Sahilli: “Şiir Yaşamın Kendisidir”
Edebiyat öğretmeni, yazar-şair Gülçin Sahilli, ile edebiyat, şiir ve sanat hakkında konuştuk. Sahilli, “Dünyayı dize kurulumları ile görebilen her faninin kendini şair görme yetkisi vardır. Ama diğer süre birimlerinin onu şairdir ya da şair değildir diye tanımlama yetkisi asla olamaz. Keşke edebiyat aleminin içinde kıvrımlanan tükenir ve tükenmez kalemler dillerinin püskürttüğü sözcük biçimlerinin haddinde kalsalar. Çamur rengi edebiyata karıştırılmamalı” diyor.
Edebiyat öğretmeni, yazar-şair Gülçin Sahilli ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi ise şöyle:
Tuğçe Yerdelen: Şiir denilince, çoğu insanın aklına ilkokul sıralarında ezberletilen şiirler geliyor. Sizce şiir nedir?
Gülçin Sahilli: Sanırım bu sorunun sorulmadığı şair yoktur. Bunun cevabı çok zor deyip kendi kişisel poetikasından yola çıkan ya da en yakın eğimlerle cümle yuvarlayan şair de çoktur. Ben şiir yaşamın kendisidir diyeyim ki içine katılmamış malzeme kalmasın. Çünkü her şiir kendi yaşamının kesitine dönüşür okuyanının. Sonsuz bir biçim alışı vardır her okuyanla, aynı bir çift gözün başka zaman okumaları ile farklı bir tebdil-i dize hadisesi yaşanır.
Tuğçe Yerdelen: Ülkemizde şiir, hangi aşamalardan geçti?
Gülçin Sahilli: Şiir aşamalardan geçmekten çok kendi aşamalarını yarattı. Ve her coğrafyada olduğu gibi ön sıraya kendi ikliminin meyvelerini oturttu. Orta ve arkalarda ise yan komşuların ve düşmanlaştırılan toprakların köklerini ve salonun bütününe baktığınızda her yirmi yıllık aşamalarda muhteşem alkışlara da tanık oldu, sahneye fırlatılan domateslerin kırmızı utanmasına da…
Tuğçe Yerdelen: Yeni dönem şiirlerini incelediğimizde bazı şiirlerin birbirlerine benzediğini görüyoruz, aynı tema üzerinde kurulan bazen ise aynı sözcüklerin yan yana geldiği dizeler karşımıza çıkıyor. Sizce bunun nedeni nedir? Şairler, şiir üretiminde zorluk mu çekiyor?
Gülçin Sahilli: Şiir benzer, çift yumurta ikizi şakasıdır şiir. Aynı insan gibi, ağaç gibi, mevsim gibi… Doğa kendinin tekrarıyken dilinde kendini kendinden doğurduğu unutulmamalıdır. Sözcükler aynıyken, cümleler ya düz ya da devrikken şiiri bu kadar huzursuz etmemeliyiz benzerlikleri için. Sonuçta şairler kağıt katlama ustasıdır. Aynı kağıttan şapka da yapılır gemi de… Ama kağıttır nihayetinde… Sözdür… Hangi şapka bize daha uygunsa hangi geminin etekleri aklımızın mavisine daha çok takılıyorsa işte o bizim özgün şiirimiz o şiirden dolayı o bizim özgün şairimizdir.
“Sanat adı uğruna doğar ve daha ilk çığlığından itibaren doğduğu toplumu adlandırır.”
Tuğçe Yerdelen: “Sanat sanat için mi, yoksa toplum için mi?” sorunsalında, sizce sanat kimin içindir? Ve şiir sanat için mi yoksa toplum için midir?
Gülçin Sahilli: Sanat kendisi içindir. Onun kapalı ev sahipliğinde isteyen istediği süre boyunca konaklayabilir. Böyle de bir hoş görü mekanizması çalıştırır sevicisine. Ve “Sanat sanat için mi toplum için mi” soru kalıbına baktığımızda cevabı açık zarfta buluruz. Sanat adı uğruna doğar ve daha ilk çığlığından itibaren doğduğu toplumu adlandırır.
Tuğçe Yerdelen: “Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan ise insansın” diyen Tolstoy yaşadığı yüzyıl içinde empatinin önemine işaret etmiştir. Şair empati duygusunu şiirlerine yansıtmalı mı? Yansıtıyorsa hangi yolu izlemeli?
Gülçin Sahilli: Empatinin yolu yoktur. Aslında empati de gerçek dışıdır. Başınıza geleni başınıza geldiği ölçüde bilir ve o tartı mesafesinde karşıdakini ve kaleminizi anlamlandırırsınız.
“Çamur rengi edebiyata karıştırılmamalı”
Tuğçe Yerdelen: Her şiir yazana şair sıfatı verilmeli midir? Şair olmanın incelikleri nelerdir ve kime şair denilmeli?
Gülçin Sahilli: Dünyayı dize kurulumları ile görebilen her faninin kendini şair görme yetkisi vardır. Ama diğer süre birimlerinin onu şairdir ya da şair değildir diye tanımlama yetkisi asla olamaz. Keşke edebiyat aleminin içinde kıvrımlanan tükenir ve tükenmez kalemler dillerinin püskürttüğü sözcük biçimlerinin haddinde kalsalar. Çamur rengi edebiyata karıştırılmamalı.
“Türkiye’de basamakların hiçbirinde kadın olmanın bir avantajı olmadığı gibi şair olmakta da yok.”
Tuğçe Yerdelen: Türkiye’de kadın şair olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Gülçin Sahilli: Türkiye’de basamakların hiçbirinde kadın olmanın bir avantajı olmadığı gibi şair olmakta da yok. “Türk şair inancı” adlı sistem biriminde kadın kalemler ancak uzun masaların akşam çiçekleridir. O da en ortada en gülüş efektli. Nedense erkek şairler okuduklarını okuyup, bildiklerini bilip yazdıkların yazma hele hele yazma kabiliyetlerinin üzerine çıkma bariyer itimli güçlere sahip değillerdir.