Dil demek, sözlerin; aklın ve mantığın ilkeleriyle dizilmesi demektir. Dilde yaratıcılığa ve özgürlüğe giden yol, bu ilkelerin ötesine geçmekle mümkündür. Bu da şiirle gerçekleşebilir. Şair sözcükleri iletişim aracı olarak kullanmak zorunda değildir. Nasıl bir heykeltraştan sanatının gereci olan taşı ya da mermeri gündelik hayatta merdiven olarak kullanması beklenemezse, şairden de sözcükleri gündelik hayatta işe yarayacak şekilde kullanması beklenmez. Buna rağmen şair; dili, iletişim aracı olarak kullanmasa da dilin olanaklarını geliştirir, zenginleştirir ve güçlendirir.
Tam da burdan yola çıkarak İsmail Biçer’in “Gelmek Gazeli” adlı son şiir kitabında dilin olanaklarının nasıl ustaca kullanıldığının göze çarptığını belirtmek isterim. Kitapta karşımıza çıkan ilk şiir, Yaşam: Kanatları Kırık Kuş adlı şiirdir. Şair bu şiirinde fiilimsilerle başarılı tamlamalar kurarak oluşturmuştur dizelerini.
“mavi bir gök kanatlarının altındaki
her gün rengini kaybeden” (s:11)
“tüm mevsimlerin orada
birbirinin aynı olan” (s:11)
Bir metni şiir kılacak ölçütlerden olan söz ve anlam sanatlarının nasıl kullanıldığı da önemlidir. Okuyucunun zihninde oluşacak görsel hareketlilik ve çağrışımı güçlendiren sanatları kitaptan seçtiğim dizelerle örneklemek isterim.
“yaşam:kanatları kırık kuş”(s:11)benzetme
“ses çekilir;
yalnızlık yoklar aynalarda kendini”(s:12)kişileştirme
“nehirler geçtim
yoksul şehirlerde durdum”(s:12)ad aktarması
“durma!
Kapat kendini içinin dehlizlerine”(s:13)nida sanatı
İsmail Biçer, Gelmek Gazeli’nde insana ve dış dünyaya, kişisel serüveniyle getirdiği ve samimiyetle harmanlanan doğal bir dille ulaşmaya çalışır.Yaşadığı acı, endişe,yalnızlık ve çocukluğa özlem duygularını ifade etmeye çalışırken okura imge ve çağrışım şöleni yaşatır. Şiirler insana ve hayata dokunan şiirlerdir. İmgelemi somutluk üzerine kurulan dizelerde dil, anlatım ve teknik oldukça belirgindir.Biçer’in kendi ifadesiyle “Şiir kendini imge üzerinden kuruyor. Meteforlardan yoksun bir şiire imgesel şiir dememiz mümkün değil.Varsa da ortaya çıkmış olana şiir dememiz mümkün değil.Buna bir ad bulacak olursak:”manzume”dememizde ne sakınca olabilir?” Bu ifadenin paralelinde Gelmek Gazeli için imge ve çağrışımlarıyla zengin anlam katmanları yaratıyor denebilir.
“kapanıyor tüm sızılarıyla bir şiir
kendi içine,kendini yazan şairin bahçesine
imgesini kendinden sonraya bırakan lahit”(s:13)
“zaman acısını dilimize sürüyor
dilimiz:isyanlarülkesi”(s:24)
“salıncaktaki çocuk
ipe değil
kalbine tutunur”(s:29)
Gabriel Garcia Marquez kendisine nasıl yazdığını soran bir gazeteciye şu cevabı verir: “Vazgeçerek.” Fazlılıklardan kurtularak daha iyi eserler verileceğini vurgular Marquez. Bu anlayışla yazıldığını düşündüğüm Gelmek Gazeli, duru ve yoğun anlamlı şiirlerden oluşur. Şiirlerde fazlalık sayılabilecek tek sözcük bile yoktur. Çoğul ekleri şiirlerde genellikle fazlalık gibi dururken kitaptaki bazı şiirlerde ses, ahenk ve müzikaliteye katkı sağlamıştır.
“ beni bağışlama
güneş, toprak ve nehirler
ve bilcümle kentler
ne zamandı, nasıl geçti kollarımdan
unuttum.” (s:14)
Biçer, kitabında okuyucuyu yormadan dış dünyaya bakışının yanı sıra kişiliği ve şairliği hakkında da ip uçları verir. Şiirinin merkezinde kendi “ben’i” vardır. Özne, iç dünyasındaki hezeyanları anlamlandırma çabasıyla dış dünyadaki özneye seslenir. Bu iki özne aynı ben’dir. Yalnızlık kalkanıyla kendi içine kapanan özne adeta bu dünyadan kaçan bir yeryüzü kaçağı olur.
“kendine saklanmış
kaçak bir yolcuyum yeryüzünde”(s:25)
“ömrüme musallat oldu bu karanlık
yuvasını bozduğum kuşların ahı mı”(s:23)
Hayatta karşılığı olan şiiri yazan şairlerin en etkileyici özellikleri kendi trajedilerini, dili kullanmaları ve imgelemlerindeki özgünlükle yansıtabilmeleridir. Didem Madak, Ahmet Erhan ve Gülten Akın bunun en güzel örneklerindendir. İsmail Biçer de kendi trajedisinden yola çıkarak şiirinin bileşenleriyle beraber okuyucuyla sağlam bir ilişki kurmuştur.
Geçmişinden gelen çalkantıların girdabında sadece susmayı tercih eden özne, kendini yalnızlığa mahkum etmiştir. Şiirlerdeki gerilim de burda başlamaktadır. Yalnızlık izleği “Gelmek Gazeli’nde” şu dizelerle anlatılmıştır.
“yalnızlık
Ah! kapanmayam yaram”( s:13)
“geldim
bir yalnızlık ki bir ağaçtan sarkıyordu,
topladım durdum”(s:15)
Gelmek Gazeli’inde göze çarpan başka bir özellik de kısa e yoğun anlamlı şiirlerin de bulunmasıdır. Bu şiirler bir sözcüğün akla gelmeyecek başka anlamlarda ve çağrışımlarda kullanılmasıyla oluşmuştur. Çocukluk, yalnızlık ve acı izlekleri adeta tek hamlede okuyucuyu şaşırtır.
“eğildim
kalbime baktım
kalbim: yenilgiler tarihi”(s:44)
“töz ve şivan
Kimse bilmezdi kardeş olduklarını
Bir şiire düşmeden önce”(s:33)
Yalnızlık ve acının başat rol oynadığı şiirlerde ölüm ve intiharın izlek olarak kullanılmaması öznenin şiire sığındığı, okuyucuya da bir çözüm yolu sunduğu tespitini yapmamıza neden olabilir.
Gelmek Gazeli’indeki aşk, yenilmiş aşklar ansiklopedisi gibidir. Öznenin trajedisine adeta trajedi katar.
“aşk
çekip gitmekmiş meğer
bütün suların kalbinden
usulca çekilen ay gibi”(s:42)
“sen gidince
renkleri soluyor hayatın
tekleşiyor yeryüzü”(s:41)
Kitapta dikkatimi çeken başka bir nokta da; kitabın adındaki “gelmek” sözcüğünün olumlu bir anlam çağrıştırmasına rağmen şiirde , güzün çağrıştırdığı” hüzün ve kedere gelmek” anlamında kullanılmasıdır.Şair gelmek sözcüğü ile karşıtlık üzerine hoş bir anlam sapması yapmıştır.
“geldim
güz çoktan inmişti şehirlerin kalbine
kendi kalbim sandım”(s:15)
Aynı durum “mesafe” adlı şiirde de göze çarpar:
“ne zaman seni düşünsem
gülden bir mesafe iniyor aramıza”(s:46)
Şair Ezra Paund’a göre imge; görme, işitme, dokunma gibi duyulara hitap edebildiği oranda güçlüdür. Bu da şiiri daha etkileyici kılar. Biçer de kitabında doğadan yaptığı aktarımlarla farklı duyulara hitap ederek okuyucunun zihninde güçlü resimler çizmiştir.
“her gece yıldızlar konuyor yüzüme
yıldızlar ki gecenin hüzünlü kuşları”( s:49)
“balkonda rüzgar çanları
Birikmiş bir hüznü döküyorlar geceye”(s:50)
Gelmek Gazeli, kalabalıklaşan şehirlede yalnızlığını çoğaltan sessiz çığlıkların sahibi olan okuru muhatap alarak kaleme alınmıştır. Dilindeki sadelikle bu kadar güçlü bir lirizmi yakalaması yönüyle de özgünlüğünü ortaya koymuştur.
Okuma Notları
*İsmail Biçer Gelmek Gazeli, Artshop Yayınları,1. Basım, Ağustos 2017
*Şehir Dergisi 116.sayı
*Koza Düşünce 25.sayı