Yazar: Özge Doğar

ANA

Halının püskülleri uzundu. Silindikçe parlıyordu ipleri. Köpüklü su, simsiyah olmuştu. Bütün evi iyice temizlerse evin hanımı onu tekrar çağırırdı. Düzenli bir işi olurdu böylece. Oturma iznin süresi bitmişti, ödeyememişti işsizlikten. Çalışmadan nasıl oturma izni alacaktı ki para lazımdı. Oturma izni olmayınca çalışma izni de olmuyordu. Gözü çıkasıca pandemi kendilerini bulmuştu. Kalmışlarda dımdızlak dünyanın bir yerinde, bir yere sığamadan. Kocası İlyas çay ocağında, çay dağıtıyordu pandemi öncesi. Bütün mahalle sevmişti İlyas’ı. “İlyas abi çay” diyorlardı, uçak gibi götürüyordu çayları İlyas. Pandemi patlayınca çay ocağı da kapanmıştı. Aysel, çay ocağının kapandığına inanamamıştı. Kocasını ertesi gün gönderip çay ocağına baktırmıştı belki de yanlış…

Devamını Oku
ANA

Adam kırışmış sert elleriyle kürek çekmeye utanıyordu. Küreğin sert darbesi pürüzsüz denizin canını acıtacak diye korkuyordu. Deniz kadın gibiydi. Yumuşak davranmak gerekirdi. Kadınlar konusunda da bilgisi yoktu aslında. Genellikle ahkâm kestiği her konuda başarısızdı. “Vay be” dedi içinden “Nasıl da mis gibi deniz kokusu, kadın gibi. Güneş nasıl da sabahın mahmurluğunda, gözlerini uykudan açamayan çocuklar gibi.” Adam kıyıdan epey açılmıştı. Balığın kokusunu almıştı. Berrak suda gördü balık sürüsünü. Adamla beraber köpek de başını uzattı denize. Köpek komut beklemeden dişledi halatı heyecanla, sürükleyerek getirdi adama. “Evet haklısın, sabitlenmemiz gerek” dedi adam köpeğin başını okşayarak. Kayığın halatı kendisi gibi eskimişti. Neredeyse ayrılacaktı…

Devamını Oku
ANA

Sabah soğuğu ceketimden içeriye sızarken izin istemiyordu. Soğuğun inadına doğmuştu yine güneş. Bulutlar örtmeye çalışsa da göstermişti gül cemalini nazlı bir ceylan gibi. Isıtmıyor mu, görmek bile ısıtıyor kim demiş hava soğuk diye! “Güneşin olsun gönlünde, o zaman gelsin ne gelirse” diye başladı mırıldanmaya… Esnaflar yeni açıyordu kepenklerini. – Günaydın sadık bakkal Migros’tan erken açar hep. Migros olduğu için değil, dükkânını erken açanın rızkı çok olur, dermiş kendisi gibi bakkal babası. Yaz kış temizler bakkalının önünü ve annesinden kalmış yağ tenekelerinin içinde çiçekler ekilidir, kimi dayanır soğuğa kimi dayanmaz. Olsun ama o toprağa hep çiçek eker. Anne yadigârıdır çiçekler. -…

Devamını Oku
ANA

(öykü)                                              İş yerinden sadece sabah için izin alabilmiştim. O da rica minnet. Hastanede olacağımı söylememiştim, söyleyememiştim. Bilinmesi işsiz kalmama neden olabilirdi. Bunun saçma olduğunu biliyorum ama gizlemek zorundaydım. Elbette benim hastanede olmam kadar doğal bir şey yoktu. Dişi memeli canlılar hamile kalırlar, canlılık böyle devam eder ama kimin umurunda, kendini doğadan üstün zanneden patronlar ve yaverleri var yeryüzünde. Bir de canlılığın işlemesi için gerekli zannettikleri kalıpları, kuralları, ahlaki değerleri ve bir sürü safsatalar… “Evet, yapacak bir şey yok. Gebesiniz ama bozulmuş dağılmış bir gebelik.” Ne soğuk bir ses alışkanlık belki. “Bu neden olur yani neden bozulur?” Ayaklarım titrerken aklıma gelen…

Devamını Oku