Close Menu
AksisanatAksisanat
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    • Edebiyat Haberleri
    • Sinema Haberleri
    • Tiyatro Haberleri
    • Müzik Haberleri
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Televizyon Haberleri
  • YAZI
    • Edebiyat Yazıları
    • Kitap Yazıları
    • Sinema Yazıları
    • Tiyatro Yazıları
    • Müzik Yazıları
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Televizyon Yazıları
  • SÖYLEŞİ
    • Edebiyat Söyleşi
    • Sinema Söyleşi
    • Tiyatro Söyleşi
    • Müzik Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Televizyon Söyleşi
  • ETKİNLİK
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Sinema Etkinlikleri
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Müzik Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖDÜLLER
    • Edebiyat Ödülleri
    • Sinema Ödülleri
    • Tiyatro Ödülleri
    • Müzik Ödülleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
    • Televizyon Ödülleri
  • YAYINLAR
    • Kitap
    • Dergi
  • AKSİSANAT TV
  • BİLGİ BANKASI
  • SORUŞTURMA
    • Satır Başı
    • Öykü Zamanlığı
  • DOSYA
  • EDEBİYAT
    • Edebiyat Haberleri
    • Edebiyat Söyleşi
    • Edebiyat Yazıları
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Edebiyat Ödülleri
  • SİNEMA
    • Sinema Haberleri
    • Sinema Söyleşi
    • Sinema Yazıları
    • Sinema Etkinlikleri
    • Sinema Önerileri
    • Sinema Ödülleri
  • TİYATRO
    • Tiyatro Haberleri
    • Tiyatro Söyleşi
    • Tiyatro Yazıları
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Tiyatro Önerileri
    • Tiyatro Ödülleri
  • MÜZİK
    • Müzik Haberleri
    • Müzik Söyleşi
    • Müzik Yazıları
    • Müzik Etkinlikleri
    • Müzik Ödülleri
  • GÜZEL SANATLAR
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
  • TELEVİZYON
    • Televizyon Haberleri
    • Televizyon Söyleşi
    • Televizyon Yazıları
    • Tv Önerileri
    • Televizyon Ödülleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖNERİLER
    • Okuma Önerileri
    • Tv Önerileri
    • Sinema Önerileri
    • Tiyatro Önerileri
    • Sergi Önerileri
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • ÇEVİRİ
    • Şiir Küre
  • YAZARLAR
  • PERFORMANS
    • Hanım-Efendiler
    • Matris Şiir
    • Dada Günlükleri
    • Şairler Sözlüğü
  • İLETİŞİM
  • KÜNYE
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
Facebook X (Twitter) YouTube Instagram WhatsApp
AksisanatAksisanat
YAZARLAR Giriş
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    1. Edebiyat Haberleri
    2. Sinema Haberleri
    3. Tiyatro Haberleri
    4. Müzik Haberleri
    5. Güzel Sanatlar Haberleri
    6. Televizyon Haberleri
    7. View All

    Çıngıraklı Sokak, üç yaşına doğduğu sokakta bastı…

    28 Ocak 2025

    “Sinema Endüstrisi ve Akademi” Başlıklı Çalıştay başlıyor…

    30 Kasım 2024

    ÇINGIRAKLI SOKAK, “HEYBELİADA SANATORYUMU HALKINDIR!” DEDİ

    26 Kasım 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Ümit Yaşar Oğuzcan Durağı

    5 Kasım 2024

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025

    Bergen En Çok İzlenen Film Oldu…

    9 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Özgür Akdemir, “Zalım Seni” adlı çalışmasını, sevenlerinin beğenisine sundu!

    8 Nisan 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025

    Çıngıraklı Sokak, üç yaşına doğduğu sokakta bastı…

    28 Ocak 2025
  • YAZI
    1. Edebiyat Yazıları
    2. Kitap Yazıları
    3. Sinema Yazıları
    4. Tiyatro Yazıları
    5. Müzik Yazıları
    6. Güzel Sanatlar Yazıları
    7. Televizyon Yazıları
    8. View All

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Gezi – Demet Kurt Güngör: Kurdun Kirpikleri

    29 Haziran 2020

    Şiir Taşı: Toprağın Bağrındaki Nişan

    22 Haziran 2020

    Ertan Mısırlı’dan Bir “Baba” Anı

    20 Haziran 2020

    İÇİ HİKÂYELERLE DOLU KISACIK BİR KİTAP: KALPTEN GELEN ARMAĞAN ve YENİ TOHUMLAR, YENİ HAYAT

    19 Mayıs 2025

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Erinç Büyükaşık Kitapları Liman Yayınevi’nde…

    3 Şubat 2022

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021

    Ev Köpekleri ve Çakallar

    12 Temmuz 2025

    FLEISHMEN IS IN TROUBLE

    13 Nisan 2023

    Malcolm & Marie

    20 Şubat 2021

    İlknur Atalkın Yazdı: The Queen’s Gambit

    29 Aralık 2020

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Makamların Efendisi…

    17 Ocak 2022

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    “Kalbimde Bir Lunapark Taklası”

    25 Haziran 2025

    SAÇMALAMADAN OLMAZDI KAFİYE

    25 Haziran 2025

    Şiirden hayata; Kader Eltutan Ve; Kelebekler Gece Ölür

    25 Haziran 2025

    Volkan Hacıoğlu yazdı: Romanya’daki Yaş Şiir Festivali’nden İzlenimler…

    31 Mayıs 2025
  • SÖYLEŞİ
    1. Edebiyat Söyleşi
    2. Sinema Söyleşi
    3. Tiyatro Söyleşi
    4. Müzik Söyleşi
    5. Güzel Sanatlar Söyleşi
    6. Televizyon Söyleşi
    7. View All

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025

    ÖZCAN ÖZTÜRK’TEN HAKAN KAYA SÖYLEŞİSİ

    1 Mart 2025

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    İsmet Yazıcı’dan Özcan Özcan Söyleşisi…

    1 Mayıs 2024

    Fotoğraf Sanatçısı Özlem Dikel Aksisanat’ın Sorularını Yanıtladı…

    1 Mayıs 2024

    Rabia Çelik Çadırcı Ressam Orçun Çadırcı İle Konuştu…

    31 Mart 2024

    İSMET YAZICI’DAN SETENAY ÖZBEK SÖYLEŞİSİ…

    5 Ağustos 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025

    ÖZCAN ÖZTÜRK’TEN HAKAN KAYA SÖYLEŞİSİ

    1 Mart 2025
  • ETKİNLİK
    1. Edebiyat Etkinlikleri
    2. Sinema Etkinlikleri
    3. Tiyatro Etkinlikleri
    4. Müzik Etkinlikleri
    5. Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    6. Televizyon Etkinlikleri
    7. View All

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024

    “ŞİİR SUARE”nin konuk şairi ve ressamı Belçika’dan

    28 Mart 2024

    Camille Geri Sayıyor

    14 Mayıs 2018

    Ara Güler’in filmi !f İstanbul’da…

    6 Şubat 2018

    Çağrılmadan Gelen, Garibaldi Sahnesinde…

    19 Ocak 2024

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    ‘Yaralarımızı Sarıyoruz’ Etkinliği ‘Amanos Çiçekleri’ Adıyla Kitaplaştı…

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024
  • YAYINLAR
    1. Kitap
    2. Dergi
    3. View All

    “Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

    12 Temmuz 2025

    Koray Feyiz’den Dört Yeni Kitap

    19 Mayıs 2025

    “ANNEMİN HIRKASI” RAFLARDA

    15 Mayıs 2025

    Berna Olgaç’tan yeni kitap: “Görünmez Kalem”

    3 Mayıs 2025

    Varlık’ta Bu Ay…

    29 Nisan 2025

    Edebiyatist’in Dosya Konusu “Leyla Erbil”

    8 Mart 2025

    Maraşantiya Dergisinin 15. Sayısı Okuruyla Buluştu…

    25 Şubat 2025

    Varlık’ta Bu Ay…

    28 Ocak 2025

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021
  • AKSİSANAT TV
    1. Haberler
    2. Söyleşi
    3. Kitap
    4. Şiir
    5. Programlar
    6. Öneriler
    7. Öykü
    8. View All

    İki Taşın Arası, Duvar’da Yayında…

    6 Şubat 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Anlatamıyorum…

    7 Nisan 2023

    Mavi Gözlü Dev

    7 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Murat Batmankaya’dan Okuma Önerileri…

    30 Ekim 2019

    Özgür Çırak’tan Okuma Önerileri…

    27 Ekim 2019

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Ev Köpekleri ve Çakallar

    12 Temmuz 2025

    “Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

    12 Temmuz 2025

    FARUK BAL’DAN YASER BEREKETOĞLU İLE HER KUŞ KENDİ TÜRÜYLE UÇAR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ

    25 Haziran 2025
  • BİLGİ BANKASI

    Gülten Doğruyol İncesu

    11 Ekim 2023

    Burçin Maya Çankaya

    25 Mayıs 2023

    BİR ZAMAN YOLCUSU: AHMET HAMDİ TANPINAR

    14 Nisan 2023

    Derya Balcı

    4 Mart 2023

    Abdülkadir Budak

    29 Ocak 2023
AksisanatAksisanat
Home»ANA»İsmet Yazıcı’dan Sunay Demircan Söyleşisi…

İsmet Yazıcı’dan Sunay Demircan Söyleşisi…

adminBy admin18 Ocak 2025Yorum yapılmamış11 Mins Read409 Views
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

“…İnsan beden diye bir vatana sığınmış,
lâkin bir yandan da göçebeliğinin farkında,
gözü sanki bilmediği ve belki de hiç bilemeyeceği ama yanılsamasına da muhtaç olduğu o ana vatanda.
Bu dünyadaki geçici sığınmacı statüsünü
çevrimiçi işleyen bir bilincin idealize edilmiş kurgusal düzenine,
mitine, efsanesine, hikâyesine teslim etmiş…
Sanırım ölümü öğrenmeden, hatta bilmeden, hatta aşmadan,
bu dramdan çıkış yok…”

İSMET YAZICI: “Ben kimim?”; yerini-yurdunu yadırgayanlar için, dünyanın en sarsıcı sorusu… Sanıyorum varlığı, varlığımızı anlamlandırma yolculuğumuzda, sizinle ortak çıkış noktalarımızdan biri bu iki kelimeden oluşan, cevabını arayanların deryalara denizlere dalacağı soru… Günün ve toplumun ona yüklediği kimlik tanımlarıyla kendine bir hikâye kurmaya çalışanlar için soru da cevabı da net olabilir. Ama kendini yalnızca bir suret varlığı olarak tanımlamaktan öteye geçmeye çalışanlar, bir anlam varlığı olarak inşa etmeye çalışanlar, bu soruyu sorduklarında, buldukları her cevabın ucu açık kalıyor; o sorunun peşinde sonsuz bir seyir hali yaşıyorlar…

SUNAY DEMİRCAN:  Evet, çok haklısın, o cevabın ucu hep açık kalır. Açık kalmak zorunda ki, cevabın cenderesine sıkışmayalım.

Bu gibi kritik sorularda, bence en iyi taktik, sorunun karşısına geçip, o kendi sandığının hal ve gidişini izlemektir. Diyeceğim o ki, cevaba takılmamak lazım, önemli olan sorunun karşısında halden hale giren ‘şey’in yolculuğu.

Cevaba takılan, eline çekiç almış ortalıkta dolaşan yontucuların biçim verdiği heykele dönüşür. Cevap, insanı çevrimiçi çalışan, güvenli fakat kısır, kapalı döngüde tutar.

Bunları söylerken bir yandan da kendime bakıyorum, nasıl da bilgiç bilgiç konuşuyorum değil mi? Aslında bildiğim bir şey yok, tam tersi bilmediğimi biliyorum, bu da yetiyor, dikkatle izleyen görecektir nitekim, söylenenler bilmenin değil, bilmemenin fazileti üzerine.

Nerede kalmıştık?

Ahh… Cevap!

Cevap peşinde koşulan bu hayata muhtaciyet rejimi diyorum. Neden? Çünkü, “Ben varım” diyebilmek için bir sürü nane ruhuna muhtacız. Mesela anlama muhtacız, zamana muhtacız, gerçeğe muhtacız, dediğin gibi hikâyeye muhtacız, bilinmeyene muhtacız, tanrıya muhtacız, sözcüklere ve tanımlara muhtacız, kimliğe ve ötekine muhtacız, muhtaç olmaya muhtacız… İşin garip tarafı da muhtaç olduklarımızın tümü izafi. Drama baksana, acayip değil mi?

Bu izafiliğin kendisi bir psikoz hali bence. Gerçek sandığımızla kuramadığımız ilişkinin hastalıklı durumu.

Yapacak pek de bir şeyimiz yok, biz de kalkıp izafi yapı içinde, yanılsamanın gücüne sığınıyoruz. Nokta.

İSMET YAZICI: Çevrimiçi kapalı döngü dedin, biraz açar mısınız?

SUNAY DEMİRCAN: Başta sorduğun soru aslında, temel çıkış noktamız. “Ben kimim?”. Dediğin gibi, mesele yer-yurt meselesi. İnsan beden diye bir vatana sığınmış, lakin bir yandan da göçebeliğinin farkında, gözü sanki bilmediği ve belki de hiç bilemeyeceği ama yanılsamasına da muhtaç olduğu o ana vatanda. Bu dünyadaki geçici sığınmacı statüsünü çevrimiçi işleyen bir bilincin idealize edilmiş kurgusal düzenine, mitine, efsanesine, hikayesine teslim etmiş.

Başka ne yapsın?

‘Ben’ diye bir yazılıma muhtaç, o ‘Ben’ ki, ötekinden yansıma olmadan kendi sandığını yazıp, biçimlendiremiyor. Bu kapalı döngüye hapsedilmiş bir varoluş yazgısındayız. Üçgenin iç açılar toplamının 180 derece olduğu bir sabit geometriye muhtacız, iki paralel doğru alır başını gider varsayımına da kıyaslamalara, ölçeğe, yasaya, polariteye de muhtacız. Çünkü bina yapacağız, çünkü ahlaklı olacağız, çünkü estetik oluşturacağız, çünkü dil gibi bir aracı kullanacağız. Bu kurguya uygun zamanı da biçimlendirdik: Tarife.

Ben bu zamanın adını ‘tarife’ koydum, ‘Ben’e dayatılmış üretme ve tüketme tarifesi, ama çok yakında tarife eriyip, gidecek yerini şu an bilmediğimiz başka bir zaman formu alacak.

İSMET YAZICI: Araftayız yani?

SUNAY DEMİRCAN: İnsan aslında ruhu ile bedeni (madde) arasında hep arafta, zavallı beynimiz, sürekli dengede kalmak için neler çekiyor. Ama, insan var, çıkar, alır eline bageti, bir orkestra şefi gibi yönetir bu araf halini. Sen ileri, sen geri, sen sus sen konuş…

İSMET YAZICI: Mümkün mü?

SUNAY DEMİRCAN: Çıkış işte, sihirli kelime, çıkış. Ne demişler, exodus. Ex olmadan, dous/yolculuk yok. Ölüm var, ölüm var tabii… “Ben vatana döneceğim” diye gidip köprüden atlamayı söylemiyorum, vatan varoluşun kendisi aslında… Ha, unutmadan, şu araf konusuna girmeden önce bir şey diyordum, evet, biz gidenin acısı, gelenin de bilinmezliği arasına sıkıştık diyecektim, bu nedenle şu günlerde derdimiz çok, tam bir çöküş yaşanıyor, çünkü anlamı taşıyan zemin çöktü, bin bir emek kurgulanmış zaman eridi ve bunların üzerine halı gibi dokunmuş örüntü lime lime eriyor. Ortada ne değer kalacak, ne tarih, ne kimlik… Hepsi bitecek, bir bakacak insan sentetik bir fanusun içinde, pasif bir şekilde veri paylaşan edilgen varlık olmuş. Pek yakında, sinemalarda.

Bu da, sözünü ettiğim kapalı döngünün (ki ben buna bir müstakil bilinç diyorum) sonu olacak, episod bilmem kaç…

İSMET YAZICI: Sürekli acı ve drama gidiyor lafın sonu…

SUNAY DEMİRCAN:  Ne yazık ki öyle, neşesi de var ama ağırlık acıda. En azından bu kurguda, yani bu kapalı döngüde çekimin ana maddesi acı. Hayat acı askısına alınınca düzgün duruyor, neşede durmuyor, iki dakika güldün mü yetiyor, bir saat gülmeye can mı dayanır? Ama, yıllarca yas tutulabiliyor toplumlar. Bellek acıyı anımsıyor, neşeyi değil, önemlidir bu husus.

 

İSMET YAZICI: Peki, ben yine de konuyu değiştireceğim, Zülkarneyn Seddi’ni farklı okumak geçiyor şu günlerde içimden, -sembolik anlatımların güzelliği de bu istediğin merkeze koyup, her seferinde onu farklı bir okumanın içinde hayatlandırabiliyorsun.- acaba, Zülkarneyn’in set olarak camın ardına sırrı mı koymuştu? Sırlanmış olan varlığın, kendini var ediş aynasında örtüleri kaldırabilmesini mi murad etmişti? Dış dünyaya yansımış olanın, hakikatine varmak için sırrına yolculuğu mu işaret etmişti…

 

SUNAY DEMİRCAN: Mehmet Ali Hilmi Dedebaba’nın muhteşem bir nefesi vardır, der ki: Ayine tuttum yüzüme / Ali göründü gözüme / Nazar eyledim özüme / Ali göründü gözüme. Yansımadaki enginliğe bakar mısın?

Aslında buna, ‘Yansıma’ değil de ‘Yansımadan çıkış’ demek daha doğru bence.

‘Ben Ben’ diye yırtınmaktan vazgeçince insan, yansımadan çıkış anında (özgürlük) ‘Ben’ sandığını her şey olmuş olan Ali’de görür.

Geçici oluşmuş dalgalar ve dalgaların köpüklerinde ‘Ben’ ararız. Köpüklerin oluşturduğu desenlerde anlamı arar, o köpükleri varlıktan sayarız, dalga kıyıya vurur, söner, yeniden bir desen oluşur. Bütün bu temaşa sırasında, aslında yok olan dalgalarla oyalanırken, asıl var olan deryayı ıskalarız, oysa her şey o deryadadır. Bak, nasıl devam etmiş M. Ali Hilmi Dedebaba, Her nereye kılsam nazar / Ali göründü gözüme.  Tezahürün olasılıklar bütünlüğündeki zenginliğine bak! Sonsuz imkânın sunduğu zenginliğe biz “Mana” diyelim, şu anlam abur cuburuna karşın. Mana karşısında tüm konuşulanlar, tüm tanımlar, sözcüklere sıkışan zavallılklar boştur. Mana, varoluşun karşılığıdır, O sebeptir, sonucu da yoktur, nasıl? Hadi oldu olacak, “Mana, kendinden özgürleşmektir” de diyelim.

Ne demek şimdi bu?

Kendi sandığı bu zavallıdan özgürleşmektir Mana. Düşüncenin kendinden özgürleşmesi, anlatabiliyor muyum? Duyanlar, bunu ifade özgürlüğü ile karıştırıyor, düşüncenin, o kapalı döngüde çevrim içi çalışan bilinçten özgürleşmesi kast ettiğim, bu başka bir şey. Bu özgürlük tanımlanmaya muhtaç değil, zaten tanımlandığı an çevrim içindeki katılaşmaya doğru yol alır, cevap gibi, gider anlam kervanına katılır.

 

İSMET YAZICI: İnsanın en büyük sıçramalarını, sembolik düşünme yetisi sayesinde gerçekleştiği söylenir. Günümüz insanı ise her şeyi somutlamaya, tanımlamaya, tanımlayamadığını var saymamaya meyyal. Sembollerle örülmüş mitler, meseller vs. çoğu için sanki geçmişten fantastik hikâyeler gibi…

 

SUNAY DEMİRCAN: Sembollerin dili bir tür kutsal dil, kültürler, zamanlar, ırklar üstüdür. Kendine göre kuralları vardır… İnsanlar bu dili bir biçimde, içsel bir bilgi ile taşır, mesela kamyoncu kamyon kasasının arkasına yılan ile savaşan kartalın resmini yaptırır, neden? Onun için bir anlamı vardır elbet ama daha da önemlisi onun görevi dilin yaşatılmasıdır, intikal, o dil ile bir ‘biçim’ intikal eder. Burada şu riski de görüyorum, sembolleri, metaforları çok merak edip, o suya dalanlar, orada sıkışıp kalabiliyorlar, demek istediğim şu ki, zamanı gelince metafordan da sembolden de çıkmayı bilmek gerek, onun araç olduğunu kavramak önemli.

Bu yolculukta bir yerde durursan, sistem sana hemen bir durak hazırlar. Varoluşun her anında, sükûnet içinde bir seyirci ve seyreden yolcu olmayı bilmek lazım, oysa sahnenin cazibesi durakta durup, oyalanma macerasına çeker insanı, “Gel oyuna katıl” der.

Sembollerin dili deyince, tabii sözlü kültürün etkisi inkâr edilemez, düşünsene kaç yüz bin yıldır sözlü kültürle idare etmiş bir mahluksun, daha dün yazıya geçmişsin, halen o eskinin mitosunun sayfalarında yaşıyorsun, hala o mitosa eklenen cümlelerle, bir sonraki sayfanın içinde yarını buluyorsun.

Kitaptan çıkabilir misin? Sorunun muhatabı da kitap sayesinde kendine yer edinmiş bir sözcük.

 

İSMET YAZICI: Platon’un aktardığına göre, Eski Mısır’ın bilge tanrısı Thot, bir gün kralın karşısına çıkar “Bilginin ve belleğin” ilacını bulduğunu söyler ve yazı ilmiyle ilgili bulduklarını gösterir. Kral’ın cevabı pek manidardır:

“Ey eli hünerli Theuth! Harflerin babası olan sen, kendilerine duyduğun sevgi dolayısıyla, verecekleri neticenin tam aksi bir neticeyi onlardan bekliyorsun. Harfleri öğrenenler, artık belleklerini işletmeyecekleri için, unutkan olacaklar. İşte bu bilgiyi elde etmenin sonu! Yazıya güvendikleri için, etraflarındaki şeyleri içerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde, dışarıdan, kargacık burgacık izler sayesinde hatırlamaya çalışacaklar. O halde sen bellek için değil, hatırlama için bir ilaç buldun. Öğrenime gelince; sen öğrenicilerine ancak gerçeğe benzer şeyler öğretirsin, gerçeğin kendini değil. Bunlar, senin harflerin sayesinde, öğretmensiz olarak gırtlaklarına kadar bilgiye gömüldüler mi, çoğu zaman hiçbir şeyi doğru dürüst düşünemedikleri halde kendilerini bilgin sanacaklardır. Sonra, gerçekten bilgili adam değil de bilgili adam bozması oldukları için çekilmez bir şey olacaklardır!”. Çok seviyorum bu anlatıyı, bana günümüz insanın durumu biraz bu gibi geliyor…

 

SUNAY DEMİRCAN: Evet… güzel gerçekten, insan ve zaman ilişkisini anlatıyor bana, insanın zaman kurgusu da hatırlama ve bellekle ilişkisini biçimlendiriyor sanki. Eski çağların doğa temelli döngüsel zaman algısında başka bir ritim vardı. Döngüsel zamanda yaşayan biri için ‘Şimdi’nin yeri farklı idi, kendi içinde geçmişi ve geleceği sentezleyen bir ‘Şimdi’. Acayip bir durum değil mi? Biz doğrusal zamanda bir uygarlık kurmuş olmayı evrimsel başarı olarak kabul ediyoruz, zamanı yolluk halı gibi serdik altımıza, arkamız dün, önümüz yarın. Bu bize ne getirdi? Mesela endüstri devrimini getirdi, tren tarifesini, mesai saatini, çalışmanın en büyük erdem olduğunu, boş zamanın öldürülecek bir nane olduğun, en büyük mutluluğun patrona sattığın zamanının içinde sana lütfedilen geçici molalar olduğu gerçeğini. Köleliği yani.

Kutsal da değişti bu zamanla birlikte, dil de. Döngüsel zamanda işler başka ilerliyordu, evreni, kendini, zamanı Bir kabul edebiliyordu. O ki ağaçlar bir ritim içinde yapraklarını sarartıyor, döküyor, tomurcuk açıyor, çiçekleniyorsa, güneş batıp batıp yeniden doğuyorsa, insan da bu bitmek bilmeyen ritmin içinde döngüde deveran ediyor olsa gerekti. Bence biz evrim denilen şeyi yanlış anladık, bu kurguda uzun yaşamayı, teknoloji geliştirmeyi, daha çok üretip daha çok tüketmeyi evrim sayıyoruz ve nereye gittiğimizi bilmeden, freni patlamış bir kamyonun yokuş aşağı gidişi gibi gidiyoruz.

Ne istediğimizi biliyor muyuz?

Bilmiyoruz?

Aslında, istediğimiz bir şey de yok. Nesiler boyu aktara aktara biriktirip bir koca kütleye dönüştürdüğümüz kaygılarımızla, oyalanıyoruz.

“Oyalanıyoruz” dedim de aklıma geldi, ne için oyalanıyoruz? En iyi bildiğimiz şey, ölmek için. Evrim evrim diye geldiğimiz aşamanın zırvalığı bu, acayip depresif bir hal. Sanırım ölümü öğrenmeden, hatta bilmeden, hatta aşmadan, bu dramdan çıkış yok.

 

İSMET YAZICI: Dünyalı bir yerini yurdunu yadırgayış, memnun olamayış hali içinde; kimilerinin dilinde “daha iyi bir dünyanın özlemi”, kimilerinin dilinde “kopup geldiğimiz o cennet bahçesinin özlemi” olarak telaffuz bulsa da bu hal, nihayetinde galiba her kesin birleştiği nokta “hasret” duygusu. Hasret duyulan şeyin özüne bakmaya çalıştığımızda da sanki en ortak kavram olarak karşımıza “masum, masumiyet” çıkıyor.

 

SUNAY DEMİRCAN: Nedeni çok açık, çünkü biliyoruz ki, masum değiliz. Belki de en iyi bildiğimiz, hatta tek bildiğimiz şey bu. Bu nedenle de var oluş hikayemizin temeline utanç yerleşiyor. İcat ettiğimiz tüm ritüeller, hikayemizdeki pisliklerimizi temizlemek üzerine kurulu. Bayramlar, yıl başları, uğurlamalar, cenazeler, düğünler… Hepsi şunu söylüyor “Hele bir yıkanalım, temizleri giyelim, küskünler barışsın, kucaklaşalım, af müessesesi işlesin, üstüne şölen / sofra kurulsun, büyük kutlama.”

Sonra?

Sonra, yine fabrika ayarları, yine kir-pas… Bir sonraki bayram yine beyazları giy… Cenazelere baksana? Ya yakılıyor arınsın diye ya yıkanıyor, beyazlara sarmalar, gül suları, dualar… Niye? Öbür tarafa temiz gitsin. Niye? Burada kirlendi.

Kabulümüz bu.

Düştük, kirlendik, ayıp ettik, günah işledik, çalıştık ama başaramadık… Eliade’nin bir sözü var, “Mitlerde her zaman işler ters gider, ritüel o terslikleri düzeltir” anlamında, mit dediğin hayatın ta kendisi, arzular, hayaller, ızdıraplar… Ee, ritüel bunları “hadi hadi, bu defa olmadı ama olurunu bulacağız” anlamında sırt sıvazlama, morali dik tutma işleri. Muhtacız ona da çünkü kurgunun zamanını düz tutan ritüel. Zaman erir o olmasa, nitekim gelecek nesillerin temel sorunu ritüelsiz kalmak ve dolayısı ile zamansız kalmak ve dolayısı ile geleceksizlik olacak. Bizim hiç olmazsa utancımıza karşılık umudumuz vardı, umut zamandır, onların umudu da olmayacak.

İSMET YAZICI: Gelecek nesiller için umudu ve zamanı inşa edecek bir fırsat doğmayacak mı?

SUNAY DEMİRCAN: Fırsat dediğin hep var olan, zaten her şey hep var, biz olanı görmeye mahkûm olduğumuz için bu kısırlığa sıkıştık, kendi sabit döngümüzden çıksak bir…

İSMET YAZICI: Çıksak, mutlak özgürlüğe kavuşuyor muyuz?

SUNAY DEMİRCAN: İçinde var olduğumuz olasılıklar aleminde, mutlak diye bir şey olduğunu düşünmüyorum, en azından şu an algılarım o yönde, belki yarın başka bir şey derim, bu nedenle de söylediklerim cevap gibi algılanmaya, aman! Sürekli, birbiri içinde, dışında, birbirleriyle bağlı döngülerde işliyor sistem. İnsan kendini tüm evrenin sahibi gibi görüyor ya, güzel bir şey tabii, milyon yıl önce de böyleydi, merkezde ‘Ben’ vardı, evren çevrende dönüyordu, şimdi de pek farklı değil, halen sanıyoruz ki, evren bizim için, biz yok olursak gerisi boş, bu düşünce de pek hoş… Ama epey de boş, bizi de bu boşluklar ve hoşluklar ayakta tutuyor nitekim.

İSMET YAZICI: Belki de “Ben kimim?” sorusuna cevap ararken, sözcüklerin hapis ediciliğinden kurtulup, sükûnete geçip “turna” misali “semaha durmak” gerekiyor…

SUNAY DEMİRCAN: Avaz…! Turnanın avazı önemli. Çok doğru, onları dinlemek lazım, bilmeyi arzu edeli unuttuk dinlemeyi. Sema’nın içinde dinlemek de vardır, unuttuk…

İSMET YAZICI: Sükûnetle dinlemeyi hatırlamak dileğiyle… Çok teşekkür ederiz.

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin
admin

Related Posts

BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

13 Temmuz 202510 Views

Ev Köpekleri ve Çakallar

12 Temmuz 202540 Views

“Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

12 Temmuz 20257 Views
Leave A Reply

Aksisanat Reklam
SOSYAL MEDYADA BİZ
  • Twitter
  • YouTube
EN ÇOK OKUNANLAR
ANA

BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

By admin13 Temmuz 2025

Genç sanatçı Burak Ertan, yaza girerken “Alabora” ile müzik severlerin karşısında. Bir pop eseri olarak…

Ev Köpekleri ve Çakallar

12 Temmuz 2025

“Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

12 Temmuz 2025

FARUK BAL’DAN YASER BEREKETOĞLU İLE HER KUŞ KENDİ TÜRÜYLE UÇAR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ

25 Haziran 2025

Güncellemelere Abone Ol

Sanat, haber, söyleşi, tv ve edebiyat dünyası hakkında en son yaratıcı haberleri alın.

Blog Authors
avatar for
Aydın Şimşek
Ayşe Özgür Aydoğan
Berna Olgaç
Burak Tokcan
Çağla Göksel Çakır
Derya Balcı
Engin Turgut
Esra Sağlık
Gönül Ak
Hasan Öztürk
İbrahim Ekrem Keleşoğlu
İsmail Cem Doğru
Mahir Karayazı
Mustafa Ergin Kılıç
Neslihan Yalman
Nil Dilan Karaca
Özge Doğar
Özlem Tezcan Dertsiz
Şerif Fatih
Vildan Çetin
Zerrin Saral
EN SON HABERLER

BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

13 Temmuz 2025

Ev Köpekleri ve Çakallar

12 Temmuz 2025

“Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

12 Temmuz 2025
AKSİSANAT
AKSİSANAT

Kültür, Sanat, Edebiyat, Sinema, Şiir, Müzik ve Daha Fazlası Aksisanat.com 'da...

İletişim:
Email: info@aksisanat.com
WhatsApp: +90 545 545 84 00

Son Yazılar
  • BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK
  • Ev Köpekleri ve Çakallar
  • “Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…
  • FARUK BAL’DAN YASER BEREKETOĞLU İLE HER KUŞ KENDİ TÜRÜYLE UÇAR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ
  • BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ
  • “Kalbimde Bir Lunapark Taklası”
SON YORUMLAR
  • 2017 Arkadaş Z. ÖZGER Şiir Ödülü İçin Süreç Başladı için https://all-4.net/ฝาก1รับ30/
  • Derdimin Devası / Gökhan Tok için al khair bank
  • Derdimin Devası / Gökhan Tok için al khair bank
  • Derdimin Devası / Gökhan Tok için HOI
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
  • HABERLER
  • AKSİSANAT TV
  • GÜZEL SANATLAR
  • EDEBİYAT
  • SİNEMA
  • MÜZİK
  • ÖDÜLLER
  • ÖNERİLER
  • ETKİNLİK
  • PERFORMANS
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • DOSYA
  • ÇEVİRİ
  • SORUŞTURMA
  • SÖYLEŞİ
  • TELEVİZYON
  • TİYATRO
  • YAYINLAR
  • YAZI
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
© 2025 aksisanat.com. Designed by GF MEDYA

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

Sign In or Register

Welcome Back!

Login to your account below.

Robot olmadığınızı kanıtlayın


Lost password?