Her zaman merak edilen bir şey vardır, bir şaire sorulmadan geçilmez: “ Nasıl şiir yazıyorsunuz?” Aslında bu soru şairin nelerden esinlendiğini sormanın en açık yoludur. Esinlenme şeklini okurun merak ettiğini gösterir. Bu sorunun bir kısmı, kalem, kağıt, klavye, zihin…. Şairin hangi araçları kullandığını kapsar. Zamanı; gece, gündüz, öğlen, akşam, ne zaman yazdığını kapsar. Mekânı kapsar; ev, iş, çalışma odası, kafe… Asıl can alıcı nokta işe şairin bile tam olarak bilmediği bir şey: Bu sözcükleri şair nasıl yan yana getiriyor, orta malı temaları nasıl kendine özgü ve farklı yorumluyor. “Bu şiiri neden yazıyor”, onu hangi sözcük, hangi dize veya hangi olay…
Yazar: Aslıhan Tüylüoğlu
1- Şiir, düşüncemizin yapıtaşı sözcüklerin tozunu silip parlattığı için zekamızın da tozunu alır. Ona işleklik kazandırır. 2- Şiir bir çocuk gülüşü, yeni açmış bir çiçek, yüksekten dökülen bir su gibi saf, doğal ve çoşkuludur. 3-“Şiir toplumların tarih burcudur.” diyor Octavio Paz. Tarihin yazmadığı yerde insanı yazan, anlayan, deşen, onaran şiirdir. 4- “Şiir hayatın diyalektik toplamıdır” der Veysel Çolak. Şiirin kurgusu hayatın kurgusunu yakalamışsa kusursuzdur . 5- Şiir sanatı sözcüklerle yola çıkar, onlara yeni ülkeler bulur. Şiirlerdeki sözcüklerin anlamı sözlükteki karşılıklarından fazladır. 6- Şiirin olsun daima yanında, umutta ve umutsuzlukta, yalnızlıkta ve kalabalıklar için. Şiir yürüdüğün ışıklı yolda gölgen kadar senindir.…
BEN SANA TEŞEKKÜR EDERİM Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün, Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün; Serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim; Sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata, Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta. Sen bana çok güzeldin, senin ayakların da. (1) Ülkü Tamer, ilk dönem şiirlerinde, bireysel toplumsal aranışlar içerisinde biriktirdiklerinin şiirini yazmış; daha ilk kitabı Soğuk Otların Altında (1959) ile kendi rengini üretmiş bir şairdir. Şiir sanatını usta şairlerden öğrenmiş, şiirde kurgunun önemini anlamış, yaratıcılığı ve dilde özgünlüğü öncelemiş; içerik olarak da, zaman ve mekân içerisinde yaşanagelen olgu ve olaylarla; kısaca dünyayla ilişkilendirmiştir şiirlerini.…
DIŞTA KALMAK yine başlıyor ürkek ve uzak ilk sıcaklarla daha şimdiden yorgunca ne elleri ne kimseler böylesine çaresiz denkleştirmek mi ama neleri bu çocuk kavgaların adamı değil belli etmeden renk vermeden dirense bile vuruldukça sarsılmıyorsa düşmüyorsa güç ve ağzında kan gibi bir karanfil belki de karanfil gibi bir kan dudaklarında sonra yalnız bırakıp herkes bir yana kaçamak üstelik şüpheli iğrenç saygısız sana ne kimsin ki sığınmak bir kadına bile acıma gibi yollara düşse mi düşmese mi ardından yuh gibi bir kalabalık kaygısız dön geri ve taşlara vur kendini (1) 1963 Giriş Eray Canberk, edebiyatımızın çok yönlü bir…
Fatma Aras on yıllık bir zaman zarfında, “Saklıyım”(2008), “Göğü Azalan Kuşlar”(2012), “Ağrılı Beklemeler”(2015) ve son olarak çıkarttığı “Söz ve Hançer”(2017) isimli şiir kitapları ile okurun karşısına çıktı. Bunun yanında “Hayata Mektuplar, Turna Ağıdı”(2015) isimli mektup-deneme ve “Dağ Su Korku”(2017) ismindeki hikâye kitapları ile okurla buluştu. Bu yazıda özellikle şiirlerinden yola çıkarak yazın deneyimini irdeleyeceğiz onun. İlk kitabı 2008 yılında çıkan “Saklıyım”, Iğdırlı bir şair olarak geleneksel şiirimize eklemlendiği hece şiirlerini kapsıyor. Daha sonra serbest şiirlerden oluşan kitaplar çıkartsa da hece şiiri yazmayı sürdürdüğünü son kitabı “Söz ve Hançer”’in bir bölümünü de hece şiirlerine ayırmasından anlıyoruz. Fatma Aras’ın bu kitaplardaki hece…