“Gökyüzünün yarısını kadınlar taşır.” (Çin Atasözü)

Kadın “ sevgi” dir…

Kadın “ şefkat”tir…

Kadın “ ana” dır…

Kadın “hayat” tır…

Kadın yaşamın ta kendisidir bence. Her şeyden önce kadın “insan”dır, “birey”dir. Destek yayınları tarafından yayımlanan Kemik Çayı adlı hikaye kitabında kadın yazarımız Hatice Dökmen; aile içi şiddete maruz kalan kadınların dramını, sevgisi, aşkı uğruna bütün zorlukları göze alan kadınların uğramış olduğu hayal kırıklıklarını, hayata bir sıfır yenik başlayan kız çocuklarının, evlatların dramını maskesiz, yalansız, yalın bir şekilde okuyucuya anlatıyor. Eser, on beş öyküden oluşuyor. Hikayeleri okumaya başladığımızda öznesi kadın olan kahramanların dünyasına doğru yola çıkıyoruz. Dili ustaca kullanan yazar, psikolojik ve sosyolojik derinliği olan hikayelerde toplumumuzda kadın olmanın zorluklarını tüm gerçekliğiyle, açık bir şekilde sergiliyor. Okurken içimizi acıtsa da bu dramlar; hayatın, hayatımızın gerçeği olduğu ile bir kez daha yüzleşiyoruz. Her gün Nazlı’nın dramını, mora boyanmış gözlerin hikayesini gazetelerin üçüncü sayfalarında okuyoruz. İçimizde bir Nazlı hep var ve var olmaya devam ediyor. Toplum olarak üzülüyor olmamız kadınların üçüncü sayfa haberlerinde yer almalarını engellemiyor maalesef. “Fistanı güllü bahar bakışlı kadın”ın yaşama sevincini yok eden, onu çocuklarından mahrum bırakan dramı anlatan öykü 2019 Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi “ Bir Kadın Hikayesi” öykü yarışmasında birincilikle ödüllendirilmiş. “Kadın olmak bu kadar zor mu olmalıydı bu yaşamda?” Sorusunu kendime sormadan edemiyorum. Yaşananlar bir “Hiç” denilemeyecek kadar acı olsa da unutmak, belki de yok saymak, hiçlik duygusunu getiriyor akıllara. Kadının adı: hiç/lik. Erkeğin gözünde değerinin olmaması, bir eşya kadar ederinin olmaması kadınların, annelerimizin alın yazısı olmamalı. Hevesleri, istekleri olan annelerimize bir gün “Yedi Fil”i hediye etmek onları sevindirmemeli. Annelerimiz, babalarımız baş tacımızdır. Toplum anne ve babalara, kızlarına “Yeter” ismini verdirecek kadar acımasız olmamalı diye düşünüyorum. Sevgi, bütün zorluklara göğüs gerebilmeli, her şeye rağmen sevdiğini affedebilmeli. Ölümsüz olduğuna inanılan aşklar “Leke”yi temizleyebilmeli bu toplumda. Toplumumuzda ailenin “Yüz Aklığı”nı temsil ettiği düşünülen kızlarımızın birey olduğunun bilincine varmalı anneler, babalar. “ Benim kızım yastık olacak bana!” diye sevilen kızlarımızın “Ufumdan Öp Beni Anne” diye attıkları çığlıkları duyuyoruz satırlarda. Hepsi içimizden biri, komşumuz, köylümüz, çalışma arkadaşımız… Esere ismini veren “Kemik Çayı” adlı öykünün öznesi kadın olmasa da dolaylı olarak kadın dramını gözler önüne seriyor. Çaresiz bir annenin aşkına yenik düşerek akraba evliliği yapması ve bedelini bir yaşam boyu ödemesi konu ediliyor.

Her şeye rağmen kadın, hayata karşı mücadele ediyor ve güçlü duruşundan taviz vermiyor.

Kadın olmak; mücadelenin adı, bir duruşun yüreğidir.

Selam olsun yüreği sevgi dolu tüm güçlü kadınlara!

Paylaş:

Yoruma Kapalı Paylaşım.