BURÇİN LAÇİN ALTAY

Ceren Avşar’ın Zihin İpleri şiirleri 88 adet basılmış olup bu kitabın isminin etkisi sürüyor ilkin ve kitabı okudukça derinleşen, içine çeken bir yapısı var. Ve elbette ki bir öyküsü var. Aslında küçücük, ince olmasının yanında bu kitap bir tek şiirden oluşuyor, nehir şiir. Oldukça özgün düşünce yapısıyla oluşan bu kitapta bir psikiyatri servisi, yani akıl hastanesine sıkışmış bir karakterin, kadının öyküsünü şiire dönüşüyor. İsminin neden Zihin İpleri olduğu burada biraz olsun düğümleri çözüyor.

Şiirle uğraşmak da tabii biraz delilik ister, hepimiz biliyoruz ancak öyle gerçekçi bir yerden yakalıyor ki yaşanmışlığı simgeliyor adeta. Ancak zihnimizle ve bize oynadığı oyunlarla yaşamın dışına ya da şöyle anlatayım derinine iniyor. Somutluktan sıyrılıp soyut bir dünyada yaşatıyor. Belki hemen okuyup bitirebiliriz ama etkisi uzun süren, belki geçmeyen kitap;

Şifama sözüyle bir niyet ile başlıyor. Hem kendine hem okuyana içten bir dilek oluveriyor.

Önce ipi tanımlıyor şair, “akıl hastanesindeki hastaların arasında” dizesiyle başlıyor kurgunun temelini, mekânı ve karakterleri açık ediyor ve sonrasında ekliyor;

“hasta insanlar ne isterse onu yapan görünmez bir şey vardır.

bi ip

bu ip

birbirine bağlar aynı hastanede kalan kişileri

en çok da kaderin ağlarını örer de örer

söker de söker ama illa da illa bağlar”

İp burada sıradan bir nesne olmaktan çıkıyor, başka bir boyutta hükmeden bir güç oluyor adeta. Tanrının eliyle sanki inancın ve yaşamın sınırlarında geziliyor, sorgulanıyor.

“konuşamazsınız dendi

ama hakkında yazamazsınız denmedi”

dizeleriyle haklı bir isyanla kalemin gücü kullanılıyor.

“Bir kadını iyi edebilecek güçleri var sanıyorlardı.” dizesi şairliğin kanından gelen çözülmüş ama yıpranmış bir ip gibi boğaza takılıp kalıyor. Hastaneye uyarlansa da bunun hayatın içinden bir cümle olduğuna okurken inandırıyor, ister istemez. Sonra hastaneyi ve odalarını tanıtıyor, bilmeyene, anlamayana ve belki de hiç anlamayacak olana. Odanın şahitliğinden dolayı odayı da kişi olarak saydığından bahsediyor. Akıl hastanesinden gelip geçen hastaları, ilaçları, tedavileri düşününce odanın nasıl da sakin ve sessiz kaldığına ve katlandıklarına yazıyor.

herkes her şey değişir odalar değişmez” diyor ve “odalar da ip de bunların farkında”

Şiirin her şeyi kişileştirmesi beni çeken bir özellik ve bu ustalıkla yapılıyor. Zihinler arası bir ip icat edip onu da birey olarak atfedip farkında olduklarından bahsederken zihnimizin kendi içindeki ipler düğüm oluyor ve bu şiirin hazzı oluyor elbette. İyi ki şiir var diyorum böyle hissettiğimde. Oda ve ip üzerinden şiir kurulurken seçilen kelimeler, imgeler ya da kalıplar belirli bir denge düzleminde ilerliyor.

“-ayna yasak-

bütün bunlar ve bir sürü başka şey yasak çünkü bu odalarda kendini öldürmek yasak

burası kendini öldürmeyince

yaşıyorsun sanılan bir yer

burada en çok görülen şey

sanmak”

ve “sandıklarına inanmak yasak en az ayna koymak kadar”

Çok sonradan “Kendimi çoğaltmam yasak” dizesi yakalıyor ruhu. Aynasız kendini nasıl bulur, nasıl parçalar, nasıl toplar, nasıl çoğaltır insan… Bu dize ile birçok soru saplanıyor zihne ve şiir amacına ulaşıyor burada. Devam ediyor ayna, aynasızlık. Çok haklı ve etkili bir saptama ile şiiri kesiyor bir kelamın ve kalemin kesiciliğiyle;

“akıl hastaneleri en çok kendini öldürmek insanlar kendini öldüremesin diye

-öldürmesin diye değil öldüremesin diye inşa edilir

haliyle kesici alet yasak

-ne de olsa

ayna da kesici bir alet-”

Ayna böylece şiir boyunca sayfalar arasında şiiri yansıtıyor, her bakışta daha derine doğru. Aynalarda aranan ruh, beden ve ev çakışıyor. Sonra şiirde, durma halinin en sabırsız dürtüsü ile kalemin açtığı savaşla yasaklara ve günde yarım saat dışarı çıkma izninin çabucak geçişine isyan dile getiriliyor. Sonra ayna saklıyor, aynayla derdi olan, kendiyle derdi olan hastamız, yakalanıyor. Bir kısa öykü gibi merakla okunuyor bu şiir. İp, ayna, ilaç, sanmak ve daha birçok sözcük şiirde anlamının dışına çıkıyor.

“ip görülmez

herkes orada olduğunu bilir

ip üzerine konuşmamak

gizli/yazısız bir sözleşme maddesidir

-konuşmak yasak

ben yazmayacağım demedim-”

dizeleriyle bitiyor ve bütün bunları yazıyor Ceren Avşar, iyi ki yazıyor. Zihin İpleri şiirinin yaşamla bağının hep sürmesi dileklerimle…

 

CEREN AVŞAR KİMDİR?

Şair Ceren Avşar, 1984’te İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünü bitirdi (2010).

Kaos GL Kadın Kadına Öykü Yarışması’nda çeşitli yıllarda birçok kez ödüle değer görüldü, ödüllü öyküleri Aşkın L* Hali adlı ortak kitapta yayımlandı (Nota Bene Yay., 2020).
İlk yayımlanan öyküsü “Sobe”dir (Kaos GL, 2010). Öyküleri ve şiirleri Kaos GL, Velvele, Şenlik, Yükleniyor Fanzin, Çıvgın Sanat gibi çeşitli mecralarda yayımlandı. İstanbul’da yaşıyor.

Kitapları:

Gelemem Cezalıyım (2022)

Tesadüfi Tezahürler (2021)

Zihin İpleri (2024)

İnkar (2025)

Share.
Leave A Reply

Exit mobile version