Close Menu
AksisanatAksisanat
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    • Edebiyat Haberleri
    • Sinema Haberleri
    • Tiyatro Haberleri
    • Müzik Haberleri
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Televizyon Haberleri
  • YAZI
    • Edebiyat Yazıları
    • Kitap Yazıları
    • Sinema Yazıları
    • Tiyatro Yazıları
    • Müzik Yazıları
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Televizyon Yazıları
  • SÖYLEŞİ
    • Edebiyat Söyleşi
    • Sinema Söyleşi
    • Tiyatro Söyleşi
    • Müzik Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Televizyon Söyleşi
  • ETKİNLİK
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Sinema Etkinlikleri
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Müzik Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖDÜLLER
    • Edebiyat Ödülleri
    • Sinema Ödülleri
    • Tiyatro Ödülleri
    • Müzik Ödülleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
    • Televizyon Ödülleri
  • YAYINLAR
    • Kitap
    • Dergi
  • AKSİSANAT TV
  • BİLGİ BANKASI
  • SORUŞTURMA
    • Satır Başı
    • Öykü Zamanlığı
  • DOSYA
  • EDEBİYAT
    • Edebiyat Haberleri
    • Edebiyat Söyleşi
    • Edebiyat Yazıları
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Edebiyat Ödülleri
  • SİNEMA
    • Sinema Haberleri
    • Sinema Söyleşi
    • Sinema Yazıları
    • Sinema Etkinlikleri
    • Sinema Önerileri
    • Sinema Ödülleri
  • TİYATRO
    • Tiyatro Haberleri
    • Tiyatro Söyleşi
    • Tiyatro Yazıları
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Tiyatro Önerileri
    • Tiyatro Ödülleri
  • MÜZİK
    • Müzik Haberleri
    • Müzik Söyleşi
    • Müzik Yazıları
    • Müzik Etkinlikleri
    • Müzik Ödülleri
  • GÜZEL SANATLAR
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
  • TELEVİZYON
    • Televizyon Haberleri
    • Televizyon Söyleşi
    • Televizyon Yazıları
    • Tv Önerileri
    • Televizyon Ödülleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖNERİLER
    • Okuma Önerileri
    • Tv Önerileri
    • Sinema Önerileri
    • Tiyatro Önerileri
    • Sergi Önerileri
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • ÇEVİRİ
    • Şiir Küre
  • YAZARLAR
  • PERFORMANS
    • Hanım-Efendiler
    • Matris Şiir
    • Dada Günlükleri
    • Şairler Sözlüğü
  • İLETİŞİM
  • KÜNYE
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
Facebook X (Twitter) YouTube Instagram WhatsApp
AksisanatAksisanat
YAZARLAR Giriş
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    1. Edebiyat Haberleri
    2. Sinema Haberleri
    3. Tiyatro Haberleri
    4. Müzik Haberleri
    5. Güzel Sanatlar Haberleri
    6. Televizyon Haberleri
    7. View All

    Çıngıraklı Sokak, üç yaşına doğduğu sokakta bastı…

    28 Ocak 2025

    “Sinema Endüstrisi ve Akademi” Başlıklı Çalıştay başlıyor…

    30 Kasım 2024

    ÇINGIRAKLI SOKAK, “HEYBELİADA SANATORYUMU HALKINDIR!” DEDİ

    26 Kasım 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Ümit Yaşar Oğuzcan Durağı

    5 Kasım 2024

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025

    Bergen En Çok İzlenen Film Oldu…

    9 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Özgür Akdemir, “Zalım Seni” adlı çalışmasını, sevenlerinin beğenisine sundu!

    8 Nisan 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aylık Şiir Gazetesi Çıngıraklı Sokak Yeni Sayısıyla Okurunu Selamlıyor…

    10 Ağustos 2025

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025
  • YAZI
    1. Edebiyat Yazıları
    2. Kitap Yazıları
    3. Sinema Yazıları
    4. Tiyatro Yazıları
    5. Müzik Yazıları
    6. Güzel Sanatlar Yazıları
    7. Televizyon Yazıları
    8. View All

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Gezi – Demet Kurt Güngör: Kurdun Kirpikleri

    29 Haziran 2020

    Şiir Taşı: Toprağın Bağrındaki Nişan

    22 Haziran 2020

    Ertan Mısırlı’dan Bir “Baba” Anı

    20 Haziran 2020

    İÇİ HİKÂYELERLE DOLU KISACIK BİR KİTAP: KALPTEN GELEN ARMAĞAN ve YENİ TOHUMLAR, YENİ HAYAT

    19 Mayıs 2025

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Erinç Büyükaşık Kitapları Liman Yayınevi’nde…

    3 Şubat 2022

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021

    Ev Köpekleri ve Çakallar

    12 Temmuz 2025

    FLEISHMEN IS IN TROUBLE

    13 Nisan 2023

    Malcolm & Marie

    20 Şubat 2021

    İlknur Atalkın Yazdı: The Queen’s Gambit

    29 Aralık 2020

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Makamların Efendisi…

    17 Ocak 2022

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ

    12 Ekim 2025

    “Yaralı Zarafet”: Kırılganlığın Poetik Haritası

    12 Ekim 2025

    Saf Şiirin İmkânsızlığı ile Büyülü Kürede Yolculuk: Brecht ve Dilek Değerli Arasında Bir Karşı-Okuma

    23 Eylül 2025

    “Kalbimde Bir Lunapark Taklası”

    25 Haziran 2025
  • SÖYLEŞİ
    1. Edebiyat Söyleşi
    2. Sinema Söyleşi
    3. Tiyatro Söyleşi
    4. Müzik Söyleşi
    5. Güzel Sanatlar Söyleşi
    6. Televizyon Söyleşi
    7. View All

    Faruk Bal’dan Betül Tarıman Söyleşisi

    7 Eylül 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    İsmet Yazıcı’dan Özcan Özcan Söyleşisi…

    1 Mayıs 2024

    Fotoğraf Sanatçısı Özlem Dikel Aksisanat’ın Sorularını Yanıtladı…

    1 Mayıs 2024

    Rabia Çelik Çadırcı Ressam Orçun Çadırcı İle Konuştu…

    31 Mart 2024

    İSMET YAZICI’DAN SETENAY ÖZBEK SÖYLEŞİSİ…

    5 Ağustos 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Faruk Bal’dan Betül Tarıman Söyleşisi

    7 Eylül 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025
  • ETKİNLİK
    1. Edebiyat Etkinlikleri
    2. Sinema Etkinlikleri
    3. Tiyatro Etkinlikleri
    4. Müzik Etkinlikleri
    5. Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    6. Televizyon Etkinlikleri
    7. View All

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024

    “ŞİİR SUARE”nin konuk şairi ve ressamı Belçika’dan

    28 Mart 2024

    Camille Geri Sayıyor

    14 Mayıs 2018

    Ara Güler’in filmi !f İstanbul’da…

    6 Şubat 2018

    Çağrılmadan Gelen, Garibaldi Sahnesinde…

    19 Ocak 2024

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    ‘Yaralarımızı Sarıyoruz’ Etkinliği ‘Amanos Çiçekleri’ Adıyla Kitaplaştı…

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024
  • YAYINLAR
    1. Kitap
    2. Dergi
    3. View All

    “Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”

    13 Ekim 2025

    Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk

    12 Ekim 2025

    Sessizliklerin Çığlığına Kulak Vermek: Sessizlikler Adına…

    12 Ekim 2025

    23 Eylül 2025

    “ŞİİR VE BARIŞ, KARTALIN KANADINDAKİ GÜNEŞ”

    12 Ekim 2025

    Varlık’ta Bu Ay

    12 Ekim 2025

    Varlık’ta Bu Ay

    10 Ağustos 2025

    Varlık’ta Bu Ay…

    29 Nisan 2025

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021
  • AKSİSANAT TV
    1. Haberler
    2. Söyleşi
    3. Kitap
    4. Şiir
    5. Programlar
    6. Öneriler
    7. Öykü
    8. View All

    İki Taşın Arası, Duvar’da Yayında…

    6 Şubat 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Anlatamıyorum…

    7 Nisan 2023

    Mavi Gözlü Dev

    7 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Murat Batmankaya’dan Okuma Önerileri…

    30 Ekim 2019

    Özgür Çırak’tan Okuma Önerileri…

    27 Ekim 2019

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    “Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”

    13 Ekim 2025

    Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk

    12 Ekim 2025

    KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ

    12 Ekim 2025

    Sessizliklerin Çığlığına Kulak Vermek: Sessizlikler Adına…

    12 Ekim 2025
  • BİLGİ BANKASI

    Gülten Doğruyol İncesu

    11 Ekim 2023

    Burçin Maya Çankaya

    25 Mayıs 2023

    BİR ZAMAN YOLCUSU: AHMET HAMDİ TANPINAR

    14 Nisan 2023

    Derya Balcı

    4 Mart 2023

    Abdülkadir Budak

    29 Ocak 2023
AksisanatAksisanat
Home»ANA»BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN ESRA KAHYA SÖYLEŞİSİ

BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN ESRA KAHYA SÖYLEŞİSİ

adminBy admin11 Ocak 2025Yorum yapılmamış11 Mins Read158 Views
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

ESRA KAHYA ile “BENİM RÜYALARIM HEP ÇIKAR” öykü kitabı üzerine söyleşi

Söyleşen: Burçin LAÇİN ALTAY

Esra KAHYA; 1982’de Kastamonu-Taşköprü’de doğdu. Gazi Üniversitesi mezunu, Türkçe öğretmeni. Evli, Emir’in annesi. “Kambur” adlı dosyası 2021 Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Ödülü’nü aldı. Çeşitli yarışmalarda dereceleri, basılı ve dijital edebiyat mecralarında öyküleri mevcut. Sevginin ve kelimelerin gücüne inanıyor. Son olarak “Benim Rüyalarım Hep Çıkar” öykü kitabı, 2023 yılında iletişim yayınlarından çıktı.

***

Burçin L.A.: “Benim Rüyalarım Hep Çıkar” öykü kitabında insanın duygularının derinlerinde var olan sızıyı işaret eden kurgulardan oluşan bazen tanrı bazen ben diliyle yazılan on iki öykü bulunuyor. Her öyküden sonra durmak, bakmak, düşünmek, insanın içine yerleşen o hissi yenmek gerekiyor. Çünkü öyküler gerçekçiliğinin yanı sıra samimi diliyle karakterlerin yaşadıklarını okuyucuya hissettiriyor. Masalsı bir zamanı da andırdığından akılda kalıcılığı yüksek olan bu kitap Ethem Baran’ın “Ve her hikâye zamanını bekliyordu.” sözüyle başlıyor. Esra Kahya’nın hikayeleri de kendi zamanını buluyor bu kitapla. Öncelikle öyküyü oluştururken, kurgu, karakter, mekân, zaman olgusunun yanı sıra öykünün derinlerinde saklanan metaforları oluştururken özellikle dikkat ettiğiniz bir durum var mı? Öykünün kurgusuna göre yazarken mi oluşuyor, yoksa önceden belirleyip o düzlemde mi ilerliyorsunuz?

Esra K.: Bile isteye yaptığım bir şey değil Sevgili Burçin. Bırak metafor oluşturmayı, kurgunun nereye gideceğini bile bilmiyorum yazarken. Bir şey oluyor, zamandan- mekândan münezzeh bir an. İlk cümlenin doğumu, bana hoş gelişi, sefalar getirişi. Sonrası çorap söküğü, iç dökümü, kelime raksı. Her şey “kendiliğinden” oluyor.  Kurgusuz yazmanın en güzel yanı, özgürlük. İlk cümle bana sonsuzluk getiriyor. Birçok şey olabilme ihtimalinin yaşattığı heyecanı seviyorum. Lakin bu sonsuz yolculuğa karar veren ben olmuyorum; ilk cümlenin peşi sıra karakterler, adlar, haller, renkler, kokular, olaylar doluşuyor sayfaya. Uzaktan gelmediklerini biliyorum, onlar içimdekiler. Hiçbirini tanımasam da hepsini biliyorum. Ve onların olmak istediği hiçbir şeye karışmıyorum. Buna senin sorduğun metaforlar da dahil. Ne kurguya dahiller ne de düzlemde bir yerdeler. İçimdekilerin gelirken yanlarında getirdiği şeyler onlar.

Burçin L.A.: “Mercan’ın Saçları” öyküsü, kitaptaki ilk öykü. Yaşamın talihsizliği, doğduğu dünyanın kötülüğü, tesadüflerin zalimliği çocuk dilinden başlayıp büyümüş haline kadar ancak ruhu aynı kalan masum, saf, temiz, iyiliği yitirmemiş gibi dursa da yaşadıklarının izinden ayrılamayan bir kızı, Mercan’ı anlatıyor öykü. Olduğu gibi anlatıyor her şeyi, kötü olduklarını bilmeden ve düşünmeden. Üç kocakarının içinde oturmasıyla başlayan öykünün sonunda, içindeki taşlıkta kendiyle birlikte oturan dört kocakarıya dönüşüyor ve kurtulamıyor onlardan. Üç teyzesinin eline kalan küçük bir kızın öyküsünde saç, bebek, büyü, makas sözcükleri ile kötülüğü bir kalıba sokuyor ve söylemiyor yalnızca hissettiriyor. Oyunları ile hissettirdikleri için çok şey söylemek mümkün. Habersizlik durumu var sürekli olarak öykü de farkında olmama hali ya da bile bile teslim olma, çaresizlik hissediliyor çokça. Korkulan kötülüğe teslim olması ve umutsuzluğa dönmesi yine anlamadan bir yenilginin içine düştüğünü gösteriyor. Mercanın saçlarını “Kapkara kocaman bir makasla” kesip dikilen bez bebeklerin kalbine büyüleri tutsun diye yerleştiren büyük halası saf bir kötülük ve vicdansızlığı temsil ediyor adeta. Mercan saçlarını yolarak bulduğu kaçış yolunun sonunda saçsız kaldığında aşkla kurtulurum sandığı cehennemde sıkışıp kalıyor. Bu efsane kurgu ve doğallıkla aktarılan hikâye eskiden, eskilerin anlattığı bir masal misali süzüldüğünü hissettiriyor. Bu kurguda eskiden, ananelerden alınan ilhamın etkisi var mıdır ve ne derece işlemiştir? Sizce öykü için en önemli ilham, kurgu taslağı nereden çıkar ve yazarın yüreğine gelir kurulur?

Esra K.: Mercan’ı yazarken yaşadığım baş ağrılarını hiç unutmayacağım sanırım. Mercan’la birlikte saçlarım kesildi, bez bebeklere girdim çıktım. Kurgusuz yazmanın ödülü olsa gerek, karakteri böyle derin yaşama halleri. Şöyle açıklayayım, neler olacağını bilmemenin verdiği heyecanı ben de tıpkı okur gibi, yazarken hissediyorum. Bir kız var, içinde üç kocakarı oturuyor. İşte sonrası yok ve ben de yazarken öğreniyorum neler olacağını. Bu kurguda ve diğer tüm kurgularda, içimdekiler var. Orada bir yerdeler. Beni “olduran şeyler” Sesler, insanlar, özlemeler, kokular, yerler, sevmeler, korkular, kahkahalar, anlar, anılar, lanet travmalar, kabuslar, sorumluluklar, kaçışlar, yakalanışlar… Her şey. Bundan ötürüdür ki, salt “anane” sanırım yetersiz kalır. Her şeyden biraz, hepsinden azca… Yazılan her şey için ilhamın tek çıkış kaynağı var bende. O da yürek. Mercan ve diğerleri… Yazdığım her şey ve yazacaklarım… İlhamını içimdeki o sesten alacaklar. Yazılmak istendikleri zaman yazılacak hepsi, her hikâye zamanını bekleyecek. İlhamdan çok vakte inanıyorum ben. Dolan taşıyor. Vakti geldiğinde…

Burçin L.A.: “Miskinler Tekkesi’ne geleli bilmem kaç yıl oldu.” cümlesi ile başlayan “Yeniçerinin Hezeyanı” öyküsü, geçmiş bir zamana, Osmanlı zamanına götürüyor okuyucuyu. Bir dram, bir yok oluş, bir yaşamın elden alınışı… Osmanlının Macar İlinden, ailesinden kaçırıp getirdiği yedi yaşında bir oğlanın hazin hikayesi, tam tabiriyle hezeyanı… Yeniçeri olarak yetiştirilen bu çocuk, çağın hastalığı olan cüzzam illetine tutulur, yine de aklından çıkmaz, memleketi, ailesi… Cüzzamlıların sözde şifalanacağı ancak ölüme terkedildiği yer olan Miskinler Tekkesi’ndeki hayalleri, özlemleri ile karışır. Burayı tarif etmeye ancak yüksek bir ses gerekir; “Burada ölün lanetliler, kimseye dokunmasın oyulmuş elleriniz ve dahi kimseler bakmasın o çirkin yüzünüze.” der ve sonra sözlerini kısar, susar; “Aman kimse üzülmesin. Tanrı ve sultan dahil.” diyerek. Onca zaman memleketine dönme hayali burada son bulur ve anılarında çocukluğuna dönerek; “Pisliğin, acının, yaraların içinde hep yedi yaşındaydım.” cümlesini duyarız. Zamana yenilen bir öyküdür çünkü artık o zamanın acılarına duyurmaktan başka yapacak bir şey yoktur. Ancak yine de insanların bilmesi kutsal saydıklarının irdelemesi, geleceği inşa ederken önemli bir kriter olmalı. Tarihi bir öykü de diyebileceğimiz bu öyküde gerçekliğinden sual olunmaz bir kurgu ile ilerliyor. Tarihin, o zamanın, mekanların ince ayrıntısını da içeren bu öykü fikri nasıl oluştu? Bu tarz öykülerle ilgili; yazmak için yapılan araştırma sonucunda kurgu ne derece olmalı, gerçek yer, mekân ve zaman kullanılmalı mı, inandırıcılık olmalı mı, tamimiyle kurgusal da olabilir mi? ne düşünüyorsunuz?

Esra K.: Yeniçerinin Hezeyanı fikrinden başlayayım önce. Hep tekrar ediyor olacağım ama fikir yoktu. İlk cümle geldi. Sonrasını biliyorsun, söyledim. “Kendiliğinden.” Ama şunu söyleyebilirim. Korona illetinin bizi eve kapattığı buhran günlerinde, pozitif olup öleceğimi düşündüğüm kâbus zamanlarında yazıldı. Hastalık, bulaş riski, anne özlemi, çocukluk sayıklamaları Karsa ile birlikte benim de hissettiğim hallerdi. Atmosferin genel çatısını o anlık korkularım oluşturuyor sanırım. Bu tarz öykülerde inisiyatif tamamen yazarın elinde. Bir okur olarak içine gerçeklikler serpiştirilmiş tarihi kurguları seviyorum. Hoş, geçmiş ile ilgili neyin gerçek neyin kurmaca olduğunu hangimiz bilebilir ki? O nedenle kalem sahibi beni ikna ettiği müddetçe geçmişi deşebilir, değiştirebilir. Hem yazmak biraz da sihirdir zaten. El hünerinin marifet olduğu…

Burçin L.A.: “İşte şimdi yeminimi bozduğun andır.” öyküsü, o kadar gerçek bir yerden yakalıyor ve o kadar gerçekçi bir üslupla anlatılıyor ki, o anı yaşatıyor, yaşayanları düşündürüyor. Vurucu, kırıcı, yıkıcı ne kadar duygu varsa yaşatıyor. Bunun bir sebebi de karşındaki karakter üzerine anlatmada, ikici şahıs anlatıcı kullanılması diye düşünüyorum. Bazı şiirleri okurken nasıl nefes tutulur bu öykü de öyle, bitene kadar nefes tutularak okunuyor adeta.

Genç bir kızın okumak için gittiği Ankara’da, yoksulluğunun, özlemin, yalnızlığın, güvensizliğin ve en çok korkunun öyküsü… Özellikle kadınların bu duyguların en ince ayrıntısını hissettiği, özellikle öykünün geçtiği zamanı yaşayanların derinden anlayacağı bir yerden yakalıyor. Belki bir dejavu belki unutulan görmezden gelinen ufak sayılan olayların ne kadar büyük olduğu burada açıkça gösteriyor ve bir yarayı kaşıyor kanatıyor ki o yazarın asıl sebebi o gösterdiği yaraların artık oluşmaması amacını da adeta bağırarak duyuruyor. Bu durum, duygu aslında kitabın tamamında hüküm sürüyor. Ancak bu öyküde turna kuşu ve anlamı üzerinden yapılan metafor ile bizimle birlikte uçuyor, çarpıyor, düşüyor turna kuşu… Üzerinde turna kuşu olan telefon kartlarında yazan şu cümle yazılan karakteri de yansıtıyor; “Turna kuşları, gurbet ile özdeş olup haber getiren ve ruh taşıyan elçi durumundadır.”

Anne ve babasının sesine bir telefon kulübesinde ulaşmaya çalışan genç kızın hayatı üzerinden derdin tanımı yapılıyor; “Derdini söyleyemezsin. Söylemeyince yok olur bazı şeyler. Durduğu yerde eskir, çürür.” Bu cümleler bütün dertleri bir anda avcuna alır, sıkar. Öyle kötü bir durumdadır ki kıyameti dilediğini “İsrafil misin sen? Mümkün olsa sûr’u çalardın.” cümleleriyle söyler yazar. Kadınlar, genç kızlar üzerinden de korkulu yaşamın tedirgin adımlarının çıtırtılarını duyurdunuz etkileyici öykü için, korkunun ve merak unsurunun zirveye tırmanmasında dikkat ettiğiniz özellik oldu mu? Bu unsurların öykü için önemi nedir, nasıl bir sınırda tutulmalıdır?

Esra K.: Bu öyküde senin de dediğin gibi tesir diğerlerinden daha fazla. Özellikle kadın okurlara, hele bir de aynı kuşaktan olanlara, daha çok dokundu. Sen dilinin etkili kullanıldığında vurucu bir silah olduğunu biliyorum. Bu öykü; sen anlatıcıdan ziyade benzer yaşanmışlıkları dürtmesi, anıları ve acıları çağrıştırması bakımından daha sesli, daha görünür. Bu öyküyü yazarken şiddetli bir korku hissettim. Bir an evvel bitsin, dolu dolu nefes alayım, o lanet kazı kazancı gitsin. Kız annesinin sesini duysun, rahatlasın… Sürekli böyle, kaygı haliyle bitirdim öyküyü. “Korkunun ve merak unsurunun zirveye tırmanmasında dikkat ettiğiniz özellik oldu mu?” sorunun bu kısmına yine aynı şeyleri yazacağım için cevap vermeyeyim. Çünkü cevabım yok. “Kendiliğinden” dışında😊

Ama bu unsurların öykü için önemli olduğunu söyleyebilirim. Yazılan her şey gerçek hayatın ruhunu taşımalı. Okuru ikna etmeli. Ben, “Hadi oradan,” dediğim anda elimdeki kitaptan kopuyorum. Beni ikna ettiği müddetçe merak ve korkunun sınırı yok. Keza kitabı kaleme alan kişi olarak da buna bakarım, okuru inandırmak. Gerçek hayattan koparmadan, okurun aklıyla dalga geçmeden, onu ikna etmek. Sınır bence budur.

Burçin L.A.: “Yetiş Umay Ana” öyküsünde hayat ve hayal arasında ancak öyle bir kurgu ki mitolojik ögelerle de zenginleşince mantık çerçevesinde olmayacak bir olay da olsa gerçekliğinden şüphe etmek imkânsız oluyor. Kadınların coğrafyamızda, kırsalda hala yaşanan ve günümüzde de devam eden törelere kurban giden yaşamların içinden bir öykü. Yeni gelin ve kuma arasında çatışması yüksek kıskançlık ve haksızlık damarına basılan kadınların yenilgisinin en dibine vurduğunda yapabileceklerinin sınırsızlığında masumluğun mitolojik kahraman Umay Ana’ya sığınmasını anlatıyor. Bir rüya görüyor hamile olan yeni gelin, kendisine yapılan kötülükte yavrusunu yitirme telaşıyla “Benim Rüyalarım Hep Çıkar” diye kendini inandırdığında Umay Ana’nın yavrusunu kurtardığını görüyor düşünde, düş gerçeğe dönüyor, gerçek düşe… Önceden ölümü sezdiren bir helva yapılıyor, kilimin ilmekleri sökülüyor, örgü şişleri yumağa batıyor, huzursuzluk gelip uykusuna misafir oluyor. Sonra Umay Ana çağrılıyor, ölüm yavaş yavaş sezdiriliyor ve yine kadınların sessiz çığlıkları duyuluyor öyküde. Metaforların yoğunluğuna imgeler de eklenince kurgu dışında lezzetli bir metin duyuluyor. Burada önce metaforlar ve benzetmeleri oluştururken özen gösterdiğiniz asıl olgu nedir, kurgu ile kurulan dengenin terazisi eşit mi olmalı? Mitolojik unsurlarla ilgili gerçekliği yakalanmadaki hünerli kurgu ve öyküyle ilgili ne eklemek istersiniz? Mitolojinin öyküdeki yeri nedir, ne olmalıdır?

Esra K.: Kurgu ve kurulan dengenin eşitliği öznel bir durum. Bazı yazarlar kurguyla ön plana çıkarken kimi yazarları okurken kurgu aklıma bile gelmiyor. Öyle bir şölenin içinde buluyorum ki kendimi “Bu nasıl bir deyiştir, deyiveriştir?” demekten, altını üstünü çizmekten okuyamıyorum. Metaforlar, benzetmeler, bezemeler, oyunlar, bin manaya gelişler… Sihirli küçük şeyler, kelimeler. Kurgu da denge de yazarın gönlünce.

Mitolojik öyküler okumayı seviyorum. Her şeyin mümkün olduğu yaşamaklar sunuyor bana. Bu dünyanın kirinden uzak, bilmediğim alemlerin kapısını açmak, onlara inanmak, peşlerine takılmak iyi hissettiriyor. İşte okura bunu yaşatabildiği sürece mitoloji dahil edilmeli öykülere. 

Burçin L.A.: Bahsetmediğimiz öyküler olarak; “Şeytan Aldı Götürdü, Külleri Kaldı, Gerçeğe Rüya Karıştı, Ufak Bir Poster Meselesi, Monik Hanım ve Şişeler, Susmak Zamanı, Ben Bir Yalan Uydurdum, Ölene Kadar Aramızda” isimlerini de duyurmak isterim ki bütün öyküler gerçek ve düş, yalan ve doğru arasında yaşamın karmaşıklığını saydam bir yüzeyde sunuluyor. Genel olarak öykülerde ortak olarak gözlemlenenin, ses çıkarmamak ya da nasıl ses çıkaracağını bilmemek, susmak ve tek bir insana ait kötülüğün bulaştığı bir dünya yaratılması diye düşünüyorum. Bir taraftan mürekkebin koyusu boğazımızı sıkılırken bir taraftan kabullenmenin o rahatlığını da hissettiriyor bu öyküler. Halktan karakterler işlenirken üst tabaka ya da ulaşılması zor insanlardan uzak duruluyor, bu nedenle arka sokağımızda geçiyormuşçasına yakınlık duyuluyor öykülere. Ayrıca çocukların özellikle kız çocuklarının ve kadınların sessiz çığlıkları sayfalarda öykülerin ortaklığında yankılanıyor. Sizin öykülerinizin konuştuğu ortak dili oluşturmaya çalıştınız mı, kendiliğinden mi oluştu? Sizce söz konusu olan bundan çok başka bir durum mu? Size göre öykü kitaplarında benzer ses olmalı mı, dosya bütünlüğü dediğimiz olgu ışığında oluşturulmalı mı?

Esra K.: Ortak bir ses yahut tema fikri hiç olmadı. Kendimi tekrar ediyor olacağım ama Burçin, inan bana bu da kendiliğinden, tesadüfen oldu. Sevdiğim öykülerimi bir dosyada topladıktan sonra, değerli editörüm Duygu ile çalışmaya başladık. Onu ekle bunu çıkar derken bunlar elde kaldı ve sonrasında okurlardan gelen dönüşlerle öyküler arasındaki ortak sesleri, kokuları, acıları, susuşları fark ettim. Bütün olarak, dışarıdan bakmamıştım hepsine birden. Bu tarz dönüşlerden sonra ben de “nedenleri, acabaları” düşündüm. Bilerek yapılan bir şey değildi ama çok güzel bir denk geliş oldu. Ruhumu yansıtan susmalar bunlar.

Sorunun diğer kısmında, öykü kitaplarında benzer ses olmalı mı, demişsin. Benzer sesi bana leziz bir edebiyat sofrasında verecekse neden olmasın. Üslubu da belirleyen edebi söyleyişi önemsiyorum ben. Dilin nimetlerinden faydalanmayı, kelimeleri eğip bükmeyi, bazen az sözle çok şey anlatırken bazen de çok sözle az susmayı… Ben bu hazzı yaşıyorsam eğer dosya bütünlüğüne ya da seslerin benzerliğine bakmıyorum. Kaldı ki evvela çıkan sesi sevmeli okur. En baştan sevmediyse o sesi, kitap boyu bağırsın dursun yazar. Okurun umrunda bile olmaz.

Bundan ötürüdür ki, benzer sesten evvel iyi ses diyorum.

Burçin L.A.: “Benim Rüyalarım Hep Çıkar” öykü kitabının, cennet ve cehennemi birlikte yaşadığımıza bizi uyandırmaya çalışan bir yanı da var diye düşündüm. Arafta ama bazen de umutlu bir yerden göz kırpıyor adeta.  Bu öyküleri kaleminizden damlayan içtenlikle sunduğunuz için çokça tebrik ediyorum. Sesi duyulsun, kalplere dokunsun ve yolu uzun olsun ki eminim olacaktır ama yeni öykülerle de buluşmak dileği ve bu güzel söyleşi için çokça teşekkürle…

Esra K.: Sevgili Burçin, kıymetli yol arkadaşım,

“Benim Rüyalarım Hep Çıkar” ı böyle ince ince okuduğun, bana bu hoş sorularla geldiğin için çok teşekkür ediyorum. Sorularını okurken kendimi şanslı hissettim.  Halden bilene denk gelsin, ruh akrabalarımı bulsun diledim hep. Sana da denk gelmiş. Ne güzel. Onur duydum.

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin
admin

Related Posts

“Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”

13 Ekim 202520 Views

Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk

12 Ekim 20259 Views

KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ

12 Ekim 20254 Views
Leave A Reply

Aksisanat Reklam
SOSYAL MEDYADA BİZ
  • Twitter
  • YouTube
EN ÇOK OKUNANLAR
ANA

“Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”

By admin13 Ekim 2025

Ali Rıza Gelirli’nin yeni kitabı “Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”, Şiirden Yayıncılık etiketiyle çıktı. Merak…

Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk

12 Ekim 2025

KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ

12 Ekim 2025

Sessizliklerin Çığlığına Kulak Vermek: Sessizlikler Adına…

12 Ekim 2025

Güncellemelere Abone Ol

Sanat, haber, söyleşi, tv ve edebiyat dünyası hakkında en son yaratıcı haberleri alın.

Blog Authors
avatar for
Aydın Şimşek
Ayşe Özgür Aydoğan
Berna Olgaç
Burak Tokcan
Çağla Göksel Çakır
Derya Balcı
Engin Turgut
Esra Sağlık
Gönül Ak
Hasan Öztürk
İbrahim Ekrem Keleşoğlu
İsmail Cem Doğru
Koray Feyiz
Mahir Karayazı
Mustafa Ergin Kılıç
Neslihan Yalman
Nil Dilan Karaca
Özge Doğar
Özlem Tezcan Dertsiz
Şerif Fatih
Vildan Çetin
Zerrin Saral
EN SON HABERLER

“Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”

13 Ekim 2025

Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk

12 Ekim 2025

KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ

12 Ekim 2025
AKSİSANAT
AKSİSANAT

Kültür, Sanat, Edebiyat, Sinema, Şiir, Müzik ve Daha Fazlası Aksisanat.com 'da...

İletişim:
Email: info@aksisanat.com
WhatsApp: +90 545 545 84 00

Son Yazılar
  • “Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”
  • Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk
  • KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ
  • Sessizliklerin Çığlığına Kulak Vermek: Sessizlikler Adına…
  • “ŞİİR VE BARIŞ, KARTALIN KANADINDAKİ GÜNEŞ”
  • Varlık’ta Bu Ay
SON YORUMLAR
  • Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk için Myles Barr
  • Ankara’nın Delileri / Ali Hikmet Eren için Matthewineno
  • Tuğçe Yerdelen’den Onurhan Çallar Söyleşisi… için Akun Binance
  • Ali Rıza ERTAN Şiir Ödülü Başvuruları Başladı için Registrera dig
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
  • HABERLER
  • AKSİSANAT TV
  • GÜZEL SANATLAR
  • EDEBİYAT
  • SİNEMA
  • MÜZİK
  • ÖDÜLLER
  • ÖNERİLER
  • ETKİNLİK
  • PERFORMANS
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • DOSYA
  • ÇEVİRİ
  • SORUŞTURMA
  • SÖYLEŞİ
  • TELEVİZYON
  • TİYATRO
  • YAYINLAR
  • YAZI
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
© 2025 aksisanat.com. Designed by GF MEDYA

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

Sign In or Register

Welcome Back!

Login to your account below.

Robot olmadığınızı kanıtlayın


Lost password?