Yazar: admin

ANA

Hilal Varol “Görünmez Kentler, bildik tanıdık kentler değil, kurmaca kentlerdir. Hepsine birer kadın adı verdim…” diyerek başlamış söze yazar. Bunu okuyunca bile yazarın, kitabını elinize aldığınızda bir çırpıda anlamlandıramayacağınız ve herkesin aynı pencereden bakıp aynı şeyleri göremeyeceği, görse bile aynı şekilde anlatamayacağı bir kalem olduğu kolayca anlaşılıyor. Ben kitap boyunca gözümün önünden geçen kadın isimleriyle akışta olan, kentlere yazılmış bir ağıt okudum mesela. Öyle ki, değişen dünyada, şehirlerin kaybettikleri ruhlara ağladım satır aralarında. Bende durum buyken; siz elinize aldığınızda kitabı, kim bilir neler anlatacaksınız kitaba dair bizlere. Kentlere son bir aşk şiiri yazdığını söyleyen yazar, metni , “Ben…

Devamını Oku
ANA

Emekli asker Ercan Yılmaz yılların hatıralarını, yaşanmışlıklarını ve duygularını dizelere döktüğü şiirlerini, “Mevzi Şiirleri” başlıklı kitabında topladı. Anılan kitap, yayın danışmanlığını Mustafa Fırat’ın yaptığı Mühür Kitaplığı Yayınları tarafından basıma hazırlandı. “Mevzi Şiirleri”, toplam 53 şiirden oluşuyor. Kapak tasarımı Kenan Bıyıklı’ya ait olup, arka kapağında Ercan Yılmaz’ın bir şiiri yer alıyor. “Bir kibritin ucundaydı her şey” başlıklı şiirin son dörtlüğü şöyle: Ben kaç şiirimin üzerini çizdimKaç şiirimi yaktımKendimle beraberBir kibritin ucundaydı her şey Ercan Yılmaz’ın kitabındaki şiirlerin ağırlıklı teması sevgi, hasret ve yalnızlık olup, okurlarını zaman zaman hüzünlendirirken derinden etkileyecek. “Mevzi Şiirleri”ni, Mühür Kitaplığı Yayınevi’nin iletişim adresinden (0552 6994645 – info@muhurkitapligi.com)…

Devamını Oku

6 Şubat, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıldönümünde büyük yıkıma uğrayan Hatay, Maraş ve Adıyaman’da geçen İki Taşın Arası belgeseli, Gazete Duvar’da yayınlamdı. https://www.gazeteduvar.com.tr/iki-tasin-arasi-enkaz-kayip-yas-haber-1666574 https://youtu.be/87etUmqEf6k?si=yjKfeDi4Q-Gt0FXZ

Devamını Oku
ANA

Zahide Koçyiğit Senin görkemin olanakların uzak hevesleriyle besleniyor. Olmaktan korktuğumuz fakat çaresizce olmak istediğimiz çetrefil bir özgürlüğü derinleştiriyorsun gözlerimizde. Dip, koynunda bir ırmak; koyulaştıkça akıyor. Koyulaştıkça ağırlaşan anılara inat… Göğsümde derinleştikçe sen, sesler uzaklaşıyor. Gök berraklaştıkça çukurun büyüyor. Sahip olduğun boşluk, hem imkanı hem sonu söyleyen yankılı bir şiir olup açıyor. Sen düşmesiz varlığınla eksiliyorsun bizden. Çünkü düşmek, varoluşsal bir olanak insana. Diyalektik bir ilerleme basamağı ya da. Düşmeden derinleşmiyor hayat, zaman kırılmıyor uzamda. Belki bu sürmek demektir biraz da, yaşamanın diyaframı. Nasıl ki nefes verilmeden alınmıyor tekrar, yürünmüyor düşülmeden yaşam bahçesinde. Sense düşen değil düşülensin, boşluğun tamama ermiş.…

Devamını Oku
ANA

Maurice Maeterlinck’in yazdığı, Memet Fuat’ın dilimize çevirdiği ve Yönetmenliğini Lale Ertiş Gençtürk’un üstlendiği bir perdelik oyun ÇAĞRILMADAN GELEN – İSTANBUL Devlet Tiyatrolarının Garibaldi Sahnesinde Cuma, Cumartesi ve pazar günleri izlenebilir. Müziklerini İlhan Kavaklıpınar, Kukla Tasarımını Burcu Tansı Kavaklıpınar’ın yaptığı oyunda, bir masanın etrafında yarı karanlıkta oturan bir ailenin akşam dokuzdan gece yarısına kadar geçen süre içinde yaşadıkları, beden kuklaları giymekte olan oyuncularla anlatılır.Saatler gece yarısını vurduğunda hanelerine gelecek olan davetsiz misafirle karşılaşacak olan ailenin hikayesi, ölüme dair deneysel bir oyun izlemek isteyen seyiciler için güzel bir fırsat sunuyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları (devtiyatro.gov.tr)

Devamını Oku
ANA

Zahide Koçyiğit: Genel yayın yönetmeni olarak, Maraşantiya’nın yolculuğu nasıl başladı; nasıl bir yolda sürüyor bahseder misiniz? Fatma Hatun Esen: Maraşantiya yolculuğu, Edebiyat Nöbeti dergisi şiir editörlüğünün bana kattıklarını sadece şiir içerikli bir dergide, şiirin yatağını genişletme düşü ile başladı. Ayrıca Maraşantiya sözcüğü de derginin varoluş etkenlerinden biri oldu. Hititler Kızılırmak’a Maraşantiya diyormuş. Çağrışımı zengin bir sözcük olarak hissettim. Şiir gibi dişil. Dergi, ismi konusunda beğenen-eleştiren taraflarca çok konuşuldu. Neden Kızılırmak değil diyenler oldu. Kızılırmak düz yazı, Maraşantiya şiir gibi geldi bana. İlk sayımız, Ocak-Şubat 2022’de yayımlandı ve 10 sayı çıktı. Format olarak her sayıda bir şairle söyleşi yapıyoruz, deneme yazıları…

Devamını Oku
ANA

Arda Cevahir Şiirselliğin Fenomenolojisi Eğer şiir sözcüklerden oluşuyorsa, şu durumda tek bir sözcük bile şiir yazmaya yeterdi: Aşığım. Dışsallıkla içselliğin tek bir varlık fonundan yansıdığı bu söz karşısında biz de yargıda bulunurduk: Kime âşık, yoksa aşktan kastettiği kendi mi? vb. Ne var ki dil, varlıkla ilişki olduğu ve varlık da çoklukta göründüğünden, sayıca sonsuz terimi bir araya getirmekle de anlatımın olanağı tek bir sözcüğe bağlı kalamaz. Böyle olması için, örneğin şu kalemin, bize tek bir varlık boyutundan sözcük olarak yansıması gerekirdi: Siyah kapaklı, kartuşlu, mavi… O zaman da bu ayrı niteliklerin onu tek başına oluşturamamış olması, kalemin var olmaması…

Devamını Oku
ANA

Yazar sadece yazmaz. Ayrıca dinler, gözlemler, okur, notlar alır, yazdığı metne yan kuvvetler oluşturur. Ebru Güneyan Aksi Sanat’taki İnce Detaylar köşesinde yazarların yan kuvvetlerine odaklanıyor. İNCE DETAYLAR Hakan Kaya kimdir? Kimliğiniz, kişiliğiniz öykülerinize nasıl yansıdı/yansıyor mu? 2000 yılında doğdum. Aslen elbistanlıyım ama gönlüm anne tarafı olan trakyada. Yazılarımda dili parçalamayı seviyorum. Geçmişte yaşadıklarımı ve halen yaşadıklarımdan beslenmeyi, onu kurcalayarak okuyucuya sunmayı seviyorum. Kısacası yaşantımı eğip, büküp ortaya bir şeyler çıkartıyorum. Yaşadığım her kötü olumsuzluğu öykümde kullanmaya çalışıyorum. Yaşantım, görüşüm elbette öykümü besliyor. Kutsal şeylere ilginiz var mı? Evet var. Öykülerimden ziyade, çizimlerimde bunu kullanmayı seviyorum. İslam minyatürü, hristiyan ikonografisi ve…

Devamını Oku
ANA

ÇAĞLA GÖKSEL ÇAKIR Çevirmen, yazar ve şair Dilek Değerli’nin dünya şiirini derinden etkileyen şairleri kaleme aldığı “Şiirin Atardamarları ve İz Defteri” kitabı, Aleni Kitap’tan okurla buluştu. Dünya edebiyatı çerçevesinde geniş bilgi birikiminin ürünü olan eser, iki bölümden oluşuyor. Şair, “Şiirin Atardamarları” başlıklı ilk bölümde dünya şiirinde öncü konumundaki şairlerin hayatını ve poetikasını ele alıyor. Değerli, bölümün devamında şairlere yazdığı mektuplara, şiir, sanat ve şairliğe yönelik inceleme yazılarına yer veriyor. İkinci bölüm ise şairin edebiyat günlüğünden oluşuyor. Dilek Değerli’nin eserinde ilk yer verdiği isim, ünlü Amerikalı şair Sylvia Plath. “Karanlığın ve Ölümün Şairi” olarak betimliyor Plath’ı Değerli. Ona göre Plath, yazdıklarıyla…

Devamını Oku
ANA

Dolunay Aker’in önsözüyle Thomas Moller Nielsen, keskin, zaman zaman provokatif bir dille eleştiriyor Žižek ve Harari’yi. Fakat onu diğer yazarlardan ayıran en önemli özellik, gerçeği açığa çıkarmak, eleştirinin hakkını vermek… Belçikalı gazeteci/yazar Thomas Moller Nielsen’ın ünlü Sloven Marksist sosyolog/filozof Slavoj Žižek ve İsrailli tarihçi/yazar Yuval Noah Harari’nin maskelerini düşüren makaleleri, şair/yazar Dolunay Aker’in derlemesi ve şair/çevirmen Burak Bayülgen’in çevirisiyle ilk kez Türkçeye kazandırıldı. Aleni Kitap’tan çıkan ‘Şarlatan (Žižek ve Harari)’ adlı dikkat çekici kitap, akademik camiada hayli ses getireceğe benziyor. Zira kitap, Žižek ve Harari’yi bilinenin aksine Marksizm/sol ideoloji ve bilimle ilgisi olmayan ‘kapitalist medyatik aktörler’ olarak lanse ediyor. Dolunay…

Devamını Oku
ANA

Söyleşen: Burçin LAÇİN ALTAY Fırat BAYTAK Batman’da doğdu, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra Adnan Menderes Üniversitesi İlk ve Acil Yardım programını bitirdi. Düşünce Kültür ve Sanat Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. 5. Cumba kültür sanat şiir ödülünde birincilik ve Prof. Dr. Mehmet İsmail şiir ödüllerinde ikincilik aldı. Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Göç yol ve taş şiir dosyasıyla 2023 Gülten Akın şiir ödülüne layık görülen şairin “göç yol ve taş” ilk şiir kitabıdır. *** Burçin L.A.: Göç yol ve taş; yaralı, ağrılı şiirlerden oluşan ruhun eksikliğini yudumlayan bir kitap. Çocukluğa duyulan özlemin çokça anne ve eksik baba figürleriyle şiire…

Devamını Oku
ANA

Gülten Doğruyol İncesu Yazar Enver Karahan’ın Liman Yayınları’ndan çıkan ve önsözü yazar Erdal Çakıcıoğlu’na ait olan kitap ‘’Bir Yanılsamanın Tragedyası’’ 180 sayfa ve 25 öyküden oluşuyor. Ağırlıklı olarak psikoloji temalı öykülerden oluşan eserde; birey, birey toplum ilişkisi ve toplumsal değerler üzerinden yaşamlar ele alındığını görüyoruz. Sanat, hayatın en önemli olgularından biri… Bireyin ve toplumun gelişimi, değişimi ve ilerlemesinin bir parçası… Bilinç ve bilinçaltımızdaki düşünceler, duygular ve imgeler sanatla somutlaşır. Soyutu somutlaştırmaktır bir nevi. Topluma kazandırmakta bunun sonucudur. Bu somutlaştırma ve topluma kazandırma işlemini dil ile gerçekleştiriyorsak edebiyattan bahsetmiş oluruz. ‘’Bir Yanılsamanın Tragedyası’’ adlı bu kitap, Enver Karahan’ın ikinci kitabıdır. ‘’Zamana…

Devamını Oku
ANA

Hilal Varol “Çölde koşan mavi bir at gördüm rüyamda…” diyor yazar bir röportajında, romanını yazmaya başlama sebebi olarak. Siz gidebiliyor musunuz rüyalarınızın peşi sıra bu kadar cesurca? Küçük burjuva, tarihsel anlatı ve fantastik roman yapısının iç içe geçtiği bir roman kaleme almış genç yazar. Suriye tarafında çıkan kum fırtınalarından etkilenen bir şehirden sesleniyor bize Doktor Mithat, yanında önceleri şartlardan dolayı dost edindiği Murat Hoca ile birlikte. -Sonrasında gerçekten bizi alıp çöllere sürükleyeceklerini tahmin bile edemiyoruz ilk sayfalarda.- Yalnızlıkları, kimsesizlikleri ve birbirlerine yol arkadaşı oluşları öyle büyük bir sakinlikle anlatılıyor ki kendinizi gerçekten kendi evinizin balkonunda gibi hissediyorsunuz…

Devamını Oku
ANA

Seçkin Çoban Sizce tüm kusurlarını kusursuz bir vitrinle saklamayı becerebilmiş sıkıntılı bir zihin, toplumdaki varlığını nasıl tanzim eder? Romancı Bret Easton Ellis’in bu soruya ilginç bir cevabı var. O cevap; Patrick Bateman.. Patrick Bateman Wall Street’de çalışan, seçkin bir sınıfa mensup, yakışıklı, oldukça bakımlı, kaslı, materyalist bir psikopattır. Çevresindeki herkes, onun karanlık ve çarpıcı iç dünyasının yardımcı oyuncusudur. Chris Hanley ve Christian Halsey Solomon tarafından kaleme alınmış ve Mary Harron tarafından yönetilmiş AMERİCAN PSYCHO filminin, Patrick Bateman karakteri kadar koyu bir teması var. Patrick Bateman’a sadist bir katil diyerek konuyu devam ettirmek, bence filmin tüm mesajını kaçırmak demek. Çünkü aslında…

Devamını Oku
ANA

Zeytin Akademi Edebiyat Çalışma Grubu yeni çalışmasını tamamladı. Modern Türk edebiyatında öykü ve romanlarıyla bir döneme damgasını vurmuş en önemli yazarlarından biri olan Orhan Kemal için hazırlanan çalışma, Derya Akar Balcı editörlüğünde hazırlandı ve aksisanat portal tarafından yayımlandı. Dosyada şu çalışmalar yer alıyor: ÖNCE EKMEK- ORHAN KEMAL | Hasret Balaban DİKKAT, BU KİTAPTA “GREV” VAR! | Fatma Eryılmaz ORHAN KEMAL’DEN USULLACIK ÖYKÜLER – SARHOŞLAR – | Derya Akar Balcı YOKSULLUK VE YOKSUNLUĞUN KOĞUŞU: 72. KOĞUŞ | Burçin Laçin Altay KİRLİ SEPETİNE ATILMIŞ HAYALLER | Sibel Turga Metin

Devamını Oku
ANA

Hasret BALABAN Öğretmen bir anne ve hukukçu -aynı zamanda İttihatçı- bir babanın evladı olarak hayata başlayan Mehmet Raşit ÖĞÜTÇÜ, Türk edebiyatında toplumcu-gerçekçi yazarların başında gelir. İlk kez 1943’te, “Asma Çubuğu” öyküsünde Orhan KEMAL adını kullanmıştır. Roman, hikaye ve oyun türlerinde eser veren sanatçı, “Önce Ekmek” adlı hikaye kitabıyla, Sait Faik Hikaye Armağanı  ve Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü almıştır. Askerlik döneminde komünizm faaliyetlerinden dolayı tutuklanan sanatçı, cezaevinde Nazım Hikmet ile tanışır. Onu öykü yazmaya yönelten Nazım Hikmet’tir. Marksist felsefeyi benimseyen Orhan KEMAL, “Sınıf Savaşımı” teorisini hikayelerine yansıtır. Cezaevinden çıkınca her türlü işte çalışır. İşini kaybetmemek için karın tokluğuna çalışan,…

Devamını Oku
ANA

Fatma ERYILMAZ Orhan Kemal’le yürüyoruz. Bu;  biraz netameli, yeter derecede can sıkıcı, çoğu zaman da umut kırıcı bir yürüyüş olacak. Sanılanın aksine ciğerlerinize oksijen değil hayal kırıklığı, çaresizlik ve is pas dolabilir. Pamuk tarlasındaki yakıcı güneş, dokuma fabrikasındaki kumaş tozları veya kömür deposundaki kirli sedirler içinize baygınlık verebilir. Yürüyoruz, okuyoruz. Her adımda, Orhan Kemal’in yaşamı boyunca başka başka sokaklara, hayatlara, insanlara kalemiyle dokunduğunu fark ederek. Yol arkadaşımız Orhan Kemal’se takdir edersiniz ki elimizde kocaman bir ayna var, dilimizde ise perde yok! Aynaya ne yansırsa, kulağa hangi küfür çarparsa öyle, hiç değiştirmeden; fotoğrafını çeker gibi, hiç karışmadan izler gibi bir hayat…

Devamını Oku
ANA

Derya AKAR BALCI Orhan Kemal’in İnsanları “İri taneli yağmur ortalığı sele vermişti. Ne trençkotlar, ne paltolar, ne de şemsiyeler… Buz gibi fırtınayla savrulan yağmur iliklere işliyor, insanlar yağmurdan kaçışıyorlardı. Ceplerinde paraları olanlar kahvelere, lokantalara; olmayanlar, yağmurun vurmadığı saçak altlarına sığınıyorlardı.” Umudu ve iyimserliği kazanmamız için yol gösterici hikâyelerden oluşan Sarhoşlar adlı öykü kitabı, Orhan Kemal’in kaleminden bizlere en büyük mirastır. Esere adını veren Sarhoşlar adlı öyküde, dokuz çocuk babası Turgut Şen’in şaraphanede hiç tanımadığı tilki yapılı adama içki ısmarlamasıyla gelişen olaylar mizahi bir üslupla veriliyor. Adeta Karagöz-Hacivat diyaloglarını anımsatan öyküde sarhoş insanların düştüğü durum gözler önüne serilirken, eve ekmek parası…

Devamını Oku