Ölüm ve doğum arasında geçen zamana dokunan dizeler: Hiçölüm
Editörlüğünü Kenan Yücel’in yaptığı Hiçölüm, Eylül 2018’de Ve Yayınevi tarafından yayımlandı. Çevrimdışı İstanbul, Lirik, Dünyadan Çıkış Yolları gibi dergilerde şiirleri görülen Merve Çanak’ın ilk şiir kitabıdır Hiçölüm.
Kitabın giriş sayfasında “Mutfak tezgâhının altındaki boşlukta eski bir ağıtı mırıldanan bütün kadınlara.“ kadınlara merhaba diyen dizesi karşılıyor bizi. Hacmi bakımından ince olan kitabı elime aldığımda bir çırpıda bitirilecek gibi durmuyor hemen. Kitabın kapağını kapatınca soyut kavramlar üzerine düşünürken buldum kendimi. Bu kavramlar; hissizlik, yalnızlık, ölüm, takıntı ruh hali, buruk, sızı, düş, sanrı, kuytu, göç, yazgı. . .
Kitapta dikkatimi ilk çeken durum mensur şiirlerden oluşmasıydı. “Mensur şiir, şiirin cümle yapısı ve ahengini koruyan ancak ölçü ve kafiyeye bağlanamayan; şairane bir konuyu, his, hayal ve düşünceyi kısa şekilde ve yoğun bir üslupla anlatan düzyazı türüdür. Mensur şiirde olay örgüsü de vardır. Bu özelliğiyle, öykü ile şiir arasında bir tür sayılır.“ Kitabı okurken öykü ile şiir arasında kaldığımız o anda sanırım mensur şiirinin ne anlama geldiği bilgisi biraz daha aydınlatıcı olacaktır bizler için. Şiirlerinde bu yüzden ölçü, kafiye yoktur. Uzunluğunu ya da kısalığını şairin belirdiği şiirler, temalar üzerinden işlenen yoğun bir anlatımla kimi zaman bir isyankâr kimi zaman da sorgulayan bir birey olarak karşımıza çıkıyor.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Musa’nın Balıkları ve Yedinci Günün Ardından. Musa’nın Balıkları bölümünde yer alan “ burada gizlenmek ve bir sevgiliyi öpmek yeterince günah değil “ şiirinde dinler tarihine gönderme yapıyor. “ insan ruhu karanlıktır leviathan/ öyle ki gözlerim gün ışığını yadırgıyor şimdi/ karanlığın içimde taştığını duyuyorum./ yeterince büyük bir çukur bulamıyorum/ düzlükte yaşayamıyorum. “ Tevrat ve İncil’de kötülüğü temsil eden su canavarı leviathan olarak geçmektedir. Yine aynı şiirin devamında;
“ insan ruhu aşağılıktır leviathan./ sen benim karanlık yüzümde dur öylece./ bir gün buradan ayrıldığında seni öpmek isteyeceğim./ inan luka ne de yuhanna yazacak beni. “ Luka Latince’de aydınlık anlamına gelmektedir. Aynı zamanda Hz. İsa’dan sonra mühim Hristiyan doktorlardan birisi olan Luka adındaki zatın yazdığı İncil’dir. Yani, dört İncil’den üçüncüsünün yazarıdır. Yuhanna ise Hristiyanlık inancına göre İsa’nın on iki havarisinden birisidir. Dördüncü İncil olarak bilinen kitabın yazarıdır. Şiir dizelerinde geçen kavramlara anlamsal açıdan bu şekilde bakmayı yeğledim.
Yedinci Günün Ardından bölümünde yer alan “ bahçede “ şiirinde şair anneannesi Kiraz’ı anımsıyor. Bir kadın olarak kaybettiklerine de göz kırpan Çanak, kadınlar arasındaki dayanışmaya, mücadeleye de önem verdiğini sezinler gibiyim.
Şiiri sözlük tanımından ziyade geniş çerçevede düşüneyim, kalbime de dokunsun okuduklarım derseniz eğer son dönem Çağdaş Türk şairlerinden Merve Çanak’ ın ilk şiir kitabının baskısından edinin derim.
KÜNYE
Merve Çanak
Hiçölüm, 56 sayfa
Ve Yayınevi, 2018