu ve hikmetiyle işleyip biçimlendirdiği malzeme gibi düşünülmektedir. Dil olmadan tanrı varlık âlemini meydana getiremez. Dilsel varlıklar, yani kelimeler, kavramlar, sesler tanrısal zihinde onunla birlikte ezelden beri var olmalıdır. Bu da sanırım Hurûfîliğin heretik olarak nitelenmesine neden olmuştur. Dilsel varlıkların yaratıcı ile birlikte ezeliliği düşüncesi çok tanrılı bir sistemde bir sorun yaratmazken tevhit ilkesinin geçerli olduğu İslamd’a sorunlu bir çokluk ortaya çıkarıyordu. Hurûfîleri tehlikeli kılan da dile bu yaklaşımlarıydı.

İSMET YAZICI: Yüzün belki de bizi en derinlere daldıran uzvu “göz”. Yalnızca bir organ olarak değil mistik tecrübelerden ve felsefi yorumlardan gidecek olursak bir başka kavramı daha hemen yanı başına ekleyip açmamız gerekiyor. O da “kalp gözü”…

ERGUN KOCABIYIK: Mistikler gözle görmenin yetersizliğine dikkat çekmişlerdir sıklıkla. Bu aslında duyu organlarımızın hakikati algılamadaki yetersizliği düşüncesiyle ilgiliydi. Göz sadece görüneni, yüzeyde olanı görüyordu. Yüzeyin gerisindekini görme konusunda yetersizdi. Bunu beden gözüyle yapamayacağına göre yeni bir organa ihtiyaç vardı. Kalp gözü veya üçüncü göz bu ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Modernlik öncesi dünyada beynimizin bilişsel özellikleri konusunda henüz neredeyse hiçbir fikre sahip değildik, o yüzden kanı pompalayan bir organ olarak kalbin bilişsel yeteneklerin de organı olarak tasavvur edildiğini görüyoruz; zira can, yaşamsal enerji kan içindeydi. Ancak 19. yüzyılda beynin öneminin keşfedilmesiyle birlikte kalbin yerini beyin aldı ama gizem yine de çözülmedi. Beynin nasıl çalıştığını keşfetmeye çalışıyoruz. Özetle olağandışının peşindeysek olağan araçlarla ona ulaşmamız mümkün olamaz; o zaman olağandışı organlarımızı, yeteneklerimizi keşfetmemiz gerekmiştir. Ama bu yeteneklerin verili mi olduğu yoksa bizim geliştirdiğimiz yetenekler mi olduğu ayrı bir tartışma konusu.

İSMET YAZICI: Kitabında “Yüz”ü öyle farklı açılımlarıyla ele almışsın ki… Benim en ilgimi çeken bölümlerden biri de “Kırışık Yüz” ile ilgili yazdığın bölüm oldu…

ERGUN KOCABIYIK: Yüzdeki kırışıklıklar günümüz insanı tarafından estetik cerrahi marifetiyle silinmeye çalışılıyor… Ancak bu silme işlemi yüzümüzü eski haline döndürmekten çok uzak, bütün yapabildiği herkesin suratını belli bir model temelinde birbirine benzetmek. Benzersiz kırışıklıklarımızdan, vasat bir yüz pahasına vazgeçiyoruz.

İSMET YAZICI: Çok teşekkür ederiz.

ERGUN KOCABIYIK (1965) Yüksek öğrenimini 1987’de Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda tamamladı. Başlıca kitapları: “Aynadaki Narkissos”, “Dolaylı Hayvan”, “Dünyanın Fısıltısı”, “İngilizce Türkçe – Türkçe İngilizce Tasavvuf Sözlüğü”. Ayrıca, Annemarie Schimmel’in “Mystical Dimensions of İslam” (İslam’ın Mistik Boyutları) adlı eserini çevirerek Türkçeye kazandırdı. Çeşitli yayınevlerinde editör ve yönetici olarak çalıştı. İsmet Yazıcı tarafından TRT Kurumu için, ‘semboller – kavramlar – mana’ üzerine hazırlanan birçok belgesel serinin danışmanlığını yaptı. Danışmanlığını yaptığı bu belgeseller:

Bilincin Haritası (TRT / 2002 / 4 bölüm)

Yolcu (TRT / 2004 / 4 bölüm)

Kültürlerde Kurban (TRT / 2007 / 1 bölüm)

Saklı Kentin Sırdaşı (TRT / 2010 / 4 bölüm)

İki Denizin Birleştiği Yerde (TRT / 2013 / 3 bölüm)

Sır (TRT / 2013-2015 / 49 bölüm)

Zamanın Şahidi (TRT / 2016 / 7 bölüm )

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin
admin

Related Posts

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

2 Kasım 202532 Views

AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

2 Kasım 202530 Views

“Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

2 Kasım 20257 Views

17 yorum

  1. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 04:53

    http://www.ilivetocook.com

  2. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 04:58

    http://www.griffonplaza.com

  3. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 05:01

    http://www.coletivaocupacao.com

  4. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 05:03

    http://www.burslemschoolofart.com

  5. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 05:04

    http://www.bgbiznes.com

  6. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 05:15

    http://www.nhmoves.org

  7. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 05:17

    http://www.grootejonkvrouw.com

  8. AOMSIN on 24 Temmuz 2024 22:23

    http://www.cssetrain.com

  9. SIN on 24 Temmuz 2024 22:25

    http://www.criminaljusticepapers.com

  10. rueckbildungsgymnastik on 2 Ağustos 2024 20:09

    rueckbildungsgymnastik Free credit for online slots is an enticing promotion for players because they can play games without using their own money. However, there are usually terms and conditions that must be followed, such as meeting specified playthrough requirements, minimum bet amounts, and minimum withdrawal limits. Players should carefully read the promotion details before participating to mitigate risks and

  11. towsoccerclub on 2 Ağustos 2024 20:09

    towsoccerclub Try playing online slots for a fun experience without risking real money. Trial play helps you understand the rules and features of the game without any cost. Don’t forget to use trial play opportunities to assess risks and practice gaming strategies. Trial playing slots online is a good way to prepare before playing with real money

  12. lepetitjurassien on 2 Ağustos 2024 20:10

    lepetitjurassien “Online slots websites with small capital offer great opportunities to enjoy gaming without spending much money, providing convenience and a variety of options, making them a good choice for those who want to have fun playing with limited funds.

    “

  13. hwtechnics on 2 Ağustos 2024 20:10

    hwtechnics Join an online slots website and enjoy the available promotions. Welcome bonuses, deposit bonuses, and new member promotions are all offered with a wide selection available! Don’t miss the opportunity to increase your betting funds and win big prizes

  14. cerebrums on 2 Ağustos 2024 20:11

    cerebrums Playing online slots from PG, with a focus on easily triggering bonuses, is one of the highly sought-after strategies in the online gambling industry. Generating income from playing online slots isn’t just about relying on luck but also requires strategies and knowledge of various games available for play.

  15. bvicompany on 2 Ağustos 2024 20:12

    bvicompany สล็อตออนไลน์เป็นเกมคาสิโนที่ได้รับความนิยมอย่างมาก เนื่องจากความสะดวกสบายในการเล่นผ่านอินเทอร์เน็ต มันมีหลายสไตล์และฟีเจอร์ที่น่าสนใจ เช่น แตกแจ็คพอต, โบนัสและรางวัลสูง, ความหลากหลายในการเลือกเกม, และกราฟิกที่สวยงาม อย่างไรก็ตาม, การเล่นสล็อตออนไลน์อาจมีผลกระทบต่อการเสี่ยงเงิน จึงควรเล่นอย่างระมัดระวังและมีความรับผิดชอบ.

  16. technicaluk on 2 Ağustos 2024 20:14

    technicaluk “เข้าร่วมเว็บสล็อตออนไลน์และเพลิดเพลินกับโปรโมชั่นที่มีอยู่ โบนัสต้อนรับ, โบนัสฝากเงิน, และโปรโมชั่นสมาชิกใหม่ ทั้งนี้มีให้เลือกมากมาย! อย่าพลาดโอกาสในการเพิ่มเงินเดิมพันและชนะรางวัลใหญ่
    เว็บสล็อตออนไลน์มีโปรโมชั่นสำหรับสมาชิกใหม่ที่ให้รับโบนัส 100% ทำให้มีโอกาสในการเพิ่มเงินเดิมพันอย่างมากมาย เพลิดเพลินกับประสบการณ์การเล่นที่มีมูลค่าสูง

    “

  17. kingsizehtmltheme on 2 Ağustos 2024 20:14

    kingsizehtmltheme New slots website, real payouts, no minimum bets. Including more than 3000 games, trustworthy slot website Apply for membership and receive a 100% bonus.

Leave A Reply

Aksisanat Reklam
SOSYAL MEDYADA BİZ
  • Twitter
  • YouTube
EN ÇOK OKUNANLAR
ANA

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

By admin2 Kasım 2025

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması başlıyor. Bu yılın teması Yanılsama(lar) … Basın Bülteninden: Hayat, bir…

AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

2 Kasım 2025

“Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

2 Kasım 2025

Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…

31 Ekim 2025

Güncellemelere Abone Ol

Sanat, haber, söyleşi, tv ve edebiyat dünyası hakkında en son yaratıcı haberleri alın.

Blog Authors
avatar for
Aydın Şimşek
Ayşe Özgür Aydoğan
Berna Olgaç
Burak Tokcan
Çağla Göksel Çakır
Derya Balcı
Engin Turgut
Esra Sağlık
Gönül Ak
Hasan Öztürk
İbrahim Ekrem Keleşoğlu
İsmail Cem Doğru
Koray Feyiz
Mahir Karayazı
Mustafa Ergin Kılıç
Neslihan Yalman
Nil Dilan Karaca
Özge Doğar
Özlem Tezcan Dertsiz
Şerif Fatih
Vildan Çetin
Zerrin Saral
EN SON HABERLER

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

2 Kasım 2025

AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

2 Kasım 2025

“Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

2 Kasım 2025
AKSİSANAT
AKSİSANAT

Kültür, Sanat, Edebiyat, Sinema, Şiir, Müzik ve Daha Fazlası Aksisanat.com 'da...

İletişim:
Email: info@aksisanat.com
WhatsApp: +90 545 545 84 00

Son Yazılar
  • Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…
  • AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”
  • “Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda
  • Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…
  • CEREN AVŞAR’IN ZİHİN İPLERİ’NE DOLANAN ŞİİRLERİ ÜZERİNE
  • Güneşli Bir Düş Okuruyla Buluştu…
SON YORUMLAR
  • Ankara’nın Delileri / Ali Hikmet Eren için JB
  • 2016 Jan Michalski Edebiyat Ödülü Gospodinov’un için JasonTunda
  • Zeytin Akademi’den Yeni Dosya: Halikarnas Balıkçısı… için ScottAbith
  • Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk için Myles Barr
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
  • HABERLER
  • AKSİSANAT TV
  • GÜZEL SANATLAR
  • EDEBİYAT
  • SİNEMA
  • MÜZİK
  • ÖDÜLLER
  • ÖNERİLER
  • ETKİNLİK
  • PERFORMANS
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • DOSYA
  • ÇEVİRİ
  • SORUŞTURMA
  • SÖYLEŞİ
  • TELEVİZYON
  • TİYATRO
  • YAYINLAR
  • YAZI
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
© 2025 aksisanat.com. Designed by GF MEDYA

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

Sign In or Register

Welcome Back!

Login to your account below.

Robot olmadığınızı kanıtlayın


Lost password?