Tüm canlılar bir amaç uğruna yaşadığı düşüncesini bazı zamanlarda mantıklı buluyorsam da çoğunlukla amaçsız bir yaşamın var olduğunu düşünürüm. Bol keseden harcadığımız ömür sürelerimizi safi kayıtsızlık içerisinde geçiriyor olduğumuz düşüncesi bazı zamanlar beni fazlasıyla boğar. Peki, neden böyle düşünüyorum? Bir amacımız var mı? Var ise o amaca ulaşabilmek adına neler yapıyoruz? Sorular çoğaldıkça, engebeli hale bürünen zihnimizin odacıkları isyan edecek duruma gelebiliyor. Başarılı olmanın ne olduğunu, nasıl bir şekle sahip olduğunu nasıl anlayacağız? Bir örnek vermeli. Edebiyat dünyamızın sınırları dâhilinde kalmak istemeyip, sürekli yeni şeyler deneyerek kendimi ifade etmeye çalışıyorum. Çağdaşlarımın birçoğu da benim gibi gayret gösteriyor. Ancak edebiyat dünyamızın sözde bilirkişileri her nedense yiğidin hakkını vermekte ayak diretip ilkin tanış olalım anlayışıyla hareket etmeyi doğru buluyor. Ya da kendileri gibi hareket etmemizi isteyip önemsizleşebiliyorlar. Sonrasında ise komik durumlar ortaya çıkmaya başlıyor. Mesela aynı ideolojiye saf tutmuyorsak yazdıklarımız okunmuyor ya da yayınlanmıyor, aynı çevrelerden değilsek dikkate alınmayacağımız açıkça belirtiliyor. O sözde bilirkişiler daha da ileri gidip çabaladığımız yazın sanatının iskelet özellikleri başta olmak üzere bütün özelliklerini yetkin kullanmıyor oluşumuzu bir kusur sayıp kendilerini öne çıkarmak istiyorlar. Küstahlaştıklarının farkında değiller elbet. Hatta kelamlarını hakaret boyutuna tırmandırıp biz yeni şeyler deneyenleri cahillikle, hiç araştırmamakla suçlayabiliyorlar. Sanat ve başarılı olmak adına yenilikçi düşünen her bireyin derdine ses olma peşindeyim. Marjinal düşünen, kendini sürekli yenilemeye çalışanlar sanırım kimilerince bir pul kadar değer taşımıyor. Sanat basmakalıp olgu mudur?
Ülkemiz sınırları içinde yapılan edebiyat bana kalırsa kendi iç dinamiklerine güvenen, son derece güçlü bir altyapıya sahip bir gerçekliktir. Sayısını bilmediğimiz kadar çok nitelikli kalem barındıran bir coğrafyanın hunharca haksızlıklar bataklığında boğulmaya çalışılmasının hangi kelimelerle izah edilebileceğini inanın bilmiyorum. Üzülerek belirtmeliyim ki, dünya edebiyatının asla gerisinde olmadığımız halde nedense kendimizi kendimize dahi açıklayamadığımız sebeplerden ötürü hakir görüyoruz. Bunun nedeni az önce bahsini geçirdiğim sözde bilirkişiler olabilir mi? Falanca ödülleri vermekten haz duyan (aslında o ödüllerin veriliş amaçlarının içerini boşaltan), zaten tanışlarına kredilerini bol tutan edebiyat mafyaları olabilir mi? Onların tekelinde değildir edebiyat! Onların söylemesiyle falanca dergilerde hep aynı kişiler yer almamalı, ödüller filanca kişilere gitmemeli. Butik edebiyat zelzelesinin tahribat gücünü arkalarına alıp üreten kalemlerden basım paraları alınmamalıdır. Aslında söylenecek çok şey var. Ama kim sesini çıkarıp fark yaratacak? Kaldı ki sadece edebiyat üzerinden zehrimi kusabildim. Değinilecek onlarca sanat dalı var ülkemizde…
Daha bugün okuma şansı bulduğum, edebiyat dünyamızın en köklü dergilerinden biri olan Varlık’ın yeni sayısında her fırsatta “göklere çıkarılan” bir şairin iki vasat şiirine denk geldim. Akabinde sosyal medyada tartışıldı gün boyu. Vasat dememin sebebi var elbet. Ortada bir çıkmaz var çünkü. Zira yazdıklarımla çelişme durumum da yok, dikkatinizi çekmek isterim. Yukarıda bahsettiğim durumların dışında olan bir durum söz konusu. İyi şiirin ne olduğu ve ne olmadığı kendini iyi bir okur bilen herkes tarafından rahatlıkla gözlemlenebilir. Bu bakımdan rahatlıkla söyleyebilirim ki, Varlık adına üzüldüm. Ama sonra da gülümsedim. Hiç şaşırmadım. Bu tarz gök güzelleri/şiirimsiler yayımlanıyor maalesef!
Yeni yılda daha berrak bir sanat algısı/anlayışı umut ediyorum. Bunun için evvela her türlü sanatsal çabanın/ortaya çıkan ürünlerin hakkıyla değerlendirilmesi lazım. Kavgayla, saf tutmayla bir yere varılamayacağını sanat tarihi zaten kaydetmiş durumda. Her sanatçı kendini özgürce ifade edebilsin. Tabi ki sanatsal kaygı el üstünde tutulsun, sağlıklı eleştiriler yapılsın. Eğer bu saydıklarım olursa, yapılabilirse yakın gelecekte, ülkemiz sanatın aydınlattığı ülkelerden biri olmaz mı? Ülkemizde özgür sanatın her zaman olması/varlığını muhafaza etmesi dileğiyle…