Burçin MAYA ÇANKAYA
Edebiyatımızda 50 kuşağının temsilcilerinden olan Ferit Edgü ilk edebi çalışmalarına şiirle başlayan ve sanatın başka alanlarında da eserler vermiş, çağdaş edebiyatımızın öncü sanatçılarından biridir.
İlk baskısı 2002 yılında yapılan ve 2017 yılında Sel Yayıncılık’tan yeniden basılan Ferit Edgü’nün “Do Sesi”[1] adlı öykü kitabında 60 öykü var. Dört bölümden oluşan kitabın bölüm başlıkları: Ölüm Öyküleri, Yaşam Öyküleri, Saçma Öyküler ve Geçişler adlarını taşıyor.
Kitaba adı verilen “Do” sesi, bir başlangıç sesidir. Bu ses ile başlayan bir dizi, yeni bir “Do” sesine kadar bir döngü oluşturur. Yaşam ve ölüm insanın bu dünyadaki iki temel gerçekliğidir. İnsanın yüzleşmek zorunda olduğu bu gerçeklikler onu varoluşunu anlamlandırma merakına götürür. Edgü’nün öykü kişileri içe dönük insanlardır. Kendi içinden yola çıkarak dış dünyayı, yaşamanın zorluklarını ve var olmanın getirdiği bunalımları kurgusuna yansıtan yazar, simgesel anlatımın olanaklarından yararlanır. Kitabın ilk öyküsünde Semiha Berksoy’un eşinin ölümüyle çekildiği inzivadan çıkış cümlesi olduğu ifade edilen “Do sesini verdim, ölümü yendim.” deyişini bir alıntı olarak almıştır Ferit Edgü.
“Varoluşçu felsefenin varlığa bakış açısını içselleştiren Ferit Edgü, küçürek öykülerinde insan gerçeğini merkez alarak bireydeki toplumu ve toplumdaki bireyi yansıtmaya çalışır. Sosyal gerçekçi bir anlayışı benimsediği için dış gerçeklikler değiştirilmeden toplumsal değişimin yaşayamayacağına inanır.”[2]
Ferit Edgü öykülerinde öykü içinde kullanılan sembollerin, farklı anlamlar içerecek şekilde yorumlanabilmesi, öykülerindeki derinliği göstermektedir. Bu farklı anlamların doğuşu, öykünün okuruna göre anlamsal bakımdan çeşitlenmesini sağlar.
Öyküler farklı mekânlarda geçmektedir. Örnekleyecek olursak; bir hastane odası, sahil kenarı, orman, sokaklar, Paris’te bir kafe. Ancak kitaptaki her öykü, mekân unsuru taşımamaktadır.
Bu kitaptaki öykülerde olayların ayrıntıları belirginleşmemiştir hatta öykü kahramanları da net çizilmemiştir. Bazı metinler soru-cevap şeklindeki diyaloglardan oluşur. Uzunlukları da birbirinden farklıdır. “Çaresiz” adlı öykü, tek cümleden oluşmaktadır.“Geçişler” öyküsü ise sekiz sayfa uzunluğundadır. Bu iki haliyle de her iki metin küçürek öykü ailesindendir. Metinlerin kısa olması kimi zaman bitmemişlik duygusu vermekle beraber okurun kendine öykü için farklı sonlar yaratma imkânı doğurmaktadır.
Kimi öykülerde sorduğu sorular ve hatta cevaplarla okuru yaşamın açmazlarına götürerek varoluşun sancılarına ortak eder. Kimi soruların cevapları eleştiri niteliği taşır. Köpek öyküsünde “Sizler adam olmazsınız. Tüm köpekler gibi”. Buna örnek verilebilir.
Ferit Edgü sürekli eklenen ayrıntılarla dağılabilecek metinler oluşturan, okurun hayal ve düşünce gücüne hiç güvenmeyen, kelime bolluğu ve sayfa sayısının çokluğunu bir üstünlük sayan bir yazma eyleminden uzaktır. Kimi okurun tuhaf bulabileceği bu tutumluluk, sözcüklerin kullanılışındaki işçilik, onların içerdiği derin anlamların katkısıyla yazarı sıradanlıktan ayırmıştır. Yaşamı boyunca aykırılığı sanatçılığın kaçınılmaz bir öğesi, hatta bir erdem olarak gördüğünü ifade etmiştir.
Yazma eylemini vazgeçilmez olarak gören Ferit Edgü, sonsuzluğa uzanan öyküleriyle edebiyatımızda daima kendine bir yer bulacaktır.
Kaynakça
Ferit EDGÜ, “Do Sesi”,Sel Yayıncılık,2.Basım, İstanbul,2017
Mutlu DEVECİ, (2007), “Ferit Edgü’nün Küçürek Öykücülüğü”, Sözcük Ekonomisi Kısa
Kısa, (Küçürek) Öykü I., Hece Öykü, Şubat – Mart
[1]EDGÜ, Ferit. “Do Sesi”, Sel Yayıncılık,2. Basım, İstanbul, 2017
[2]DEVECİ, Mutlu (2007), “Ferit Edgü’nün Küçürek Öykücülüğü”, Sözcük Ekonomisi Kısa
Kısa, (Küçürek) Öykü I., Hece Öykü, Şubat – Mart, S.:19, s. 73-82.