1– Şiir, düşüncemizin yapıtaşı sözcüklerin tozunu silip parlattığı için zekamızın da tozunu alır. Ona işleklik kazandırır.
2- Şiir bir çocuk gülüşü, yeni açmış bir çiçek, yüksekten dökülen bir su gibi saf, doğal ve çoşkuludur.
3-“Şiir toplumların tarih burcudur.” diyor Octavio Paz. Tarihin yazmadığı yerde insanı yazan, anlayan, deşen, onaran şiirdir.
4- “Şiir hayatın diyalektik toplamıdır” der Veysel Çolak. Şiirin kurgusu hayatın kurgusunu yakalamışsa kusursuzdur .
5- Şiir sanatı sözcüklerle yola çıkar, onlara yeni ülkeler bulur. Şiirlerdeki sözcüklerin anlamı sözlükteki karşılıklarından fazladır.
6- Şiirin olsun daima yanında, umutta ve umutsuzlukta, yalnızlıkta ve kalabalıklar için. Şiir yürüdüğün ışıklı yolda gölgen kadar senindir.
7- Herkesin sevebileceği bir şiir vardır; yeter ki onu aramaktan vazgeçmesin.
8- “Şiir kata kata değil, ata ata yazılır.” diyor Behçet Necatigil. Bu nedenle şiirde fazla söze ihtiyaç yoktur. Bir dize roman kadar uzundur çoğunlukla.
9- Şiirin güzelliği, biçim içerik yapı ses ve ahenk gibi unsurların uyumundan gelir. Uyum estetik bir ölçüdür.
10-Şiir ‘dilin köpüğü’, ‘sözcüklerin müziği’dir.
11-Şiirde sözcüklerin sesi, ahengi, ritmi de anlama dahildir. Şiir ele gelmez olanın somutlaştırılmasıdır.
12- Şiirde sözcükler gün ve gece gibi bir biri ardı sıra gelir. Birbirini takip eder birbirini tamamlar. Günde, umut, güzellik, iyilik; gecede, gizem, hüzün, ayrılık vardır.
13-Çatışan, çelişen durumların şiiri; birbirine uzak, karşıt gibi görünen sözcüklerden kurulur. Bu buluşma şimşek gibi bir aydınlanma anı oluşturur içimizde.
14- Şiir gerçeği aramanın, bulmanın ve kurmanın gizemli yoludur. Yaratılmış bu gerçek beş duyu ile algıladığımız gerçek dünyadan daha şaşırtıcıdır onda.
15– Şiir üzgün kalplerin neşeli şarkıları, yalnızların kalabalığı, kaybolmuşların bulunma isteğidir.
16– İnsan kalbinin en gizli fısıltılarını sadece şiirde duyabilirsiniz.
17- Karnın tok, sırtın pek, işlerin yolunda; yine de bir eksiklik hissediyorsun… İşte o şiirdir.
18- Şiir çekilen acıları, acımasız savaşları, kıyımları durduramaz; ama başımıza gelenlere direnmeyi ve hayatı savunmayı öğretir bize.
19- “ Her şey incelikten, insanoğlu kalınlıktan kırılır” der bir atasözü. İşte kaba yanlarımız şiirle yontulur, şiirle incelikleri anlarız.
20– Şiir hayatı dizelere bölebilme sanatıdır.
21“Şiir imkânsızların imkanıdır.” diyor Veysel Çolak. Şair gördüğü, yaşadığı haksızlıklara karşı hiç değilse kalemiyle mücadele etmenin yolunu şiirde bulur.
22-Şiirin yalnızlığı insanın yalnızlığıdır. Meta olarak alınıp satılamayan şiir kapitalizmin hizmetine bir türlü girmez. O yüzden sistemin dışında ve ona karşıdır.
23-Bir şiiri anlamıyorsanız; bunun suçu şiirde değil muhtemelen sizdedir.
24- Şiir ile büyü arasında ilk çağlara kadar giden bir ilişki vardır. Bugün bile şiir dilin büyüsüdür.
25- Her gün gittiğin yolda yeni bir şey göremiyorsan, ölümleri ekran karşısında yemek yiyerek izliyorsan, evsiz insanların ve sokak hayvanlarının yanından onları görmezden gelerek geçiyorsan, kuşlara ve gökyüzüne bakmayı unuttuysan dikkat: insanlıktan çıkmak üzeresin. Acilen şiir okumaya başla!
26– Şiir, duyarlılıklarını harekete geçiren insanın kendini ve çevresini tanımasıdır. Farkında olmak ve fark yaratmak için şiir oku!
27- Yaz ortasında bile yüreğiniz ayaz yiyorsa hayatınızda yeterince şiir yok demektir. Çünkü Veysel Çolak’ın deyimiyle “ Şiirin dışında üşürsünüz.”
28- Modern şiir okuyucusundan emek ister. ‘Şiir yazmak için gereken bilgi şiir okumak için de gereklidir.’
29– Bir şiiri okuyup anlamak, bir bebek için ilk defa ayakta durmak ve yürümek gibi bir başarıdır. Şiir aklın ve duyguların dengesidir. Dengede durmak için şiir oku!
30- Şiir aynı duyarlılıktaki insanların buluşup örgütlendiği haksızlığa ve yalnızlığa birlikte direndiği bir eylem alanıdır.
31-Her şiir yaşamın içinde yokmuş gibi davranılan bir soru ve o sorunun cevabıdır.
32-Şiir öyle etkili şekilde duyularımızı harekete geçirir ki yağmuru anlatsa toprak kokusunu da duyarsınız.
33– Şiirde acı da gerçek gibi öylece pırıl pırıl durur.
34-Şair binlerce yıldır dilde üretilen sözcükler, mecazlar ve değimlerden öğrenir ama onlara daha önce hiç kullanılmamış olan yenilerini ekler.
35-Şiirde anlamı oluşturan şey, onun anlattığı öykü- tema değil, imgelerin zihninde canlandırdığı ansızın kavranılan gerçekliktedir
36-Şair keskin ve açık algısı ile dünyaya bakarken bile oradaki sözcükleri gören kişidir.
37-Şiirin konusu “her şey” olabilir. Yeter ki bu her şeyi anlatabilecek şiir dili kurulsun.
38-Şiir aklın ve yüreğin arasındaki köprüdür. Ne birine ne ötekine aittir ama her ikisini de karıştırır.
39-Şair herkestir, herkesin ağzıyla konuşur”, sizin bile.
40-Şiir uyumsuzluğun eylemidir, düzenle uyuşanların şiiri yoktur.
41-“Şiir verili olanı reddeder”, olması gerekeni dayatır. Her türlü kalıplaşmış düşünce ve davranıştan hızla arınır. Ele aldığı şeye önyargısız yaklaşır.
42-Şiir taraf tutar. Şiirin tarafı, insan, doğa, emek, eşitlik… ve özgürlüktür. Şiir az olanın azınlık olanın yanında, çoğunluğun her türlü dayatmasının ve gücünün karşısındadır.
43-Şairin özgürlüğü, “dilin sonsuz yaratıcı gücü” ile koşuttur. Şairin ipi yalnızca Dil’in elindedir.
44-Şiir, dilin anlama duyduğu gizli ve yasadışı aşktan doğar.
45-Şiirin poetikasını belirleyen kuramsal bilgiden çok pratik bilgidir. Her şiir kendi bilgisini üretir.
46-Şiiri etkili kılan şairinin “Büyük Yaşantılar” içinde olması değil “ Derin Yaşantılar” içinde olmasıdır. Çünkü şiirin görünmeyen yüzü görünenden her daim fazladır. Okuru çeken bu suyun altındaki kısımdır.
47-Şair gelenekseli iyi bilir ve özümser. Ancak bundan sonradır ki onu reddetsin. Bu reddediş aslında geleneğe yeni bir şey daha eklemenin başlangıcıdır.
48-“Şiir düşünce aktarmaz, bilgi vermez, betimleme yapmaz.” Yine de özel bir biçimde bunları kuracak, oluşturacak, açığa çıkaracak güce sahiptir.
49-İyi bir şiir kolay kolay okunup tüketilemez. Her okuyuşta ve her yaşananla yepyeni anlamlar kazanır. Bunu da sözcüklerle kurduğu akıl dışı, hatta dil dışı ilişkiye borçludur.
50-“Kim ölümsüzlük eker sözcüklerine/ Kim paslı”