Nerede olursanız olun, çevreniz ile ilgili gezi kitaplarına ulaşabilirsiniz. “Neler var, neler yok” diye dolaşacağınıza, bu gezi kitaplarından alıp en yakın haftasonunda bir yürüyüşe ya da bir kente kaçabilirsiniz. Bu kitabın amacı sizi sadece en yakın rotaya değil aynı zamanda iç dünyanıza doğru da bir zaman yolculuğuna çıkarmaktır. Sayfaları çevirmeye başladığı anda okuru, doğaya bir sıçrayışta ulaştırıyor yazar. Gerçeklik bir sis gibi kaplıyor. Yazını akışı ve düzeni içinde hızla akıp gidiyor satırlar.
İnsan acısının dokunamadığı doğa, dünyanın tenini incitmemek için narin dokunuşlarla anlatılıyor. Dünyanın teninden başlayıp çekirdeğine doğru hayal gücü, efsaneler ve mitolojik hikayelerle ilerliyorsunuz. Mistik zamanda gün batımında koşar adım süzülen bir kadının ardından gidiyor veya bir sokak başındaki taşın iniltisini dinliyorsunuz.
Her bölüm bittiğinde niye bitti ki, diyor insan.Ya da diğer bölümle bağlantısı var mı diye merak ediyor. İçinde hüzün çöreklenen bir kadın var satır aralarında. Sonrası bir gezi-roman olur mu diye düşündürüyor. Ön sözü ile son sözü bir olan bu kitap doğa ile insanın, dün ile bugünün, adım ile nefesin, varlık ile yokluğun, yol ile yolcunun birliği olarak karşımıza çıkıyor. Gezgin/Yazar, ön/sözünü söyleyip son/sözünü söylememiş. Bekleyelim görelim dedirtiyor okura.
Haber: Şeyma Akyürek