Çocukluğumda ve ilk gençliğimde kitapların az olmasından yakınırdım. Belli yazarların az sayıdaki kitaplarının oluşu, kitaba ulaşmanın zorluğu, kütüphanelerin azlığı… sorun gibi görünürdü bana. Şimdi görüyorum ki, kitapların çoğalması, kitaba ulaşmanın kolaylaşması, internet üzerinden bile belli kütüphanelerden yararlanabilmek, sorunu çözmüyormuş. Yapıtların niteliği, her şey demekmiş. Bu yüzden okuduğum çocuk klasikleri, Muzaffer İzgü, Gülten Dayıoğlu, Aziz Nesin’in kitapları bugünkü yolumu çok sağlam döşemiş.
AVM’lerdeki marka kitapçıların önünde uzun kuyruklar gördüğümde çoğunlukla ürperiyorum. Neredeyse tamamı gençlerden oluşan bu kuyruk; konusu, anlatımı aynı birtakım kolay okunur kitapların yazarları için sıraya girmiş. Olamaz mı? Olur, oluyor tabi. Ama gençlerin bunlarla sınırlı kalması beni üzüyor. Bu yüzden anne babalar ve öğretmenlere çok büyük görev düşüyor. Bak, bunların yanında bunlar da var diyebileceğiniz; çocuğunuzun, öğrencinizin yolunu çizen, ruhuna kalbine bir şeyler koyan kitap önerileriniz olmalı diye düşünüyorum. Bu yüzden ısrarla okuyor, öneriyor veya adını anmıyorum kitapların. Çünkü her şeyin basıldığı bu çağda yararsız, boş kitaplar yanında, çocuklarımıza ve gençlerimize zarar verecek kitaplar olduğunu da görüyorum. Televizyonun ve internetin açtığı zararlara bir de kitapların eklenmesi korkutucu geliyor.
Bu ay okuduğum bir ilk gençlik romanından söz etmek istiyorum. Mehmet Fırat Pürselim’den Şamanların Sonuncusu. Lisede okuyan Kurt Kurdadost adlı kahramanımızı tanıyoruz önce. Tabi adından ve soyadından neler çektiğini tahmin edebiliyorsunuz. Kurt alaylardan o kadar bıkmıştır ki, adını ve soyadını değiştirmek istiyor. Annesine babasına, hatta kuzeni olan tarih öğretmeni Kaşkır abisine de bu isteğini anlatıyor. Kurt’un sık sık gördüğü kabuslar vardır. Bir de evin içinde dolaşan bir “sır” meselesi. Kâbuslarında kurtların kovaladığı Kurt, arkadaşı Baran’la birlikte bu sırrın peşine düşer. Akçakoca’da öğretmenlik yapan Kaşkır da onlara rehber olacaktır.
Yunan mitolojisini çok erken yaşlarda tanıdığımız halde, Türk mitolojisiyle çok geç tanışan bir kuşağız. Bu yüzden kitapta Türk mitolojisinin olması, Türk destanlarının ders kitabında gördüklerimizden çok farklı bir bakış açısıyla verilmesi kitabı önemli kılıyor. Eros’u, Poseidon’u, Zeus’u pek çok kaynaktan öğrenirken; bu kitapta onların yanında Ülgen’i, Umay’ı, Erlik’i tanıma şansı elde ediyorsunuz. Ayrıca dünyadaki pek çok mitolojinin birbirine benzer ögeler taşımasının altı çizilmiş. Yüzüklerin Efendisi gibi bir kült kitabın bile Türk mitolojisinden yararlandığını, aslında mitolojilerin, kültürlerin, halkların, insanların kardeş olduğunu bir kez daha fark ediyorsunuz.
Pürselim, sıradan ilk gençlik konularından çok farklı ve zorlu bir konu seçmiş ve bunu incelikle işlemeyi başarmış. Geçiş dönemi diyebileceğimiz bir dönem için okunası bir yapıt koymuş ortaya…
5 yorum
https://www.yogakiev.com/
https://www.montanaherbgathering.org/
https://www.windblazelighter.com/
donhethcoat
cegupaep