Burçin MAYA ÇANKAYA
Halikarnas Balıkçısı’nın ya da gerçek adıyla Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın ülkemizin yetiştirdiği değerli aydınlardan biri olan yakın dostu Azra Erhat, “Düşün Yazıları”[1] adlı kitabın, yazar tarafından kendisine gönderilmiş “bilimsel yazılar” olarak nitelendirdiği metinlerin derlemesinden oluştuğunu ifade etmiştir.
“Halikarnas Balıkçısı bir hazinedir.” diyen Erhat, onun düşün ürünlerinin oldukça dağınık olmasından dolayı tam olarak istediği gibi bir eser oluşturamadığını söyler ve ekler:
“Asıl erek, düşüncesinin kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır.”
Oxford Üniversitesi’nde “Yakın Çağlar Tarihi “eğitimi alan yazar, tarih ve özellikle mitolojinin izlerinin peşine düşmüş, metinlerini oluştururken kontrol edilemez bir merak ve öğrenme isteğiyle düşünce denizlerine pupa yelken yol almıştır.
Bu derleme yedi yazıdan oluşmaktadır. Azra Erhat, yazıları alt başlıklar altında düzenleyerek, okuyucunun metin içinde düşünceyi daha kolay takip etmesini sağlamak ister. İlk bölüm “Narthex adını vermeyi düşlediği bir dergi için kaleme alınmıştır. “Türkiye’nin Dionisyak Tarihi” başlığında ilk yazıda abideler üzerine düşüncelerini ifade eder, Efes’te bulunan İsabey camisinin bu tür yapılar için bir prototip olduğu görüşünü savunur, bu fikri Batı medeniyeti için de geçerlidir. Düşüncesi buradan yola çıkar ve Mevlana’dan bakkhalara Afrika’daki dansçılara, Anadolu’daki türkü ve oyunlara, zeybeklerin feslerindeki çiçeklerin doğuş öyküsü hakkındaki yorumlarına, Erzurum oyunları ve raks hakkındaki incelemelerine kadar uzanır.
İkinci bölüm, Balıkçı’nın Ahilik hakkındaki araştırmalarını anlattığı bir metindir. Burada Erhat yazarın düşüncesinin bağlantıları takip ederek nasıl ilerlediğini anlatır: “Bulduğu, bulamadığı kaynaklar, bilgilerle boğuşur, baş döndürücü bir hızla oraya buraya değinir ve geçer.”
Metinleri okurken onun düşüncesinin bir sarmaşık gibi her sürgünden başka bir yöne doğru dallanıp budaklandığını görüyorsunuz. İpucunun götürdüğü her yere gözünü sakınmadan giren, bulduklarını ardı ardına sıralayan ve okuru bilgiye doyuran bir ifade şekli bu. Ahiliğin Anadolu’da yeşermesinin, daha önce burada bulunan “phyle” adı verilen yapıyla ilgili olduğu görüşünden hareketle araştırmaya başlayan yazar, konu hakkında kendisinin ilk bilgi kaynakları Evliya Çelebi ve İbni Batuta’dan söz ederek İyonya ve Yunan uygarlığına geçer, kaderciliğin etkileri ve uygarlığın çocukluk çağlarını çeşitli yazarların görüşleriyle açıkladıktan sonra tekrar Ahilik konusuna döner. Buradan Bizans -Efe- Efendi yazısında Ahilik anlayışının Osmanlı sarayındaki etkisi, efe ve efendi sözcüklerinin kökeni üzerine düşünceler ile biter.
Yazı boyunca okurla konuşur gibidir, sorular sorar, kızar, “Artık anlayıver! Haydi.” deyiverir. Balıkçı’nın meşhur “Merhaba” sı burada metnin sonunda karşımıza çıkar.
“Zeybekler”de ise Cumhuriyet gazetesine Azra Erhat tarafından düzenlenerek gönderilen ve Ağustos 1968’de yayımlanan şekli yer almıştır. Ardından Balıkçı’nın 10 Temmuz 1960 tarihinde Sabahattin Eyüboğlu’na dinler hakkında yazdığı bir mektup bulunmaktadır.
“Papazlık ve Laiklik” başlıklı yazıda kelimelerin kökenlerinden yola çıkarak çeşitli karşılaştırmalar yapar. Muhyiddin Arabi’den Dante’ye varan derin bir düşünceler yelpazesi içinde okur, onun geniş bakış açısı hakkında fikir edinebilir.
Sonraki bölüm Halikarnas Balıkçısı’nın Azra Erhat’a iki defter halinde gönderdiği “Ben İkaros” başlığı içinde üç metinden oluşmaktadır: “İkaros Efsanesi”, “Apollon ile Dafne ve “Ben İkaros”. Bu yazı Narthex dergisi için yazılmış. Yazar aynı efsanenin birçok çeşidi olduğunu ifade ederek farklı biçimlere örnek veriyor.
“Homeros Üzerine” başlıklı yazı Azra Erhat’ın İlyada’nın çevirisi ve Homeros hakkındaki yazışmalarını içermektedir. Burada yazar yaptığı incelemelerin onda uyandırdığı kanıları paylaşır, yapılmış kimi çevirileri eleştirir, bazı notlarını inceledikten sonra kendisine göndermesini ister. Bazı bölümler İngilizcedir. Azra Erhat bunların aşağı yukarı çevirisini yaparak esere koymuştur.
Halikarnas Balıkçısı’nın yaptığı değerlendirmelere baktığımız zaman düşüncesinin özgürce kanatlanışı ve bakış açısının farklılığı, okura dağınık bir anlatım gibi gelebilir ama okudukça derinliği ve geniş bilgisinin açtığı ufukları görünce, buna sebep olan şeyin içindeki araştırma ve yazma tutkusunu olduğunu anlaması mümkün olacaktır.
Edebiyatımızda farklı alanlarda verdiği eserlerle kalıcı bir iz bırakan Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın düşüncelerinin yaşamasını sağlamak için uğraşan Azra Erhat’ın dostuna olan vefasını anmadan geçemeyeceğim. Böyle güzel dostlukların her birimize nasip olması umuduyla, yazımı Halikarnas Balıkçısı’nın Arşipel’den yükselen nidasıyla bitiriyorum:
“Merhaba!”
[1] Halikarnas Balıkçısı, (Haz.Erhat,Azra),Düşün Yazıları, Bilgi Yayınevi,6. Basım,Ankara,2017.