
Pek çok mitolojide en güçlü tanrılar erkek siluetindedir. Mısır mitolojisinde Amun-ra, amen (amin) sözcüğünün yolculuk kökeni ve tanrının çağrı ve kabulünü de içerir anlam olarak. Önceden Amun ve Ra olan iki ayrı tanrı aynı gövde de erkleşmiştir. Yunan mitolojisinde çiftleşme kültünün ve insanlığın atası Zeus’u, Roma mitolojisinin gök gürültülerine ses veren Jüpiter’i (Zeus’la da ikizleştirilir.) ve Pers mitolojisinde var kaldığımız dünyayı sunan Ahura Mazda. Kelt kültürüne dayalı İsviçre mitolojisinde ise en güçlü Tanrı dişidir ve adı Beira’dır. Kelt İskoçlarından beri anlatıları var olan Beira, iyiyle kötüyü aynı gövdede, yaşlılık ve gençlik çeşmelerinin aynı anda açıldığı kadim havuzlarda hesaplar.
İnsanlığın büyük düşünce kusurlarından biri olan görsel mükemmellik modellemesi, Yunan tanrılarından sebeplidir. Çağ ifritlerinin altın oran tutkusu, zayıflık zafiyeti ve kalıp kadın hadiselerinin tümü ruhani hikaye kodlarındadır. Beria’da ilk var olduğunda kusursuz yontulmuş tanrılar sınıfındaydı. Hükmettiği sonsuz kışın, mahsülleri ve hayvanları öldürmesi, bitmeyen hastalıklar ve acıyla kırılan insan soyunun öfkesi, başlangıç çizimlerinden günümüze her kış Beira’yı on bin yıllık bir çürümeye bırakmıştır. Yunan mitolojisinde kar ve kış tanrıçası olarak Khione durur eşittir işaretinin karşısında. Khione’nin kışı, Beira gibi gövde gösterisinden değildir; o üzüntüsünde kar yağdırır, ak zerreler onun gözkarlarıdır.

Beira, Nors dini tanrılarındandır. Yani evrenin yaratılış mitleri arasında yer alan kış, kar ve buzullar onun şaheserleridir. Tanrıça tek kar zerresinden aslını var etmiştir. Hikayenin ilk parantez içi, insanın tekil varlığının gücüdür. Ama o sonsuz kışı getirme arzusuyla zaman dönümlerinde zalimleşince, insan soyunun tükeniş sirenini duyan güneş, ışınlarını dünyaya doğru eğmiştir. Beira’nın alegorisi olan kendi yansımasından yarattığı kusursuz kar taneleri birer beşer erimiş; yeryüzüne, sahibine yabancı buz kristalleri düşmeye başlamıştır. Ayaz indiricisi Beira, yansıyamadığı kara da insanlığa ve yeryüzüne düşman olduğu kadar düşmandır artık. Hikayenin bu sayfasında doğumun ve insanın kendinden olmayanı dışlaması saklıdır. Uzak vakitte azılı hırsından başına gelen bu felaket, kış indiğinde sarı saçlarını beyazlatmış, pürüzsüz cildini desen desen kırışıklarla doldurmuştur. Yarı yarıya kaybettiği gücü yüzünden hükümdarlığı tek mevsime sığmıştır.
Beira İrlanda mitolojisine de karışmıştır. İrlanda beyazında adına “Calliache” denmiştir. Sözcük, dilin sözlüğünde “Yaşlı kadın” anlamındadır. Beira’nın zemherisi İrlanda’da kehanete baştan yenilmiştir. Farklı adlı epizotta yeryüzünün amansız engebeleri olan dağların yaratıcısı da kendisidir ve tüm zirvelere ayak izini bıraktığı için dağların zirveleri dünyanın en soğuk yerleridir. Dağdan dağa adımlayarak dönüp durduğu ülkelerde vardığı her yere kar yumakları götürmüştür. İrlanda’da koyu kış, sıfırın altındaki tüm iklimler gibi insanlığın sınavıdır.
Kuzey mitolojilerinin var ettiği Beira, haritalardaki dik başlı kışlar sayesinde durdurulamaz bir hunharlık edinmiştir. Hunhar sözcüğü de Pers mitolojisindeki Ehrimen’in kötülüğüyle günümüz diline dek gelmiştir. İnsan oğlu baş edemediği ve korktuğu ne varsa kaçış psikolojisiyle tanrılaştırmıştır. Beira’da imdat kapılarının kar beyazı korkusudur. Ona ve yarattığı kışa saygı duyulmazsa şiddetini arttırıp yeryüzünü tüketeceği dehşeti, ilginç ritüellere imza atmıştır. Kozmos ilk yerleşik biçimlerini sürerken, barbarlığın yüceltildiği soğuk iklim halkları hayvanlarından birkaçını ya da daha çoğunu Beira’nın kışına bırakmış, yani kurban olarak sunmuştur. Bazı inanışlarda buna kız çocuklarının da dahil edildiği korkunç hikayeler yer almaktadır. Ürünlerinin bir kısmını tarlada bırakıp buza çevrilmesine yol açmaları da yine Beira’ya sunulma ritüellerindendir. Bitki, hayvan ya da insan olarak aldığı kurbanlarla Beira’nın kışını alıp gittiğine inanılırdı. Evvel zaman yaşamalarında yazın gelmesinin tek sebebi sunulan masumlardı. Hikaye, işte tam burada insanın bencilliğine perde açar.
Böylece Beira yaşlı siluetini doğadan çeker, ilk eriyen kar sularını içerek güzelliğine kavuşur ve ırmak yüzlerinde eşsiz sarışın yansımasını görünce kurbanlarının ruhlarıyla en yüksek dağın zirvesine otururdu. Ta ki ilk sonbahar yaprağı düşmesiyle, ilk beyaz saç telindeki öfkeyi tekrar görene dek. Beira’nın hikayesinde, kar beyazı ile yaşlılığın beyazının eş değerliliği, kayıpların yarattığı yıkımın hükümlere yazdığı kötücül hırs aynı sabunla yıkanır.
Bir varmış bin yokmuş katında, Beira’nın buz kristallerinden kakmalı tahtı “Ben Nevis” dağının keskin irtifasında yükselir. Mitoloji, insanın beş yıldızla geçtiği yaşamalar ile sınıfta tek başına kaldığı çaresiz yalnızlık arasına kuruludur. Her ziyan bir öğüttür. Duymak isteyenlere tanrıların fısıldadığı…
1 Yorum
Kaleminize sağlık. Yeni bir Tanrı bizi Beira’nın kızgınlığından korusun…. 🙂