
Gülçin Sahilli: Özlem Tezcan’ın hayata karşı duruşunun kim kadarı şiirine yansıyor? İçinizdeki Özlemlerden hangileri hangi biçimlerde dizelerde yerlerini aldılar?
Özlem Tezcan Dertsiz: İçimdeki Özlemlerin neredeyse hepsi şiirime yansımıştır diye düşünüyorum. Hatta içimden dışıma çıkamayanlar bile. Ateş Alfabesi’nde “ aşkı ancak şiirlerde yüzdürebilirim / sularımda onca batık, gerçeğimden özür dilerim” demiştim. Sorunu okuyunca hemen bu iki dize geldi aklıma. Şiirin ovası çok geniş. Hayat bir o kadar dar.
Gülçin Sahilli: “Kayıp Otoban” adlı şiirinizdeki gibi otobandan çok uzak kırık dökük bir ev mi ülkemizin kadını? Adem gökdelenlerine karşı kadınların edebiyatta duruşu ne olmalıdır?
Özlem Tezcan Dertsiz: 2019’da 474 kadın öldürülmüş. Son on yılın en yüksek rakamı. Ülkemiz kadınının kırık dökük evden de kötü durumu. En büyük tehlikeyi kendi evinde yaşıyor çünkü. Tanıdığı, bir zamanlar sevdiği insanlar tarafından öldürülüyor. Önüne geçilemiyor. Toplumumuzun kanayan yarası bu. Bu kanı durdurmak için yeni yasalara, duruşlara, şiirlere, bilince ihtiyacımız var.
Edebiyatta da kadın sesi duyulmamıştı yıllarca. Yüzyıllarca arka plana itilmiş, evlere kapatılmış, çalışması, yazması ayıp sayılmış. Şimdi dayatılanların hesabını soran, geleceğe umutla bakan kadın korosu var. Adem gökdelenlerine ahşap evlerle kafa tutuyorlar. Cinsiyet ayrımcılığı yapmak istemem ama, kadını yok sayanlara karşı gösterilen başkaldırı beni mutlu ediyor. Kadın ya da erkek değil, “insan” olabilme yolunda önemli adımlar atıyoruz.
Gülçin Sahilli: 8 Mart diye bir gün var yılın kalan günlerindeki acılara karşı… Kadınlara küçük bir gök boncuğu… Günlerle kandırılma çabasını ardımızda bıraksak ve bir yerden acilen başlasak kadın hakları için o yer neresi olmalıdır?
Özlem Tezcan Dertsiz: Günleri, kolayca tüketim çılgınlığına çeviren bir toplumuz zaten. Değerlerin iç yüzünü araştırmaktansa, içini boşaltmayı seviyoruz. Evet kadın hakları için acilen bir yerden başlamalıyız. Örneğin sanatı, eğitim sisteminin tam ortasına koymalıyız. Lise öğrencisiyken dinleme şansı bulduğum Asım Bezirci “ sanatı, edebiyatı seven insan, başka insanlara zarar vermez,” demişti. Resimle, müzikle, tiyatroyla, edebiyatla, sporla eğitilen çocuklarla, gençlerle eşitliğin, barışın temelini oluşturabiliriz. Şiddetin karşısına bilimle çıkabiliriz, kitaplarla çıkabiliriz diye düşünüyorum. Söylediklerimiz eğitim politikamız olduğu gün akan kan duracaktır.
