Bir çocuğun bebeklik döneminden itibaren kitapla tanışması, görmesi, dokunması, bir oyuncak gibi algılamasıyla başlayan uzun ve eğlenceli sürecin, zaman içinde gelişmesiyle oluşan okuma kültürü, ailelerin rehberliğinde öğrenme merakıyla ilerleyen bir edimdir.
Dolayısıyla okul öncesinden itibaren çocuğun kitapla buluşmasına zemin hazırlamak, kitapla arkadaşlık ederek, kitapla bütünleşmesini, içinde kendini hissetmesini ve kahramanlarıyla sevinip, heyecanlanıp, keyif alabilmesini sağlamak çok önemlidir. Kitaplardan alınan mutluluğu pekiştirmek ve aynı etkide devamlılığını sağlamak için kitapların çocukların hayatına sokulması, okuma eylemine büyük katkıda bulunacaktır. Bu sayede çocuklarımız kendi fiziksel özelliklerini tanıma ve keşfetme, çeşitli bilgilerle hem zihinsel olarak hem de dilinin gelişmesine fırsat yaratmış olacaktır. Ayrıca kitapta yer alan konu ve olaylar, karakterler, duygular, kitabın vermek istediği etkilerle, ruhsal ve sosyal açıdan kişilik gelişimlerine de fayda sağlayacak ve böylelikle dil bilinci ve duyarlılığı kazanma yönünde güzel bir adım atılmış olacaktır.
Çocuk kitaplarının soyut ve somut kavramları öğrenmede, duyu algılarının gelişiminde, nesneleri sınıflandırmada, ayırt etmede, sorular sorup düşünmede, zihinde kavramların, imgelerin oluşmasında büyük bir işlevi vardır. Kaliteli birer okuyucu olmanın yolu işte bu işlevleri sağlayan nitelikli kitaplarla çocuklarımızın buluşmasını sağlayabilmekten geçer. Burada bilinçli ebeveynin rolünü yadsıyamayız elbette. Yazınsal nitelikli çocuk kitapları başta biçim olmak üzere, içerik, dil ve anlatım yönüyle bir bütünlük teşkil eder. Metinlerin görsellikte estetik hazzı veren ve anlatımda edebi bir özgünlükte olma durumu, çocuk kitaplarındaki niteliğin belirleyici unsurlarıdır. Yani çocuk edebiyatına iyi ve güzel eserler kazandırmayı amaçlayarak estetik beğeniyi öğreticilik kaygısına düşmeden, özgür ve kendine has bir tavırla öne çıkararak edebi olandan ödün vermeden, üretimlerde bulunmak kalitenin anahtarıdır. Öncelikle okul öncesinde karşılığını bulacak bir kitap görsellikle içeriğin uyum içinde tamamlayıcı rolünü göz ardı edemeyeceğimiz şekilde hazırlanmalıdır. Kapak ve sayfa tasarımları, görselliğin ana unsurları arasında yer alır. Albenisi olan sıcak ve canlı renklerde hazırlanmış kitap kapağı tasarımı ve ardından sayfa tasarımı çocuk kitaplarının en önemli özelliğidir. İşlenen konunun, olay örgüsünün, kahraman ve diğer karakterlerin, mekânın zihinde canlanabilmesi temel okuryazarlık eğitiminden de önce başlayan görsel okumayla desteklenen okul öncesi çocukları için daha da büyük önem arz etmektedir. Çünkü o dönemde çocuğun algılamakta güçlük çektiği kavramlara resimler açıklama, tanımlama ve tamamla işleviyle yardımcı olacaktır. Kitap için yapılan süslemeler, sembolik anlatımlar, düşünceyi, kavramı ve nesneyi çizgilerin yardımıyla çocuk için çekici, cazip hale getirecektir. Bir başka deyişle çocuğun bilmediği bir kavramın yanına resmini koymak, onu anlaşılır kılacaktır. Bu nedenle de metin resimle dengelendiği için sayfa tasarımı büyük bir titizlik gerektirir. Söz dağarcığı sınırlı olan çocukların resimden yararlanması ve bundan hoşlanması da gayet doğaldır. Çoğu zaman da resimler içeriğin önüne bu yüzden geçer. Burada önemli olan kitapların sanat değeri taşıyan resimlerle hazırlanması ve çocukta estetik duygunun gelişmesine katkı sağlamaktır. Bu da çocuğun dünyasını ve renk algısını bilen, çizgiler ve figürlerle çocuğun dünyasına seslenir nitelikte olan çizerlerle gerçekleşebilir.
Okuma becerisinin gelişimini sağlayan bir diğer unsur da çocuğa ana dilini sevdirecek olan edebi metinlerdeki dilin kullanımıdır. Kelimelerin yerli yerinde kullanılarak özenli bir dilin oluşturulması gerekir. İçerik yönünden yazarlarımız eserlerinde hayata umutla bakan, karamsar olmayan, dünyaya, insana ve diğer canlılara olumlu yaklaşım içinde, elde edemedikleriyle değil de sahip olduklarıyla mutlu olmayı bilen, yaşama sevinci içinde olan bireylerin varlığını duyumsatan temaları kaleme almaları, konunun seçimi kadar işleniş biçimi de çocuklarımızın zihninde ve gönlünde de duygusal bir deneyim yaşatacaktır.
Bir diğer unsur ise ileti yani mesajdır. Çocuklar kendisinin yerine düşünen, mesaj kaygısı taşıyan, didaktik kitapları sıkıcı bulurlar. Ancak iletisiz metin yoktur. Kaldı ki iletisizlik iddiasıyla yazıldığını söylemek bile bir iletidir. Burada önemli olan meyvedeki bir besin gibi yani nasıl elmayı lezzetinden dolayı yeriz vitaminini düşünmeyiz; ama farkında olmadan o besini almış oluruz… İşte yazılan metinlerin de çocuğun sezgilerine güvenerek farkında olmadan verilmesi, çocuğun sonucu kendinin düşünüp, sorgulayarak bulması, merak duygusunu uyandırarak okuma hazzını yaşaması önemlidir. Çocuğu okumaya yönlendiren nitelikli kitapların bir diğer etkeniyse estetik değerdir. Sanatın, dünyanın ve insanın kendi içindeki güzelliğini sezdirmek, fark ettirmek noktasındaki keşif yolculuğu estetik değer taşıyan özgün yazılı metinlerin varlığıyla doğru orantılıdır. Ayrıca çocuk edebiyatında evrensel kültürün yanında yaşadığımız toplumu oluşturan kendi kültür değerlerimizin aktarımı da edebi metinler yoluyla çocukların ilgisine sunulur. Yine metinlerde işlenen olayın yalın anlatımıyla neden-sonuç ilişkisinin verilmesi, çocukların özdeşlik kuracakları kahramanlarla gerçek hayattaki gibi inandırıcı, güçlü veya zayıf yönleriyle tanıtılmış karakterlerin metnin akışı içinde sunulması, öyle işaret parmağı havada olmayan, öğüt vermekten sakınma özelliği olan, olayın geçtiği mekanların çocuğun hayalini kurup, zihninde canlandırabileceği yerler olması, tasvirlerin kişiye, olaya ve mekana uygun yapılması çocukların ilgisini çekmede de etkili olacaktır. Yazınsal ihtiyacı karşılamada bağımsız hareket edemeyen özellikle okul öncesi dönemde çocuğun kitapla ilişki kurabilmesi bir okuyucudan yardım almasıyla mümkündür O halde bu süreç ne kadar erken olursa o kadar iyidir. Çocukla yetişkini bir araya getirerek ilk etkileşimli okuma eyleminin gerçekleşmesini sağlamak. Bu mutlu ve umutlu başlangıçla çocuğa okuma becerisini ardından, okuma bağımsızlığını kazandıracak adımları atabilmek değerlidir. Daha sonra çocuğun seçme özgürlüğüne giden bir bilincin artmasına doğru bir eğilim söz konusu olmalı ve çocuk kendi gerçekliğini kitaptaki metinle yabancılık hissetmeden metnin öznesi olarak görebilmelidir. O nedenle evin her köşesinde kitaba rahatlıkla ulaşabilen, kitabını özgürce seçebilen, ebeveynleriyle ortak okuma eylemi içinde olan çocuklar edebiyata yaklaşır.
Bilinmelidir ki çocuk ve yetişkinin edebiyat vasıtasıyla kurmuş olduğu bu köprü de yazınsal estetiğin hazzıyla gelişebilecek nesillerin anlayarak, düşünerek, sorgulayarak, çıkarımlarını yansıtarak hayata ne kadar yakın durabileceklerinin teminatı gizlidir.