Close Menu
AksisanatAksisanat
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    • Edebiyat Haberleri
    • Sinema Haberleri
    • Tiyatro Haberleri
    • Müzik Haberleri
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Televizyon Haberleri
  • YAZI
    • Edebiyat Yazıları
    • Kitap Yazıları
    • Sinema Yazıları
    • Tiyatro Yazıları
    • Müzik Yazıları
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Televizyon Yazıları
  • SÖYLEŞİ
    • Edebiyat Söyleşi
    • Sinema Söyleşi
    • Tiyatro Söyleşi
    • Müzik Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Televizyon Söyleşi
  • ETKİNLİK
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Sinema Etkinlikleri
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Müzik Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖDÜLLER
    • Edebiyat Ödülleri
    • Sinema Ödülleri
    • Tiyatro Ödülleri
    • Müzik Ödülleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
    • Televizyon Ödülleri
  • YAYINLAR
    • Kitap
    • Dergi
  • AKSİSANAT TV
  • BİLGİ BANKASI
  • SORUŞTURMA
    • Satır Başı
    • Öykü Zamanlığı
  • DOSYA
  • EDEBİYAT
    • Edebiyat Haberleri
    • Edebiyat Söyleşi
    • Edebiyat Yazıları
    • Edebiyat Etkinlikleri
    • Edebiyat Ödülleri
  • SİNEMA
    • Sinema Haberleri
    • Sinema Söyleşi
    • Sinema Yazıları
    • Sinema Etkinlikleri
    • Sinema Önerileri
    • Sinema Ödülleri
  • TİYATRO
    • Tiyatro Haberleri
    • Tiyatro Söyleşi
    • Tiyatro Yazıları
    • Tiyatro Etkinlikleri
    • Tiyatro Önerileri
    • Tiyatro Ödülleri
  • MÜZİK
    • Müzik Haberleri
    • Müzik Söyleşi
    • Müzik Yazıları
    • Müzik Etkinlikleri
    • Müzik Ödülleri
  • GÜZEL SANATLAR
    • Güzel Sanatlar Haberleri
    • Güzel Sanatlar Söyleşi
    • Güzel Sanatlar Yazıları
    • Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    • Güzel Sanatlar Ödülleri
  • TELEVİZYON
    • Televizyon Haberleri
    • Televizyon Söyleşi
    • Televizyon Yazıları
    • Tv Önerileri
    • Televizyon Ödülleri
    • Televizyon Etkinlikleri
  • ÖNERİLER
    • Okuma Önerileri
    • Tv Önerileri
    • Sinema Önerileri
    • Tiyatro Önerileri
    • Sergi Önerileri
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • ÇEVİRİ
    • Şiir Küre
  • YAZARLAR
  • PERFORMANS
    • Hanım-Efendiler
    • Matris Şiir
    • Dada Günlükleri
    • Şairler Sözlüğü
  • İLETİŞİM
  • KÜNYE
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
Facebook X (Twitter) YouTube Instagram WhatsApp
AksisanatAksisanat
YAZARLAR Giriş
  • ANASAYFA
  • HABERLER
    1. Edebiyat Haberleri
    2. Sinema Haberleri
    3. Tiyatro Haberleri
    4. Müzik Haberleri
    5. Güzel Sanatlar Haberleri
    6. Televizyon Haberleri
    7. View All

    Çıngıraklı Sokak, üç yaşına doğduğu sokakta bastı…

    28 Ocak 2025

    “Sinema Endüstrisi ve Akademi” Başlıklı Çalıştay başlıyor…

    30 Kasım 2024

    ÇINGIRAKLI SOKAK, “HEYBELİADA SANATORYUMU HALKINDIR!” DEDİ

    26 Kasım 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Ümit Yaşar Oğuzcan Durağı

    5 Kasım 2024

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025

    Bergen En Çok İzlenen Film Oldu…

    9 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Özgür Akdemir, “Zalım Seni” adlı çalışmasını, sevenlerinin beğenisine sundu!

    8 Nisan 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği…

    31 Mayıs 2025

    Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

    19 Mayıs 2025

    Çıngıraklı Sokak, üç yaşına doğduğu sokakta bastı…

    28 Ocak 2025
  • YAZI
    1. Edebiyat Yazıları
    2. Kitap Yazıları
    3. Sinema Yazıları
    4. Tiyatro Yazıları
    5. Müzik Yazıları
    6. Güzel Sanatlar Yazıları
    7. Televizyon Yazıları
    8. View All

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Gezi – Demet Kurt Güngör: Kurdun Kirpikleri

    29 Haziran 2020

    Şiir Taşı: Toprağın Bağrındaki Nişan

    22 Haziran 2020

    Ertan Mısırlı’dan Bir “Baba” Anı

    20 Haziran 2020

    İÇİ HİKÂYELERLE DOLU KISACIK BİR KİTAP: KALPTEN GELEN ARMAĞAN ve YENİ TOHUMLAR, YENİ HAYAT

    19 Mayıs 2025

    Hüseyin Kalyan Yazdı: Şerif Fatih, Hakikat Yolunda Bir Münzevi

    7 Ağustos 2022

    Erinç Büyükaşık Kitapları Liman Yayınevi’nde…

    3 Şubat 2022

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021

    Ev Köpekleri ve Çakallar

    12 Temmuz 2025

    FLEISHMEN IS IN TROUBLE

    13 Nisan 2023

    Malcolm & Marie

    20 Şubat 2021

    İlknur Atalkın Yazdı: The Queen’s Gambit

    29 Aralık 2020

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Makamların Efendisi…

    17 Ocak 2022

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    “Kalbimde Bir Lunapark Taklası”

    25 Haziran 2025

    SAÇMALAMADAN OLMAZDI KAFİYE

    25 Haziran 2025

    Şiirden hayata; Kader Eltutan Ve; Kelebekler Gece Ölür

    25 Haziran 2025

    Volkan Hacıoğlu yazdı: Romanya’daki Yaş Şiir Festivali’nden İzlenimler…

    31 Mayıs 2025
  • SÖYLEŞİ
    1. Edebiyat Söyleşi
    2. Sinema Söyleşi
    3. Tiyatro Söyleşi
    4. Müzik Söyleşi
    5. Güzel Sanatlar Söyleşi
    6. Televizyon Söyleşi
    7. View All

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025

    ÖZCAN ÖZTÜRK’TEN HAKAN KAYA SÖYLEŞİSİ

    1 Mart 2025

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    İsmet Yazıcı’dan Özcan Özcan Söyleşisi…

    1 Mayıs 2024

    Fotoğraf Sanatçısı Özlem Dikel Aksisanat’ın Sorularını Yanıtladı…

    1 Mayıs 2024

    Rabia Çelik Çadırcı Ressam Orçun Çadırcı İle Konuştu…

    31 Mart 2024

    İSMET YAZICI’DAN SETENAY ÖZBEK SÖYLEŞİSİ…

    5 Ağustos 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ

    25 Haziran 2025

    Koray  Feyiz’den  Onur Köybaşı Söyleşisi…

    31 Mayıs 2025

    BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN MEHMET SAİT İMRET İLE “CAMIN CİĞERE GİTTİĞİ” ŞİİR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ…

    29 Nisan 2025

    ÖZCAN ÖZTÜRK’TEN HAKAN KAYA SÖYLEŞİSİ

    1 Mart 2025
  • ETKİNLİK
    1. Edebiyat Etkinlikleri
    2. Sinema Etkinlikleri
    3. Tiyatro Etkinlikleri
    4. Müzik Etkinlikleri
    5. Güzel Sanatlar Etkinlikleri
    6. Televizyon Etkinlikleri
    7. View All

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024

    “ŞİİR SUARE”nin konuk şairi ve ressamı Belçika’dan

    28 Mart 2024

    Camille Geri Sayıyor

    14 Mayıs 2018

    Ara Güler’in filmi !f İstanbul’da…

    6 Şubat 2018

    Çağrılmadan Gelen, Garibaldi Sahnesinde…

    19 Ocak 2024

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Şair Çağla Göksel Çakır ve “Ah Mabel” öğrencilerle buluştu

    8 Mayıs 2024

    ‘Yaralarımızı Sarıyoruz’ Etkinliği ‘Amanos Çiçekleri’ Adıyla Kitaplaştı…

    8 Mayıs 2024

    Şiir Yolculuğu Etkinliği – Turgut Uyar Durağı

    22 Nisan 2024

    Nilüfer Altunkaya’dan Bibliyoterapi Okumaları Atölyesi…

    17 Nisan 2024
  • YAYINLAR
    1. Kitap
    2. Dergi
    3. View All

    “Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

    12 Temmuz 2025

    Koray Feyiz’den Dört Yeni Kitap

    19 Mayıs 2025

    “ANNEMİN HIRKASI” RAFLARDA

    15 Mayıs 2025

    Berna Olgaç’tan yeni kitap: “Görünmez Kalem”

    3 Mayıs 2025

    Varlık’ta Bu Ay…

    29 Nisan 2025

    Edebiyatist’in Dosya Konusu “Leyla Erbil”

    8 Mart 2025

    Maraşantiya Dergisinin 15. Sayısı Okuruyla Buluştu…

    25 Şubat 2025

    Varlık’ta Bu Ay…

    28 Ocak 2025

    Burası Henüz Hiçbir Yer – Ferit Sürmeli

    19 Şubat 2021
  • AKSİSANAT TV
    1. Haberler
    2. Söyleşi
    3. Kitap
    4. Şiir
    5. Programlar
    6. Öneriler
    7. Öykü
    8. View All

    İki Taşın Arası, Duvar’da Yayında…

    6 Şubat 2024

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Anlatamıyorum…

    7 Nisan 2023

    Mavi Gözlü Dev

    7 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Saatleri Ayarlama Enstitüsü Tiyatro Sahnesinde

    19 Nisan 2023

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    Murat Batmankaya’dan Okuma Önerileri…

    30 Ekim 2019

    Özgür Çırak’tan Okuma Önerileri…

    27 Ekim 2019

    Aksisanat.com Yenileniyor!

    25 Mart 2023

    BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

    13 Temmuz 2025

    Ev Köpekleri ve Çakallar

    12 Temmuz 2025

    “Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

    12 Temmuz 2025

    FARUK BAL’DAN YASER BEREKETOĞLU İLE HER KUŞ KENDİ TÜRÜYLE UÇAR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ

    25 Haziran 2025
  • BİLGİ BANKASI

    Gülten Doğruyol İncesu

    11 Ekim 2023

    Burçin Maya Çankaya

    25 Mayıs 2023

    BİR ZAMAN YOLCUSU: AHMET HAMDİ TANPINAR

    14 Nisan 2023

    Derya Balcı

    4 Mart 2023

    Abdülkadir Budak

    29 Ocak 2023
AksisanatAksisanat
Home»ANA»KÜÇÜK ANLARIN BÜYÜK HİKÂYELERİ

KÜÇÜK ANLARIN BÜYÜK HİKÂYELERİ

adminBy admin4 Kasım 20234 yorum10 Mins Read10 Views
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

Fatma ERYILMAZ

Ve perde!

Perdenin arkasında dev bir külliyatla Haldun Taner bekliyor. Taner, eser sayısının diğer türlere baskınlığından dolayı daha çok tiyatro yazarı olarak tanınsa da hikâyeciliği de ağdırmaz. İlk hikâyesi “Töhmet”  Yedigün dergisinde yayımlandığında Sedat Simavi’nin dikkatini çeker ve Simavi, ona hikâye yazmaya devam etmesi gerektiğini salık verir. Edebiyat dünyasında ilk yazdığınız hikâyeye telif ödenmesi de sık rastlanan bir durum değildir. Haldun Taner, böyle bir motivasyonla başlar öykücülüğe.

İbrahim Haldun Taner… Dedesi, Kurmay Albay İbrahim Muhiddin Bey. Babası, son Osmanlı meclisinde milletvekilliği yapmış, ilk devletler hukuku profesörümüz, hukuk fakültesi dekanı, Lozan’ın maddelerini hazırlayan ekipte yer almış, Fatih Mitingi’nde hararetle Misakımilli’yi savunmuş vatansever Ahmet Selahattin Bey.  42 yaşında kalp krizinden öldüğünde Haldun beş yaşındaydı. Annesi Seza Hanım, tek çocuğu Haldun’u alıp babasının Saraçhanede’ki evine yerleşir. Haldun artık dedesi, ninesi, dört dayısı ve bir teyzesinden oluşan kocaman bir ailede yaşamaya başlar. Okumayı daha okula başlamadan bu evde, teyzesinden öğrenir. Okula başladığında yaz tatillerinde dedesinin matbaasında ona yardım eder. Burada hem dönemin yazarlarını tanıma hem de bir kitabın basım aşamalarına tanık olma fırsatı bulur.

Ortaokul ve lise, devlet desteğiyle Galatasaray Lisesinde… Üniversite yine devlet bursuyla Almanya’da Heidelberg Üniversitesinde (Siyaset ve ekonomi)… Üç yıl sonra ağır tüberküloz, mezun olmadan İstanbul’a dönüş… Erenköy Sanatoryumunda dört yıllık tedavi süreci… Tam da burası işte bize uzanan satırların beşiği: Erenköy Sanatoryumu. Yazmaya burada başlar Taner. Ciğeri daraldıkça sözle değil yazıyla anlatma ihtiyacı hissetmiş olmalı kendini. İyileştikten sonra İstanbul’da Türkoloji, sanat tarihi, Alman filolojisi eğitimleri… 1955’te felsefe ve edebiyat eğitimi için Viyana’ya gidiş… Orada tiyatro asistanlığı, yurda dönünce tiyatro eğitmenliği… İktisat Fakültesine öğretim görevlisiyken 1960 darbesinde görevden alınan 147 akademisyenden biri olma… 1962’de Fransız Filolojisi Bölümünde hocalık…(Galatasaray’da en çok etkisinde kaldığı hocası Fransız edebiyatı hocası Mösyö Dard’dan öğrenilenler boşa gitmemeliydi.)

Küçük Dergi, Oyun dergisi… Galatasaray’da edebiyat matineleri… (Fecriati grubunun edebiyat etkinliklerini çoğaltma isteklerini gerçekleştirmiş sanki yıllar sonra.) Türkiye Tiyatro Yazarları Derneğini kurmak…  Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Ahmet Gülhan’la Devekuşu Kabare, sonra Münir Özkul ile Bizim Tiyatro, Devekuşu Kabare’den ayrıldıktan sonra Ahmet Gülhan ile Tef Kabare…  1980’de davet edildiği Berlin’de tiyatro dersleri ve gazetelerde yazılar… Pen Yazarlar Derneği, Türk Dil Kurumu, Viyana Dramaturji Kurumu ve UNESCO Kültür Komisyonları üyelikleri…

Özetle Haldun Taner, çok farklı alanlarda (siyaset, ekonomi, Türkoloji, Fransızca, Almanca, tiyatro, edebiyat, felsefe) eğitim almış, değişik alanlarda (kütüphane memurluğu, iktisat okutmanlığı, sanat tarihi, tiyatro ve dil hocalığı, köşe yazarlığı…) çalışmış, farklı türlerde (hikâye, tiyatro, köşe yazısı, deneme, anı) eser vermiş, yurt içinde ve yurt dışında önemli ödüller almış, kitapları pek çok dile çevrilmiş, uluslararası edebiyat ve sanat kurumlarına üye olmuş, dünya edebiyat literatürüne adını yazdırmış, çok donanımlı ve üretken bir yazar. Öldüğünde yarım kalan üç eserinin (Anıları, Münir Özkul için bir oyun ve Oyunbozan Süiti adlı roman) oluşu da bu birikimin mührü gibi olmuş sanki. Gerek dil konusundaki işlekliği gerekse hikâyelerde kurduğu “kahraman çeşnisi” açısından –fikrimce-ortalama bir okurun zihnini epey zorlayacak bir yazardır Taner.

Bu derya deniz yazarın külliyatından iki hikâye kitabı: “On İkiye Bir Var” ve “Sancho’nun Sabah Yürüyüşü”. İlki 1954, ikincisi 1969’da yayımlanmış. Daha sonra 1971’de aynı yayınevi (Bilgi Yayınları) tarafından bu iki kitap birleştirilerek ve “Gülerek Ölmek” hikâyesi de eklenerek yeniden basılmıştır.

Kitaptaki hikâyeler:

On İkiye Bir Var, Ayak, İznikli Leylek, Bayanlar 00, 45 Marka Seksapil, Artırma;

Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Piliç Makinesi, Rahatlıkla, Ases;

Gülerek Ölmek.

ON İKİYE BİR VAR: Zamanın ritmini içinde hisseden, saate bakmadan saniyesine kadar doğru tahmin eden kahraman anlatıcının içindeki tik taklara dair bir hikâye bu. Dokuz yaşında keşfettiği bu “doğru zaman tahmini” yeteneği önce korkutuyor onu sonra alışıyor bu duruma. Hatta okulun popüler çocuklarından oluveriyor. Bir atletizm yarışında kronometrörden önce saniye farkını söyleyince gazetelere geçer. Dönemin ünlü bir ruh doktoru merak edip ona ulaşır. Kendine kalırsa bu melekesinin kaynağı doğduğunda ilk duyduğu sesin evde aile yadigârı saatin sesi olması. Doktora göre de “duyma ve duyduklarını, duymadığı zamanlarda da aynı ritimle devam ettirme durumu”. “Doktora vız geliyor. Bir sinir doktoru için, saatleşen bir insan kendini at sanan, tren sanan, olmuş bir armut sanan kadar olağandır. Hangi doktor hastasına resmen ‘Sen tozutuyorsun dostum.’ demiştir?” Ee, okumuş adam tabii, incinmişsin diyecek!

Bu durumdan kurtulmak için saat tahminlerine ara verse de bir süre sonra daha da fazla üstüne düşerek devam ediyor tahminlere. Hatta daireden izin alıp günlük iki saatlik saat tahmin kürünü on iki saate çıkarıyor. Saatlerle dolu bir odada zamanın kaybolacağını, sonsuzlaşacağını düşünüyor. Hikâyenin sonunda içindeki saatin durduğunu hissediyor. Öldüğünü düşünüyor. Doktor, “Ölsen bunları yazamazdın.” diyor. Bu bitişle işin ağır yeri okura kalıyor. Hadi bakalım ne oldu bu adama? Ayrıca yazma sürecine atıfta bulunduğu, bunun bir kurmaca metin olduğunu hatırlatması “üstkurmaca” tekniğini başarıyla uyguladığını gösteriyor.

On İkiye Bir Var’da herkesi küçük anlar üzerine düşündürmek isteyen bir çabası var Taner’in. Ömür dediğimiz bütünün küçük anlardan oluştuğunu ve en önemli şeyin o ân’ı bilinçli, uyanık, ritmini içimizde hissederek yaşamamız gerektiğini vurguluyor. Hikâyenin tamamını okuyanlar bu hikâye ile Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı arasında ruhsal bir akrabalık olduğunu derinden hissetmiştir benim gibi. (Haldun Taner Tanpınar’dan önce yazmıştır.)

On İkiye Bir Var, “zaman felsefesi, yaşamın amacı ve anlamı, ölüm korkusu, obsesiflik” gibi konuları yüzünüzde tatlı bir tebessüm ve zihninizde ona eşlik eden sorularla okuyacağınız çok yetkin, usta bir kalemden döküldüğü her hâlinden belli, dopdolu bir hikâye.

ARTIRMA: Bu hikâyeyi okuduğumda aklıma ilk gelen Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” romanında geçen şu cümlelerdi: “Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”

Açık artırmalara katılan ama bir şey almayan, ayırttıkları eşyaların üstüne isimlerini yazdıranları görgüsüz sayan, bir şey seçip alanları seçtiği şeye mahkûm kabul eden, seçip alırsa artık seçme özgürlüğünü kaybedeceğini düşünen “hayat pasifi” bir kahraman anlatıcı. Konusu gereği zengin muhitlerin hikâyesi. Kahramanımızın zenginlik düzeyinde parası olmadığı için zenginliğe de hor bakan bir yanı var. Bu hikâyeyi okurken dönemin markalarını, ekonomik verilerini, açık artırma piyasasını tüm detaylarıyla görebilirsiniz.

Asıl mesele eşyalar değil aslında. Müzayedede kahraman anlatıcımız, eski sevgilisiyle karşılaşıyor. Fahrünisa ile, yanında da kızı. Zamanında Fahrünisa’yı bırakıp başkasıyla evlenir. (Belli ki evlilik konusundaki seçiminden hoşnut değil!) Onlara zengin ve mutlu görünmek için yok yere bir bambu masa takımı alıyor tüm parasını verip.

İyi giyimli, pahalı tütünlerle pipo içen, filanca marka parfümlerin kokusuyla ortamdakilerin başını döndüren ve birbirlerini bu etiketlerden tanıyan insanların ortamı olarak görüyor anlatıcı kahramanımız müzayede yerlerini.  Sanki sadece o insanları -iç sesiyle-eleştirmek için oradaymış hissini veriyor okuyucuya. İç konuşma tekniği çok yoğun çünkü diğer insanlar birbirine benzerken anlatıcımız hem o ekonomik sınıfın insanı değil hem de düşüncelerini söyleyecek kadar cesur değil. Seçme cesareti olmayan çekinik bir yapısı var, konuşmak da cesaret ister tabii.

İnsanın hayattaki seçimleri, seçmenin bir cesaret gerektirdiği ve hatırı sayılır bir bedeli olduğu, kararsızlığın insanı pasifleştirdiği, toplumsal sınıfların ezici alışkanlıkları üzerine eğilen bu hikâye de hem teknik hem de içerik açısından çok başarılı ve akılda kalıcı. “Ben dikkat ettim. Sonda en yüksek parayı verenler öyle sessiz, şamatasız, kendinden emin, alacağını bilen, vereceğini bilen insanlar oluyor.”

SANCHO’NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ: Hikâye Cervantes’e selam vererek başlıyor. Sancho’yu edebiyat âleminde bilmeyen yoktur. Aksini düşünerek Sancho’nun Don Kişot’un en yakın, ona en sadık arkadaşı olduğunu hatırlatalım. Hikâyede anlatıcı kahramanımız bir köpek. Hülya’nın babası ile Ankara’nın bürokrat sokaklarında sabah yürüyüşüne çıkıyorlar. Bu yürüyüş sırasında sahiplerine göre davranan farklı köpek türleriyle karşılaşır Sancho: Sinir hastası bir kadının köpeği olan ve sonunda sahibinin bağırmalarından kendi de sinir hastası olan Heidi… Prizi yalayıp akıma kapıldığı için sokak köpekleriyle aynı poliklinikte sıra beklemek zorunda kalan Londra doğumlu Altes… Köpek dergilerinde modellik yapan dergilere kapak olan “kok-beni”li güzeller İsabelle ve Minella… Protokole sonradan girdiği için tam olarak köylü aksanından sıyrılamamış çoban köpeği Kastor… Hiç sevmediği ve bu yüzden adlarını söylemeye tenezzül etmediği av ve polis köpekleri… Tesadüfen karşılaşmış gibi yaptıkları hâlde buluştuklarına inandığı Selmin Hanım’ın çapkınlıklarına, masa altındaki “ayak oyunlarına” alışık filozof köpeği Diyojen…

Hikâye “Tiki tiki praf!” sesiyle başlıyor ve bu ses yol boyunca ara ara devam ediyor. Tiki tiki’ler Sancho’nun, praf’lar Hülya’nın babasının ayak sesi. Metinlerde bu şekilde tekrarlanan, vurguyu üstüne çeken bölümlere “leitmotiv” tekniği adı verilir. Taner, bu tekniği de dikkat çekici ölçüde kullanmış. Konu sadakat. Hülya’nın babası eşine sadık değil, Selmin’in peşinde. Tam ona kızacakken sonlarda bir bakıyoruz Hülya’nın annesi de onlar eve döndüğünde apar topar telefonu kapatıyor ve yapmacık bir gülümsemeyle kocasını öpüyor. Burada Sancho ile ilgili çok güzel bir bölüm var: “Sancho yere çömeldi. Sol arka bacağı ile boynunu kaşımaya başladı. Sonra Hülya’nın annesi ile babasına uzun uzun baktı. Dilinin ucuna bir şey geldi ama… Havlamadı.”

Bu hikâye başlı başına bir edebiyat ziyafeti. Ele aldığı konunun toplumun can damarı oluşu, bir köpeğin bakış açısıyla düşünebilme, hayvanlara atfedip kendimizin koruyamadığı erdemler, böyle çetrefilli bir konuyu bu kadar muzipçe anlatabilme, albeni sözcüğü yerine “kok-beni”, bilinçaltı yerine “şuurumun bodrum katı” gibi ifadeler üretme, olumsuz davranan köpek ve kişilerin adından bahsetmeme… Tam bir kuyumcu gibi işlemiş Taner Sancho’nun felsefi, sosyolojik, psikolojik yürüyüşünü. “Modern fabl” tabiri kullanılır bu hikâye için. Kafka “Dönüşüm”ünde, George Orwell “Hayvan Çiftliği”nde hayvanların bakış açısını kullanarak yazmıştır. Fakat Haldun Taner bu işi tam bizim toplumumuzun mizah anlayışıyla birleştirmiş, onların varoluşsal kasvetinden kurtarıp özgün bir yazı evreni kurmuştur.

Tiki tiki, praf!

GÜLEREK ÖLMEK: Kahraman anlatıcımız Sekban. Ankara’da yaşıyor. İstanbul’da doğmuş büyümüş, Boğaz’ın sularında yüzmüş, başmühendis olarak Ankara’da çalışan, elli yaşını geçmiş, kültürlü, bekâr bir adam. Akçakoca’ya gidecek üç günlüğüne. Planlı bir adam, gitmeden hangi gün ne giyeceğini, kaç kez banyo yapacağını hesaplıyor. Valizi ve içine koyduğu giysiler, aksesuarlar yurt dışından alınmış pahalı şeyler…

İncila Hanım… Dul, örgü ören, evhamlı bir karakter. “Karadeniz’in dalgaları başka olur Sekban Bey!” diye uyarıyor onu. Kızıyor kadına, Boğaz çocuğu olduğunu, deniz acemisi olmadığını düşünüp egosunu köpürtüyor.

Sabah arabasıyla yola çıkıp bir otele yerleşiyor. Valizinde Agatha Christie ve Gandhi’nin kitapları… Bir kez denize girip çıkıyor. Bir şey yok. Öğleden sonra tekrar girdiğinde dalgalar onu kıyıya vurup vurup denizin içine çekiyor. O anda öleceğini hissediyor ve gülmeye çalışıyor. Korkmadan öldü, desinler diye. Neyse ki son bir dalga onu sahile “posa gibi” fırlattı ve kurtuldu. Sahilde kendinden geçmiş hâlde, ara ara kusarak yattı. Biraz kendine gelince otele döndü. Kusarken onu gören çocuktan utandı. Oteldekilere aslında ölmekten ne kadar korktuğunu, İncila Hanım’ı dinlemediği için pişman olduğunu, çok egoist biri olduğunu, can korkusunun egoyu yerle bir ettiğini itiraf etti ve rahatladı. Kusmuş gibi rahatladı. Kendi başta olmak üzere toplumda statü sahibi insanların diğer insanların deneyimlerini ve varlığını yok saymalarının ne denli yanlış olduğunu anladı ve anlattı.

Bu noktaya gelmesinde Gandhi’nin kitabında okuduğu “İnsan zekâsının gelişmesinde bir sınır vardır. Kalbin gelişmesinde ise hiçbir sınır yoktur.” Sözü etkili olsa gerek.

Başmühendis Sekban. Farklı ülkelerden aldığı kıyafetleri kadar onu düşünen komşusunun sözünü önemsemeyen, arabayla giderken kendini Fransız filmlerindeki aktörlere benzeten Sekban… Hikâyenin sonunda “Yaşamak güzel şey hanımlar, beyler. Hele burnunu kırıp, küçüklüğünü bilip yaşamak…” noktasına geldi.

Hepimizin ulaşacağı, henüz gelmediğimiz pek çok nokta vardır. Haldun Taner ve onun gibi donanımlı yazarları okumak, Sancho’yla yürümek hatta Sekban Bey’le ölümün eşiğinden dönmek yolculuğumuzu kolaylaştırır ve zenginleştirir.

Perdeyi şimdilik kapatalım!

Haldun Taner, On İkiye Bir Var, Bilgi Yayınevi, 8. Baskı, Ankara, 2007.

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
admin
admin

Related Posts

BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

13 Temmuz 202510 Views

Ev Köpekleri ve Çakallar

12 Temmuz 202540 Views

“Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

12 Temmuz 20257 Views

4 yorum

  1. Emel tekin on 4 Kasım 2023 22:22

    Harikulâde muazzam tespitler edebiyat candır👍👏👏👏

  2. Anonim on 5 Kasım 2023 16:36

    beğendim

  3. Anonim on 5 Kasım 2023 17:20

    Çok güzel bir yazı olmuş,tebrikler

  4. Fatma Eryılmaz on 6 Kasım 2023 02:58

    Teşekkür ederim.

Leave A Reply

Aksisanat Reklam
SOSYAL MEDYADA BİZ
  • Twitter
  • YouTube
EN ÇOK OKUNANLAR
ANA

BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

By admin13 Temmuz 2025

Genç sanatçı Burak Ertan, yaza girerken “Alabora” ile müzik severlerin karşısında. Bir pop eseri olarak…

Ev Köpekleri ve Çakallar

12 Temmuz 2025

“Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

12 Temmuz 2025

FARUK BAL’DAN YASER BEREKETOĞLU İLE HER KUŞ KENDİ TÜRÜYLE UÇAR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ

25 Haziran 2025

Güncellemelere Abone Ol

Sanat, haber, söyleşi, tv ve edebiyat dünyası hakkında en son yaratıcı haberleri alın.

Blog Authors
avatar for
Aydın Şimşek
Ayşe Özgür Aydoğan
Berna Olgaç
Burak Tokcan
Çağla Göksel Çakır
Derya Balcı
Engin Turgut
Esra Sağlık
Gönül Ak
Hasan Öztürk
İbrahim Ekrem Keleşoğlu
İsmail Cem Doğru
Mahir Karayazı
Mustafa Ergin Kılıç
Neslihan Yalman
Nil Dilan Karaca
Özge Doğar
Özlem Tezcan Dertsiz
Şerif Fatih
Vildan Çetin
Zerrin Saral
EN SON HABERLER

BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK

13 Temmuz 2025

Ev Köpekleri ve Çakallar

12 Temmuz 2025

“Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…

12 Temmuz 2025
AKSİSANAT
AKSİSANAT

Kültür, Sanat, Edebiyat, Sinema, Şiir, Müzik ve Daha Fazlası Aksisanat.com 'da...

İletişim:
Email: info@aksisanat.com
WhatsApp: +90 545 545 84 00

Son Yazılar
  • BURAK ERTAN “ALABORA” İLE KALPLERE DOKUNACAK
  • Ev Köpekleri ve Çakallar
  • “Olağanüstü Dünya” Okuruyla Buluştu…
  • FARUK BAL’DAN YASER BEREKETOĞLU İLE HER KUŞ KENDİ TÜRÜYLE UÇAR KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ
  • BURÇİN LAÇİN ALTAY’DAN CEREN AVŞAR SÖYLEŞİSİ
  • “Kalbimde Bir Lunapark Taklası”
SON YORUMLAR
  • 2017 Arkadaş Z. ÖZGER Şiir Ödülü İçin Süreç Başladı için https://all-4.net/ฝาก1รับ30/
  • Derdimin Devası / Gökhan Tok için al khair bank
  • Derdimin Devası / Gökhan Tok için al khair bank
  • Derdimin Devası / Gökhan Tok için HOI
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube WhatsApp
  • HABERLER
  • AKSİSANAT TV
  • GÜZEL SANATLAR
  • EDEBİYAT
  • SİNEMA
  • MÜZİK
  • ÖDÜLLER
  • ÖNERİLER
  • ETKİNLİK
  • PERFORMANS
  • POPÜLER KÜLTÜR
  • DOSYA
  • ÇEVİRİ
  • SORUŞTURMA
  • SÖYLEŞİ
  • TELEVİZYON
  • TİYATRO
  • YAYINLAR
  • YAZI
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
© 2025 aksisanat.com. Designed by GF MEDYA

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

Sign In or Register

Welcome Back!

Login to your account below.

Robot olmadığınızı kanıtlayın


Lost password?