Şair Esra Ünal Sağlık aksisanat portal’da yeni bir çalışmaya imza atıyor. Şairlerin kendisiyle paylaştığı anıları aksisanat okurları için paylaşıyor. Göz İzi’nde ilk konuk Onur Sakarya…
GÖZ İZİ – 1
Esra Ünal Sağlık: Şairlerin yaşamlarından kesitlerin olduğu metinleri ya da kendilerinin aktardığı anıları okumak daima ilgimi çekmiştir. Bir şairin şiiri, yaşadığı toplumdan ayrı düşünülemez. Şairin evreni genişledikçe şiirinin evreni de genişler. Seçtiği sözcükler, izlekleri, imgeleri vb. yaşamından izler taşır. Nesnel gerçekliği kağıt üzerinde kendi diliyle yeniden yaratan şairin, yaşamından karelere eşlik edince sanki şiirinin yazılma sürecine de tanık oluyormuşum hissine kapılırım. Şair Onur Sakarya’nın bizimle paylaştığı anıları da yaşamının tam merkezinden sesleniyor. Tıpkı şiirleri gibi…
ŞAİRDEN KİRALIK EV
Mersin’den Bursa’ya evi taşımadan önce birçok eve baktık Nergis’le. Sonra şu an oturduğumuz evi bulduk. Fakat bir emlakçıda öyle bir şey oldu ki… “Şairden Kiralık bu ev”. dedi emlakçı. “Nasıl yani?” dedik. “Şairdir, temizdir, duygusal adamdır, güzel insandır, çok güzel dörtlük yazar, bence bu evi kaçırmayın.” dedi. “Bir tanışalım o zaman.” dedik. Tanışmaz olaydık. Adam bizi esir aldı resmen. Posta şiirleri tadındaki dörtlükleriyle etrafımıza dört duvar ördü bırakmıyor. Ben fenalaşma numarası yapmasaydım ve biraz daha kalsaydık zehirlenecektik. Götüm götüm kaçtık oradan. Her şeyi anlarım da “Şairden Kiralık” ne lan?
TUHAF BİR İMZA TÖRENİ
Bugüne kadar birçok kişiye kitap imzaladım fakat birazdan anlatacağım hikâyedeki kadar tuhaf bir imza töreni yaşamamıştım. Ankara’daydık Nergis’le. Biraz içelim keyfine varalım Ankara’nın dedik. Tabi ben biraz bokunu çıkardım. O kadar çok içtim ki kendimi ayda yürüyormuş gibi hissediyordum. Fenalaştım tabii. Kalp ritmim bozuldu. Morardım. Nergis bir taksi tuttu. Ankara Numune Hastanesine gittik. Neyse baktılar ettiler herhangi bir fiziksel sorun yok. Onlar da psikiyatrisi çağırdılar. Doktor geldi, adımı sordu. “Onur.” dedim. “Soyadın yok mu?” dedi. “Sakarya.” dedim. “Aha, gerçekten mi, sen o musun? dedi. Şaşırdım. “Birine benzettiniz herhalde. ”dedim. “Yo hayır, sizin kitaplarınızı ve şiirlerinizi takip ediyorum.” dedi. “Halla Halla, kamera şakası filan mı “diye içimden düşündüm. “Kamyon’u alamadım henüz, o kitap var mı yanınızda.”dedi. Vardı. “Kalemim yok ama.” dedim. “Buyurun.” dedi. Kendi kalemini uzattı. Biri ona diğeri bir arkadaşına olmak üzere iki adet “Kamyon” imzaladım. Serum takılmış vaziyette bir de selfie çektirdik. Verdiler serumla diazemi, affedersiniz panda götü gibi yumuşacık oldum. Giderken tekrar selamlaştık doktorla. Mutluydu adam. Bir ara Nergis’e beni sertçe çimdiklemesini söyledim.