Bugün yeryüzü “aşkınyüzü”, bugün dünyanın şiirleştiği gün, çünkü bugün Dünya Şiir Günü. Salgın yüzünden etkinlikler nasıl geçer, bilmiyorum, umarım geçmişteki “Şiir Sokakta, Şair Yollarda” şiarıyla yine sokaklara taşıp coşkun bir sel olur.
Günün amaç ve anlamı
Bugünün bütünsel amaç ve anlamı şiirin daha çok sevilmesi, okunup yazılması, daha fazla şiir kitabının yayınlanması ve geniş kitlelere ulaşması elbette, ama daha derin anlamıyla, “farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji sağlamak” Aynı zamanda bir de ödül var. Bu yıl Türkiye PEN seçici kurulu, Erdal Alova’yı layık görmüş.
Bizdeki şiir
Şiirin bizdeki yerini, Aziz Nesin o meşhur Macaristan fıkrasıyla, “Bizde her üç kişiden dördü şairdir.” diyerek açıklıyor aslında. İroni bir yana, şiirimize şöyle bir baktığımızda bu coğrafyadan Nazım, Necatigil, Korkmazgil gibi büyük şairler çıktığını, dahası Garip, İkinci Yeni, Mavi gibi önemli şiir hareketlerinin edebiyatımızı nasıl değiştirip dönüştürdüğünü ve kitleleri etkilediğini, daha da etkilemeye devam edeceğini görürüz.
Şiir kafiye demek mi?
Yazık ki pek çok kişi şiiri alt alta dizilmiş, kafiyeli söz dizimi olarak algılıyor. Şiir aynı zamanda duyguların ve isteklerin önemli ifade araçlarından biri olduğu için etkili bir yansıma ve dışavurum. Üstüne bir de kafiyeyi tutturunca, oldu zannediyoruz. Hâlbuki edebi türlerin en zoru. Çünkü şiir hacmen cümle fakiriyken, anlamca da bonkör olmak zorunda. Düşünsenize, derdinizi hem en doğru kelimelerle nokta atışı yaparak anlatacak hem de estetik unsurları yüksek tutacaksınız; zor iş. Boşuna Nazım olunmuyor.
Şairler, şiirin diğer edebi türlerle bağına ne diyor?
Süreyya Berfe, “Yeryüzünde şiirden başka yalnız var mıdır acaba?” sözleriyle, diğer edebi türler içinde şiire “üvey evlat” vurgusu yaparken, Cemal Süreya, “öykü, şiirin uzun saçlı kız kardeşi[dir]” diyerek, şiirin öyküyle bağının altını çiziyor. Aynı zamanda şair de olan Borges ise şairlere tür olarak destanı öneriyor. Romancı, öykücü Márquez, “Ben, hâlâ şiir okuyanlardanım.” derken türlerin birbirinden beslendiğinin önemini anlatıyor.
Şair kimdir, nedir, necidir?
Şair, şiir yazdığı dile hükmeden bir efendidir. Hükümranlığının gücü kadar kendi sesi olmaktan öteye geçer ve kitlelerin ortak sesine dönüşerek, çığlık olup çağlara uzanır. Yine de şair, şiire adanmış bir ömrün yalnız bir sürgünüdür.
Şair iz sürücüdür, gerçekliği arar, ama kendi yarattığı gerçekliği. Dilin efendisi olsa da gevezelik yapamaz; az ve öz konuşur. Ve aslında şair sözle, kelimelerle yazmaz şiirini; malzemesi handeden geçirdiği gönlüdür.
Şair dizeleriyle yol gösterendir; özgürlüğe giden yollara, kanatsız da uçulabileceğini gösterir.
Peki ya şiir, şiir nedir?
Böyle gelmiş böyle gider’e düşülmüş güçlü bir itirazdır şiir; bir isyan, bir karşı duruş ve mücadele. Şiir, hayır, deme cesaretidir. Değişimin ve dönüşümün inceliklerle döşenmiş yoludur. Kavganın içine aşk, sevgi, insaf ve vicdan katar. Haksızlıkların, zulmün karşısında kale gibi durandır aslında; adalet ve özgürlük bayrakları dalgalanır burçlarında.
Şiir, içine atıldığımız şu karanlık dünyanın ışığıdır, bütün renkleri görmemiz için. Irk, dil, din ayrımı yapmadan arkadaşlığa, dostluğa, kardeşliğe işaret eder. Barışın, adil bir dünyanın olabileceğinin umudunu verir. Muktedirlerin kokuşmuş düzenlerinin karşısındaki yumruktur şiir. İnsana asıl gücün kendi içinde olduğunu gösterir. Şiir eylemdir, devrimdir. Sistemin zincirlerini kırıp kendi olabilmenin, bir olabilmenin yoludur.
Sennur Sezer’in dediği gibi, “Şiir, çağının seslerinin yankısını taşır: Kahkahalar, çığlıklar, ıslıklar… Aşk şarkılarına marşlar karışır, ağıtlara çocuk sesleri. Çok sesli bir korodur şiir, bir orkestra.”
Bugün sevdiğimiz, sevmediğimiz her şeye, herkese şiir okuyalım.
Bugün, sevdiklerinize Karacaoğlan, Veysel, Nazım, Cemal, Edip, Gülten, Madak, Sapho, Neruda ve Shakespare’den dizeler okuyalım. Yanımızda biri yoksa bile kendinize, olmadı sokaktaki ağaca, dalındaki kuşa, börtü böceğe, çimene.
Emperyalizmin ve onun uşaklarının zorbalığına inat, öldürülmüş, işkenceye çekilmiş, hapislere atılmış, vatanından uzakta yaşamak zorunda bırakılmış, sırf muhalif diye, vatan, barış, özgürlük dediği için, haktan, halktan ve aşktan yana durmuş bütün şairlerin anısına türküler eşliğinde şiirler okuyalım bugün. Sadece bugün değil, her gününüz şiir tadında, şiir inceliğinde, şiir güzelliğinde geçsin. 21 Mart Dünya Şiir Günü hatırlamak ve hatırlatmak olsun. Ülkemin karanlığından insanımıza bakarken görülen o ki şiirin, dahası sanatın aydınlığına daha fazla gereksinim duyduğudur. Bugün şiirin sokağa taştığı, taşıp her yanı kapladığı gün olsun.