Kader Bolat: Olağanüstü bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde, diğer alanlarda olduğu gibi edebiyat dünyasında da birçok zorluk yaşandı. Pandemiyle birlikte, kitapların basımından tutun da dergilerin dağıtımı gibi konularda birçok sorunla baş etmek zorunda kaldı yayıncılar. Siz Patika dergisi olarak bu sorunlarla nasıl başa çıktınız? Nasıl bir yol izlediniz?
Ertuğrul Özüaydın: Şu genellemeyi yaparak başlarsak sanırım yanlış olmayacaktır: Dergiler çağının en önemli tanıklığını gerçekleştirir. Yazın tarihimizin en değerli kaynakları arasındadır. O dönem neler yazılıyor, neler okunuyor dergilerin sayfalarında bulabilirsiniz. Bu Türk edebiyatı için de böyle olmuştur. Dergiler, çağının yazar çizeriyle beslenip gelişmiştir. On yıllar boyunca bütün dergilerimizin göstermiş olduğu çabaları Türk yazınının gelişmesi yönünde önemli adımlar olarak saymalıyız.
Geçmişte edebiyat dergileri bir topluluğun, akımın öncüsü ve sürdürücüsü olmuş olabilir, ama bugün yerleşik bir akım ve bu akımın sürdürücüsü olarak bir dergiyi göremiyrum. Bu özetlemenin dışında şunu da eklemek isterim ki dergiler de bir arayış içindedir ve ayrıca her dergi düşsel bir yolculuktur. Sanat, kültür ve edebiyat adına nerelere dek varacağını kestiremeyiz. Onları yeniliğin doğal koşullarından soyutlayamayız. Çağdaş yazının sesi ve içeriği bağlamında ürün verme çabaları hangi tutumda olduklarını gösterir sanırım.
Söylediğimiz gibi dergiler çağın ürünüdür. Çağın gerekliliğinden ortaya çıkar. Kuşaktan kuşağa bir geleneği sürdürerek gelmezler. Tarihsel akışın içinde yerlerini almayı bilirler. Zamanına yaslanmayan, gereklilerine uyamayanlar yenilgiye uğramak zorundadır. Yaşarlılığı, değişim ve dönüşümle gerçekleşir. Geçmişe yönelenler, zamanına yaklaşamayanlar geçmişle çok uzun avunamazlar. Dergilerde iyiyle kötünün ayrımını yapmak istemem çünkü hepsi bir anlamda aynı çatı altında yaşamını sürdürürler. Her derginin ötekine kazandıracağı bir değerin varolduğunu düşünürüm. Bu noktada Türk yazının simgesi durumuna gelen dergilerimiz imece çalışmaların bir yansıması gibi görünür. Biz de okurlarımızın, sürdürümcülerimizin desteğiyle bu zorlu süreci atlatmayı başardık.
Kader Bolat: Pandemi süreci, dergicilikte de yeni çığırlar açılmasına yol açtı. Bu dönemde sanal platformlar, e- dergiler, sesli e-dergiler, fanzinlerde artış gözlendi. Bu durumu dergicilik adına nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ertuğrul Özüaydın: Dijital çağ, dijital dergi. Her şey çok yeni, her şey etkisini göstermedi henüz. Her şeye yüzeyden bakıyoruz. Bu nedenle nitelikleri ve geleceği konusunda bir şeyler söylemek çok güç. Basılmış dergilerle, dijital dergiler arasında bir savaş yok. Kendi alanlarında okuyucu karşısına çıkıyorlar. Elbette toplumsal ve yazınsal sorumlulukları konusunda değişen, eksilen bir şey yok. Biz de dijital olarak varız.
Öyle bir soru ki bütün boyutlarıyla ele almaya kalksam sayfalar sürer kısacık söylemeye çalışsam dediklerim yetmez. Gelen metinler içinde çağının duyuş ve düşünüşünü yakalamış ürünler de var niteliksel anlamda yetersiz kalmışlarda. Şunu belirtmeliyiz ki Türk yazını bugünkü ürünlerin yarattığı etkiyle geleceğini örgütleyecektir. Varlığını sürdürmesini istediğimiz Türk edebiyatına değer katmayı bilen ve bunu becerebilen arkadaşlarımızın sayısı hiç de azımsanmayacak kadar çoktur. İşte dergilerimiz değerli yaratıları bulup çıkarmak çabasından hiç vazgeçmediler. Aydınlar, yazarlar, çizerler, şairler hepsi gelişen dünyanın gelişmiş ürünlerini vermeye kafa yorarken onlara ürünlerine yayımlayacakları alanları yaratan dergilerde boş durmuyordur.
Kader Bolat: Biliyoruz ki dergiler, edebiyatın mutfağıdır, can suyudur. Çok sayıda edebiyat dergisi basılıyor. Ülkemizde yeterince dergi okuru var mı? Bu konudaki görüşleriniz ve değerlendirmeleriniz neler?
Ertuğrul Özüaydın: Dergi çıkarmanın, yürütmenin güçlüklerini ancak ve ancak o işi üstlenenler bilir. Aslında basılı dergilerin içinde bulundukları sıkıntılı durum ha deyince aşılacak gibi görünmüyor. İçine düştüğümüz bunalımın en önemli nedeni dağıtım sorunudur. Belki öteki giderlerin karşılanabilirliği bu yolla sağlanacaktır. Dağıtılamayan dergi satış yapamıyor, satışı olmayan dergi yaşamını sürdüremiyor. Soruna kesin bir çözüm yolu olarak bakıyorum. Dergilerimizin yeterince okuru yoksa bundandır. Ülkenin dört bucağına kolaylıkla dağıtılan dergilerin okuru da olacaktır. Okuru dergiye kolayca ulaşabilirse satış sorunu büyük oranda ortadan kalkar. Doğrusu dergiler satamıyorsa satış noktalarında dergilere yer verilmemesindendir. Çoğu dergi sürdürümcü ağıyla yaşama tutunabiliyor. İçinde bulunduğumuz acı gerçeği kabullenmişlikse canımızı daha çok acıtıyor.
Soruşturma dosyasına katkı sunduğunuz için teşekkürler.
Ertuğrul ÖZÜAYDIN
1957 yılında Eskişehir’de doğdu. Anadolu Üniversitesi, İşletme Bölümü’nü 1983 yılında bitirdi. İlk şiirleri seksenli yılların başında Eskişehir Sakarya Gazetesi’nde yayımlandı. Uzun bir aradan sonra yeni şiirleri, bununla beraber şiir üstüne yazıları ve aralıksız sürdürdüğü günceleriyle dergilerde göründü. Ayrıca 2002 yılında Patika Dergisi yayın deneyimine katıldı. Halen aynı dergide genel yayın yönetmeni olarak çalışmalarını yürütmektedir. Şiirleri, başka dillere çevrildi. Yurtdışında çeşitli dergi ve seçkilerde şiirleriyle yer aldı. Uluslararası festivallere katıldı, şiire ilişkin bildiriler sundu, şiirlerini okudu. Dil Derneği üyesidir ve Yayın Kurulu Başkanıdır. Aynı zamanda Çağdaş Türk Dili ve Patika Dergisi’nin genel yayın yönetmenidir.