salih aydemir
sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; dönemlerine aittir… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; iddialı olduğu ölçüde de talihsiz ve nankördür… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; baş döndürücü dönüşümlerin çelişkilerle yüklü zamanların alemdarlığını yapar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; bireyselliklerini ardarda dizerek bütün oluşturma çabasındadırlar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; kuram mı eleştiri mi belli değildir… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; bilimsel dağarcığı pek de zengin olmayan… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; kuramın yeri belli olmamasına rağmen kuramlaştırılması… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; etik ve ideolojik normlara dayandırılamamış… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; kopuk sekanslar üslubu… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; yazanın kişisel tarihini güncelleştiren ön-dip notlarıdır… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; alaturka bir hal sunumu yapar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; betimleyici, açıklayıcı, kural koyucudur… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; popülizm ve tüketim kültünü hedefler…
şair özde kuramcı değildir… şiirleriyle büyük ölçüde bireyselliği ağır basan, bazen coşkulu, kimi kez vaaz vermeye varan dizeleriyle önermeler, tavsiyeler ve haykırışlarda bulunur… estetik etkinliğindeki coşku şiirlerinde ne denli doğal bir boyut taşısa da günlük ritim, toplumsal değer ve maddesel yaşamla taşı ve suyu dengelemeye çalışır… şair, şiirlerinde yarı kutsal üslubu taşıyan parçalar arz eder… şiirin doğası gereği aracı kurum ve ilişkilere gereksinimi yoktur… şair; dizesi, sözcükleri, imgesi aracılığıyla bunu şiiriyle sunmuş olur… poetik bir yapı üzerinde kurduğu şiiriyle oluşturur düşünü… düzyazı örgüsü içinde yaptığı–yapacağı şeyler şiirinin önüne geçen, şiirden çok akademik, teori oluşturan başka bir alan kapsamında olur… ki bu şairin dizesini, sözcüklerini, imgesini yok sayma girişimidir… kamikaze bir anlamda… şairin biçim ve üslup sorunu şiiriyle kurduğu ilişkiyle de ilgilidir… ve bunun da teorize edilmesi ilkel bir şüpheden başka bir şey değildir…
ve şiirde programatik bildirilerin (manifesto) hiçbir işlevselliği yoktur… ve şiire böyle bir işlevsellik taşıyan şairlerin küflüğü bir yapıt derleyici olarak kalmalarıdır… eylemsizlikleri ve bildirileri şiirlerine hep fazla gelmiştir… çünkü dizenin, sözcüğün, imgenin hatta harfin önüne geçmişlerdir… sesten hızlı bildirileri, ışıktan hızlı akıllarıyla çağ aşımı zamanın peşindeler… ama yine de dil bilmeden dile dil katmadan dilde dil yaratmadan ortaya çıkan/çıkarılan metinler ne felsefi ne de antropolojiktir… şiirinin harap olma sürecine müdahaleyi şiirin dışında aramak yaratıcı aklın planı olarak sunuluyor bize…
sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; program ve denemeleriyle kışkırtıcı ilişkiler özlerler… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; şiiri “hesap; kitap mimarlığı”na taşırlar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; manifesto, program ve programatik denemelerle çelişkiler bulmaktan haz duyarlar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; olanı arar gibi arayanlar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; bir masada, bir iskemlede, odada, evde bir dizeden, bir sözcükten bir imgeden daha fazla dururlar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; bilgiyi asalak bitkiler gibi kalemlerine taşırlar… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; kusursuzluğu az gelişmiş ve zayıf görürler… (huzurlu sükûnet bireyin düzenidir) sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; akılcı düşün, sanatsal duyarlılığın gelişsin… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; ancak bunu az sayıda insan anlar, ancak bunu az sayıda insan yapar (“benim/bizim” gibi)… sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; biçimin kusursuz olması için sabır, ruh ve mantık kullanırlar…(biçim için; enerjinin boşa sakınımı) sanat bildirisi taşıyan metinler vardır; en basit şeylerin anlamını ve kesin biçimini alanlarının dışına çıkarak görüntülerler…
manifestolar bende nedense hep şunu çağrıştırıyor: düşünüyorum… bu edim bana şiirden baktığımızda fenomen-ötesi bir duruma gönderme yapılıyor hissini uyandırıyor… peki şairin şiirinin dışında böyle bir gönderme yapmasındaki neden ne olabilir? kendisini başka türlü hatırlatmanın çabası içinde olmak mı? ya da kendini güncelleştirme gereksinimi mi? saf-bütünlüğe ulaşma çabasındaki şiir-dışı girişimleri ben’i kurma çabasından başka bir şey değil… şiiri zaten onun bu çabasını dürtüyor…
samimi olmayan metinler toplamı manifestolar hele hele ülkemizde bu kadar gündeme gelmesi-getirilmesi şiir alanına bir şey kattığı yok… her şairin dizesi, sözcüğü, imgesi yani şiiri bana göre zaten bir bildiridir… manifestolar şairlerin güncellik ayarlarıdır demekten başka bir şey gelmiyor aklıma… ve özellikle manifestoların bireyselliği de ayrı bir sorun… manifestolar bir çıkış tavrı olarak algılansa da bu tavrın neye, neden, niçin karşılıkları da yok… bunun bir anlamı var mı? elbette yazan için vardır ama şiirimiz için alan yaratıcı –genişletici bir karşılığı yok…
hem bir manifesto nasıl böyle birkaç kalem darbesiyle ele alınıp ortaya çıkıyor anlamıyorum… sanki şöyle bir anlam da çıkıyor; şair olmak için manifeston olması gerekiyor… dünyanın hangi ülkesinde manifesto düşkünü bir toplum var? şiirimizin genişletilmesi anlamında sunulan bu yazılarda şairini (manifesto yazarını) ben’leştirmesinden başka bir şey yok… şiirimiz manifestolar cephesine döndü… her karşı çıkışın, eleştirel her yaklaşımın adına biz manifesto mu diyeceğiz… bu yolla tartışmasız yani yüz yüze gelmeden yazdığımız metinler ne kadar çoğalır ki? ki çoğalmadan kastım şiirimizin nitelik-estetik anlamda genişlemesi…
zaman ve bilgi açısından hangi noktaya ulaşır bir metin? bir tahtadan, bir demire bir adım atmayı mı? manifestolar; edebiyat sporları içinde olimpiyat halkası yaratmak için mi oluşturuluyor?
dahası: “bir sanatçı yapıtını açıklamak durumunda kaldığında kendisini rahatsız hisseder”. rahatsız olmuyorsa o alanı kendi adına neden tümlüyor… şiir tümdengelim mi ki… bir şair hem materyalizme hem idealizme oynayacak… peki dergiler… dergiler libidinal kültür araçları mı? buna kimsenin hakkı yok… konuya öyle bakmaya da…
manifesto, ego denen özerk post-dürtü…
manifesto, şiirinde kullanamadığı harfi büyük gösterip bildirisini sanat eseri olarak maddileştirme…
manifestolar dehşet verici bir keşif değil, görülmeyenin keşfi hiç değil…
yazıdan önce şiir vardı; sözden önce ritim…
şiirimizin manifestolara gereksinimi yok… dilimizin açılımlarına gereksinimi var…
dilin en sade gücü şiirdir…