Zerrin Saral, Aksisanat Portal için yazlarlara Öykü Zamanlığı‘nda Bir araya geliyor. Öykü Zamanlığı‘nda Zerrin Saral bu defa Raşel Meseri’ye soruyor:

Dünya hızla değişirken, sanatın izdüşümü, sanatçının sanatını ortaya koyma şekli de aynı hızla, değişime/dönüşüme uğruyor. Böylesi bir çağda, veri tabanını koruyan, yaratım sürecinize katkı sağlamış, tüm zamanların öyküsü/öykücüsü dediğiniz öykü ve öykücü(-ler) kimler? Bu tercihi, yazınınızda neye/nereye dayandırıyorsunuz?
Raşel Meseri: Yazarken, öykülerinin rüzgârını duyduğum, öykülerindeki derelerin sesini işittiğim, karakterlerine yaklaşımındaki soğukkanlı sevecenliği hissettiğim öykücü Ursula K.Leguin. Bazı yazarlar, siz yazarken arkanızda durur güç verirler, kadın dayanışması gibi, üretken bir arkadaşın güveni gibi.
Yazarken karakterlere isim vermek gerektiğinde aklıma sıklıkla düşer Ursula K. Leguin. Verdiğim isimlerin karar hanesinin hepsinde onun biraz payı vardır. Çünkü isimlerin ne kadar hayati olduğunu, bazı isimlerin ise sadece kimilerine söylenebileceğini Yer Deniz Üçlemesi’nde anlatır Leguin. Hatta o kimileri sınıfına biz okuyucuları da ekleyerek isimleri bizlere de fısıldar. O öyküleri bilmeyenler o isimlerin ne ifade ettiğini asla öğrenemeyeceklerdir. Onlar adına üzücü!
Bir ismin sahibinin kişiliğinin yapı taşlarına mıhladığı bilgiler olduğunu sanırım çocukluğumda farkettim. Üvey babaannemin her bahsi geçtiğinde, ki ismimin kaynağıdır o, adım gibi kişiliğimin de ona ne kadar çok benzediğinden dem vurulurdu. Sergilediğim veya tersi olan her durumda kıyaslama çarkları çalışırdı. Sanırım bir büyüğün adını alan her çocuğun yaşadığı bir şeydir bu. Şükür ki bana adını veren kadının bir melek olduğu söylenirdi. Ne var ki, başkasının hayatı ve kişiliğiyle bütünleşen isimlerin her zaman iyi örnekler olmayabileceği fikrine Leguin’den de önce Althusser’in Gelecek Uzun Sürer kitabında rastladığımı hatırlıyorum. Annesi tarafından sevilmemesinin nedenini isminde bulmuştu Althusser. Annesi ona çok sevdiği fakat savaşta kaybettiği nişanlısının adını vermişti. Ona her baktığında kaybının eksikliğini hissettiği oğlunu görecekti. Althusser kendisini olağanüstü mutsuz kılan bu sevgisizliği kapsamlı felsefi ve psikanalitik bir irdelemeye tabi tutacak ve ben de büyülenecektim. Ama Ursula K. Leguin, toplumsal hafızaya ve yaptıklarına anlam katan birey isimlerine büyü kattı. Sanırım ki biraz büyü, herkesi büyüler.

İsimler, kişilikler ve eylemler sanırım hep gündemimde oldu. Son yayınlanan romanım, “Köpekbalıklarının Kayıp Şarkıları”nı yazarken, kadın kahramanıma bir isim vermemiş olmamı bir hayli düşündüm. Benim için o, bir çok kişinin ortak öznesiydi. Ve de bir çok eylemin ortak icraatçısı. Romanın sonuna doğru öyküye katılan ve hiçbir ismi beğenmediği için o ana kadar isimsiz dolaşan kuzunun adının “Anı Çağıran” olduğunu keşfeden kahramanın, bir anlamda kendi adını da sadece duyabilene söylemiş olduğunu düşünmekteyim.
RAŞEL MESERİ
İzmir doğumlu Raşel Meseri, E.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV bölümünü bitirdi, çeşitli belgesel ve kısa filmler yaptı. Tiyatro oyunları, öykü ve çocuk kitapları yazmaktadır.
Birçoğu Habitus Yayınları tarafından basılan Can’lı ve Işıltı’lı Maceralar çocuk kitapları serisinin şimdiye kadar altı kitabı yayınlandı: Enerji İmparatorluğu, Yumurtanın Sırrı, Dikkat
Hayalleriniz Çalınabilir, Kâğıtların Çığlığı, Kayıp Kukla ve Yeryüzü Okulu.
Son yazdığı yetişkin/gençlik romanı; Köpekbalıklarının Kayıp Şarkıları, 2018 yılında Delidolu Yayınları tarafından yayımlandı. Ayrıca, Türkiye’de üç, Hollanda’da iki dilli basılan PenParkta isimli bir “direniş masalı” bulunmaktadır ve İletişim Yayınları’ndan çıkan Türkiye’de Yahudi Olmak: Bir Deneyim Sözlüğü kitabının editörlerindendir.