İnsanoğluna yeni deneyimler kazandırmayı amaçlayan, dünyayı tanıma ve öğrenme merakını gideren, işlevine yöneldikçe bu alanda çalışmalarını takdir ettiğim Sedat Sever’in de dediği gibi “Sanatçı duyarlılığı ile kurgulanmış bir yaşam…” sunan edebiyatın tüm hayatımıza nasıl bir katkı sağladığını anlamak zor olmasa gerek. O nedenledir ki çocuk ve gençlerin nitelikli edebiyatla, sanatla buluşması büyük önem arz eder. Onlar için üretilen dil, kültür, eleştirel düşünme becerisini kazandıran ve düş güçlerine yetişebilen verimlerle okurunu ciddiye alan değerli Mustafa Ruhi Şirin’in “Çocuk edebiyatı önce edebiyattır. Edebiyat yönü ile edebiyatın içinde en incelikli yazarlık biçimidir.” Söylemi tıpkı yetişkin edebiyatı gibi ustalık gerektiren, aynı hazzı ve estetik ruhu veren disiplinle üretilecek bir titizliği içinde barındırır.
Geçmiş çağlarda geçiş nesnesi olarak algılanan çocukluk evresi, kısa bir dönemi kapsadığından çocuk bilincinin oluşmasını dolayısıyla da çocuk duyarlılığının gelişimini etkilemiştir. Özellikle çocuğun küçümsenmesinin, çocukluk felsefesinin, sözlü çocuk ürünlerinin sınırlılığının ve elbette bunda eğitimin kurumlaşamamasının da payı büyüktür.
Modernleşme dönemi, okul çocuk ilişkisi ve çocuk yetişkin ayırımı ile yeni bir boyut kazanarak çocuk öznenin edebiyatını ortaya koymuştur. Özellikle de sözlü edebiyat ürünlerinden olan ninni, tekerleme, masal ve bilmecelerin bir anlamda çocuğun şiirle tanışıp çocuk öznenin şiirlerinin gelişimine katkı sağlamıştır. Geçmişte tâ II. meşrutiyet döneminde temelleri atılan çocuklar için şiir yazma girişimlerinin öncülüğünü yapan İstanbul Darülmuallim müdürlerinden olan Satı Bey, dönemin edebiyatçılarıyla görüşüp bu alandaki boşluğun giderilmesi için onları şiir yazmaya teşvik etmiştir. Çocuk edebiyatında ilk ciddî çalışmalara yönelen, sade ve doğal yapısıyla Alaattin Gövsa’nın Çocuk Şiirleri adıyla yayımladığı şiir kitabı doğa, erdem, kahramanlık vatan temalarından mürekkeptir. Yine dönemin şairlerinden Ali Ulvi Elöve, Çocuklarımıza Neşîdeler adlı kitabında kendisine de ilham veren La Fontaine, Lamartine, Victor Hugo’dan şiir çevirileri yapmıştır. Çocuğa, araç olarak değil de onların dünyasına inerek yazan Tevfik Fikret’in Şermin kitabında ahlâklı olmanın, yoksul ve sakatlara yardım etmenin, bencillikten kurtulmanın önemini çocuk diliyle anlattığı şiirler çocuk psikolojine ve modern eğitim anlayışına uygun eserlerdir.
Millî Edebiyat dönemi içinde de çocuklara ve gençlere yönelik şiir yazan şairlerimiz arasında Ziya Gökalp çocuklarımıza millî ve manevî değerlerimizi benimsetmek için yazmış olduğu “Yeni Hayat, Kızıl Elma, Altın Işık, Ala Geyik” adlı şiirler çocuk şiirine katkıda bulunmuştur. Didaktik özelliği ile dikkati çeken Mehmet Emin Yurdakul’un şiirleri, Fuat Köprülü’nün Mektep Şiirleri adlı kitabıyla çocuklara yönelik yazılmış şiirleri, Şiir Demeti adlı kitaplarıyla Ali Ekrem Bolayır, La Fontaine’den fabl çevirileri yaptığı Seracettin Hasırcıoğlu ve bunların yanında Kâzım Nami Duru, Ahmet Cevat Emre, İsmail Hikmet Ertaylan, Celâl Sahir Erozan, Fazıl Ahmet Aykaç gibi pek çok şairin öğretici yanı ağır basan çocuk şiirleri de dilin inceliklerini sezdiren eserlerdir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, Yusuf Ziya Ortaç,Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Samih Rıfat,Ruşen Eşref Ünaydın ve Faruk Nafiz Çamlıbel çocuğa eğilen şiirin örneklerini sunmuşlardır.Bunun yanında Vasfi Mahir Kocatürk, Hasan Âli Yücel, Orhan Şaik Gökyay,Behçet Kemal Çağlar, Kemâlettin Kamu, İlhami Bekir Tez, Emin Recep Gürel, Faruk Gürtunca, Halim Yağcıoğlu,Necmettin Halil Onan, Ömer Bedrettin Uşaklı, Hasan Şimşek, Halide Nusret Zorlutuna, Galip Naşit Arı, Necmettin Halil Onan, İbrahim Zeki Burdurlu, Halim Yağcıoğlu, Ceyhun Atuf Kansu, günümüzde yazmaya devam eden Haydar Ergülen, Salih Mercanoğlu, Gökhan Akçiçek, Betül Tarıman gibi pek çok şairin ürünleri çocuğun zihinsel, sosyal, dil becerilerinin, estetik duygusunun, hayal gücünün ve ritim duygusunun gelişmesine şiirin duygulara hitap eden yönüyle, bünyesinde var olan güzelliklerle sunulmuştur.
Çocuk edebiyatı kavramıyla birlikte gelişen çocuk şiiri anlatım düzeyi ve boyutuyla kendini çocukta açıklayan ve çocukta gerçekleştiren şairlerle çocuğa göre şekillenir. Çocuğun durduğu yerden bakabilen, çocuğu içselleştirerek ondan bir parçaya ışık olmaya çalışan şairler yazdıkları şiirin mimarisini içlerindeki çocuğu yaşatarak çocuk diliyle ve bakışıyla inşa edebilirler ancak. Çocuk şiiri ve çocuklar için şiir kavramları bize hangi şiirin çocuk şiiri olacağı konusunu düşündürür. Pekalâ büyükler için yazılmış bazı şiirlerin, çocuklar tarafından algılanıp sevildiğini de söyleyebiliriz. Tabi bunda işlenen temanın ve ahengi sağlayan ritim unsurunun da işlevi büyüktür.
Her ne kadar çocuklar gerçek dünyanın sınırlarını zorlasalar da okuyarak öğrendiklerini yaşadıkları gerçeklik içinde deneyimlemek isterler. Çocuğun bilinç ve bilinç dışı algısının idrakında olan şair çocuk dilini iyi bilmek zorundadır.
O sebepledir ki Fazıl Hüsnü Dağlarca “Gözlerinizle görmeyiniz, sözcüklerle görünüz; sözcükler gözleriniz olsun.’’ diyerek şairlere seçilecek dilin inceliğini hatırlatır. On beş binin üzerinde şiir yazmış, Türk şiirinin üstatlarından olan Dağlarca’ya göre çocuk şiiri olamaz. Büyümemeyi seçen bazı şiirler vardır ve onlar “İlk yaşlarda durarak” var ederler kendilerini. Anne ve çocuk gövdesini en güzel şekliyle veren gerçeküstü ve büyülü dünyanın kapılarını araladığı Çocuk ve Allah kitabı da Dağlarca’nın en mükemmel eserlerinden biridir- çocuk yanında duruşun ifadesidir. Bu duruşu şöyle açıklar. “Kalemi elime aldığım günden beri, çocuğa dönük bir adamım. Karşımda her zaman bir çocuk görmüşümdür. O çocuk duyarlığı içinde kalmışımdır…’’ Bir başka ifadesinde de “Benim yazdıklarımı okuyan çocuklar, yazdıklarımı kendilerinin yazdıklarını sanırlar…” diyereküzerindeki çocuk etkisini ve bakışını yansıtır.
Çocuk gerçekliğini en güzel şekilde yansıtan şairlerden biri olan çocuk, baba, aşk ve acı gövdelerini kullanan Cahit Zarifoğlu’na göre de yazma eylemi şu duygularla açıklanır:
“Çocuklar için yazmak bana at oynatabileceğim çok geniş bir alan açtı. Burada masal, rüya, hayal, hikâye, gerçek, gerçeküstü ve akla gelebilecek her şey vardı. Bir anda büyük olmanın zorluklarının ötesine geçiveriyordunuz. Sizi bağlayan bir şey yoktu. Yazarken bir tür çocuk safiyetini, çocukluğunu giyiniyordunuz. Karşınıza ise milyonlarca çocuğu alıyorsunuz. Her şeyi yaşamaya hakları olan ilerinin büyükleriyle bir dünya oluşturuyorsunuz ve bu sebeple de zaman zaman onların büyük hallerine hitap ediyorsunuz. Bu yüzden benim yazdıklarım, çocuklar için, çocuklar için yazdıklarım aynı zamanda büyükler için görünür.”
Sevgili anne ve babalar, değerli öğretmenler, birbirinden kıymetli düşün insanlarının yani çocuk evreninde olmayı, çocuk zamanında durmayı, çocuğun baktığı yerden bakabilmeyi hayatının merkezine almış, yazdıkları şiirleri çocukların buyruğuna vermiş nice önemli şairlerimizin sanat değeri yüksek ürünleriyle buluşan çocuklar bilinmelidir ki dil bilincini kazanacak, dilin güzelliklerini yaşayacak, dünyaya farklı pencerelerden bakabilmenin farkındalığını tadacak, şiire her yaşta ilgi duyacak bir düzeyde olacaktır. Böylelikle çocuklarımızın okuma becerilerine hikâye, roman, ninni, masal ve bilmeceler yanında şiirlerin farklı türleri olan tekerlemeler, müzikli şiirler, resimli kitaplarda şiirler, serbest şiirler, nükteli şiirler, somut şiirler, öykülü şiirler okutarak gerek okul öncesi dönemde gerek ilkokul döneminde zevk alacakları, estetik hazzı yaşayacakları şiirlerle buluşturarak katkıda bulunabiliriz. Yetişkinler olarak çocuklarımızı bu türden mahrum bırakmamalıyız. İlerinin o ince duyarlılıktaki çocuklarını şiirin görkemli dünyasıyla buluşturan tüm emekçilere selam ile…