Günümüz Türk edebiyatındaki
niteliksizliğe müdahalede bulunmak amacıyla ve “Tarikat değil barikat
kuruyoruz.” mottosuyla çıkan KANON 2010 dergisinin Aralık-Ocak-Şubat 2019-2020
tarihli Prestij Sayısı raflardaki yerini
aldı. Derginin şiir sayfaları Hüseyin Akın’ın Tereke adlı şiiri ile açılıyor, Tuğrul Tanyol nisanda bir yer, Gültekin Emre Karanlık,
Esra Sağlık tanrı’nın eli çocukların
alnında, Elif Sofya SORU/N, Nisa
Leyla Geyik Kaçışı, Şerif Temurtaş Yalnızlığında Gecenin, Yasin Uysal Paradisyon, Onur Caymaz yeni bir sen…, Önder Çolakoğlu Mevsim Daha O Mevsim Değil, Özkan Mert
Balkondan Sığırcık Sürüsüyle Öpüştüm, CihanAdıman Gelin Çiçekleri ve
Yas, A. Kadir Paksoy Evde Ekmek Yok, Tuğrul
Keskin Kesik Kol, Ferruh Tunç Su Mürekkebiyle, Salih Bolat Hatıra, MehmetCanDoğan Libido, Kaan Eminoğlu Anne Lütfen Ölme şiirleriyle derginin
şiir verimini oluşturuyor.
Derginin soruşturma sayfasında ise Eyüp Tekin’in İlay Bilgili ile yapmış olduğu
öykü kanonu soruşturması yer alıyor.
Mehmet Aslan ödüllü kitap eleştirilerine Birgül
Oğuz’un Hah* Adlı Öykü Kitabının Eleştirisi adlı yazısı ile devam ediyor.
Burak Mustafa Ada’nın Bizim Büyük
Çaresizliğimiz ve Barış Erdoğan’ın Dört
Dörtlük Sırlar adlı yazıları derginin iddialı yazıları arasında yer alıyor.
Kaan Eminoğlu’nun Attilâ İlhan’ın Bıçağı:
Antiemperyalist Duruş adlı inceleme yazısı ise derinlikli bir bakış
açısıyla Attilâ İlhan’ın düşünsel altyapısı üzerinden Türk edebiyatındaki
antiemperyalist damara yönelik tutumları gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyor.
Dergiden seçme mısralar ise şu şekilde:
Kaan Eminoğlu:
Zaten isyan ve insan
İki kardeş kelime
Benziyor bence
İkisi de ete
Gizlenmiş cesede
Elif Sofya:
Sorunlarımız ağaç kökleri kadar
Toprağa sıkı sıkı tutunmaya
Başlamadı daha
Başlamadık saymaya günlerin geçişini
Takvimlere bakmadan hâlâ
Esra Sağlık:
dev törpüdür zaman
maskeleri de yontar
insansızlığı doğururken insan
susarak büyütülür karanlıklar
Gültekin Emre:
Giderim, bülbüller karga olur
Dönerim, günbatımlarının gözü kararır
Hüseyin Akın :
Taammüden yaşarız kalmak için yarına
O, zaman aşımına ben icraya takıldım
Herkes yaşar biraz da çocuklar yararına
Baktım ki bu kermese herkes ömrünü koymuş
Ellerimi cebime atar atmaz sıkıldım
Ferruh Tunç:
Nerede, su mürekkebiyle yazdığım gizli defterim?
Bukağısız ceylanlar getirin bana, salın düşlerimin çayırına diyeceğim.
Salih Bolat:
sen bir hatırasın, güz sonu bozulmuş bir bağda kalmış bir salkım üzüm
gibi kaldığım, dağılan törenden, hani bir dağ yangınında, yanmamakta
direnir ya maki çalılığı, işte ondan
Mehmet Can Doğan:
Seni istiyorum bazen cünûn bazen leylî
sarıldıkça uzar göllerde
hiç şaşmayan zamanı rüzgâra ayarlı
kamışların komşu çayırlara söylediği
İstiyorum seni
A. Kadir Paksoy:
Derken ikiye bölünüyor çiçekler
“Ekmek bulamıyorsan şiir ye”
Diyenler bir yanda
Bir yanda “Dayan
Boyun eğme” diyenler.
Önder Çolakoğlu:
Ayna kırılınca kırılganlığının karşıtı
Her şey herkes ama kimse görmüyor
Onur Caymaz:
şiirlerde durur o, aslında yok, kâğıt
kaybolur, eskir zamanla şiir de
kelimelerdir sonsuz olan sadece
Yasin Uysal:
Taşlamasınlar sakın ve onlar yapar bunu
Bir ağaçla göğe yükselsem ölür müydüm
Sorular sorarlardı ve kendileri bilirdi gerçeği
Gerçek denen şey memleketten memlekete düşünceden düşünceye
Tek bir mutlakla hep değişir.
Şerif Temurtaş:
incecik bir yağmur serpiştiriyor
garipler mezarlığına
haykırarak bu dünyanın zulmüne
bir gölge geçip gidiyor yanımdan usulca
Nisa Leyla:
ruhumla dönenip dururken
neredeyim diye
mozağine yeryüzünün
annemin kalbinden ilerlerim!
Tuğrul Tanyol:
sabahın serin kokusu gibi kokun
ılık nergisler, papatya ve çimen
nisan senin en güzel halin
Özkan Mert:
Geçmiş yılların kaybolan oyuncakları gibi,
Bazılarından kırık parçacıklar kaldı,
kırık yüzler kokular ve titreşimler
Hayat ne demek istiyor bilmiyorum.
Cihan Adıman:
Şehrin bildiği yok balkonlardan başka
çocuk balkon anne balkon ev balkon
kime doğru açılır artık bahçeler
