Gaz Lambasının Işığında
Editör: Gülçin Sahilli
Bodrum şimdilerde turizmin gözbebeği, fakat benim çocukluğumda (1960-1970) bugünkü görünümünden çok uzaktı. Hele köyleri… Müthiş bir yalnızlık… İlk ve ortaokul yıllarımı Turgutreis’te geçirdim. Elektriği bilmez, suyu kuyulardan taşırdık. Annem okul yüzü görmemişti, babam da üç yıl kadar gidip bir daha uğramamıştı. Buna karşın ikisinin de müthiş bir sağduyusu vardı. Özellikle babamın okumaya ve yazmaya verdiği önem, dönemin koşullarına göre benzersizdi. Bu nedenle, köyümüze günlük gazete gelmeye başladığında ilk abonelerden biri biz olduk. Böylece okuma serüvenimiz gazetelerle başladı.
Aradan bir süre geçti. Babam yeni bir öneri getirdi: “Şu gazeteden bize de bir şeyler okumanı istiyorum.” Anlaştık. Biraz haber, biraz pehlivan tefrikaları, biraz köşe yazısı derken bu işe epeyce ısındık. Ve bir gün bambaşka bir şey oldu. Tarih 29 Aralık 1968. Hürriyet gazetesinin ilk sayfasında kocaman bir duyuru, hem de resimli… “İnce Memed 2. Yazan: Yaşar Kemal. Bugün 5. sayfada.” (O yıllarda tarihi not almış değildim elbette, sonraki yıllarda araştırıp buldum.) “Neymiş bu?” dedi babam. Anlattım. “Ünlü bir yazar varmış, bir roman yazmış. Her gün bölümler halinde yayımlanacakmış. İlk bölüm de bugünmüş.” Babamın az da olsa okuma yazması vardı, şöyle bir baktı. “Oku bakalım,” dedi.
Akşam yemeğinden sonraydı. Ocaktaki közlerin üzerinde simsiyah bir çaydanlık oturuyordu, dışarıda göz gözü görmez bir yağmur. Gaz lambasının önüne çöktüm, aldım gazeteyi kucağıma, sonrası Yaşar Kemal’indi artık. O gün ilk bölüm, sonra ikinci, sonra diğerleri… Her akşam aynı saatlerde bir edebiyat ortamı yaşanıyordu evimizde. Okuma yazma bilmeyen annem ve benden iki yaş küçük kardeşim bile büyük bir ilgiyle dinliyordu okuduklarımı. Günler geldi geçti, İnce Memed 2 bitti. Ama yeni bir şey başladı; bendeki edebiyat tutkusu.
Bugün bir şeyler yazıyorsam, okuma okyanusuna batıp çıkıyorsam, babamın başlattığı bu okuma saatleri sayesindedir bence. Onun nereden edindiğini bilmediğim sezgisi, annemin sabrı ve kardeşimin saygısıyla birleşmiş, edebiyatın büyüsüyle buluşmamı sağlamıştı. Pehlivan anlatıları, politik çekişmeler, cinayet haberleri değil de neden İnce Memed yaratmıştı bu etkiyi? Yanıtını hepimiz biliyoruz.
Sonra kitaplara geçtik. Kısıtlı bütçemize karşın babam kitaplarla bağımızın kesilmesine izin vermedi. Konu komşunun alaycı bakışlarına aldırmadı hiç. Eline ne geçerse taşıdı evimize. Destanlar, romanlar, popüler tarih… Her birinin tadı ayrıydı. Onlardan bulamaç yapmayı öğrendik zamanla. Adını bilmeden yediğimiz tatlı bir yiyecekmiş meğer, belleğimin köşesinde yıllardır durur.
—- oOo—-