Karanlığı Aydınlatır “Ateş Sözcükleri”
İlk baskısı Eylül 2018’de “Ve” yayınevi tarafından yayımlanan Ateş Sözcükleri, Sonsuzluğa Kiracı ve Geceyle Bir kitaplarının şairi Süreyya Aylin Antmen’in üçüncü şiir kitabıdır. Editörü Kenan Yücel’dir. 2008 yılında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde dikkate değer bulunan şair bizleri Ateş Sözcükleri ile “dinmez yaşam şarkısını yüceltmeye” davet ediyor.
Kitapta yeni bir gökyüzü altında yepyeni bir yaşamın varlığına inanan şiirler bir araya geliyor. “Ateş ve Sözcük”ün bileşimi şiirin varoluş nedeni olarak ortaya çıkar. Şiir aracılığı ile sözcükler yanar ve yeryüzü aydınlanır. Yanarak ve aydınlanarak düşlerde tek gerçekliğe ulaşılır. Sevgiyle, aşkla, tutkuyla ve umutla…
Eserde şaşırtıcı bir tema zenginliği gözümüze çarpmaktadır. Başkalarının acıları, direnci, yaşama kaygısı hissedilir. Aşk, acı, ezgiler, direniş, mücadele, ortak acılar, yas, yıkım ve yeniden inşa daima şiirin merkezindedir. Böyle olunca da tema kaygısından uzaklaşılır.
Şiirlerde herhangi bir şey ne eksiklik ne de fazlalık yaratmaktadır. Çizilecek kesin sınırlar da bulunmaz. Sık sık gizem, karanlık, siyah, gece gibi sözcükler kullanılır. Gizem sessiz bir çığlığa benzer. İnsan ruhunun karanlığında son nefesini vererek tekrardan doğuş ve yaratılış imgelenir. İnsan ruhunun karanlığından yeniden doğduğu bir yaratımdan söz edilir. Buna sözcükler fısıltılar, haykırışlar, düşler ve uğultular eşlik eder. Şiirler bize düşünür ve yaşarken sancıyan yanımızın soluk alıp verdiğini anlatır.
İmgeler zenginliğe ve derinliğe iyi bir şekilde hizmet etmektedir. Doğa olayları kullanılarak yıkım, direnç, sürükleniş ve yükselme anlatılır. Şair biçim ve tema olarak bir kaygı gütmez. Ancak şiirin doğasına ters bir çabaya da girmez. Şiir sözcüklere dökülürken bazen bir yaşam ezgisi bazen de yakıcı bir acı kullanılır.
Kitap “Erken Fırtına” ve “Güller Yaralı” isimli iki bölümden oluşmaktadır. İki bölümde de yabancılaşmak istemeyen insan arayışları gözükür. Şair aşkla yaşama tutunma çabalarının ve sevinçlerin zamanla geçeceğini söylerken ortak acılardan sonra çok büyük sevinçlerin geleceğini müjdeler. Geleceğe ilişkin umutlarımızı yitirmememiz gerektiğini de vurgular.
İlk bölüm “Erken fırtına”dır. Bu bölümde doğa olaylarının ve duyguların sentezi bulunur. Bu sözcüklerin her biri yıkımı, direnci, teslimiyeti, sığınmayı, sürüklenişi ve yükselmeyi ifade eder. Burada kendilerinden önce ve sonra gelen sözcükler ve dizeler arasında da bağ kurulmaktadır.
kendimi ahlatın mağarasında gördüm / kanatları kırıl-çıplak gecede, tek bir yaprakla
sardım onun kanlı ay ışığı altında ağzımı/dilimde fırtınanın dili –ölü bir mızraktı/şimdi bahar sularının altında yatar / daha binlercesi / canlı alevlerin gözlerine dikili
İkinci bölüm olan “Güllerle yaralı”da aşkla hayata tutunma isteği yoğun bir şekilde karşımıza çıkar. Hüzün de kaçınılmaz bir tetikleyici olur. Sözcüklerin arasına arzuların, arayışların tohumlarını bırakılır. Bu tohumlar filizlenir ve bizim için mücadele eder.
Aradığım / düşten yontma dudaklarla söylemek / gizli sözcüğünü kara günlerin, yaban inanışın / acıyı da çiçek sapları arasında kurutup / özenle saklayanlara, her şeyi geride bırakanlara / yürekleri büyüktür geceden ve zordur / kırarlar incecik dallarını, düşerler toprağa / güllerle yaralı
Ariel, şaire göre bu şiirleri söyleten bir güçtür. Onu görmek olanaksızdır. Dolayısıyla nasıldır, neye benzer bilinmez. Belki melektir. Belki her insanın içinde yaşayan ve kimi zaman onu işitmemizi isteyen görünmez bir surettir. İşlevi, acı ve ıstırap verici deneyimleri şiire dönüştürmesidir.
ben acıydım Ariel / hep kendini beklemiş bir yılan deliği /toprak kuytusuna saldığım sancı / devasa bir ağdı / tam diline mıhladım sesin vahşi avınıcanhıraş, şu yordamsız güneşin
Kitap “Gel bulalım sözcükleri” şiiriyle biter. Şiirde “kimse sevmedi mi yeryüzünü” dizesiyle bir yakınmadan bahsedilir. Yeryüzünü sevebilseydik eğer doğayı sadece bir manzara olarak değil, var olmak için kendinden başka hiç bir şeye ihtiyaç duymayan bir canlı olarak görüp saygı duymamız gerektiğini belirtir. Diğer canlılara karşı uygulanan işkencelere seyirci kaldığımız için de bu dünyada gerçek sevgi anlayışının olmadığını imâ eder.
Hüzünle umudun iç içe geçmiş haliyle Ateş Sözcükleri aşkla hayata tutunma isteğini yoğun bir şekilde karşımıza çıkarıyor. Yeryüzüne olan sevgisizliğin tüm sorunların kaynağı olduğunu söyleyen Antmen, öyle ya da böyle sevgisizliğin içindeyiz, diyor. Sözcüklerle hep birlikte direnmemiz gerektiğini ve hayatın sevgisizliğe karşı bir direniş olduğunu eseriyle okuyucularına aktarıyor.
Süreyya Aylin Antmen, Veyayınevi, Eylül 2018