Gökhan Erkan
Bundan tam 20 sene önce Nikbinlik Dergisi’nin 12.sayısında “Delinin biri kuyuya bir taş attı, su halkalanmadı” diyerek bitirmişti bir edebiyat eleştirisi yazısını Ahmet Antmen. Şimdi, “sırf eleştiriyorsunuz, sizin öneriniz nedir?” diye soranlara “Sudaki Halkaları” gösterebiliriz.
Şair, çevirmen, yazar Ahmet Antmen’in “Beri Zaman Mahallesi” adlı ilk romanının ardından, ikinci romanı “Suda Halkalar Vardı” 2021 yılı sonunda Yazılama Yayınları’ndan çıktı. İkinci roman ilk romandan daha geniş bir zamana ve uzama yayılarak siyasi ve toplumsal nisyanı yetkin bir şiirsel dil aracılığıyla yeniden sorguluyor. İlk romanının “âli” düğümünü ikinci romanında okuyucunun boğazında yeniden düğümlüyor. Bunu yaparken, toplumcu gerçekçiliğin aydına yüklediği sorumluluk gereği, okuyucusundan edebiyatçıya sadakati değil edebiyata liyakati istiyor.
“Suda Halkalar Vardı” romanı bürokrasinin demir dolaplarından teşhir salonlarının ışıltılı cümbüşüne, tepesinde sarı lamba yanan o meşhur odadan mağara kovuklarına, ölülerin yaşadığı evvel zamanlardan yaşayanların olsa olsa ölüler gibi yaşadığı şimdiki zamanlara salınan bir mekân-zaman sarkacına bindiriyor okurunu. Hiç kolay değil okuyucu için bu sarkaca tutunmak. Öncelikle acele etmemek gerektiğini söylüyor roman. Romanı başka bazı romanlarla karıştırıp da bir çırpıda bitirmeye niyetlenen okuru aniden durdurup soruyor “kaç halka sayabildin?” Okuyucuyu en az yazar kadar özneleşmeye, yazma serüvenine ortak olmaya zorluyor; “Not almalısın” diyor. “Buradan öyle kolay kaçamazsın. Sana hoş vakit geçirtmeye gelmedim.” Hoş duygulara ve kıkırdamaya ihtiyacı olanlar daha başka arayışlara girsin…
“Suda Halkalar Vardı” romanı, günümüzde edebiyatın niteliğini düşüren bir dizi eğilime karşı çıkarak nitelikli edebiyat ortamı oluşturmayı hedefleyen devrimci bir girişim olarak görülebilir. Edebiyatımızdaki gerilemeyi gösteren eğilimlerden birincisi, güncel edebiyat ürünlerinin birçoğunun daha çok okuyucuya hitap edebilmek için dili gündelik eştirmesi, dilde yaratıcılık aramak yerine güvenilir kalıplara yakın durmasıdır. Bunun bir meziyetmiş gibi savunulması şaşırtıcı değil. İkincisi, kurgunun okur tarafından kolaylıkla takip edilebilmesi için en fazla iki katmanlı olay örgüsü oluşturmasıdır. Bu basitleştirme taktiği, ‘Yazar; zaman, mekân, aktör, olay kurgusunu çok katmanlı hale getirdiğinde okur buna uzun zaman boyunca seyirlik konumda kalarak katlanamaz’ biçiminde savunulmaktadır. Üçüncüsü, hedeflenmemiş okuru baştan kaybetmemek için ister ideolojik ister ahlaki düzlemde olsun muhafazakâr veya ılımlı konumda kendini güvenceye almaktır. Dördüncü olarak, sadece Türkiye romanı değil, dünyanın çeşitli yerlerindeki romanlar üstü örtük bir amaca yönelmiş durumdadır; filme veya diziye dönüşebilmek. Birçokları romanındaki tasvirleri ve olayları yönetmene kolaylık olsun ve yapımcıya fazla maliyet çıkarmasın diye “yeniden” tasarlıyor, roman değil de “senaryo” hazırlıyor görünümündedir.
Böylece bir edebiyat dalı olan roman, günümüzde piyasa talebini karşılayan bir siparişe dönüşme eğilimindedir. Yazarının yüceleştirmek istediği bir okuyucu, öğretmenin aydınlatmak ve yetiştirmek istediği bir öğrenci yoktur burada. Tam tersine, tutan bir ürünün siparişini yetiştirmeye çalışan bir üretici-tüketici ilişkisi vardır. Sonuç olarak bir süre sonra okuyucu ile yazar arasındaki seviye farkı kapanır; ama nasıl? Hem yazar hem okur öznelik mertebesinden vazgeçmek suretiyle nesne düzeyinde bir buluşmada mutabık kalırlar da, öyle…
Oysaki Antmen tam tersini arzuluyor; okuyucusunu önündeki metinde bulunan olaylar, anlamlar, biçimler hakkında yazmaya, kurguya ortak olmaya; yani edebiyat incelemesi yapmaya yönlendiriyor.
Okurun, Suda Halkalar Vardı romanını okuyabilmek için uygun ehliyete sahip olması, bir anlamda okuma yeterliliğini haiz olması gerek. Karşımızda yalnızca olayların kurgusu bakımından değil, sunuşu bakımından da okuyucuyu çalıştıracak bir roman var. Antmen, okuyucusundan yakın zaman siyaset tarihi bilgisine, temel düzeyde edebiyat kuramları bilgisine, gündelik olandan çok daha geniş bir kelime dağarcığına sahip olmasını istiyor. Bu kötü bir şey değildir, tam tersi ise kötü bir şeydir. Bu tavra, okuyucuyu üst bir buluşmaya davet eden bu yaklaşıma seçkinci diyenler çıkabilir. Fakat Antmen, okuyucusunun bu yetkinliğe erişebileceğine inanıyor ve ona tepeden bakan bir yücelik taslamıyor. Çimleri ezen bir fil değil, Nietzsche’nin kalıbıyla söylersek tepelerin üzerinde bir dağ manzarası görüyoruz. Attila İlhan’ı, Gılgamış Destanı’nı, Edip Cansever’i dipnot ile açıklamaya gerek duyması dahi bu türden bir yakarışın, çabanın, daha çok da umudun temsilidir.
AHMET ANTMEN:
Ahmet Antmen, 1979’da Mersin’de doğdu. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. ODTÜ’de Edebiyat Topluluğu başkanlığını yürüttü, topluluk üyeleri ile birlikte Nikbinlik dergisini yayına hazırladı. Şiir, makale ve öyküleri Evrensel Kültür, Edebiyat ve Eleştiri, Sözcükler, Çevrimdışı İstanbul, Sol, Öteki-Siz, Damar, Nikbinlik, Sanat Cephesi, Uç, Eylülce ve Kül gibi dergilerde yayımlandı. “Ayrıksı Otları” isimli ilk şiir kitabı ile 2002 yılı SES Şiir Ödülü’nde birincilik ödülünü kazandı. İlk romanı “Beri Zaman Mahallesi” 2016’da, ikinci romanı “Suda Halkalar Vardı” ise 2021’de çıktı. Damar, Kül ve Sanat Cephesi dergilerinin yayın kurullarında bulundu. Edebiyatçılar Derneği Genel Sekreterliği görevini yürüttü.
Arkadaş, Doruk, Papirüs, Gri, Kâğıt Gemi gibi yayınevlerinde yöneticilik, editörlük ve çevirmenlik görevlerinde bulunmuş olan Antmen, aralarında Gılgamış Destanı, Medya ve Savaş Yalanları, Odysseus gibi kitapların da bulunduğu çok sayıda eserin çevirmenliğini veya editörlüğünü üstlendi. Çocuklar ve gençler için bazı dünya klasiklerini Türkçeye uyarladı. Çocuklar İçin Eğlenceli Matematik Kitapları dizisinin ve TRT’ye hazırlanan “Evinde Yabancı” isimli gurbetçilerin öyküleri seçkisinin çevirmen ve editör ekibinde yer aldı. Antmen, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ve ODTÜ Edebiyat Topluluğu başta olmak üzere, 20 yıldır çeşitli kurum ve kuruluşlarda tarih, teori ve pratik temelli edebiyat atölyeleri düzenliyor.
Kitapları:
- Suda Halkalar Vardı (Yazılama Yayınevi, 2021, roman)
- Beri Zaman Mahallesi (Yazılama Yayınevi, 2016, roman)
- Ayrıksı Otları (Ses Yayınları, 2003, şiir)