Edebiyat ortamının sürekliliğini koruyan harareti ve gerginliği zaman zaman can sıkıcı diyaloglara ve kırgınlıklara sebep olabiliyor. Ama bu yeni bir durum değil. Bu ortamla tanıştığımızdan bu yana benzer bir sorun yaşanıyor ve bunun külliyen olumsuz bir durum olduğunu söylemek mümkün değil.
Edebiyat ortamındaki tüm değişimleri ve gelişimleri gençlerin itirazları biçimlendiriyor. Ama bu itirazlara bir yön verilmezse ve projeye dökülmezse hoş birer anı olarak tarihteki yerini alıyor.
Genç şairin genel olarak itirazı kendine yer açma kaygısından kaynaklanıyor ve bu oldukça haklı bir gerekçe. Çünkü sabah erken kalkıp alanı dolduran “dinozorlar”ın meydanı kimseye bırakmaya niyeti yoktur. Kaldı ki neden bıraksınlar. Edebiyat bir bayrak yarışı değil ki. Bir varoluş savaşı… bu kendine yer açma mücadelesinin bir üst basamağı olan “yeni bir damar yaratma” algısı, edebiyat tarihini de biçimlendiriyor zaten. Her yaş grubundan benzer girişimler gözlemlemek mümkün. Bizim kuşağın da pek çok değerli girişimi vardı. Bu girişimler Mustafa Fırat, Kenan Yücel, kadir Aydemir gibi başarılı yayıncılar da kazandırdı.
Bugün de benzer yapılar yaşam alanı açmaya çalışıyor ve bu değerli çabaların başarıya ulaşması onları destekleyen insanların da ortak temennisi.
Aksisanat olarak bizim de benzer bir serüvenimiz olduğunu söylemek mümkün. 2017 yılında başlayan yolculuğumuz her geçen gün biraz daha derinlik kazanmakta ve kendi kitlesini yaratmakta… Ancak bu ve benzeri çalışmaların neleri gereksindirdiği konusunun zaman zaman altını çizmek gerekiyor.
Aksisanat olarak bir ürün yayımlarken ya da bir çalışmayı kabul ederken çalışma arkadaşlarımızla birlikte belirlediğimiz nitelik ve standartlara uymasının ardından diğer kriterleri de değerlendirmeye alıyoruz. Sayfaların da, basılabilecek kitap sayısının da belli başlı sebeplerden dolayı bir sınırı olduğu için koyduğumuz kriterlere uymaya çalışıyoruz. Ancak bu durum zaman zaman gıyabımızda oluşan kırgınlıklara ve küskünlüklere sebep olabiliyor.
Benzer işler yapıyorsanız sizden nefret eden bir kitle bile yaratabiliyorsunuz bu yüzden. Eğer istemeden de olsa birinin kalbini kırmış olmayı mesele eden biriyseniz kendinizi bir karmaşanın içinde buluyorsunuz kaçınılmaz olarak.
Çok uzun yıllar öncesinden tanıdığım ve önemsediğim bir şair dostum gönderdiği dosyayı kabul edemeyeceğimizi söylediğim için bana içerlemiş, hatta küsmüş. Bir yıldır bunu hissedememiş olmak da benim kabahatim; kabul ediyorum. Ama o zaman kendisine bunun gerekçelerini uzun uzun açıklamıştım. Yine de insanlar neye inanmak istiyorsa ona inanıyor ne yazık ki.
Bu vesileyle her zaman dile getirmeye çalıştığım, fırsat buldukça kaleme aldığım bir hususu bir kez daha gündeme getirmek istiyorum. Yukarıda sözünü ettiğim yapılanmalar hep şikâyet ettiğimiz sermayenin baskın gücünün yarattığı niteliksel boşlukların ve ideolojik bastırılmışlığın panzehiridir. Herkesin bir yayınevi ya da dergisi olmak zorunda değil. Her yayınevi sahibinin yazması gerekmediği gibi… Bölünerek küçülmek yok oluşa giden ilk adım oluyor. Sevgili şairler ve yazarlar. Bölünmek şöyle dolsun. Birikin… İster kavga edin, ister çok ve gereksiz konuşun. Şiir adına büyük büyük laflar edin. Küstahlaşın. Sürekli entrikalarla insanları itibarsızlaştırmanız bile bir yere kadar kabul edilebilir. Bilgisizliğiniz ve cahilliğinizle anlamadığınız her şeyi yaftalamanız bile çok büyük bir sorun değil. Ya da kapalı kapılar ardında emek sömürüsü yapmanızdan daha büyük bir sorundur bölünmek. Entrikalarla bir ödülü gidip başka bir şairin, yazarın elinden almanız dahi yeterince aşağılık bir durum yaratmıyor. Sevgili edebiyat melekleri, memurları, tanrıları ve en akıllıları… Her kitap çıkarma sürecinde “nereden çıkacak bu kitap” derdine düşmek, araya tanıdık koymak, para biriktirmek, ardından paranızı alan yayınevine hakaret etmek yerine sürdürülebilir ilişkiler kurun. Bir yapıya eklenin ve uzun yıllar çalışın. Eğer kendinize güveniyorsanız bir yapı kurun ve insanları siz ikna edin. Ne yaparsınız bilmiyorum. Ama toplanın. Önü alınamaz bir yoksulluk kapıya dayandı. Bu filmi daha önce gördük. Yakında birbirinize küfredecek olanakları dahi bulamayabilirsiniz.