Hande İçeli Acabay
Şiirlerini, yazılarını ve söyleşilerini Varlık, kitap-lık, yasakmeyve, Mühür, yeni e. gibi dergilerde yayımlayan Okan Yılmaz’ın ilk şiir kitabı yeniay mahvı, geçtiğimiz Kasım’da Artshop Yayıncılık etiketiyle raflarda yerini aldı.
Şiirlere başlamadan evvel görülen “tuhfe” isimli metin, kitabın adıyla ilgili okura ipucu veriyor. ““tuhfe” okura verdiğim bir hediye aslında. Şiirlere başlarken bu mısraları neden yazdığıma dair, yeniay mahvı’nın neye karşılık geldiğine dair bir not olduğunu da söyleyebilirim. Elbette yönlendirmek için değil, sadece bir ışık yakmak, karda iz açmak istedim. İzi takip edenler yeniay mahvı’nın bir imge olarak neyi karşıladığını fark ettiler. Üniversitenin ilk yılında yaşadığım bir ilişki, bu ilişkinin bende yarattığı yıkım ve bu yıkımla ettiğim mücadelenin imgesi yeniay mahvı. İfşa söylemine katılıyorum. Ancak burada ifşa iki taraflı. Ben sadece karşı tarafı değil, kendimi de ifşa ettim. Yıllar boyunca yüzleşemediğim ama bir o kadar da yanımda yöremde hissettiğim bu belirsizliği yenmek, ona bir isim vermek istedim. Maruz kaldığım psikolojik şiddet de cabasıydı. yeniay mahvı benim için kurtulmanın, otoriteyi yenmenin, kendimle yüzleşmenin, birey olmanın yoludur. “tuhfe”de de bu sürece yer vermek istedim,” (1) diyen Yılmaz “tuhfe”de narrative (anlatımcı) bir üslupla şiirlerin yazılma sebebinden bahsediyor. Sözünün artık kesilemeyeceğini söylerken hiçbir noktalama işareti kullanmaması biçim ve içeriğin tutarlılığı açısından daha ilk metinde dikkati çekiyor.
yeniay mahvı, “alte liebe” isimli bir nehir şiir , “ışık” ve “ayna” isimli iki bölümden meydana gelmekte. Aşk şiiri olarak nitelendirilebilecek “alte liebe” aynı isimli Tomris Uyar ve Tezer Özlü öykülerine de selam veriyor. Bu durumu Okan Yılmaz “Alte Liebe, Almanya’da demir atmış bir gemi-restoran. Sevdiğim iki yazarın, Tomris Uyar’ın ve Tezer Özlü’nün bu mekânda geçen, aşkı merkeze alan öykülerini tekrar tekrar okuduğum bir dönemde şahit olduğum o cinayet bana bu şiiri yazdırdı,” (2) cümleleriyle özetliyor. “alte liebe”de kaybettiği aşkı bir ağıt olmaktan kurtaran şair/özne, acıyı idrak ettikten sonra modern şiirin diliyle dönüştürerek ondan kurtuluyor.
“alte liebe”nin ardından gelen “ışık” bölümünde konuşan şair/özne’nin toplumsal olayları merkeze aldığını söylemek mümkün. İmgelerin peşine düştüğümüzde şair/özne’nin Madımak Katliamı, Hande Kader cinayeti gibi Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanmış olayları örtülü bir şekilde işlediğini anlıyoruz. Bölümün sonunda yer alan “evvel” şiiriyle “kanımızı havaya karıştırmak isteyen vahşi kalabalık”a seslenen Yılmaz’ın ötekileştirilenlerin şiirini yazdığını söylemek yanlış olmaz. Şiirin sonunda yer alan “ağlıyorum ağlıyorum ağlıyorum” dizesi, bölümün başında verilen Füruzan alıntısıyla (“Sonra da ağlayacağım.”) örtüştüğünden, “ışık”ta şair/özne’ye yansıyanların toplumsal yıkımlarla ilgili olduğunu belirtebiliriz.
“ayna”da ise madalyonun ters yüzü görülüyor. “ışık”ta son derece dingin bir şekilde duyulan ses “ayna”da çığlığa dönüşüyor ve şair/özne yansıyan değil yansıtan oluyor. İçerik ve biçimin uyumu burada da dikkati çekiyor. Yılmaz, gittikçe sertleşen söyleme karşılık büyüyen ve patlayan harfleriyle, günlük hayatta rastlanan diyalogları kolajlamasıyla normatif değerleri son derece keskin ama bir o kadar da modern bir şekilde eleştiriyor.
*
Okan Yılmaz, ilk kitabı yeniay mahvı’nda ölüm, kader, ayrılık, aşk gibi kadim temaları, bireysel olanın biricikliğinden sıyırıp çoğunluğun sesine dönüştürüyor. Bunu yaparken sakin değil ürkütücü bir üslubu tercih eden Yılmaz’ın şiirinde geleneksel Türk şiirinin izlerinin yanı sıra Alevi anlatılarının, 50 Kuşağı öyküsünün ve gerçeküstücülüğün de etkilerini görmek hem şaşırtıcı hem de etkileyici. Çağdaş Türk edebiyatı üzerine çalışmalarını çeşitli platformlarda yayımlamaya devam eden Yılmaz’ın ikinci şiir kitabı şimdiden merak uyandırıyor.
Kaynaklar
(1) “Heteronormativiteye ve erke başkaldıran şiirler yazmaya devam edeceğim.”, Okan Yılmaz’la Söyleşi, Konuşan: Sevcan Tiftik: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=27987
(2) “Faşist söylemle hareket eden her alanda kaybeder. Bu kural şiir için de geçerli.”, Okan Yılmaz’la Söyleşi, Konuşan: Levent Karataş: http://www.ekdergi.com/okan-yilmazla-soylesi/