HASAN ÖZTÜRK
Edebiyatın, adında ‘kurmaca’ geçen kitaplarına bir de ‘kurmaca ekseninde yazılanlar’ eklenirse oldukça uzun bir kitap listesiyle karşılaşacağımız açıktır. Amerikalı çağdaş polisiye ve deneme yazarı Walter Mosley, yakınlarda yayımlanan Bu Yıl Romanını Yazıyorsun (2019) kitabının ardından Türkçe okurunun karşısına çıktığı Kurmacanın Unsurları (Notos Yayınları, Kasım, 2020) kitabıyla andığım uzun listedeki yerini aldı.
Bir önceki kitabın birikimini göz ardı etmeyen Kurmacanın Unsurları, ‘önsöz’ ve ‘giriş’ yazısıyla birlikte yirmi beş yazıdan oluşan mütevazı bir kitap. Konusu, hemen başlangıçta “hikâyeyi aşan bir roman yazma” ve ardından eklenen “hem anlamın derinlere daldığı hem de iyi bir olay örgüsü kurguladığı bir roman” olarak belirlenen kitap, tam da adına eklenen “Roman Yazmak Üstüne Bir Deneme” başlığıyla örtüşen bir nitelikte. Romanın ne olduğu hakkındaki kuramsal bilgiler yerine romanın nasıl yazılacağına yönelik ve yazmayı dert edinmiş yazarın roman deneyimlerini sohbet diliyle okuyup neşelendiğimiz bir kitap Kurmacanın Sınırları. Kitabın, Türkçe okurları için handikabı, yazılarda sözü edilen romanların/romancıların, Türkçe okurunun pek de yakından tanımadığı isimler olmasıdır denilebilir.
Varlık koşulu ‘olay örgüsü’ olan romanı yazmanın, kişiyi “eşsiz bir yolculuğa” çıkardığını söyleyen Mosley, yazı yaratıcılığının aynı zamanda “zihnin derli toplu çalışmasını sağlıyor” olduğu görüşündedir. Kurmaca metinlerin önde geleni roman türünün yapısı hakkında ipucu türünden bilgiler veren usta polisiye yazarı, roman yazacakları öğretirken özellikle ikinci tekil kişi “sen” seslenişiyle heyecanlandırır da. “Romanı okurla birlikte yaratıyorsun” der, örneğin. Yürümeye yeni yeni başlayan bir çocukla kalemi eline almış genç yazarı birbirine benzetir Mosley: Çocuğun, hayatta var olmak için adımına adımlar eklemesi gerekir, yazar da yeni sözcüklere gereksinim duyar boş sayfayı doldurmak için. Öyle ki der yazar, “biz de anlatarak hem hayatta kalırız hem de varlığımızı kanıtlarız” tıpkı çocuk gibi. Mosley’nin vurguladığı başka bir ayrıntı, roman için bir tür “yük hayvanı” saydığı ‘karakter’ yaratma sorunudur. Dünyanın edebiyatında adından söz ettiren büyük romanların, ardında/okurda bıraktığı karakterlerle bilinmesi dikkate alınınca kitapta beş yazının bu konuya ayrılmış olmasının nedeni anlaşılıyor.
Kurmacanın Sınırları kitabının “Yeniden Yazmak” başlıklı yazısı, roman türüyle sınırlı olmayıp genel anlamdaki ‘yaratıcı yazı’ üretkenliğini öğreten bir yazıdır. Yazarın söylediği gibi yazı yaşamında “mücadeleye devam etmenin tek sebebi başarısızlık” ise başlangıçta, bir yetersizlik ya da umutsuzluk belirdiğinde çakılıp kalmamalı roman yazarı. Mosley’nin, “Yazmak yeniden yazmaktır” ilkesi için ‘Dorian Gray’ın portresi’ örneği de ilginç doğrusu.
Roman yazmayı öğreten Kurmacanın Sınırları kitabını, bir konuyu anlatan öğretmenin dersini dinler gibi okumak mümkün. Ders aralarındaki teneffüsleri andırır biçimde yazı aralarında mola yerleri var Mosley’nin. Roman konusundaki pek çok ayrıntının ardından “Şöyle Bir Soluklanalım” yazısında, anlatılanların bir tür özetini okumak mümkün. Kitabın sonlarındaki “Şöyle Bir Soluklanalım Yine” başlıklı ikinci ara yazısı, romanın ötesinde edebiyat ortamına yönelik değerlendirmeler içeriyor. Yazarlığın, üniversiteye gitmekten geçmediğine dikkat çekilen yazı, edebiyat sosyolojisinin konularına da değiniyor.
Kurmacanın Sınırları kitabının son yazısının başlığıyla ‘toparlarsak’ sözümüzü biz de “amacı taslak fikirler ve örneklerle kendi zihnine nasıl derin dalışlar yapabileceğini göstererek uğraşıp didinmeye, binlerce saat harcamaya değer bir dünyayı ve doğru sözcükleri gün yüzüne çıkarmanı sağlamak” olan bir kitap okudun diyebiliriz roman yazmayı göze alacaklara. Kalemi ‘yeniden yazmak’ için eline alabilirsin artık.