Close Menu
AksisanatAksisanat
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    • Edebiyat Haberleri
    • Sinema Haberleri
    • Tiyatro Haberleri
    • Müzik Haberleri
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Televizyon Haberleri
  • YAZI
    • Edebiyat Yazıları
    • Kitap Yazıları
    • Sinema Yazıları
    • Tiyatro Yazıları
    • Müzik Yazıları
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Televizyon Yazıları
  • SÖYLEŞİ
    • Edebiyat Söyleşi
    • Sinema Söyleşi
    • Tiyatro Söyleşi
    • Müzik Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Televizyon Söyleşi
  • ETKİNLİK
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Sinema Etkinlikleri
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Müzik Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖDÜLLER
    • Edebiyat Ödülleri
    • Sinema Ödülleri
    • Tiyatro Ödülleri
    • Müzik Ödülleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
    • Televizyon Ödülleri
  • YAYINLAR
    • Kitap
    • Dergi
  • AKSİSANAT TV
  • BİLGİ BANKASI
  • SORUŞTURMA
    • Satır Başı
    • Öykü Zamanlığı
  • DOSYA
  • EDEBİYAT
    • Edebiyat Haberleri
    • Edebiyat Söyleşi
    • Edebiyat Yazıları
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Edebiyat Ödülleri
  • SİNEMA
    • Sinema Haberleri
    • Sinema Söyleşi
    • Sinema Yazıları
    • Sinema Etkinlikleri
    • Sinema Önerileri
    • Sinema Ödülleri
  • TİYATRO
    • Tiyatro Haberleri
    • Tiyatro Söyleşi
    • Tiyatro Yazıları
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Tiyatro Önerileri
    • Tiyatro Ödülleri
  • MÜZİK
    • Müzik Haberleri
    • Müzik Söyleşi
    • Müzik Yazıları
    • Müzik Etkinlikleri
    • Müzik Ödülleri
  • GÜZEL SANATLAR
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
  • TELEVİZYON
    • Televizyon Haberleri
    • Televizyon Söyleşi
    • Televizyon Yazıları
    • Tv Önerileri
    • Televizyon Ödülleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖNERİLER
    • Okuma Önerileri
    • Tv Önerileri
    • Sinema Önerileri
    • Tiyatro Önerileri
    • Sergi Önerileri
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • ÇEVİRİ
    • Şiir Küre
  • YAZARLAR
  • PERFORMANS
    • Hanım-Efendiler
    • Matris Şiir
    • Dada Günlükleri
    • Şairler Sözlüğü
  • İLETİŞİM
  • KÜNYE
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
Facebook X (Twitter) YouTube Instagram WhatsApp
AksisanatAksisanat
YAZARLAR Giriş
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    1. Edebiyat Haberleri
    2. Sinema Haberleri
    3. Tiyatro Haberleri
    4. Müzik Haberleri
    5. Güzel Sanatlar Haberleri
    6. Televizyon Haberleri
    7. View All

    Çıngıraklı Sokak, üç yaşına doğduğu sokakta bastı…

    28 Ocak 2025

    “Sinema Endüstrisi ve Akademi” Başlıklı Çalıştay başlıyor…

    30 Kasım 2024

    ÇINGIRAKLI SOKAK, “HEYBELİADA SANATORYUMU HALKINDIR!” DEDİ

    26 Kasım 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Ümit Yaşar Oğuzcan Durağı

    5 Kasım 2024

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025

    Bergen En Çok İzlenen Film Oldu…

    9 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Özgür Akdemir, “Zalım Seni” adlı çalışmasını, sevenlerinin beğenisine sundu!

    8 Nisan 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    “Sessiz Kalmıyoruz Dünya İçin Konuşuyoruz!”

    19 Ekim 2025

    Aylık Şiir Gazetesi Çıngıraklı Sokak Yeni Sayısıyla Okurunu Selamlıyor…

    10 Ağustos 2025

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025
  • YAZI
    1. Edebiyat Yazıları
    2. Kitap Yazıları
    3. Sinema Yazıları
    4. Tiyatro Yazıları
    5. Müzik Yazıları
    6. Güzel Sanatlar Yazıları
    7. Televizyon Yazıları
    8. View All

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Gezi – Demet Kurt Güngör: Kurdun Kirpikleri

    29 Haziran 2020

    Şiir Taşı: Toprağın Bağrındaki Nişan

    22 Haziran 2020

    Ertan Mısırlı’dan Bir “Baba” Anı

    20 Haziran 2020

    İÇİ HİKÂYELERLE DOLU KISACIK BİR KİTAP: KALPTEN GELEN ARMAĞAN ve YENİ TOHUMLAR, YENİ HAYAT

    19 Mayıs 2025

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Erinç Büyükaşık Kitapları Liman Yayınevi’nde…

    3 Şubat 2022

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021

    Ev Köpekleri ve Çakallar

    12 Temmuz 2025

    FLEISHMEN IS IN TROUBLE

    13 Nisan 2023

    Malcolm & Marie

    20 Şubat 2021

    İlknur Atalkın Yazdı: The Queen’s Gambit

    29 Aralık 2020

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Makamların Efendisi…

    17 Ocak 2022

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    CEREN AVŞAR’IN ZİHİN İPLERİ’NE DOLANAN ŞİİRLERİ ÜZERİNE

    21 Ekim 2025

    KAYAYI DELEN İNCİR: TURGUT UYAR VE ŞİİRİ

    12 Ekim 2025

    “Yaralı Zarafet”: Kırılganlığın Poetik Haritası

    12 Ekim 2025

    Saf Şiirin İmkânsızlığı ile Büyülü Kürede Yolculuk: Brecht ve Dilek Değerli Arasında Bir Karşı-Okuma

    23 Eylül 2025
  • SÖYLEŞİ
    1. Edebiyat Söyleşi
    2. Sinema Söyleşi
    3. Tiyatro Söyleşi
    4. Müzik Söyleşi
    5. Güzel Sanatlar Söyleşi
    6. Televizyon Söyleşi
    7. View All

    Faruk Bal’dan Betül Tarıman Söyleşisi

    7 Eylül 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    İsmet Yazıcı’dan Özcan Özcan Söyleşisi…

    1 Mayıs 2024

    Fotoğraf Sanatçısı Özlem Dikel Aksisanat’ın Sorularını Yanıtladı…

    1 Mayıs 2024

    Rabia Çelik Çadırcı Ressam Orçun Çadırcı İle Konuştu…

    31 Mart 2024

    İSMET YAZICI’DAN SETENAY ÖZBEK SÖYLEŞİSİ…

    5 Ağustos 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Faruk Bal’dan Betül Tarıman Söyleşisi

    7 Eylül 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025
  • ETKİNLİK
    1. Edebiyat Etkinlikleri
    2. Sinema Etkinlikleri
    3. Tiyatro Etkinlikleri
    4. Müzik Etkinlikleri
    5. Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    6. Televizyon Etkinlikleri
    7. View All

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024

    “ŞİİR SUARE”nin konuk şairi ve ressamı Belçika’dan

    28 Mart 2024

    Camille Geri Sayıyor

    14 Mayıs 2018

    Ara Güler’in filmi !f İstanbul’da…

    6 Şubat 2018

    Çağrılmadan Gelen, Garibaldi Sahnesinde…

    19 Ocak 2024

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…

    31 Ekim 2025

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    ‘Yaralarımızı Sarıyoruz’ Etkinliği ‘Amanos Çiçekleri’ Adıyla Kitaplaştı…

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024
  • YAYINLAR
    1. Kitap
    2. Dergi
    3. View All

    AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

    2 Kasım 2025

    “Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

    2 Kasım 2025

    Güneşli Bir Düş Okuruyla Buluştu…

    21 Ekim 2025

    “Uygarlık, Demokrasi, Kimlik ve Öznellik”

    13 Ekim 2025

    “ŞİİR VE BARIŞ, KARTALIN KANADINDAKİ GÜNEŞ”

    12 Ekim 2025

    Varlık’ta Bu Ay

    12 Ekim 2025

    Varlık’ta Bu Ay

    10 Ağustos 2025

    Varlık’ta Bu Ay…

    29 Nisan 2025

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021
  • AKSİSANAT TV
    1. Haberler
    2. Söyleşi
    3. Kitap
    4. Şiir
    5. Programlar
    6. Öneriler
    7. Öykü
    8. View All

    İki Taşın Arası, Duvar’da Yayında…

    6 Şubat 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Anlatamıyorum…

    7 Nisan 2023

    Mavi Gözlü Dev

    7 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Murat Batmankaya’dan Okuma Önerileri…

    30 Ekim 2019

    Özgür Çırak’tan Okuma Önerileri…

    27 Ekim 2019

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

    2 Kasım 2025

    AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

    2 Kasım 2025

    “Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

    2 Kasım 2025

    Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…

    31 Ekim 2025
  • BİLGİ BANKASI

    Gülten Doğruyol İncesu

    11 Ekim 2023

    Burçin Maya Çankaya

    25 Mayıs 2023

    BİR ZAMAN YOLCUSU: AHMET HAMDİ TANPINAR

    14 Nisan 2023

    Derya Balcı

    4 Mart 2023

    Abdülkadir Budak

    29 Ocak 2023
AksisanatAksisanat
Home»ANA»İsmet Yazıcı’dan İzzet Erş Söyleşisi

İsmet Yazıcı’dan İzzet Erş Söyleşisi

adminBy admin24 Nisan 2022Yorum yapılmamış13 Mins Read11 Views
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

İsmet Yazıcı yazar İzzet Erş’le “KUTSALIN YORUMU – Kutsal Metinler Üzerine Hermenötik Denemeler” kitabı hakkında konuştu.

“…Kitap tüm heybetiyle okuyucunun karşısında durur. O duruşuyla mükemmeldir, kadimdir, ulaşılmaz ve tüketilmezdir. Ancak bunların hepsi onun kapağını açan için böyledir…”

İSMET YAZICI: “Kutsalın Yorumu” benim yıllardır hem belgesellerimde içinde dolaşmaktan, hem de hali üzerine dolanmaktan çok zevk aldığım pek çok sembolün, kavramın vb. dolayımında yazılmış muhteşem bir kitap; heybetli bir kitap… Zaten çok kısa zamanda 3. Baskıya ulaştı. Bekleyeni çokmuş diyelim… Arka kapak yazısı ile bence okuyucuyu hem davet ediyorsun, hem de bir uyarıda bulunuyorsun; müsaadenle ben o alıntıyı buruya almak istiyorum, çünkü bu röportajla da ilgili önemli bir ipucu: “… Her bir yorumun ardında yatan niyet farklı olabilir. Yorum bazen kutsala saldırmak için, bazen de ona daha çok bağlanmak için kullanılabilir. Özünde ise her yorum bir buluşmadır. Kitap tüm heybetiyle okuyucunun karşısında durur. O duruşuyla mükemmeldir, kadimdir, ulaşılmaz ve tüketilmezdir. Ancak bunların hepsi onun kapağını açan için böyledir…” Ben kitabın kapağını açmaya cesaret edenlerden oldum; ancak daha ilk cümleden anladım ki bu kitap, bir kerede bitmeyecek; defalarca dönülüp tekrar tekrar, kimi zaman karşılaştırmalı, kimi zaman da yalnızca bir başlığı yeniden okuyarak hayatımda uzun süre bana yoldaşlık edecek. Her halimde farklı uyaranlar olacak, sembolik anlatımın, sembol üzerine, mânâ üzerine yazmanın güzelliği de biraz bu galiba…

İZZET ERŞ: Kesinlikle öyle. Seninle aynı duygu içindeyim. Edebi bir metinle, bir şiirle veya bir felsefe kitabıyla kutsal bir metnin ayrıldığı nokta burası sanırım. Edebi metinler, güçlü bir roman mesela, doğrudan ifadesinin yanında betimlemeyi kullanır. Betimleme bizi bir dünyaya taşır. Yazarın iç dünyasına veya yazarın kurguladığı dünyaya. Edebi bir metne dahil olmak, ona dahil olmayı başarmak bu duyguya teslim olmaktır. Şiir ise tamamen semboliktir. Şiirdeki bir cümlenin bazen bir kitap kadar geniş olduğunu hissedersin. Veya bu bir hissin çok ötesinde de olabilir. Burada geniş olan şey senin anlayıştır. O cümlenin senin yaşam deneyiminde, anlayışında bir yeri vardır. Şiir sana duygu vermez, sendeki duyguyu açığa çıkarır. Sihirlidir. Tesir eder. Felsefi bir metindeyse duygu durumları yine anlayışa bağlıdır. Felsefenin kelimeleri, kavramları, cümleleri edebiyat denli duygu yaratan bir yapıya sahip değildir. Bu nedenle felsefe, ona dahil olamayanlarca donuk, sıkıcı, yorucu bulunur. Halbuki felsefi bir metne dahil olduğunda da heyecanlanırsın. Çünkü anlamak, bir konuyu kavramak en güçlü duygusunu felsefede bulur. Felsefi anlayışın verdiği heyecan şiirin yarattığı duygu durumundan bambaşkadır. Ve bunların hepsi anlamayla ilgilidir.

Kutsal metin okumalarıysa bunların tümünden farklıdır. Daha üstün, daha kutsal vs. değil. Farklıdır. Bu metinler sembolik dil ile yazılırlar. Betimlemeye yer verebilir ama onu kutsal yapan anlayışın çok boyutluluğuna izin vermesidir. Orada her sembol önümüzde açılmayı, keşfedilmeyi bekleyen kutsal bir sandık gibidir. Açtığında sana bir kavrayış sunar. Sembolün metnin bütünüyle olan ilişkisini görür ve anlamanın zevkine ulaşırsın. Ama her kavrayış, daha nice derinliklerin de haberini taşır. Semboller tüketilemezdir. Sen değiştikçe, geliştikçe, deneyimlerin ve kavrayışın arttıkça ilkinden daha derin ve yeni anlamlara taşır seni. Bu nedenle sûfiler hayatı ve dünyayı da bir kitaba benzetirler. Aynı sayfaya ulaşamadığın ama her sayfanın da sen olduğu sonsuz bir kitap. İnsan sonsuz mudur? Olanaklarıyla evet! Her deneyim, her karşılaşma, her gün yeni bir sayfadır. Ve o boş sayfalara yazılacak olan her şey benimle, seninle yazılacaktır. Kutsal kitaplar da böyle. İçindeki yazılar yüzlerce yıllık. Ama ben yeniyim. Onun derinliğine katıldıkça kendi içime dönerim. Kitabın iddiası budur. Seni sana göstereceğini iddia eder. Kimisi de okuduğunda bunları demode bulur. Anlamsız, saçma, boş olduklarını düşünürler. Nasıl ki anlam bizden doğar, anlamsızlık da bizimle ilgilidir…

İSMET YAZICI: Belki de en başta sorulması gereken ve kitabın anlatım ve yaklaşımıyla ilgili ipucu verecek olan kavram “hermenötik”; bu kavramı biraz açarsan, okuyucu için “Kutsalın Yorumu”nun sayfalarında onu nelerin beklediğine ve bu kitabın okunuş yöntemine ilişkin önemli bir ipucu vermiş olabiliriz…

İZZET ERŞ: Tabii ki, zevkle. Biraz önce anlattıklarım benim bulduğum veya iddia ettiğim şeyler değil. Kutsal kitaplar tarih boyunca toplumların geniş kitlelerince hep tek anlamlı olarak okunmuş, karşısında imanlı olmak veya imansızlığa düşmek olarak değerlendirilmiş. Zekâ geliştikçe onun derinliğinde yatan anlamlar kavranmaya başlamış. Ender, nadir insanlar tarafından kavranan hususlar artık yaygın olarak kavranmakta. Çünkü zekâ gelişiyor.

Hermenötik bununla ilgilenir. Bir metni doğru anlayabilmenin olanaklarını arar ve ilkelerini koymaya çalışır. Bilimsel bir tutum altında anlamanın, anlama dediğimiz şeyin nasıl gerçekleştiğini sorgular. Doğru anlamak diye bir şey var mıdır? Yoksa herkesin kendi doğrusu mu vardır? Mutlak doğru ne demek, herkesin kendi doğrusu olması ne demek, bunları kabul etmek neye neden olur gibi soruların yanıtını arar. Hermenötik kelimesi Yunan tanrısı Hermes’ten gelir. Haberci tanrı, tanrıdan haber getiren, bir anlamda peygamber tanrı. Hermes tanrıdan aldığı haberi, insanlara onların anlayacağı şekilde tercüme edermiş. Kulaktan kulağa diye bir oyun vardı. Onun gibi. Burada soru şu; Tanrı ne dedi, Hermes ne anladı, anladığını ne kadar aktarabildi ve aktardığı ne kadar anlaşıldı. Mitolojinin bu tiyatral ifadesi insanın anlayış süreçlerine de ışık tutar.

İSMET YAZICI: Bir metnin mutlak tek bir anlamı olamayacağı gerçeği, bu anlam çokluğu, zenginleştirici kuşkusuz. Çünkü hakikate giden yollar vardır ve yolculuk insanı çoğaltıp geliştirir… Ama hermenötik okuma, aynı zamanda da çok ciddi bir sırat; yorumlar ufuk açıcı olabildiği gibi, savrulmaya da yol açabilir. Bu okumalarda terazi, denge nasıl kurulur?

İZZET ERŞ: Tamamen böyle. Anlayışın sonsuz olması, insanın farklı anlama olanaklarıyla ilgilidir ama bu çokluk daima metnin kendisinden de gelmeyebilir. Yöneldiğimiz metinden yanlış anlayarak da çıkabiliriz. Yanlış nedir? Yanlış okuma, metni taşımadığı ve onunla ilgisiz anlamlara zorlamaktır. Bu hermenötik değildir. Hermenötik ilkeli anlamanın bilimidir. Örneğin Kur’an okuduğumuzda karşımıza çıkan bir sembolü farklı ilişkiler ve referanslarla yeni bir anlam boyutuna taşıyabiliriz ama bu yeni anlam metnin bütünüyle de çelişmemelidir. Bu nedenle yorumlamakla uydurmak farklı şeylerdir. Kutsal kitap okuyan biri ben de yorumladım diyebilir. Eğer bu kişi ilgili metnin bütününe hâkim değilse, onun gayesini, ontolojisini, dilini, hitap-muhatap ilişkisini, tarihselliğini, ifade bağlamını ve daha birçok şeyi görmezden gelerek yorumluyorsa bu yorum, uydurma da olabilir. Öyle olsun ne fark eder? Bu kitaplar doğru yorumlandığında insanı, onun aklını, akıl sağlığını yani, imanını, anlayışını, vs. korur. Bağlamından kopuk okumalar okuru nereye taşır bilemeyiz. Bu nedenle risklidir de.

İSMET YAZICI: Bu kitaba bir âlim okuması olarak mı, yoksa bir arif okuması olarak mı bakmalıyız?

İZZET ERŞ: Değerli bir ayrım bu. Önce bununla neye işaret edildiğini kavramamız gerekir. Alimler ve arifler. Alim, ilimle, arif irfanla ilişkilidir. Basitçe insanın bildiği her şey onun ilminin konusudur, irfan ise bilenin bilinmesidir. Bilimler, konu edindikleri nesnelere tabidirler. Bilimi, bilim yapan konu edindikleri nesneyle sınırlı kalmaları ve metotlarından uzaklaşmamaktır. Bu ister mikrobiyoloji ister astroloji ister teoloji olsun. Fıkıh alimi, fıkhın gereğini yerine getirmelidir. Yoksa ilminin dışına çıkar. Arifin konu edindiği nesne ise kendisidir. İnsanı kendine konu edinir; kendi düşüncesini, kendi nefsini, kendi eylem ve idrakini, kısaca kendi ruhunu konu edinir. Malzemesi yine kendisi olur. Ariflik daha yüce görünse de her ikisi de kendi mertebesinde haktır. Bir cerrahı ruhu konu edinmenin üstünlüğüne ikna edebilir, onu bedenin değersizliğine inandırabiliriz. Sufiler böyle yaklaşmayı severler. Ancak bu cerrah sizi ameliyat edecekse, ikna ettiğiniz konu hayatınıza mâl olur.

“Kutsalın Yorumu” ne ilim ne de irfan kitabıdır. Bu kitap bir denemedir. Anlayışın çoklu boyutlarını irdeleyen, farklı okuma kabiliyetleriyle kutsal metinlerin belirli konularını anlamlandıran veya anlama biçimlerini ortaya koymaya çalışan bir denemedir. Yüzyılımızın bu kitaba değil belki ama kitabın irdelediği alanı çözümlemeye ihtiyacı var. Muhafazakâr mutlakçılıkla, modern yalnızlığın arasına sıkıştık. Hem özgünlüğü arayıp hem de evrensel olana bağ kurmaya ihtiyacımız var.

İSMET YAZICI: “Bu kitap neden okunmalı?” sorusunun belki de en öz ve vurucu cevabı, senin de kitabında alıntıladığın Yuhanna İncili’nden bir söz: “… Siz hakikati bileceksiniz ve hakikat sizi azad edecektir…” ‘Kölelik’ belki en başat olarak Hz. Musa’nın ve kavminin serüveninde takip edebileceğimiz bir kavram olsa da tabi ki bütün yazılmışlar, aktarılmış kıssaların temeli ‘kölelikten’ kurtuluş yolculuğu üzerine gibi gelir. Hz. İbrahim, özünde bundan ayrı bir şey söylemez; diğer kutsal anlatıları, metinleri takip ettiğimizde, pek çok okuma yapabiliriz belki ama hepsinin belki de bizi yüzleştirmeye çalıştığı, en özünde kendi ‘köleliğimiz’; o kölelikten çıkarak, kendimizi yeniden inşa ederek özgürleşebileceğimiz üzerine gibi gelir bana hep.

İZZET ERŞ: Kölelikten kurtuluş önemli ama bununla neyi anlamalıyız? Kölelikten kurtuluş, Mısırdan çıkış miti Tevrat’ın en güçlü öyküsüdür. Yahudi tinselliğinin merkezini teşkil eder. Mısır esaretin simgesidir, Mısırdan çıkış bağımsızlıktır. İsa’nın müjdesi de kölelikten, daha geniş anlamda tahkumdan, boyundurluktan kurtuluştur. Onun kurtuluşu ölümdendir. Ölümün olmadığını müjdeler. Ama herkes için değil. İman edenler ve Tanrının işlerini yapanlar için özgürlük vardır. İman, tanrının kelamını anlamakla kalplere yerleşir. Yuhanna’nın sözü buna gönderme yapar. Hakikati bileceğiz ve bununla azad olacağız… Burada bilmek öne çıkıyor. İman bilgiyledir, hakikatin bilgisiyle ilişkilidir. Kur’an’ın söylediği daha tedirgin edici. Diyor ki kimse ölmeyecek. Yani yaptığın kötü eylemler, kötü ne demekse senin ahiretin olacak. Yani ölmek istesen de ölemeyeceksin. Yaptıklarının karşılığını göreceksin. Ama nihayet “Allah”, diyor “nurunu ikmal edecektir”. Yani, demek ki özgürlük insanın kaderidir. Bundan kaçamaz. İstese de istemese de özgür olacak. Ama bedelini de ödeyecek. Bu bedel konusu çok önemlidir. Bedel ödemek hisse almaktır. Bedelini ödediğine ortak olursun. Ortaklık yoksa sahip olursun. Sahiplik yoksa istila olunursun. Bunların hepsi özgürlükle ilişkilidir.

İSMET YAZICI: Ama özgürleşme aynı zamanda ateşten gömlek… İnsan bir tek kendisine yalan söyleyemez, kendisinden kaçamaz çünkü. Belki de insan, bu yüzden fazla derinlere dalmıyor, mananın seyrine, büyüsüne kapılmaktan korkuyor. Kutsal metinleri, birilerinin aktarımıyla alıp kabullenmek bu ateşle imtihandan, kendiyle yüzleşmeden ve özgürleşmekten korkmak mı biraz? Kendini muhatap kabul etmekten korkmak mı? Bir türlü kendine gidememek, kendi yurdunu kuramamak…

İZZET ERŞ: İşin ilginç tarafı başkasının yorumunu kabul etmek bile önsel bir yorumlamayı gerekli kılar. Birçok yorum içinde neden şu veya bu kişinin veya belirli bir grubun yorumunu daha doğru kabul ederiz? Çünkü onu anlayışımıza, önceki hayat deneyimimize, doğrulukla ilgili kabullerimize yakın buluruz. Buna önyargı veya önsel yargı denir. Önyargı olumsuz bir şey değildir. Bütün bir hayat deneyimimizin sonucu olarak oluşan bir yargıdır. Önyargı çoğu zaman kaçınılmazdır. Hermenötik her ikisiyle de yani hem önyargıyla hem de son yargıyla uğraşır. Önyargı önceki tüm ilişkilerimizin bir neticesidir, son yargı anlamaya nokta koyma gereksinimidir. Hermenötik yöntemin her ikisiyle de sorunu var. Önyargılar sorgulanmalı, son yargılardan kaçınılmalıdır, çünkü insan dirimlidir. Kendisi dirimli yani canlı olanın düşüncesi sonlu ve olup bitmiş bir şey olmamalıdır.

Söylediğin gibi bunu korkulara, kaygılara bağlayabiliriz. Veya çok daha basit olarak ilgisizlikten, önem vermemekten de kaynaklanabilir bu. Kutsal kitaplar özelinde konuştuğumuz için onun üzerinden kuruyoruz ifademizi. Yoksa insanın insan olmasını kutsal kitaplar belirlemez. En fazla buna yardımcı olduğunu söyleyebiliriz. Yani kutsal bir metin okumadan da anlayış kurulur. Önyargılar ve kavrayışlar yalnızca kutsal metinle ilişkili değildir. Genel olarak insanın tüm ilişkilerinde vardır. Yine bu nedenle, “kitap” veya “metin” ile okunanı kast etmiştir Hermenötikçiler. Tasavvuf gibi. Tasavvufta da kevn-ü kâinat okunması gereken bir kitaptır, ama insan ondan ayrı değildir. Nihayet insanın okuyacağı da yine kendisidir. Korksa da sıkılsa da bu böyle…

İSMET YAZICI: “Kutsalın Yorumu” üzerine çok rahat yapabileceğim yorum belki de bu kitabın muhatabı ‘insan’; her birimizin her bir anımızda, dönemimizde, halimizde farklı okumalarla tekrar kenedi anlam dünyamızı inşa etmeye yarayan metinlerden oluşuyor. Bu kitabın bizi çıkardığı yolculuğun seyri ve güzelliği bu. Metaforlarla inşa edildiği için ezelden – ebede. Bu nedenle sarsıcı; sarsıyor ve toprak yeniden yerine oturuyor, şekilleniyor… Bu deryanın içinde seni en çok dolandıran sembol kavram hangisi oldu ve belki de hala yolunda dolandığın…

İZZET ERŞ: Sembollerin kendileri hakikat değildir. Belirli hakikatlere işaret ederler. Bu öykülerde anılan kişiler veya bir ağaç, bir hayvan veya bir nesne, mesela Musa’nın asası veya İsa’nın çarmıhı veya Yusuf’un gömleği bir semboldür. Yırtık bir gömlek, ağaçtan bir asa veya başka bir nesnenin ne kutsallığı olabilir? Kutsiyet bunlara yüklenen anlamdadır. Musa o asayla denizi ikiye ayırmaz, öyküde denizi ikiye ayıran Tanrıdır. Ama Musa’ya bunu elindeki asayla yapmasını emreder. Kavim Tanrıyı görmez ama Musa’yı ve elindeki asayı görür. Ve bilinçsizce şunu içselleştirirler; asa Tanrının iradesi, Musa da onun elçisidir. Asa öyleyse Tanrının iradesinden ibarettir. Hayır. Bir sembolü, sembol yapan onda içkin olan çok anlamlılıktır. Bağlamına ve ilişkilerine göre çok şekilde yorumlanabilir.

Beni etkileyen ve ne kadar derinine insem de tüketemediğim birçok sembol var tabii ki; cennet bahçesi, yenilmesi yasak ağaç, Adem’in toprağı, Nuh’un gemisi, İbrahim’in kurbanı, Yakub’un güreşi, Süleyman’ın mabedi, Hezekiel’in rüyeti, gül, haç, yılan, Kâbe ve daha nicesi. Ama en nihayet tüm bu semboller bir gösterendir, bir hakikati gösterirler. Tüm semboller insanı gösterir. Var olanların tamamı insana işaret eder. İnsan da böylece var olanların tümüne aynadır. Sembolleri anlamak kolaydır, onu tüketmek zordur. İnsanı anlamak, onu tüketmek olanaksız. Tüketilemezlik Tanrının suretinde olanın, yani insanın karakteridir. Burada insan dediğimiz beşerî bir tabiat değil tabii ki. İnsan “anlamdır”.

İSMET YAZICI: “Kutsalın Yorumu” da tıpkı kutsal metinlerde olduğu gibi bir yanıyla iç konuşma; kendinden kendine… Kutsalın içinde mana motifiyle diyeyim –doğru bir tanım oldu mu bilemedim- sendeki örneğin Âdem motifiyle karşılaştığında sana bıraktığı mana sözü, bir cümleyle özetle desem ne olur? Devamında sorsam Nuh’un, İbrahim’in, Musa’nın, İsa’nın, Muhammed’in senden sana söylediğini bir cümleye sığdırsan ne dersin?

İZZET ERŞ: Ne güzel söyledin. Bunun fark edilmesi mutluluk verici. Evet, Kutsalın Yorumu kitabı benim kendimle konuşmalarım. Belirli konuları anlama çabalarım. Orada anlama gayretlerim de var, anlamayı başardığım konulardaki mutluluklarım da. Bu bir vahiy kitabı değil, bir deneme. İçinde yazılanlar evrensel doğrular değil, anlama çabam. Ama orada bir yürüyüş var. Benimle aynı heyecanı duyan ve aynı yolu yürüyen akıllar için bir paylaşım var.

Motif güzel bir tabir. Çünkü motifte hem kendi içinde bütünlük vardır hem de daha büyük bir desenin üyesi olma durumu vardır. Peygamberler de böyledir. Kendi başlarına bütündürler ama nübüvvet olarak, hatemü’l embiya dediğimiz de budur, daha kapsayıcı bir bütünlüğün üyeleridir. Bu daha kapsayıcı olan bütünlük yine insandır. Her peygamber insanın öne çıkan, ama olgunluğunda öne çıkan bir niteliğine işaret eder. Biri aklıdır, diğeri sezgisi, biri hikmeti, diğeri kudreti, bir diğeri çektiği cefa, diğeri imanı vs. Âdem için söylenecekler bitmez ama o insanın gözünü ilk açışına işarettir benim için. Gözümü neye açsam ilk açış hep Ademdir. Başlangıçtır yani. Ama başlangıç bütün bir süreci de içinde barındırır.

Nuh, kendi yarattığım tufandan kurtulmak ve kötü huylarımı bilgimle yenme gayretinde yaptığım akıl gemisidir. İbrahim “Ben” diyebilme kudreti, Musa ilkeli olma ve doğru bildiğimi yaşama cesaretimdir. İsa vazgeçme erdemi, Muhammed vazgeçmeme merhametidir. Bir cümleyle bu kadar olur…

İSMET YAZICI: Kitabından bir alıntı yapmak istiyorum: “… Krishnamurti, Osho gibi sûfilere Bergson, Heidegger gibi düşünürlerin de katıldığı gibi; insan şimdi de yaşar. Ancak bu şimdilik şuurunun kemâliyle ilgili değildir. Her insan istese de istemese de şimdi de yaşar. Kemâlin ise ne olduğu, şimdide neyin yaşandığına göre tanımlanır…” Varoluşun en kıymetlisi, gözbebeği ‘insandır’ denir. Tabi ki beden olan yanımızdan bahsedilmiyor. Belki de o gözbebeğinin kavrayamadığı, kavramakta güçlük çektiğimiz “şimdi” ve “şimdinin şuuru”

İZZET ERŞ: Aslında kavramıyor da değiliz. Dünyadaki bu tatlı düzenin biteceğinin, bilmediğimiz bir yolculuğa çıkacağımızın farkındayız. Ölümden sonrasına inansak da inanmasak da bunun böylece biteceğini kabullenemeyiz. Bu kabullenememe yalnızca psişik bir varsayım değildir. İnsan aslen ilahi bir varlık olduğunu bilir. Kimimiz bütün bir hayat boyunca kendimizi bunun aksine inandırmaya çalışırız. Ölümün varlığına ve her şeyin biteceğine inandırmak isteriz, beklentisizlik için veya her ne için ise. Ama hayata dönüp ölümsüz varlılar olarak yaşamaya devam ederiz. Ölümün olmadığını bildiğimizden değil. En doğru tabirle ölümün ne varlığını ne de olmayışına, ölümden sonrasına dair en ufak bir fikrimiz yok aslında. Ama bilgiyle, imanla, kanaatlerle yol bulmaya çalışıyoruz. Geçmiş bulanık, sonrası belirsiz. Elimizde sadece “şimdi” var. Ve bu şimdinin tükenmeyeceği ve süreceği duygusu varoluşsal bir armağandır bize. Bir de bunu deneyimleyenlerin aktarımları var tabii ki. Kâmil insanlar ve onların sözleri. Onların bildiği, bizim bilmediğimiz nedir? İşte o her neyse, ölümün olmadığının bilgisi de orada gizli…

İSMET YAZICI: Çok teşekkür ederiz.

İzzet Erş

1980 İstanbul doğumlu. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nden 2002 yılında mezun oldu.

1999 yılında Anadolu Aydınlanma Vakfı ile tanıştı. 2010 yılında vakfın Yayın Kurulu’na, 2012 yılında Yönetim Kurulu’na katıldı. Vakfın Düşün-ü-Yorum adlı bülten ve dergilerinin yönetim ve tasarım sorumluluğunu üstlendi. Dinler tarihi, felsefe, ezoterizm ve hermenötik alanlarındaki makaleleri aynı bültende yayınlanmaktadır.

2006 yılında Grafikers Reklam Ajansı’nı kurdu.

2018 yılında, makalelerinden derlenen “Kutsalın Yorumu” adlı kitabı, Beyaz Baykuş Yayınları tarafından yayımlandı. Evli ve 1 çocuk babasıdır.

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin
admin

Related Posts

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

2 Kasım 202533 Views

AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

2 Kasım 202530 Views

“Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

2 Kasım 20257 Views
Leave A Reply

Aksisanat Reklam
SOSYAL MEDYADA BİZ
  • Twitter
  • YouTube
EN ÇOK OKUNANLAR
ANA

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

By admin2 Kasım 2025

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması başlıyor. Bu yılın teması Yanılsama(lar) … Basın Bülteninden: Hayat, bir…

AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

2 Kasım 2025

“Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

2 Kasım 2025

Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…

31 Ekim 2025

Güncellemelere Abone Ol

Sanat, haber, söyleşi, tv ve edebiyat dünyası hakkında en son yaratıcı haberleri alın.

Blog Authors
avatar for
Aydın Şimşek
Ayşe Özgür Aydoğan
Berna Olgaç
Burak Tokcan
Çağla Göksel Çakır
Derya Balcı
Engin Turgut
Esra Sağlık
Gönül Ak
Hasan Öztürk
İbrahim Ekrem Keleşoğlu
İsmail Cem Doğru
Koray Feyiz
Mahir Karayazı
Mustafa Ergin Kılıç
Neslihan Yalman
Nil Dilan Karaca
Özge Doğar
Özlem Tezcan Dertsiz
Şerif Fatih
Vildan Çetin
Zerrin Saral
EN SON HABERLER

Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…

2 Kasım 2025

AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”

2 Kasım 2025

“Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda

2 Kasım 2025
AKSİSANAT
AKSİSANAT

Kültür, Sanat, Edebiyat, Sinema, Şiir, Müzik ve Daha Fazlası Aksisanat.com 'da...

İletişim:
Email: info@aksisanat.com
WhatsApp: +90 545 545 84 00

Son Yazılar
  • Etos 3. Geleneksel Şiir Yarışması Başlıyor…
  • AYDAN AY’DAN YENİ KİTAP: “HARFLERİN FISILTISI”
  • “Boğaz’da Kara Gölgeler” Raflarda
  • Temiz Yürüyüş Etkinlikleri Devam Ediyor…
  • CEREN AVŞAR’IN ZİHİN İPLERİ’NE DOLANAN ŞİİRLERİ ÜZERİNE
  • Güneşli Bir Düş Okuruyla Buluştu…
SON YORUMLAR
  • Ankara’nın Delileri / Ali Hikmet Eren için JB
  • 2016 Jan Michalski Edebiyat Ödülü Gospodinov’un için JasonTunda
  • Zeytin Akademi’den Yeni Dosya: Halikarnas Balıkçısı… için ScottAbith
  • Burak Tokcan’ın Son Şiir Kitabı: “Renksiz Aşklar Coğrafyası”na Yolculuk için Myles Barr
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
  • HABERLER
  • AKSİSANAT TV
  • GÜZEL SANATLAR
  • EDEBİYAT
  • SİNEMA
  • MÜZİK
  • ÖDÜLLER
  • ÖNERİLER
  • ETKİNLİK
  • PERFORMANS
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • DOSYA
  • ÇEVİRİ
  • SORUŞTURMA
  • SÖYLEŞİ
  • TELEVİZYON
  • TİYATRO
  • YAYINLAR
  • YAZI
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
© 2025 aksisanat.com. Designed by GF MEDYA

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

Sign In or Register

Welcome Back!

Login to your account below.

Robot olmadığınızı kanıtlayın


Lost password?