Kadın varlığını ortaya koymak için özgürleşmelidir.
Kadının özgürleşme süreci “Ben kimim?”sorusu ekseninde başlayıp bu özgürleşme sürecinde kendine bir yol bulacaktır. Kadın kendi değerinin farkına vardığı andan itibaren toplumda da var olma mücadelesine başlayacaktır. Ailede, toplumda, siyasette, çalışma ortamında kısacası her yerde söz sahibi olmalıdır. Kadın ve birey olma mücadelesinde söz sahibi olmak için elinden geleni yapmalıdır. Kadın ancak kimliği olgunlaştığı anda değişimi fark edip mücadeleci olgularla varlığını ortaya koyabilecektir.
Yaşadığımız şu çağda bile her an bir kadın cinayeti, çocuk istismarı, trans taciziyle ya da tecavüz vakasıyla karşı karşıya kalabiliyoruz. Tek suçlu kadın ya da tacize uğrayan çocuk olarak görüldüğünden insanımsı varlıkların “Kadın gecenin bir yarısı dışarıda gezer mi, olacağı bu.” ya da “Çocuk çok kısa giymiş erkekte şehvet hissini uyandırıyor.” gibi yorumları da haliyle mide bulandırıyor. Erk sistemi içerisinde kadınlara yapılan her şeyin mubah olması gibi sapkın bir düşünce ekseninde kadınların köleliği de böylece tescillenmiş oluyor.
Aslında kadın dün de köleydi bugün de köle. Kölelik kavramının kısıtlayıcı tanımına takılmamakta fayda görüyorum burada. Kapitalizmle birlikte kadınlar bir kölelikten çıkıp başka bir köleliğe geçmişlerdir. Çalışma ortamlarından, ev ortamlarına kadar kadınlar sömürülecek bir meta olarak görülmekte, bunun yanı sıra da kapitalizmle kadının ezilmesi bir araç olarak dayatılmaktadır. Kadın saçlarından ayak parmaklarına kadar cinsel obje olarak görülmekte, kadının cinselliği ön plana alınıp varlığı yok sayılmaktadır. Kadın köle imgesini yok etmeyi başarmalı, madalyonun öbür yüzündeki erkek egemenliğini de sorgulamayı ihmal etmemelidir.
Kadının birey olarak “Ben kimim?” ve “Bu hayattan ne istiyorum?”sorularını yönelttiği benliğinden alacağı yanıtlarla, kıskanıldığı için ya da çok sevildiği için birtakım kısıtlayıcılıklara sokulduğunun da ayrımına varacaktır. Ve bu kadının uyanış anı olacaktır. Ne var ki kadının uyanması sadece bir başlangıçtır. Ancak kadınların bireysel ve kitlesel haklarını almasıyla kadının varlığı tescillenecektir. Böylece dayatmalar, baskılar ortadan kalkar; kadının özgürleşme süreci başlar. Kadının kadın hareketine olan inancıyla da sapkınlıklara, tacizlere, baskılara karşı birlik olma; erk iktidarının temellerini sarsma zamanı da gelmiş olacaktır.