Özgür Sinema
Filmin yönetmenliğini JonGaraño, JoséMaríaGoenaga ve AitorArregi üstlenmiş. İlk kez 2019 San Sebastián Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Yönetmen için Gümüş Kabuk ve En İyi Senaryo Jürisi ödülünü almış muhteşem bir yapım.
İspanyol yapımı tarihi film konusunu gerçek bir yaşam öyküsünden almış. 1936 Yılında İspanya iç savaşı döneminde geçen filmde cumhuriyetçi Higinio (Antonio de la Torre) milliyetçi kanadın askerlerinden kaçmak için eşi Rosa (Belen Cuesta) ile beraber yaşadığı evin gizli bir bölmesine saklanır. Higinio, hiç güneş göremeden yaşamak zorunda kaldığı bu daracık alanda hem yemeğini yiyerek hem tuvaletini yaparak çok zor koşullarda uzun yıllar saklanır. Bu yeni yaşam koşulları karısı Rosa için de çok zordur. Kocasına deli gibi aşık olan Rosa,Higinio’yu her şartta ve koşulda desteklemektedir. Komşuları tarafından sürekli gözlenen Rosa’nın evin kapısını kapatması bile yasaktır. Başına ödül konmuş olan kocasını saklamak hiç de kolay değildir. Bütün bunlara rağmen birbirlerine âşık olan karı kocanın cinsel hayatları kesintisiz sürmektedir. Filmde bol bol +18 sahne de var.
Bu daracık alanda yaşamları artık çok zor hale gelen çiftin imdadına Higinio’nun babası yetişir ve karı koca babalarının evine taşınırlar. Ev nispeten daha geniş ve yaşanır bir yerdir, artık evin kapısını da kapatmak zorunda değillerdir. Bu yeni evde Higinio daha geniş gizli bir bölmede yaşamaktadır ve etrafta kimse olmadığında evin içinde dolaşabilmektedir. Rosa ise geçimlerini sağlayabilmek için terzilik yapmaktadır.
Rosa’nın genç ve güzel bir dul olduğunu düşünen bir müşterisi Rosa’ya tecavüz eder. Akabinde hamile kalan Rosa ve Higinio arasında gerilimli bir dönem başlar. Higinio, çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüpheleriyle baş etmek zorunda kalır; çünkü Rosa çocuğu doğurmakta kararlıdır, doğurur. Higinio ve Rosa bu şekilde tam 30 yıl yaşarlar, ta ki bir gün savaş bitene dek.
Antonio de la Torre, filmdeki performansı ile Goya en iyi erkek oyuncu ödülünü almıştır. Belen Cuesta ise Goya en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Bana göre de oyunculukları oldukça başarılı özellikle Higinio rolünde izlediğimiz Antonio de la Torre sahici bir performans sergiliyor. Konu bakımından çok başarılı bulduğum filmde bana mantıksız gelen tek bölüm Rosa’nın hamile kalıp çocuk doğurduğu zaman dilimiydi. Uzun zaman Higinio’yu yalnız bırakabildi ve kucağında (kardeşinin olduğunu söylediği) bir çocukla geri geldi. Filmin bu bölümü de gerçek mi kurgu mu bilmiyorum.
Franco döneminde İspanya’da, Higinio gibi yaşayan ve “Köstebek” diye adlandırılan pek çok insan vardı. Pek çok solcu Franco tarafından sürgün edildi ya da uygunsuz biçimde öldürüldü.
Aynı dönemde İspanyol sineması da sürekli sansüre uğruyordu. Franco’nun ölümünden sonra, Sürrealist dahi LuisBuñuel’in başarıları ile başlayıp PedroAlmodóvar’ın ödüllü melodramlarına kadar devam eden İspanyol Sineması, faşist Franco rejiminin yıllarca baskısı ve sinemaya karşı kayıtsızlığına direndi. Franco’nun ölümünden sonra ise, uluslararası alanda başarılı, kendi ülke siyaseti ve sosyal ideolojiler ile iç içe geçen filmleri bünyesinde barındıran benzersiz bir İspanyol sineması doğdu.
“La Trincheraİnfinita” filminin müzikleri sanatçı Pascal Gaigne’ye ait ve gerçekten çok güzeller. Müziğiyle, kurgusuyla ve oyunculuklarıyla başarılı bu filmin özellikle dönem filmi sevenler tarafından beğenileceğini düşünüyorum.
Vizyon tarihi: 6 Mayıs 2020 (Fransa)
Yönetmenler: Jon Garaño, José María Goenaga, Aitor Arregi
Ödüller: Goya En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Goya En İyi Ses Ödülü
Yapımcılar: Olmo Figueredo González-Quevedo, Miguel Menéndez de Zubillaga, Iñigo Obeso, Iñaki Gómez, Birgit Kemner
Oyuncular: Antonio de la Torre, Belen Cuesta