Denemelerin toplamından oluştuğu “Şairin Gölgeleri” Yasakmeyve’den çıkmıştı. 2017 senesinde. Araya birçok şey girince kitabın okunması da gecikmişti. Daha fazla arayı açmadan okudum. Ali Asker Barut’un kişisel bir yolculuğu aslında elimizdeki kitap. Türk şiirinin değerli şairlerinden bahsederek, Ali Asker’in şairliği ve şiirleri hakkında küçük de olsa bir haritanın çizgilerinde dolaşıyorsunuz.
Şeyh Galib’ten, Memet Fuat’a, Enver Ercan’dan Süha Tuğtepe’ye ve Ali Asker’in rastlaştığı birçok şair var. Şairlerle olan münakaşalarını anlatırken diğer yandan şiir yazan, şair olmayı hayal eden genç şairler için de tecrübelerini aktarır. Örneğin “Şiir İnsanı Gösterir” adlı denemesinde, usta-çırak ilişkisine değinir. “(…) durumu, koşulları ne ise o durum o koşullar içinde “bir insanı gerçekten gösterebilmişse” o şiir olmuştur,” der Ali Asker. Şiirlerinin nasıl olduğu konusunda fikrini almak için kendisine şiirlerini gönderen gençlere söylediğidir aynı zamanda. Salt insan göstermek de değildir şiir. Tek taraflı ve tek yanlı olarak gelişen şiirler pek zamanın eleğinden geçemezler. Çünkü insanla birlikte, geçmişin birikimini de gelecek zamana iletmek, bir taşıyıcı olabilmek gerekir. Günümüzde gençler tarafından yazılan çoğu şiirlerinin yalpalıyor olmasının bir nedeni de bu. Tek bir odak noktasından şiire çıkış yapmaları, şiirin geldiği temeli unutup sadece günümüzün ayağı kaydıran popüler sözcüklere aldanmasındandır. Ve tartışılabilecek birçok neden sıralanabilir. Sorunlara ve çatlaklara değinerek.
Kaleme aldığı “Mağluplar, Muktedirler ve Şiir” adlı denemesinde aslında önemli bir konu üzerinde yazmış Ali Asker. Cumhurbaşkanın Pir Sultan şiiri okuması meydanlarda. “Bir muhtedir bir iktidar sahibi nasıl olur da bir mağlubun, bir yenilmişin dilini, onun şiirini kullanır? Kullanırsa mağlup kim muktedir kim?”
Ve şöyle devam eder, “(…) neden Pir Sultan? Tarihte dün ile bugün bize göstermiştir ki iktidar ile şiir yan yana değil karşı karşıyadır. Ve de zıttır. Biri karadır, biri beyaz. Biri gözyaşıdır biri zafer. Biri güçtür, biri o gücün karşısında vicdan. Biri iktidardır biri mağluptur çünkü, Pir Sultan ile Cumhurbaşkanı yan yana düşünülemez (…)” Son olarak durumu kısaca özetler. “Mağlupların dilini kullanıyor, onların kelimeleri onların sembolleri ile konuşuyorlar. Mağlupların ele geçirilmiş söz coğrafyasında kırık dökük kalplerinde ve yaralı ruhlarında füturusuzca atlarını koşturmaktadırlar dörtnala. Mağlupların durumu ile iktidarın gücünü yan yana bazen iç içe kurnazca kullanıyorlar.”
Sadece şairlerden yola çıkmıyor Ali Asker. Toplumun ve gündemin şiire olan etkisine de değinerek bir nabız yoklar. Bununla birlikte yapılan edebiyat festivalleri ile de düşünce ve duygularını anlatır. Şahsi anılarını anlatarak, güncel bir bağ kurar metinlerde. Şairin ve şiirin merkezinde toplanır denemeleri. Ali Asker’in gölgesindeki şairlerini anlatır. “Şair hayatın üstünde en gizli bir hayal için çalışır,” derken Murat Yalçın ise kendisini şöyle yanıtlar: “Ali biz kendi gökkuşağımızı kuralım bakan bakar, bakmayan geçip gider.”
Şairin Gölgeleri de Ali Asker’in gökkuşağıdır.