Yazar: admin

Mühür Dergisi, Mühür yayıncılık ve Mühür Çocuk markalarının yayın danışmanlığı görevini sürdüren Mustafa Fırat dört şiir kitabından sonra okurlarını şaşırtmayı başardı. Dersaadette Sabah Cesetleri adlı roman taşıdığı Servet-i Fünun kokusu ve bir “dönem” romanı olması dolayısıyla tarihten izler taşıyor. Ancak Mustafa Fırat ısrarla vurguluyor: “Dikkat, bu bir tarih kitabı değildir.” Şerif Fatih’le GazeteDuvar için yaptıkları söyleşide bu detayın altını özellikle çiziyor. Romanın üzerine kurulduğu Ali Canip karakterini ve romanın çatısını Süleyman Nazif ve Cenâp Şahabettin üzerinden kurgulanmış olması bunun bir şair romanı olduğunu da ortaya koyuyor. Mustafa Fırat’la Söyleşi

Devamını Oku

 “Gazetede bir haber var: ‘Deva Bencer öldü’ diyor. Evinde ölü bulunmuş. Buna inanmıyorum. Gazeteciler hep yalan yazar ne de olsa. Deva Bencer benim karımdı ve yıllar önce ölmüştü zaten.” Derdimin Devası bu sözlerle başlıyor. Ülkesindeki iç savaştan kaçan genç bir kızdır Deva Bencer, zamanla tanınan bir şarkıcı olur. Fakat geride bıraktığı bir sırrı ve unutamadığı bir aşkı vardır. Yıllar sonra onun hayat hikayesinin peşine düşen bir gazeteci hem gerçeği açığa çıkarır hem de kendi aşk öyküsünü yaşamaya koyulur. Bugüne dek popüler bilim yazılarıyla tanıdığımız Gökhan Tok bu kez karşımıza farklı bir tarzla çıkıyor. Yıllara meydan okuyan aşkların hikayesini “Derdimin…

Devamını Oku

Adıyla birlikte bir çok çağrışımı kışkırtan bu kitap, emek yoğun bir saha çalışması ve derlemenin sonucu. Ankara’nın delilerinin bir tür seremonisi… Deliliğin, normlar ve normalin dışıyla olan ilişkisi, kökendeki oluşturucu öğe. Kent içerisinde zaman zaman karşılaşılan ‘’deli’’lerin, delilik hallerinin betimi. Ali Hikmet Eren, bildiği, tanıdığı veya kendisine aktarılan delilerle, kimi zaman uzaktan, kimi zaman da yakından temas kurup, onları gözlemleyerek, doğrudan şahitliklere dayanan bilgileri aktararak betimlemiş ‘güzide’ delilerimizi. Neredeyse her mahallede, her sokakta bir “delisi” olan Ankara’nın, bu bozkır kentimizin delileriyle tanışıp, onların delilik hallerine şahit oldukça kendi “akıllılığınızı” sorgulamanız işten bile değil. Bir şair olan Ali Hikmet Eren’in…

Devamını Oku

Geceyle Bir, günümüz genç kuşak şiirinin önemli şairlerinden Süreyya Aylin Antmen’in ikinci şiir kitabı. Daha ilk kitabı Sonsuzluğa Kiracı’yla kendine özgü sesini, biçemini bulmuş, ilgi uyandırmış bir şair. Şiirin derin yapısına önem veriyor. İzleksel bir genişlik, anlam katmanları arasında kaybolduğunuz bir derinlik var şiirlerinde. Bilinmeyeni görünür kılma çabası metafizik bir boyut da katıyor yer yer şiirine. Karanlık bölgelerden, zamanın sonsuzluğundan, insan ruhunun derin uçurumlarından sesleniyor Antmen, acının ve kederin derinliklerinde yıkanmış, okuyanı sarsan güçlü bir şiir koyuyor önümüze. “çok uzak bölgelere taşıyacağım saçlarının gizi o altın geceyi, bahar ballarına uyarak döneceğim sonra kayıtsız uçurumlarca bölünmüş bu…

Devamını Oku

      “Yeryüzüne bakmaktan gelen bir gizil gücü var bu şiirlerin. Çatallanan. Başka yollara karışmayı seven. Kendi içine doğru genişleyen. Kiracı olduğu dünyaya hareket halinde bir devamlı yolculuk. Sonsuza eğilen bir mülksüzlük hali… Kendi ağrısını iki sözcükle temellendirir şiirlerinde Antmen: ‘Sonsuz’ ve ‘kiracı’. Hatta bu iki sözcüğü büyük bir endişeye dönüştürür. Buradan hareketle bir yeryüzü okuması çıkarır. Şiirine yeni algı kanalları açar: Çıkmaz, sınır, hiçlik, tapusuzluk, yokluk, yara…” Veysi Erdoğan Genç kuşağın önde gelen şairlerinden Süreyya Aylin Antmen’in ilk şiir kitabı Sonsuzluğa Kiracı 2. basımıyla yeniden okurla buluşuyor.     “kendimdeyimo unutulmuş yabancıdaişte burada parlıyor Brecht’in ayıdünyanın sesini giderek kıstığı bu…

Devamını Oku
ANA

Piyanist ve Besteci Fazıl Say, Almanya’da Beethoven Akademisi’nin 2016 Uluslararası Beethoven İnsan Hakları, Barış, Özgürlük, Yoksullukla Mücadele ve İçselleme Ödülü’nü aldı. Bonn kentinde düzenlenen törenle ödülünü alan Fazıl Say’ı salondaki yüzlerce davetli dakikalarca ayakta alkışladı. Uluslararası Beethoven Ödülü’nü almaktan onur duyduğunu ifade eden Say, ödülün kendisi için önemini esprili şekilde anlattı. Fazıl Say, “Yaşamım boyunca 50’den fazla ödül aldım ama hepsi kırıldı. Kedim hepsini aşağı atıyor. Bu güzel ödül içinse cam muhafazalı bir bölüm ayırdım. Beethoven ödülü sağlam kalacak” dedi. (DHA)

Devamını Oku
ANA

Jan Michalski Edebiyat Ödülü bu sene, Metis Yayınları’nın önümüzdeki bahar Hasine Sen Karadeniz’in çevirisiyle yayımlayacağı Hüznün Fiziği (ThePhysics of Sorrow) romanı ile Bulgaristanlı yazar GeorgiGospodinov’un oldu. Jan Michalski Edebiyat Ödülü, 2004 yılında İsviçre’de kurulan Jan Michalski Vakfı tarafından her yıl dünya edebiyatını desteklemek amacıyla veriliyor. Ödülün veriliş amacı çok kültürlülüğü desteklemek olduğu için ödül dünyanın her yerinden gelen başvurulara açık. 2010 yılından beri verilen ödül, İsviçre’nin en önemli edebiyat ödüllerinden biri. Hüznün Fiziği’nde, hayatı anlama çabamızda keşfettiğimiz bireysel ve toplumsal belleğimizin bir tezahürü olan; yaratıcı, derin, şiirsel ve fantastik bir hikaye anlatıyor yazar. GeorgiGospodinov, 1968 yılında Bulgaristan’ın Yanbolu şehrinde dünyaya geldi. Bulgaristan’ın en ünlü çağdaş yazarlarından biri olan Gospodinov’un eserleri…

Devamını Oku